“Şuphesiz Allah, gokleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, Kendisinden sonra artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O, Halim'dir, bağışlayandır.” (Fatır Suresi, 41)

"Kendileri yaratılıp dururken, hicbir şeyi yaratamayan şeyleri mi ortak koşuyorlar? (A'raf Suresi, 191)

“Ya da halkı surekli yaratmakta olan, sonra onu iade edecek olan ve sizi gokten ve yerden rızıklandıran mı? Allah ile beraber başka bir ilah mı? De ki: "Eğer doğru soyluyor iseniz, kesin-kanıt (burhan)ınızı getiriniz." De ki: "Goklerde ve yerde gaybı Allah'tan başka kimse bilmez. Onlar ne zaman dirileceklerinin şuuruna varmıyorlar."” (Neml Suresi, 64-65)

Allah, yedi goğu ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında durmadan iner; sizin gercekten Allah'ın her şeye guc yetirdiğini ve gercekten Allah'ın ilmiyle her şeyi kuşattığını bilmeniz, oğrenmeniz icin. (Talak Suresi, 12)

Goklerde ve yerde olan ne varsa O'ndan ister. O, her gun bir iştedir. (Rahman Suresi, 29)

GORUNTU VE ALGIYI YARATAN ALLAH’TIR
(ALLAH SEBEPLERE BAĞLI OLMADAN YARATANDIR)

Hani Allah, onları sana uykunda az gosteriyordu; eğer sana cok gosterseydi, gercekten yılgınlığa kapılacaktınız ve iş konusunda gercekten cekişmeye duşecektiniz. Ancak Allah esenlik (kurtuluş) bağışladı. Cunku O, elbette sinelerin ozunde saklı duranı bilendir. (Enfal Suresi, 43)

Karşı karşıya geldiğinizde, Allah, 'olacağı olan işi gercekleştirmek' icin, onları gozlerinizde az gosteriyor, sizi de onların gozlerinde azaltıyordu. Ve (butun) işler Allah'a dondurulur. (Enfal Suresi, 44)

Yaptıklarının kotuluğu kendilerine 'cekici ve suslu' gosterilmiştir. Allah, inkarcı bir topluluğa hidayet vermez. (Tevbe Suresi, 37)

Ancak Allah size imanı sevdirdi, onu kalplerinizde susleyip-cekici kıldı ve size inkarı, fıskı ve isyanı cirkin gosterdi. İşte onlar, doğru yolu bulmuş (irşad) olanlardır. (Hucurat Suresi, 7)

ALLAH HER YERİ SARIP KUŞATANDIR
ALLAH HER YERDEDİR

Andolsun, insanı Biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız. (Kaf Suresi, 16)

Allah... O'ndan başka ilah yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Goklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O, onlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hicbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kursusu, butun gokleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na guc gelmez. O, pek Yucedir, pek buyuktur. (Bakara Suresi, 255)

Doğu da Allah'ındır, batı da. Her nereye donerseniz Allah'ın yuzu orasıdır. Şuphesiz ki Allah kuşatandır, bilendir. (Bakara Suresi, 115)

Dikkatli olun; gercekten onlar, Rablerine kavuşmaktan yana derin bir kuşku icindedirler. Dikkatli olun; gercekten O, herşeyi sarıp-kuşatandır. (Fussilet Suresi, 54)

İnkar edenler ise; onların amelleri dumduz bir arazideki seraba benzer; susayan onu bir su sanır. Nihayet ona ulaştığında bir şey bulamaz ve yanında Allah'ı bulur. (Allah da) Onun hesabını tam olarak verir. Allah, hesabı cok seri gorendir. (Nur Suresi, 39)




AHİRETTE TUM GORUNTULER NETLEŞECEKTİR

"Andolsun, sen bundan gaflet icindeydin; işte Biz de senin uzerindeki ortuyu acıp-kaldırdık. Artık bugun goruş-gucun keskindir." (Kaf Suresi, 22)

ALLAH İNSANA COK YAKINDIR

Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Oyleyse, onlar da Benim cağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar. (Bakara Suresi, 186)

Hani Biz sana: "Muhakkak Rabbin insanları cepecevre kuşatmıştır" demiştik. Sana gosterdiğimiz o ruyayı insanları denemek icin yaptık, Kur'an'da lanetlenmiş ağacı da. Biz onları korkutuyoruz. Fakat (bu) onlarda buyuk bir azgınlıktan başka bir şey arttırmıyor.

