Peygamber Efendimizin Oruca Verdiği Onemi

Her din her duşunce kendi tabilerine, yapmakla mukellef olacakları birtakım emirler ve nehiyler getirmiştir. Hak olsun batıl olsun butun dinlerde az cok bu mukellefiyet vardır. Bir dini ve duşunceyi temsil eden insan, bağlılığını ancak yapacağı bu fiillerle ortaya koyar. Hak ve hakikat dini olan İslamiyet de, temsilcilerine birtakım ibadetleri emir buyurmuş, Muslumanlığın bir şartı olarak, bunların yerine getirilmesini istemiştir.

Kur’an-ı Kerim meseleleri ozet olarak ele alır. O’nu tafsil edecek olan, Kitabın kendisine inzal olduğu Resulullah’tır. Zira Kur’an’ın en buyuk mufessiri o’dur. Orucu bize Allah Resulu nurlu beyanlarıyla anlatmış, butun teferruatıyla ele almıştır. Burada orucun onemiyle alakalı Peygamberimizin (a.s) kutlu sozunu aktaralım.

Ebu Hureyre’nın (r.a) rivayet ettiğine gore Efendimiz şoyle buyurmuştur: “ Allah şoyle buyurdu: Âdemoğlunun her ameli kendi icindir. Yalnız oruc mustesna. Onun mukÂfatını ben veririm. Zira yemesini ve nefsanî arzularını, sırf benim icin terk ediyor. Oruclu icin iki sevinc anı vardır. Biri iftar ettiği, diğeri de Allah’a kavuştuğu vakittir. Oruclunun ağzının kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur.” (Buhari Savm 2)

Oruc tutanın ağız kokusu aclıktan kaynaklanır. Kıyamet gunu Cenab-ı Hakk katında bu koku, miskten, amberden daha hoş, daha nefis ve temizdir. Temiz ruhlar olan melaikenin arş-u ferşi (arş ve yeryuzunu) cınlattıracak bir velvele icersinde Allah’a karşı kulluk vazifesini yaparken hoşlandıkları kokular vardır. Onlar gul kokusundan cicek kokusuna, miskten ambere kadar guzel kokulardan hoşnut olurlar. Mele-i Ala’da (melekler Âlemi) guzel kokular sırlı hazineleri acan anahtar hukmundedir. Oruclunun ağız kokusu da bu guzel kokular cumlesindendir.

Yine Ebu Hureyre’nin (r.a) rivayet ettiği bir diğer hadiste Resulu Ekrem (a.s): “ Her şeyin zekÂtı vardır. Bedenin zekÂtı da oruc tutmaktır. Oruc tutmak sabrın yarısıdır.”( İbni Mace, Sıyam 44) Başka bir yerde, “ Subhanallah demek mizanın yarısını, Elhamdulillah demek tamamını, Allah’u Ekber demek ise yer-gok arasını doldurur. Oruc sabrın, temizlik de imanın yarısıdır.” (İbni Mace, Sıyam 44) buyururlar.

Allah’ın yuklediği ibadet mukellefiyetini sırtında taşımaya sabretme, O’ndan gelen şeyler karşısında sarsılmama, O’nun kapısından ayrılmama, gunah fırtınaları ve gunah tufanı karşısında kendini koruyup dişini sıkma vs. bunlar dinin yarısını teşkil etmektedir. “Oruc ise sabrın yarısıdır.” Zira sabrın diğer yarısı başka şeylere dağılmıştır. Oructa bir yonuyle şehevat-ı nefsaniyeyi gemleme olduğu icin, gunahlara karşı sabır, diğer bir yonuyle ac-susuz durma gibi (hususiyle sıcak gunlerde) bir işin altına girmekle ibadete karşı sabır vardır. Boylece oruc, dinin dortte birini teşkil etmiş oluyor. Dolayısıyla o, dort buyuk ve muhim esası olan namaz, oruc, zekÂt ve hac ibadetlerinden biridir. Ve hem de yukarıda belirttiğimiz gibi oructa, hem ibadet u taate, hem beşeri arzu ve isteklere, hem şehevani duygulara ve hem de beşeri kaprislere bir set cekme ve mani olma vardır.

Allah uğrunda yapılan her işin mutlaka bir sevabı vardır. Onun karşılıksız kalması duşunulemez. Ama oruca gelince onun sevap yonuyle dengi yoktur. Ebu Umame (r.a) şoyle diyor: “ Resulullah’a yapmam gerekli bir amel soylemesini istedim. O da ‘Oruc tut, Zira onun dengi yoktur.’ Dedi. Ben yine tekrar ederek aynı şeyi sordum. O,’ Oruc tut, zira onun dengi yoktur.’ şeklinde cevap verdi. Ben ucuncu kez yine sordum. O aynen, ‘Oruc tut, zira onun dengi yoktur.’ (Nesai, Sıyam 43) buyurdular.

Yine orucun sevabına işaretle, Peygamberimiz başka bir hadislerinde şoyle buyurmuşlardır: “Allah katında oruc kadar sevaplı bir ibadet yoktur.”( Nesai, Sıyam 43) Başka bir hadislerinde de: “Oruc nefsinin cektiği yiyecek ve iceceklerden kimi alıkoyuyorsa, Cenab-ı Hakk onu cennet meyvelerinden yedirip, cennet ırmaklarından icirir.” (Kenzu’l Ummal, 3/328), Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır ki oradan sadece oruc tutanlar girebilir.” (İbni Mace, Sıyam 1),

“Oruc tutan helalinden rızkını temin ettiği zaman ahirette hesaba cekilmez.” (Kenzu’l Ummal 3/328)

“Oruc tutanın uykusu bir ibadet, susması ise tesbih sayılır. İyilik ve ibadetlerine kat kat ecir verilir. Duası Allah tarafından kabul edilip gunahları affedilir.” (a.g.e 3/327)

Oruc, kıyamet gunu oruclu icin şefaat edecek, Cenab-ı Hakk’a niyazda bulunup, “ Ya Rabbi! Ben onu gunduzleri yiyip icmekten ve zevklerinden alıkoydum. Bunun icin onun hakkındaki şefaatimi kabul buyur diyecektir. Cenab-ı Hakk da orucun bu isteğini kabul edip, orucluya şefaat etme izni verecektir.” (et-Tergib, 2/84)

Selam ve Dua ile kalın…

Kaynak
__________________
__________________