Şeytan'ın Kalbe Mudahalesi

ahalesi
Şeytan Allah-u TeÂlÂ'nın yarattığı oyle bir yaratıkdır ki, şerri, kotuluğu vaad eder. Cirkin (munker) şeyleri emr eder. Nefsi bu gibi işleri yapmağa davet eder.

imam GazÂli (İhyÂyı ulûmid-din)
Şeytan Allah-u TeÂlÂ'nın yarattığı oyle bir yaratıkdır ki, şerri, kotuluğu vaad eder. Cirkin (munker) şeyleri emr eder. Nefsi bu gibi işleri yapmağa davet eder.
Peygamber (S.A.V.) bir mubarek sozunde "...Vesvese de şeytandan gelir ve şerri davet eder, hakkı tekzib eder ve hayırdan men'eder. Kalbinde bunu bulan, şeytanın şerrinden Allah'a sığınsın" buyurdu ve sonra "Şeytan fÂkirlik ile korkutur ve fuhşiyat (kotu işler ve ameller) ile emr eder" meÂlindeki Âyet-i celileyi okumuştur. İbn-i Mes'ud
(Tirmizi ve Nesei)
İnsan şehvet ve gazaba uyarsa, istekleri vasıtasıyla şeytanın istilÂsma uğrar. Kalb şeytana yataklık yapar. Zira hev (istek) şeytanın barınağıdır. Allah (c.c.) nıuhafaza buyursun. Amin.
Resul-i Ekrem (S.A.V.) "Sizden her birinizin bir şeytanı vardır. Evet, benim de şeytanım var, fakat Allah-u TeÂl bana yardım etti ve şeytanını musluman oldu, bana yalnız iyiliği emr eder" buyurdu. İbn-i Mes'ud (Muslim)
NefsÂni arzulara uyularak dunya sevgisi kalbe galebe calarsa, şeytan vesvese icin care bulmuş olur.
Resûl-i Ekrem (S.A.V.) "Şeytan, insan oğlunun ceşitli yollarında oturur. Once İslÂm yolu uzerinde durur ve (Ananın, babanın dinini terk edip musluman mı olmak istersin?" der. [ kandıramaz ise] ...hicret yolu uzerine oturur... sonra cihad yolu uzerine oturur... İnsan bunu da dinlemez ve mucahedesini yapar. Kim bu şekilde hareket ederek olurse, Allah-u TeÂlÂ'nın Cerınetini hak etmiş olur." buyururdu.
Subre b. Ebi FÂkih (Nesei)
Şeytanın hilelerinden biri de şerri-hayır gibi. kotuluğu-iyilikmiş gibi gostermeye calışmaktır.
Allah-u TeÂl Kur'an-ı Kerîm'in bir cak Yerinde Şeytan'ın duşmanlığından bizlere haber vermiştir.
"Şuphesiz, şeytan, sizin icin buyuk bir duşmandır. Siz de onu duşman tanıyın..."
Fatır Sûresi: A. 6
"Ey Âdem oğulları, şeytana tapmayın. O size apacık bir duşmandır diye size bildirmedim mi?"
YÂsin Sûesi; A. 60
"Allah'tan korkanlar kendilerine şeytan'dan bir vesvese iliştiği zaman, duşunurler de derhal basiretlerine sahip olurlar."
(A'raf S. A. 201)
"Eğer şeytandan bir vesvese gelirse hemen Allah'a sığın..."
A'raf S. A. 200
"Şeytanların kardeşlerine (insanlardan) gelince: Onları şeytan sapıklığa surukler ve yakalarını bırakmazlar."
(A'raf S. A. 202)
İblis, İsa (a.s.) a gozukerek onu şehÂdete davet etti. İsa (a.s.) cevaben "Bu soz hak sozdur. Fakat senin emrinle ben bunu suylemem." Onun boyle bir hayır tavsiyesi altında bir mel'Âneti olduğunu bilirdi.
Şeytan'dan asla kurtuluş yoktur. Ancak onu uzaklaştırmak ve zayıflatmak mumkundur.