Hele can boğaza gelip dayandığında, Ki o sırada siz (sadece) bakıp-durursunuz, Biz ona sizden daha yakınız; ancak gormezsiniz. (Vakıa Suresi, 83-85)

"Andolsun, insanı Biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şah damarından daha yakınız." (Kaf Suresi, 16)

HERŞEY ANCAK ALLAH’IN İZNİYLE GERCEKLEŞİR

Kıyamet-saatinin ilmi O'na dondurulur. O'nun ilmi olmaksızın, hic bir meyve tomurcuğundan cıkmaz, hic bir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz da. (Fussilet Suresi, 47)

Allah'ın izni olmaksızın hic bir nefis icin olmek yoktur. O, suresi belirtilmiş bir yazıdır. (Al-i İmran Suresi, 145)

...Karada ve denizde olanların tumunu O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi duşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak uzere hepsi (ve her şey) apacık bir kitaptadır. (Enam Suresi, 59)

Allah'ın izni olmaksızın hic bir musibet (hic kimseye) isabet etmez. Kim Allah'a iman ederse, onun kalbini hidayete yoneltir. Allah, her şeyi bilendir. (Tegabun Suresi, 11)

Boylece onları, Allah'ın izniyle yenilgiye uğrattılar. Davud Calut'u oldurdu. (Bakara Suresi, 251)

Andolsun, Allah size verdiği sozunde sadık kaldı; siz O'nun izniyle onları kırıp-geciriyordunuz. (Al-i İmran Suresi, 152)

İki topluluğun karşı karşıya geldiği gun, size isabet eden ancak Allah'ın izniyle idi. (Bu, Allah'ın) mu'minleri ayırdetmesi;

Munafıklık yapanları da belirtmesi icindi. (Al-i İmran Suresi, 166-167)

Guzel şehrin bitkisi, Rabbinin izniyle cıkar; kotu olandan ise kavruktan başkası cıkmaz. İşte biz, şukreden bir topluluk icin ayetleri boyle ceşitli bicimlerde acıklıyoruz. (Araf Suresi, 58)

Allah'ın izni olmaksızın, hic kimse icin iman etme (imkanı) yoktur. O, akıl erdiremeyenlerin uzerine iğrenc bir pislik kılar. (Yunus Suresi, 100)

(Kıyametin) Geleceği gunde, O'nun izni olmaksızın, hic kimse soz soyleyemez... (Hud Suresi, 105)



ZAMAN DA MUTLAK DEĞİLDİR İZAFİ BİR KAVRAMDIR

Sizi cağıracağı gun, O'na ovguyle icabet edecek ve (dunyada) pek az bir sure kaldığınızı sanacaksınız. (İsra Suresi, 52)

Gunduzun bir saatinden başka sanki hic omur surmemişler gibi onları birarada toplayacağı gun, onlar birbirlerini tanımış olacaklar… (Yunus Suresi, 45)

Dedi ki: "Yıl sayısı olarak yeryuzunde ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gun ya da bir gunun birazı kadar kaldık, sayanlara sor." Dedi ki: "Yalnızca az (bir zaman) kaldınız, gercekten bir bilseydiniz." (Mu'minun Suresi, 112-114)

Melekler ve Ruh (Cebrail), ona, suresi elli bin yıl olan bir gunde cıkabilmektedir. (Mearic Suresi, 4)

Gokten yere her işi O evirip duzene koyar. Sonra (işler,) sizin saymakta olduğunuz bin yıl sureli bir gunde yine O'na yukselir. (Secde Suresi, 5)

Boylelikle mağarada yıllar yılı onların kulaklarına vurduk (derin bir uyku verdik). Sonra iki gruptan hangisinin kaldıkları sureyi daha iyi hesap ettiğini belirtmek icin onları uyandırdık. (Kehf Suresi, 11-12)

Boylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik (uyandırdık). İclerinden bir sozcu dedi ki: "Ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gun veya gunun bir (kac saatlik) kısmı kadar kaldık." Dediler ki: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir..." (Kehf Suresi, 19)

Ya da altı ustune gelmiş, ıssız duran bir şehre uğrayan gibisini (gormedin mi?) Demişti ki: "Allah, burasını olumunden sonra nasıl diriltecekmiş?" Bunun uzerine Allah, onu yuz yıl olu bıraktı, sonra onu diriltti. (Ve ona) Dedi ki: "Ne kadar kaldın?" O: "Bir gun veya bir gunden az kaldım" dedi. (Allah ona "Hayır, yuz yıl kaldın, boyleyken yiyeceğine ve iceceğine bak, henuz bozulmamış; eşeğine de bir bak; (bunu yapmamız) seni insanlara ibret-belgesi kılmamız icindir. Kemiklere de bir bak nasıl biraraya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz?" dedi... (Bakara Suresi, 259)

HER ŞEYİ ALLAH YAPAR

... attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı. Mu'minleri kendinden guzel bir imtihanla imtihan etmek icin (yaptı.) Şuphesiz Allah, işitendir, bilendir. (Enfal Suresi, 17)

Allah dilemedikce siz dileyemezsiniz. Gercekten Allah, bilendir, hukum ve hikmet sahibidir. (İnsan Suresi, 30)

