Peygamber efendimizi hayatta iken ve peygamber olarak bir Ân goren, eğer Âm ise bir Ân konuşan mu’mine "SahÂbî" denir. Birkac tÂnesine “EshÂb” veya “SahÂbe” denir. Hurmet olarak EshÂb-ı kirÂm denir. Peygamberimizi, kÂfir iken gorup de, Resûlullahın vefÂtından sonra îmÂna gelen veya Musluman iken, sonra murted olan ya’nî Muslumanlıktan cıkan sahÂbî olamaz. Zaten Peygamber efendimiz, EshÂbından hicbirinin sonradan kÂfir olmayacağını , yanî Muslumanlıktan cıkmayacağını, hepsinin Cennete gideceklerini haber verdi.

Ehl-i sunnet Âlimleri, EshÂb-ı kirÂmı uce ayırmıştır:

1. MuhÂcirler: Mekke şehri alınmadan once, Mekke’den veya başka yerlerden, vatanlarını, yakınlarını terk ederek, Medîne şehrine hicret edenlerdir.

2. EnsÂr: Peygamber efendimize ve MuhÂcirlere her turlu yardımda ve fedÂkÂrlıkta bulunacaklarına soz veren Medîne şehrinde veya bu şehre yakın yerlerde bulunan Muslumanlardır.

3. Diğer EshÂb-ı kirÂm: Mekke şehri alındığı zaman ve daha sonra Mekke’de veya başka yerlerde îmÂna gelenlerdir.

EshÂb-ı kirÂmın en ustunleri, Resûlullahın dort halîfesidir. Bunlardan sonra en ustunleri Cennet ile mujdelenmiş olan Hz. Ebû Bekir, Hz. Omer, Hz. Osman, Hz. Ali, TalhÂ, Zubeyr bin AvvÂm, AbdurrahmÂn bin Avf, Sa’d bin Ebî VakkÂs, Saîd bin Zeyd, Ebû Ubeyde bin CerrÂh, ve Hz. Hasan ile Hz. Huseyin’dir.

EshÂb-ı kirÂmın adedi: Mekke’nin fethinde on bin, Tebuk GazÂsında yetmiş bin, Ved Haccında doksan bin ve Resûlullah efendimiz vefÂt ettiği zaman yeryuzunde yuz yirmi dort binden fazla sahÂbî vardı. Bu konuda başka rivÂyetler de vardır.

u teÂlÂ, EshÂb-ı kirÂmdan rÂzı olduğunu, onları sevdiğini Kur’Ân-ı kerîmde bildiriyor, ve meÂlen:

- onlardan rÂzı, onlar da tan rÂzıdır, ve:

- Hepsine husnÂyı, Cenneti vadettik, buyuruluyor. u teÂlÂnın sıfatları ebedîdir, sonsuzdur. Bu bakımdan EshÂb-ı kirÂmdan rÂzı olması da sonsuzdur.Bunun icin bu mubÂrek insanlardan bahsederken sıradan bir insandan bahseder gibi konuşmamalıdır. Her zaman edebli, terbiyeli olmalıdır.

Peygamber efendimizi sevenin, O’nun Ehl-i beytini ve EshÂbını, yanî arkadaşlarını da sevmesi lÂzımdır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

- SırÂt koprusunden ayakları kaymadan gecenler, Ehl-i beytimi ve EshÂbımı cok sevenlerdir.

- EshÂbıma dil uzatmakta, u teÂlÂdan korkunuz! Benden sonra onları kotu niyetlerinize hedef tutmayınız! Nefsinize uyup, kin bağlamayınız! Onları sevenler, beni sevdikleri icin severler. Onları sevmiyenler, beni sevmedikleri icin sevmezler. Onlara el ile, dil ile eziyet edenler, onları gucendirenler, u teÂlÂya eziyet etmiş olurlar ki, bunun da muÂhezesi, ibret cezÂsı gecikmez, verilir.

- u teÂlÂnın, meleklerin ve butun insanların laneti, EshÂbıma kotu soz soyliyenin, uzerine olsun! KıyÂmette u teÂlÂ, boyle kimselerin farzlarını da, nÂfile ibÂdetlerini de kabûl etmez!

- KıyÂmette, insanların hepsinin kurtulma umidi vardır. EshÂbıma soğenler bunlardan mustesnÂdır. Onlara KıyÂmet halkı da lanet eder.

EshÂb-ı kirÂm, secilmiş insanlardı. Ustunlukleri diğer ummetlerden cok fazlaydı. MeselÂ, Hz. Ebû Bekir, Peygamberlerden sonra insanların en ustunu idi. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

- u teÂlÂ, beni butun insanlar arasından ayırıp secti. Bana eshÂb ve akrab olarak en iyi insanları secti. Bunlardan sonra, bircok kimse gelir ki, eshÂbıma ve akrabÂma dil uzatırlar. Onlara yakışmıyan iftirÂlar soyliyerek, kotulemeye uğraşırlar. Boyle kimselerle oturmayınız! Birlikte yiyip icmeyiniz! Bunlardan kız alıp vermeyiniz.

EshÂb-ı kirÂmın her birinin ismini hurmetle, saygı ile soylemelidir. Birinin adı soylenince “radıyu anh= ondan rÂzı olsun” denir. İkisi icin “radıyu anhumÂ= u teÂl o ikisinden rÂzı olsun” Birkacı veya hepsi soylenince “rıdvÂnullahi teÂl aleyhim ecmaîn” veya kısaca “radıyu anhum= onların hepsinden rÂzı olsun” denir.

Selam ve Dua İle Kalın...
__________________