Resûl-i Ekrem (S.A.V.) "Yolculukta insan, devesini zayıflattığı gibi, mu'minde şeytanını zayıflatabilir." buyurdu. Ebû Hureyre
İbn Mes'ud "Mu'minin şeytanı zayıftır"
Kays B. Haccac "Şeytanını bana
- senin yanına geldiğim zaman besili hayvanlar gibi idim. Şimdi kuş kadar kalmadım. - dedi. Neden? sualime:
- Zikrullah ile beni erittin - dedi."
Bilmiş ol ki, kalb bir kal'a, şeytan da kal'aya girmek isteyen bir duşman gibidir.
Kalbi şeytanın vesveselerinden korumak borc ve herkese "farz-ı ayn"dır. Şehvet ve gazap şeytanın giriş yollarıdır.
CÂhil sofu, şeytanın maskarasıdır. İşsize (boş gezene) şeytan iş bulur. İnsan şeytan gibidir, fakat insana benzer şeytan yoktur.
Boş karın şeytanın zindanıdır. Cunku ekmek derdi onun hîlesine, duzenine manidir.
MEVLÂNA
Seytanin kalbe giris yollari


13 maddedir

1) Şerri - hayır gibi gostermek,
2) Kotuluğu - iyilik gibi gostermek,
3) Haramı - helÂl gibi gostermek,
4) Mekruh'u - mubah gibi gostermek,
5) Şehvet ve Gazaplı anlarında insanları aldatmak,
6) Hased ve hırs: Kul bir şeye haris oldumu artık hakkı gormekten kor ve hakikatı duymaktan sağır olur.
7) HelÂl bile olsa - doyasıya fazla yemektir. Zira insan fazla yeyince şehveti artan. Şehvet ise şeytan'ın silahıdır.
8) Dunya susune tama' etmek, arzu duymak. Oyle ki Âdeta tama' ettiği şey onun ma'budu olur,
9) Âdem oğluna işlerinde acelecilik ettiği zamanlarda ona vesvese vermek.
Resûl-i Ekrem "Acele şeytandan teenni ise Allah'tandır." buyurdu. Sehl b. Sa'd (Tirmizi)
10) Cimrilik ve yoksulluk korkusu vermek,
11) Mezhep taassubu ile hasımlara kin tutmak, onları kucumsemek ve hakaretle bakmaktır.
Bir imÂmın mezhebinden olduğunu iddia edip onun ahlÂkı ile ahlÂklanmayanın kıyamet gununde hasmı o imamdır.
12) Allah (c.c.) ın zat ve sıfatları hakkında akıllarının almadığı meselelerde duşunceye sevk edip, şupheye duşurmek. Dinini zayıflatmak,
13) Şeytanın kalbe giriş kapılarından biride sû'i zan (kotu zan) dır.
İblis'in Peygamber Efendimi İle Konuşması




Seceret-ul Kevn'den
(Muhîddin-i Arab&#238
îbni Abbas (R.A.) den naklen Muaz bin Cebel rivayet ediyor;
Bir gun Rasulullah (S.A.V.) Efendimiz Hz. Eyyub El-Ensarî'nin evinde ashabı ile sohbet ederlerken, dışarıdan:
- Ya Rasulullah! Gorulecek, halledilecek bir işim var. Halli icin iceriye girmeme musaade buyurur musunuz? diye bir ses geldi. Bu sesi işiten Rasulullah (S.A.V.) Efendimiz ashaba donerek:
- Bu sesin sahibinin kim olduğunu biliyor musunuz
- Allah ve Rasulu en iyi bilendir. Sesin sahibinin kim olduğunu bilmiyoruz ya Rasûlullah! dediler. Efendimiz:
- O, melûn îblîs'tir Allah'ın laneti O'nun uzerine olsun, buyurunca
Hz. Omer (R.A.) hemen yerinden fırlayarak:
Ya Rasûlullah! izin veriniz. O'nu hemen oldureyim, dedi.