“Oysa sizi de, yapmakta olduklarınızı da Allah yaratmıştır.” (Saffat Suresi, 96)

GEMİLERİ YUZDUREN ALLAH’TIR

Sizin Rabbiniz, fazlından aramanız icin denizde gemileri sizin icin yurutur. Gercekten O, size karşı merhametli olandır. (İsra Suresi, 66)

Denizde koca dağlar gibi yukselen gemiler O'nundur. (Rahman Suresi, 24)

Gercek şu ki, su taştığı zaman, o gemide Biz sizi taşıdık... (Hakka Suresi, 11)

KUŞLARI HAVADA TUTAN ALLAH’TIR

Onlar, ustlerinde dizi dizi kanat acıp kapayarak ucan kuşları gormuyorlar mı? Onları Rahman (olan Allah')tan başkası (boşlukta) tutmuyor. Şuphesiz O, her şeyi hakkıyla gorendir. (Mulk Suresi, 19)

Goğun boşluğunda boyun eğdirilmiş (musahhar kılınmış) kuşları gormuyorlar mı? Onları (boyle boşlukta) Allah'tan başkası tutmuyor. Şuphesiz, iman eden bir topluluk icin bunda ayetler vardır. (Nahl Suresi, 79)

Biz bunu (hukmu) Suleyman'a kavrattık, her birine hukum ve ilim verdik. Davud ile birlikte tesbih etsinler diye, dağlara ve kuşlara boyun eğdirdik. (Bunları) Yapanlar biz idik. (Enbiya Suresi, 79)

GOKYUZUNU BİNA EDEN VE YERYUZUNUN USTUNDE TUTAN ALLAH’TIR

...Ve izni olmadıkca, goğu yerin ustune duşmekten alıkoyar. Şuphesiz Allah, insanlara karşı şefkatlidir, cok merhametlidir. (Hac Suresi, 65)

Yaratmak bakımından siz mi daha gucsunuz yoksa gok mu? (Allah) Onu bina etti. Boyunu yukseltti, ona belli bir duzen verdi.

Gecesini kararttı, kuşluğunu acığa-cıkardı. (Naziat Suresi, 27- 28- 29)

O inkar edenler gormuyorlar mı ki, (başlangıcta) goklerle yer, birbiriyle bitişik iken, biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı? (Enbiya Suresi, 30)

Gokyuzunu korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yuz ceviriyorlar. (Enbiya Suresi, 32)




BULUTLARI SURUKLEYEN, YAĞMURU YAĞDIRAN ALLAH’TIR

Gormedin mi ki, Allah bulutları surmekte, sonra aralarını birleştirmekte, sonra da onları ust uste yığmaktadır; boylece, yağmurun bunların arasından akıp-cıktığını gorursun. Gokten icinde dolu bulunan dağlar (gibi bulutlar) indiriverir, onu dilediğine isabet ettirir de, dilediğinden onu cevirir; şimşeğinin parıltısı neredeyse gozleri kamaştırıp goturuverecektir. (Nur Suresi, 43)

DAĞLARI, YOLLARI (ASFALTLARI) YARATAN ALLAH’TIR

Yeryuzunde, onları sarsmasın diye, sabit dağlar yarattık ve doğru gidebilsinler diye geniş yollar actık. (Enbiya Suresi, 31)

... Dağlardan da beyaz, kırmızı renkleri değişik ve siyah yollar (kıldık). (Fatır Suresi, 27 )

İNSAN VE HAYVAN IRKLARINI YARATAN ALLAH’TIR

Dağlardan da beyaz, kırmızı renkleri değişik ve siyah yollar (kıldık).
İnsanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da renkleri boyle değişik olanlar vardır. (Fatır Suresi, 27-28)

Ey insanlar, gercekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız icin sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. .. (Hucurat Suresi, 13)

GİYSİLERİ VAR EDEN ALLAH’TIR

Allah, sizin icin yarattığı şeylerden golgeler kıldı. Dağlarda da sizin icin barınaklar-siperler kıldı, sizi sıcaktan koruyacak elbiseler, sizi savaşınızda (zorluklara karşı) koruyacak giyimlikler de var etti. İşte O, uzerinizdeki nimetini boyle tamamlamaktadır, umulur ki teslim olursunuz. (Nahl Suresi, 81)

RIZIK VEREN, YEDİREN, İCİREN, ŞİFA VEREN ALLAH’TIR

"Ki beni yaratan ve bana hidayet veren O'dur;"

"Bana yediren ve iciren O'dur;"

"Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur;"

"Beni oldurecek, sonra diriltecek olan da O'dur,"

"Din (ceza) gunu hatalarımı bağışlayacağını umduğum da O'dur;" (Şuara Suresi, 78-82)

Ehline (ummetine) namazı emret ve onda kararlı davran. Biz senden rızık istemiyoruz, biz sana rızık veriyoruz. Sonuc da takvanındır. (Taha Suresi, 132)

De ki: "O, gokleri ve yeri yaratırken ve O, (hep) besleyen (hic) beslenmezken, ben Allah'tan başkasını mı veli edineceğim?" (Enam Suresi, 14)

GULDUREN, AĞLATAN ALLAH’TIR

Doğrusu, gulduren ve ağlatan O'dur.

Doğrusu, olduren ve dirilten O'dur.

Doğrusu, ciftleri; erkek ve dişiyi, yaratan O'dur. (Necm Suresi, 43-45)

ŞEKİL VE SURET VEREN ALLAH’TIR

Dol yataklarında size dilediği gibi suret veren O'dur. O'ndan başka ilah yoktur; ustun ve guclu olandır, hukum ve hikmet sahibidir. (Al-i İmran Suresi, 6)

Andolsun, Biz sizi yarattık, sonra size suret (bicim-şekil) verdik... (Araf Suresi, 11)

Sonra onu 'duzeltip bir bicime soktu' ve ona ruhundan ufledi. Sizin icin de kulak, gozler ve gonuller var etti. Ne az şukrediyorsunuz? (Secde Suresi, 9)

İNSANLARA KIZ YA DA ERKEK COCUK NASİP EDEN VEYA KISIR OLARAK YARATAN ALLAH’TIR

...Dilediğini yaratır. Dilediğine dişiler armağan eder, dilediğine de erkek armağan eder.
Veya erkekler ve dişiler olarak cift (ikiz) verir. Dilediğini kısır bırakır. Gercekten O, bilendir, guc yetirendir. (Şura Suresi, 49-50)

UYUTAN, UYANDIRAN, UYKUDA CEVİREN ALLAH’TIR

Sizi geceleyin olduren (uyutan) ve gunduzun 'guc yetirip etkilemekte (yapıp kazanmakta) olduklarınızı' bilen, sonra adı konulmuş ecel doluncaya kadar onda sizi dirilten (uyandıran) O'dur. Sonra 'en son donuşunuz' O'nadır. Sonra yapmakta olduklarınızı size O haber verecektir. (Enam Suresi, 60)

Allah, olecekleri zaman canlarını alır; olmeyeni de uykusunda (bir tur olume sokar). Boylece, kendisi hakkında olum kararı verilmiş olanı(n ruhunu) tutar, oburusunu ise adı konulmuş bir ecele kadar salıverir. Şuphesiz bunda, duşunebilen bir kavim icin gercekten ayetler vardır. (Zumer Suresi, 42)

Sen onları uyanık sanırsın, oysa onlar (derin bir uykuda) uyuşmuşlardır. Biz onları sağ yana ve sol yana ceviriyorduk. Kopekleri de iki kolunu uzatmış yatıyordu. Onları gormuş olsaydın, geri donup onlardan kacardın, onlardan icini korku kaplardı. (Kehf Suresi, 18)




KARADA VE DENİZDE GEZDİREN ALLAH’TIR

Karada ve denizde sizi gezdiren O'dur... (Yunus Suresi, 22)

DİRİ TUTAN ALLAH’TIR

Sizi diri tutan, sonra oldurecek, sonra da diriltecek olan O'dur. Gercekten insan pek nankordur. (Hac Suresi, 66)

TAVIR TAVIR YARATAN ALLAH’TIR

"Size ne oluyor ki, Allah'tan bir vakarı ummuyorsunuz?"

"Oysa O, sizi gercekten tavır tavır yaratmıştır." (Nuh Suresi, 13-14)

SIKINTIDAN KURTARAN ALLAH’TIR

De ki: "Ondan ve her turlu sıkıntıdan sizi Allah kurtarmaktadır. Sonra siz yine şirk koşmaktasınız." (Enam Suresi, 64)

MEYVELERİ, YEŞİLLİKLERİ VE BAHCELERİ YARATAN ALLAH’TIR

Allah'ın gokyuzunden su indirdiğini gormedin mi? Boylece biz onunla, renkleri değişik olan meyveler cıkardık. (Fatır Suresi, 27)

O, gokten su indirendir. Bununla her şeyin bitkisini bitirdik, ondan bir yeşillik cıkardık, ondan birbiri ustune bindirilmiş taneler turetiyoruz. Ve hurma ağacının tomurcuğundan da yere sarkmış salkımlar, -birbirine benzeyen ve benzemeyen- uzumlerden, zeytinden ve nardan bahceler (kılıyoruz.) Meyvesine, urun verdiğinde ve olgunluğa eriştiğinde bir bakıverin. Şuphesiz inanacak bir topluluk icin bunda gercekten ayetler vardır. (Enam Suresi, 99)

Asmalı ve asmasız bahceleri, hurmaları ve tadları farklı ekinleri, zeytinleri ve narları -birbirine benzer ve benzeşmez- yaratan O'dur. Urun verdiğinde urununden yiyin ve hasad gunu hakkını verin; israf etmeyin. Cunku O, israf edenleri sevmez. (Enam Suresi, 141)

HAYVANLARI VE URUNLERİNİ YARATAN ALLAH’TIR

Ve hayvanları da yarattı; sizin icin onlarda ısınma ve yararlar vardır ve onlardan yemektesiniz. Akşamları getirir, sabahları gotururken onlarda sizin icin bir guzellik vardır. Kendisine ulaşmadan canlarınızın yarısının telef olacağı şehirlere onlar, ağırlıklarınızı taşımaktadırlar. Şuphesiz sizin Rabbiniz şefkatli ve merhametlidir.