- Dur ya Omer! Bilmez misin ki
O'na belli hır vakte kadar muhlet verilmiştir. Buna kimse muktedir değildir. Oldurmeyi aklından cıkar, dedikten sonra şoyle buyurdu:
- Kapıyı acın, gelsin. O, buraya gelmek icin emir almıştır. Soyleyeceği sozleri iyice anlamaya calışınız'.
Rasûlullah'ın izni uzerine acılan kapıdan melun îblîs iceri girdi. Gozleri yukarı doğru acılmış, kafası buyuk bir fil kafası gibi. şaşı, kose bir ihtiyar gorunumunde. îblîs:
- Selam sana ya Muhammedi Selam size ey Peygamber ashabı! diye selam verdi. İblîs'in selamını kimse almadı. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz:
- Selam Allah'ındır ey mel'un! buyurarak, bize nicin geldin ya laîn? diye sordu.
İblis:
- Ben de buraya gelmekten cok rahatsız oldum. Allah-u Teala'nın, bir melekle; "Habibim Muhammed'e (S.A.V.) zeliline bir şekilde gidecek ve insanları nasıl aldattığını anlatacaksın. Sana ne sorulursa doğru cevap vereceksin şeklindeki emri uzerine buraya geldim." dedi.
Bunun uzerine Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz.
- Ya mel'un! Soyle bakalım. insanlar arasında en cok sevmediğin kimdir? diye sordu, îblîs:
- Sensin ya Muhammedi diye cevap verdi. Rasulullah:
- Benden sonra en cok kimleri sevmezsin? diye sordu, îblîs:
- Adil devlet reislerini, ilmiyle amel eden alimi, Varlığım Allah yoluna adayan muttakî genci.
Sabırlı olan fakiri ki, ihtiyacım uc gun ust uste hic kimseye anlatmaz, halinden kimseye şikayet etmez. Şukreden zengini ki, kazancı helal yoldandır ve Allah rızası icin harcar ,fakir ve yetimleri korur.
Kur'Ân-ı hıfzederek onunla amel edeni ve beş vakit Allah (c.c.) rızası icin ezan okuyan .muezzini, Dinine bağlı, daima abdestli olan zahidi ve kendini haramdan sakınan merhametli kalb sahi-bini; Helal yiyip comert olan kişiyi ve Hakk icin tevazu edip, ahlakı guzel olanı; Herkes uyurken gece kalkıp namaz kılanı; Allah (c.c.) icin sevişen iki genci, Cemaatle namaz kılmaya cok istek ve dikkatli mu'mini kalbinde bir şey olmaksızın arkadaşlarına nasihat verip, Allah'ın (c.c.) tekefful ettiğini tasdik edeni; İhlaslı ve tesetture riayet eden kadınlara yardımcı olan kimseyi; olum her an gelecekmiş gibi hazırlık yapan muslumanı hic sevmem. Bunlar benim can duşmanlarımdır, diye cevap verdi.
Resulullah (S,A.V.) Efendimiz ile îblis arasında şu konuşma gecti:
- Ummetim tadil-i erkan uzere namazını eda etse nasıl olursun?
- Beni bir sıtma tutar, tir tir titrerim. Kul Allah icin secde ettikce bir derece yukselir.
- Peki, oruc tuttukları zaman?
- Elim, ayağım bağlanır. Ta onla iftar edinceye kadar.
- Kur'an okudukları zaman?
- Eririm. Suda eriyen tuz, 'Ateşte eriyen kurşun gibi.
- Hacc etseler?
- Boynuma bir zincir vurulur.
- Sadaka verdikleri zaman nasıl olursun?
- İste o zaman halim cok kotu olur. Sanki sadaka veren başımdan aşağıya beni ikiye boler.
Zira sadakada şu hasletler vardır;
Sadaka verenin malı bereketlenir. Allah-u Teala sadakalarım cehennemle arasında perde yapar, her turlu bel sıkıntı ve uzuntuleri ondan giderir, duaları makbul olur, Kıyamet gunu hayırları mizanda ağır gelir.