Onlara binmeniz ve sus icin atları, katırları ve merkebleri (yarattı). Ve daha sizlerin bilmediğiniz neleri yaratmaktadır? (Nahl Suresi, 5-8)

Hayvanlardan yuk taşıyan ve (yunlerinden, tuylerinden) doşek yapılanları da (yaratan O'dur). (Enam Suresi, 142)

Allah, size evlerinizi (icinde) "guvenlik ve huzur bulacağınız yerler" kıldı; ve size hayvan derilerinden hem goc gununde, hem yerleşme gununde kolaylıkla taşıyabileceğiniz evler; yunlerinden, yapağılarından ve kıllarından bir zamana kadar giyimlikler-doşemelikler ve (ticaret icin) bir meta kıldı. (Nahl Suresi, 80)

... size onların karınlarındaki fers (yarı sindirilmiş gıdalar) ile kan arasından, icenlerin boğazından kolaylıkla kayan dupduru bir sut icirmekteyiz. (Nahl Suresi, 66)

Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaclarda ve onların kurdukları cardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tumunden ye, boylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yuru-ucuver. Onların karınlarından turlu renklerde şerbetler cıkar, onda insanlar icin bir şifa vardır. (Nahl Suresi, 68-69)

EŞLER, TORUNLAR VAR EDENDİR

Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı ve size eşlerinizden cocuklar ve torunlar yarattı ve sizi guzel şeylerden rızıklandırdı. Şimdi onlar, batıla mı inanıyorlar ve Allah'ın nimetini inkar mı ediyorlar? (Nahl Suresi, 72)

HERŞEYİN YARATICISI ALLAH’TIR

Şimdi (rahimlere) dokmekte olduğunuz meniyi gordunuz mu?

Onu sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcı Biz miyiz?

Sizin aranızda olumu takdir eden Biziz ve Bizim onumuze gecilmiş değildir; (Vakıa Suresi, 58-60)

Şimdi ekmekte olduğunuz (tohum)u gordunuz mu?

Onu sizler mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren Biz miyiz?

Eğer dilemiş olsaydık, gercekten onu bir ot kırıntısı kılardık; boylelikle şaşar-kalırdınız. (Vakıa Suresi, 63-65)

Şimdi siz, icmekte olduğunuz suyu gordunuz mu?

Onu sizler mi buluttan indiriyorsunuz, yoksa indiren Biz miyiz?

Eğer dilemiş olsaydık onu tuzlu kılardık; şukretmeniz gerekmez mi?

Şimdi yakmakta olduğunuz ateşi gordunuz mu?
Onun ağacını sizler mi inşa ettiniz (yarattınız), yoksa onu inşa eden Biz miyiz? (Vakıa Suresi, 68-72)

ALLAH’TAN BAŞKA GUC SAHİBİ YOKTUR

(Onlar mı) Yoksa, gokleri ve yeri yaratan ve size gokten su indiren mi? Ki onunla (o suyla) gonul alıcı bahceler bitirdik, sizin icinse bir ağacını bitirmek (bile) mumkun değildir. Allah ile beraber başka bir ilah mı? Hayır, onlar sapıklıkta devam eden bir kavimdir. (Neml Suresi, 60)

Ey insanlar, (size) bir ornek verildi; şimdi onu dinleyin. Sizin, Allah'ın dışında tapmakta olduklarınız -hepsi bunun icin bir araya gelseler dahi- gercekten bir sinek bile yaratamazlar. Eğer sinek onlardan bir şey kapacak olsa, bunu da ondan geri alamazlar. İsteyen de gucsuz, istenen de. (Hac Suresi, 73)

Bu, Allah'ın yaratmasıdır. Şu halde, O'nun dışında olanların yarattıklarını bana gosterin. Hayır, zulmedenler, acıkca bir sapıklık icindedirler. (Lokman Suresi, 11)

Eğer O, rızkını tutsa (vermese), rızkınızı verecek olan kimmiş? Hayır; onlar, bir azgınlık ve nefret icinde inatla direniyorlar. (Mulk Suresi, 21)

Allah'ın dışında, kendileri icin goklerden ve yerden hic bir rızka, hic bir şeye malik olmayan ve buna gucleri yetmeyen şeylere mi tapıyorlar?