İblîs'in bu sozlerinden sonra Resulullah (S.A.V.) Efendimiz, ona sıra ile şu sorulan sordu.
- Ya mel'un! Beraber oturduğun arkadaşın kimlerdir?
- Faiz yiyenler.
- Dostların kimlerdir?
- Zina edenler, yalan soyleyenler.
- Yatak arkadaşların ve hizmetcilerin kimlerdir?
- İcki icenler, sarhoşlar.
- Misafirlerin kimlerdir?
- Hırsızlar.
- Elcîn ve habercilerin kimlerdir?
- Sihirbazlar. .
- Gozunun nuru nedir?
- Talak'a (Karısını boşamak icin) yemin edenler.
- Sevgililerin kimlerdir?
- Cuma namazını terkedenler.
- Hazinedarın?
- Zekat vermeyenler.
- Peki, ya lain, senin kalbini ne kırar?
- Allah rızası icin cihada giden atların kişnemesi.
- Senin cismim ne eritir?
- Gunahlarına tovbe edenlerin tovbesi.
- Ciğerini parcalayan nedir?
- Gece ve gunduz Allah'a cokca yapılan istiğfar.
- Peki, yuzunu ne kara eder?
- Gizlice verilen sadaka.
- Gozunu kor eden?
- Teheccud (gece) namazı.
- Başım eğdiren?
- Cokca cemaatle kılınan namaz ve sana devamlı getirilen salavat.
- Sana gore insanların en sevimli-si kimdir?
- Namazlarım bilerek kasden bırakanlar.
- Sana gore insanların en şakîsi kimdir?
- Comertler.
- Seni işinden ne alıkoyar?
- Alimlerin meclisleri.
- Ebu Bekir icin ne dersin?
- Cahiliyyet devrinde bile bana itaat etmeyen O. İslam'a girdikten sonra mı itaat edip yalan soyleyecek?
- Peki Omer icin ne dersin?
- Her gorduğum yerde ondan kacarım.
- Peki Osman icin?
- O'ndan pek cok utanırım.
- Peki ya Ali icin ne dersin?
- O'nunla başa cıkamam! Beni kendi başıma bıraksa. Ben de O'nu bıraksam. Ama O beni bırakmaz.
Resulullah (S.A.V.) İblîs'in bu sozlerinden sonra soyle buyurdu.
- Allah'a hamdolsun. Ey şakî Ummetimin saadete kavuşması icin ahiretine hazırlanmasını sağladın.
Bunun uzerine İblîs de şoyle dedi:
- Ya Muhammedi Ummetinin saadeti icin nasıl ferah durursun? Ben o belli vakte kadar sağ kald?kca, onların kan damarlarında dolaşır, vesvese veririm. Beni yaratan Allah'a yemin ederim, ki, onların alim ve cahillerim, abid ve tacirlerini velhasıl hepsini azdırırım. Yalnız Allah'ın salih kulları mustesna. İşte onları azdıramam.
Rasulullah (S.A.V.) Efendimiz:
- Sana gore bu salih kullar kimlerdir. Ya Lain? diye sorunca İblîs;
- O salih kul ki mal ve parayı sevmez, medhedilmekten hoşlanmaz, hemen onu bırakır, kacarım. Bir kimse ki malı, parayı ve ovulmeyi sever, kalbi dunya arzularına bağlıdır. İşte o benim en itaatkar dostumdur.
Sonra benim yetmişbin tane cocuğum vardır. Onların her birini bir yere tayin etmişimdir. Her cocuğumun da yetmişbin tane şeytanı vardır.
Onların bir kısmım ulemaya, bir kısmım meşayiha, bir kısmım ihtiyar kadınlara musallat etdim. Bir kısmım genclere ve cocuklara gonderdim. Genclerle aramız gayet iyidir. Cocuklarla da bizimkilerin istedikleri gibi oynarlar. Bir kısmını da Âbid ve zahidlere yolladım. Her taraflarından hucum ederler. Oyle bir hale gelirler ki, başlarlar, ceşitli sebeplerden herhangi birine sovmeye. İşte boylece ihlasları gider. Yaptıkları ibadetleri ihlassız olur. Fakat bu durumlarının farkında olamazlar.
Rasûlallah (S.A.V.) ile iblis arasındaki konuşma şoyle devam etti:
- Rabbinden neler taleb ettin?
- On şey taleb ettim.
- Nedir o taleb ettiklerin ey mel' un?
- Şunlardır: Birincisi, Allah'tan beni, Adem oğullarının malına ve evladına ortak etmesin! diledim. Bu ortaklık talebimi yerine getirdi. Ki bu (Onların mallarına ve cocuklarına ortak ol. Onlara vaad et. Halbuki şeytan onlara aldatıştan başka ne vaad eder "îsra: 64") ayet-i celîlesi ile sabittir.
Besmelesiz kesilen her hayvanın etinden, faiz ve haram karışan her yemekten yerim. Şeytandan, Allah'a sığınılmayan malın da ortağıyım. Oyle ki, cinsî munasebet anında besmele cekmeyip şeytandan Allah'a sığınmayan kimse ile birlikte, hanımı ile birleşirim. Ve o birleşmeden hÂsıl olan cocuk bize itaat eder, sozumuzu dinler.
Her kim hayvana (veya vasıtaya) binerken haram yola gitmeyi isteyerek binerse ben de onunla beraber binerim. Ona yol arkadaşı olurum. Bu da ayet ile sabittir. Allah-u Teala bana şu emri verdi: "Onlar uzerine suvalilerinle, piyadelerinle yaygara cıkart. -îsra: 64-"
Kendime kardeşler istedim. Bana mallarım israf edenlerle, ma'siyet yoluna para harcayanları verdi.
Bu da şu ayet-i celîle ile sabittir. "Cunku (mallarını) sacıp savuranlar şeytanların kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbine (karşı) cok nankordur.")
Ben Adem oğullarını gorebileyim, fakat onlar beni gormesinler diye, diledim. Allah kabul etti.
Bunun uzerine Resululah (S.A.V.) şoyle buyurdu.
- Eğer bu soylediklerin! Allah'ın (c.c.) Kitabındaki ayetlerle isbat etmeseydin seni tasdiklemezdim.
Ya Muhammedi Ben hic kimseyi azdırmaya, delalete duşurmeye kadir değilim. Ancak vesvese vererek kotu bir şeyi guzel gosterebilirim. Eğer delalete duşurmeye imkanım olsaydı, dunyada Allah'a ve Peygamberlerine inanan hic bir insan bırakmaz, hepsin! delalete ve kufre suruklerdim.
Nasıl ki, sen de, hidayete kadir değilsin. Zira Sen ancak Allah'ın Rasulusun ve tebliğe memursun. Şayet hidayet elinde olsaydı yeryuzunde tek kafir bırakmazdın.
Sen, Allah'ın mu'min kulları icin bir huccetsin... Ben de, kendisi icin ezelde şekavet yazılan kimselere bir sebebim.
Hidayet de, dalalet de ancak Allah' tandır.
- o -
Şeytan onlara vaad eder, olmayacak kuruntulara ve umidlere duşurur. Fakat şeytan onlara kuru bir aldatmadan başka ne vaad eder?
İşte onların (aldananların) varacakları yer cehennemdir. Oradan kacacak bir yer de bulamayacaklardır.
Nisa Suresi Ayet: 120-21
Kur'an okuduğun vakit, o kovulmuş şeytandan. Allah'a sığın.
Hakikat şu ki iman edipte Rableri-ne tevekkul edenler uzerinde o şeytanın herhangibir hakimiyeti yoktur.
Onun hakimiyeti ancak, kendisini dost edinenlere ve Allah'a ortak koşanlaradır.
Nahl Suresi: Ayet 98-99-100
İblis'in Peygamber Efendimize soylediği Hakikatler




Hakikatler
İblis'in Peygamber Efendimize soylediği Hakikatler.