Artık Allah'a benzerler aramaya kalkışmayın; cunku Allah bilir, siz ise bilmezsiniz. (Nahl Suresi, 73-74)

ALLAH’TAN BAŞKA DOST VE YARDIMCI YOKTUR

"... Sizin Allah'tan başka veliniz ve yardımcınız yoktur." (Bakara Suresi, 107)

"Allah, kuluna yeterli değil mi?" (Zumer Suresi, 36)

İnsanlar icinde, Allah'tan başkasını 'eş ve ortak' tutanlar vardır ki, onlar (bunları), Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah'a olan sevgileri daha gucludur. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak butun kuvvetin tumuyle Allah'ın olduğunu ve Allah'ın vereceği azabın gercekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi. (Bakara Suresi, 165)

Allah, iman edenlerin Velisi (dostu ve destekcisi)dir. Onları karanlıklardan nura cıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağut'tur. Onları nurdan karanlıklara cıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda suresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 257)

Allah'tan başka taptıklarınız sizler gibi kullardır. Eğer doğru iseniz, hemen onları cağırın da size icabet etsinler. Onların yuruyecek ayakları var mı? Ya da tutacakları elleri mi var? Veya gorecek gozleri mi var? Yoksa işitecek kulakları mı var? De ki: "Ortak koştuklarınızı cağırın, sonra bir duzen (tuzak) kurun da bana goz bile actırmayın." (A'raf Suresi, 194-195)

O'ndan başka taptıklarınız ise size yardıma guc yetiremezler, kendilerine de. Eğer onları doğru yola cağırırsanız işitmezler. Onları sana bakar (gibi) gorursun, oysa onlar gormezler bile. (A'raf Suresi, 197-198)

YAPILAN HERŞEY GERCEKTE ALLAH’ADIR

Şuphesiz sana biat edenler, ancak Allah'a biat etmişlerdir. Allah'ın eli, onların ellerinin uzerindedir. Şu halde, kim ahdini bozarsa, artık o, ancak kendi aleyhine ahdini bozmuş olur. Kim de Allah'a verdiği ahdine vefa gosterirse, artık O da, ona buyuk bir ecir verecektir. (Fetih Suresi, 10)

İri cusseli develeri size Allah'ın işaretlerinden kıldık, sizler icin onlarda bir hayır vardır. Oyleyse onlar bir dizi halinde (veya saf tutmuşcasına ayakta durup) boğazlanırken Allah'ın adını anın; yanları uzerine yattıkları zaman da onlardan yiyin, kanaatkara ve isteyene yedirin. İşte boyle, onlara sizin icin boyun eğdirdik, umulur ki şukredersiniz.

Onların etleri ve kanları kesin olarak Allah'a ulaşmaz, ancak O'na sizden takva ulaşır. İşte boyle, onlara sizin icin boyun eğdirmiştir; O'nun size hidayet vermesine karşılık Allah'ı tekbir etmeniz icin. Guzellikte bulunanlara mujde ver. (Hac Suresi, 36-37)

ALLAH’TAN BAŞKA HİCBİR ŞEYDEN MEDET UMMAMAK
(ALLAH KULUNA YETERLİDİR)

Allah, kuluna yeterli değil mi? Seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah, kimi saptırırsa, artık onun icin bir yol gosterici yoktur. (Zumer Suresi, 36)

Kendileri yaratılıp dururken, hic bir şeyi yaratamayan şeyleri mi ortak koşuyorlar? Oysa (bu şirk koştukları gucler ve nesneler) ne onlara bir yardıma guc yetirebilir, ne kendi nefislerine yardım etmeğe. Onları hidayete cağırırsanız size uymazlar. Onları cağırırsanız da, suskun dursanız da size karşı (tutumları) birdir. Allah'tan başka taptıklarınız sizler gibi kullardır. Eğer doğru iseniz, hemen onları cağırın da size icabet etsinler. Onların yuruyecek ayakları var mı? Ya da tutacakları elleri mi var? Veya gorecek gozleri mi var? Yoksa işitecek kulakları mı var? De ki: "Ortak koştuklarınızı cağırın, sonra bir duzen (tuzak) kurun da bana goz bile actırmayın."
Hic şuphesiz, benim velim Kitabı indiren Allah'tır ve O salihlerin koruyuculuğunu (veliliğini) yapıyor. O'ndan başka taptıklarınız ise size yardıma guc yetiremezler, kendilerine de. Eğer onları doğru yola cağırırsanız işitmezler. Onları sana bakar (gibi) gorursun, oysa onlar gormezler bile. (Araf Suresi, 191-198)




EVRENDEKİ HER ŞEY ALLAH’A AİTTİR

Goklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. Şuphesiz Allah, Gani (hic kimseye ve hic bir şeye muhtac olmayan)dır, Hamid (hamd da yalnızca O'na ait)tir. (Lokman Suresi, 26)

Goklerin, yerin ve iclerinde olanların tumunun mulku Allah'ındır. O, her şeye guc yetirendir. (Maide Suresi, 120)

Mu'minlerin kalplerine, imanlarına iman katıp-arttırsınlar diye, 'guven duygusu ve huzur' indiren O'dur. Goklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah bilendir, hukum ve hikmet sahibidir. (Fetih Suresi, 4)

Şuphesiz mescidler, (yalnızca) Allah'a aittir. Oyleyse, Allah ile beraber başka hic bir şeye (ve kimseye) kulluk etmeyin (dua etmeyin, tapmayın). (Cin Suresi, 18)

Onlar ki: "Allah'ın Resûlu yanında bulunanlara hic bir infak (harcama)da bulunmayın, sonunda dağılıp gitsinler," derler. Oysa goklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır. Ancak munafıklar kavramıyorlar. (Munafikun Suresi, 7)

Doğu da Allah'ındır, batı da. Her nereye donerseniz Allah'ın yuzu (kıblesi) orasıdır. Şuphesiz ki Allah, kuşatandır, bilendir. (Bakara Suresi, 115)

...Allah'a karşı haksız yere cahiliye zannıyla zanlara kapılarak: "Bu işten bize ne var ki?" diyorlardı. De ki: "Şuphesiz işin tumu Allah'ındır." (Al-i İmran Suresi, 154)

Goklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Allah yaptıklarınızdan haberi olandır. (Al-i İmran Suresi, 180)

... Gercek şu ki, arz Allah'ındır; ona kullarından dilediğini mirascı kılar. En guzel sonuc muttakiler icindir." (Araf Suresi, 128)

ALLAH’IN YARATMA GUCU SONSUZDUR

Sizin yaratılmanız ve diriltilmeniz yalnızca tek bir kişi(yi yaratıp sonra diriltmek) gibidir. Şuphesiz Allah, işitendir, gorendir. (Lokman Suresi, 28)

Elbette goklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha buyuktur. Ancak insanların coğu bilmezler. (Mumin Suresi, 57)

Şimdi onlara sor: Yaratılış bakımından onlar mı daha zorlu, yoksa bizim yarattıklarımız mı? Doğrusu biz onları, cıvık-yapışkan bir camurdan yarattık. (Saffat Suresi, 11)

Yaratmak bakımından siz mi daha gucsunuz yoksa gok mu? (Allah) Onu bina etti.

Boyunu yukseltti, ona belli bir duzen verdi.

Gecesini kararttı, kuşluğunu acığa-cıkardı.

Bundan sonra yeryuzunu serip doşedi.

Ondan da suyunu ve otlağını cıkardı.

Dağlarını dikip-oturttu;

Size ve hayvanlarınıza bir yarar (meta) olmak uzere. (Naziat Suresi, 27-33)

ALLAH HERŞEYİ GORENDİR

... Allah'tan korkup-sakının ve bilin ki, Allah yaptıklarınızı gorendir. (Bakara Suresi, 233)

De ki: "Benimle aranızda şahid olarak Allah yeter; kuşkusuz O, kullarından gerceğiyle haberdardır, gorendir." (İsra Suresi, 96)

Gozler O'nu idrak edemez; O ise butun gozleri idrak eder... (En'am Suresi, 103)

Şuphesiz, yerde ve gokte Allah'a hicbir şey gizli kalmaz. (Al-i İmran Suresi, 5)

Senin icinde olduğun herhangi bir durum, onun hakkında Kur'an'dan okuduğun herhangi bir şey ve sizin işlediğiniz herhangi bir iş yoktur ki, ona daldığınızda, Biz sizin uzerinizde şahidler durmuş olmayalım. Yerde ve gokte zerre ağırlığınca hicbir şey Rabbinden uzakta saklı kalmaz. Bunun daha kucuğu de, daha buyuğu de yoktur ki, apacık bir kitapta olmasın. (Yunus Suresi, 61)

Gokleri ve yeri altı gunde yaratan, sonra arşa istiva eden O'dur. Yere gireni, ondan cıkanı, gokten ineni ve ona cıkanı bilir. Her nerede iseniz, O sizinle beraberdir, Allah, yaptıklarınızı gorendir. (Hadid Suresi, 4)

... Goklerde ve yerde zerre ağırlığınca hicbir şey O'ndan uzak (saklı) kalmaz. Bundan daha kucuk olanı da, daha buyuk olanı da, istisnasız, mutlaka apacık bir kitapta (yazılı)dır." (Sebe' Suresi, 3)

BİRŞEY OVULDUĞUNDE ASLINDA ALLAH OVULUR
CUNKU HERŞEY ALLAH’A AİTTİR

Goklerde ve yerde olanların tumu Allah'ı tesbih eder. Mulk O'nundur, hamd (ovgu) de O'nundur. O, herşeye guc yetirendir. (Teğabun Suresi, 1)