Veheb İbn-i Munebbih (r.a.) rivayet ediyor. Allah TeÂl (c.c.) şeytana emir buyurmuşlar. Git! Hz. Muhammed (S.A.V.) nin soracaklarına cevap ver. İblis eli asalı bir ihtiyar kılığında Peygamber Efendimize gelir.
Peygamber Efendimizle arasında aşağıdaki mukÂlemeler gecer.
- Sen kimsin?
- Ben İblisim.
- Ne lcin geldin?
- Allah'ın emri ile soracaklarına cevap vereceğim.
- Ya mel'un, ummetimden kac duşmanın var.
- Onbeş duşmanım var.
1. Sensin,
2. Adaletle iş goren hukumdar,
3. Alcak gonullu comert, zenginler.
4. Ticaretinde doğru olanlar.
5. Allah'tan korkan alimler (ehl-i takva sahipleri).
6. Nasihatle herkese hayır isteyen muminler.
7. Kalbi merhametli muminler.
8. Tevbe edip, tevbesinde sebat edenler.
9. Haramdan sakınanlar.
10. Daima abdestli bulunanlar.
11. Her zaman cokca sadaka verenler.
12. İnsanlarla iyi gecinen, guzel (halim) huylu kimseler.
13. İnsanlara faydalı olanlar.
14. Kur'an-ı cok okuyanlar ve Allah'ı devamlı zikredenler.
15. Gecelerde insanlar uyurken kalkıp namaz kılan ve ibadet edenler.
Resulullah Efendimiz tekrar sorar.
- Ummetimden senin yoldaşların kimlerdir.
- Zalim hukumdar, kibirli zenginler, hain ticaret ve sanat erbabı, icki icenler, gıybet yapanlar. Zina yapanlar, yetim malı yiyenler, namazı kılmayıp terk edenler, zekat vermeyenler, boş kuruntular yapanlar benim yoldaşlarımdır.
Şeytanının şerrinden Allaha sığınmak




Muhammed b. Vasi her sabah namazını muteÂkıb şoyle dua ederdi: "Allah'ım, sen bize bir duşman musallat ettin ki, o ve mahiyeti bizi ve kusurlarımızı gorur, fakat biz onu goremeyiz. Allah'ım onu rahmetinden mahrum ettiğin gibi bizden de mahrum et; afvından umidini kestirdiğin gibi, bizden de umidini kestir, rahmetinle onun arasını uzaklaştırdığın gibi, bizimle de onun arasını uzaklaştır. Zira muhakkak ki, senin gucun her şeye yeter, sen her şeye kaadirsin."
Kalbin Tedavi Yolları




Bilmiş ol ki kalbi korumanın caresi şeytanın giriş yollarını bilmek, bu huylardan temizlemek Allah'ı anmak. Bu onu kalbe uğramaktan alıkor. Zira gercek zikir, ancak kalbi takv ile tamir ettikten ve kalbi kotu sıfatlardan temizledikten sonra kalbde yerleşir ve ulaşılmaz bir kal'a olur. Ebû Hureyre (R.A.) anlatıyor. Bir gun bir mu'minin şeytÂnı ile bir kÂfirin, şeytÂnı karşılaşırlar. KÂfirin şeytÂnı yağ' lı, semiz, parlak ve temizdir. Mu'minin şeytÂnı ise zayıf, pis, kirli ve cıplaktır. KÂfirin şeytÂnı, mu'minin şeytÂnına; - Bu ne hÂl? diye sorar. Mu'minin şeytÂnı; - Ne yapayım, bir adama duştum ki adam yiyeceği zaman (Besmele'yi) olur, ben ac kalırım, iceceği zaman okur, susuz kalırım. Giyinirken okur, cıplak kalırım. Temizlendiği zaman (Besmele) ile temizlenir, pis kalırım. dedi. -- Ben de oyle birine duştum ki: Hic (Besmele) getirmez. Ben de onun yiyeceğine, iceceğine giyeceğine velhÂsıl herşeyine ortak olurum, dedi
__________________