ALLAH’TAN BAŞKA TAPTIKLARI HİCBİR ŞEY YARATAMAZ

De ki: "Siz, Allah'ın dışında taptığınız ortaklarınızı gordunuz mu? Bana haber verin; yerden neyi yaratmışlardır? Ya da onların goklerde bir ortaklığı mı var? Yoksa Biz onlara bir kitap vermişiz de onlar bundan (dolayı) apacık bir belge uzerinde midirler? Hayır, zulmedenler, birbirlerine aldatmadan başkasını vadetmiyorlar. (Fatır Suresi, 40)

De ki: "Gordunuz mu haber verin; Allah'tan başka taptıklarınız, yerden neyi yaratmışlar, bana gosterin? Yoksa onların goklerde bir ortaklığı mı var? Eğer doğru sozluler iseniz, bundan once bir kitap ya da bir ilim kalıntısı (veya bir eser) varsa, bana getirin." (Ahkaf Suresi, 4)

İNSAN ALLAH KATINDA YAPAYALNIZDIR

"Kendisini tek olarak (ve yapayalnız) yarattığım (şu adam)ı Bana bırak." (Muddessir Suresi, 11)

Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi (bugun de) 'teker teker, yapayalnız ve yalın' (bir tarzda) Bize geldiniz ve size lutfettiklerimizi arkanızda bıraktınız... (En'am Suresi, 94)

Ve onların hepsi, kıyamet gunu O'na, 'yapayalnız, tek başlarına' geleceklerdir. (Meryem Suresi, 95)

Gecmiş ve gelecek de gayb haberidir ve gaybı Allah bilir

De ki: "Ey gokleri ve yeri yaratan, gaybı ve muşahede edilebileni bilen Allah'ım. Anlaşmazlığa duştukleri şeylerde, kullarının arasında sen hukum vereceksin." (Zumer Suresi, 46)

De ki: "Elbette sizin kendisinden kactığınız olum, şuphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da, muşahede edilebileni de bilen (Allah)a donduruleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir." (Cuma Suresi, 8)

(Allah "Ey Adem, bunları onlara isimleriyle haber ver" dedi. O, bunları onlara isimleriyle haber verince de dedi ki: "Size demedim mi, goklerin ve yerin gaybını gercekten Ben bilirim, gizli tuttuklarınızı ve acığa vurduklarınızı da ben bilirim." (Bakara Suresi, 33)

Bu, sana (ey Muhammed) vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa onlar, (Yusuf'un kardeşleri) o hileli-duzeni kurarlarken, yapacakları işe topluca karar verdikleri zaman sen yanlarında değildin. (Yusuf Suresi, 102)

Ahirette insanların Allah’a hesap vermeleri coktan olup bitmiş olaylar olarak anlatılır

Sur'a ufuruldu; boylece Allah'ın diledikleri dışında, goklerde ve yerde olanlar carpılıp-yıkılıverdi. Sonra bir daha ona ufuruldu, artık onlar ayağa kalkmış durumda gozetliyorlar. Yer, Rabbi'nin nuruyla parıldadı; kitap kondu; peygamberler ve şahidler getirildi ve aralarında hak ile hukum verildi... (Zumer Suresi, 68-69)

İnkar edenler, cehenneme boluk boluk sevk edildiler... (Zumer Suresi, 71)

... Korkup-sakınanlar da, cennete boluk boluk sevk edildiler... (Zumer Suresi, 73)

(Artık) Her bir nefis yanında bir surucu ve bir şahid ile gelmiştir. (Kaf Suresi, 21)

Gok yarılıp-catlamıştır; artık o gun, 'sarkmış-za'fa uğramıştır.' (Hakka Suresi, 16)

(Artık) Her bir nefis yanında bir surucu ve bir şahid ile gelmiştir. (Kaf Suresi, 21)

Gok yarılıp-catlamıştır; artık o gun, 'sarkmış-za'fa uğramıştır.' (Hakka Suresi, 16)

Ve sabretmeleri dolayısıyla cennetle ve ipekle odullendirmiştir. Orada tahtlar uzerinde yaslanıp-dayanmışlardır. Orada ne (yakıcı) bir guneş ve ne de dondurucu bir soğuk gorurler. (İnsan Suresi, 12-13)
Gorebilenler icin cehennem de sergilenmiştir. (Naz'iat Suresi, 36)

Artık bugun, iman edenler, kafir olanlara gulmektedirler. (Mutaffifin Suresi, 34)

Suclu-gunahkarlar ateşi gormuşlerdir, artık icine kendilerinin gireceklerini de anlamışlardır; ancak ondan bir kacış yolu bulamamışlardır. (Kehf Suresi, 53)
__________________