ABDURRAHMAN DİLİPAK

Ergun Babahan “Fahişeliğin prim yaptığı ulke..” demiş ve eklemiş: “Satılık bedenler ve ruhlar ulkesi”. “Kacamayanların ulkesi”nden insan manzaraları..


Sahi, hic duşundunuz mu, “fahişe” ne demek?. “Fahiş!” derken aslında bir aşırılığı ifade ederiz. Haddi aşmak, sınırları zorlamak anlamına gelen bir kelime.. Ama nedense bu kelimeyi hep dişil kullanırız.. Kadın fahişelik yapınca kotu de, erkek yapınca iyi mi? O işi yapan kadın ve erkek suc ve gunahta ortaktır..
Babahan, "Musluman Turkiye'de" medyanın topluma "fahişe gibi yaşayan mankenleri" ornek gostermesini eleştiriyor. "Ekranın onunde fahişeleşiyoruz" diyor..
Magazin basını denilen basın ya da kimi TV programları, acıkca cinselliği bir “meta” olarak kullanıyor.. Manken kızlar da bu pazarın sanki misyonerleri gibi.
En buyuk tehdit aileye. Evlenme yaşı artıyor. Evlenmenin yerini “birlikte yaşam” denilen ucube alıyor. Doğurganlık yaşı artıyor ve doğurganlık duşuyor.. Boşanma artıyor. Aile ici şiddet de oyle. Bundan, cocuklar da nasibini alıyor..
Ensest ilişkilerde ciddi bir artış var.. Sex, alkol, uyuşturucu ve kumarla birlikte toplumu tehdit etmeye devam ediyor.. Kur’an-ı Kerim’de Lut kavminin başına gelenler, ayrıntısı ile anlatılır.. Sodom ve Gomorre’yi bilmeyen var mıdır?
Laikliği kurtarmak adına kafa cekenler, cağdaşlık adına başortusune karşı cıplaklığı destekleyenler aslında kimin ekmeğine yağ surduklerinin farkındalar mı acaba!?
Cocuk pornosundaki bu tırmanışın arkasındaki sebeb uzerine ciddi bir şekilde duşunmemiz gerekir..
Fuhuş, toplumu icin icin kemiriyor. Genclerin ruhsal dengesini bozuyor..
Hani satılsak, bir efendimiz olur.. Bir aidiyetimiz olur. Hayır, “kiralık kızlar”a donduk..
Laiklik bahanesinin arkasına saklanılarak toplumun hayatında kutsal olan ne varsa, ona saldırıldı..
Gazetelerin/dergilerin “kapak guzelleri”nin ne anlama geldiği malum..
Şarkılar, diskolar, eğlence merkezleri..
Tekstil firmalarının katalogları..
Fuar hostesleri.. Her şey cinsellik uzerine kurgulanmış.
İnternet ve CD’ler de bu işin uzerine tuy dikti.. Mazo sadist sex, ya da cocuk pornosunun patlamasının arkasındaki sebeb, bugunku eğitim ve basın diye duşunuyorum.
Birilerinin karma eğitimdeki ısrarı da, aslında bunun icin gibi sanki..
Başortusune duşmanlıklarının arkasında yatan sebeb de bu olmasın sakın..
Batıdaki sex shoplar artık bizde de acılmaya başladı. Lezbiyen, homoseksuel ilişkilerde de ciddi bir artış var. Populer bircok devlet adamı, burokrat, sanatcı ve işadamı icin de aynı şey soyleniyor.. Biraz da bu tipler one cıkartılıyor.
İşadamları dışa acılırken ahlaksız sapmalarda ciddi bir artış soz konusu. Fakiri de, zengini de fuhuş bataklığına saplanmış durumda.. Nikahlı değil ama poligamik ilişkiler, sekuler kesimde patlamış vaziyette.. Piyasaya kız yetişmiyor azizim.. Garsoniyerler moda!.
10 buyuk gunahtan biri zina etmek.. Aileyi cokerten, neslin tereddisine sebeb olan bir fiil bu..Daha once de yazmıştım. Eğer bir ulkede devlet resmen fuhşu orgutleyerek, kadınların calıştığı genelevler acıyor, yaşlı-genc herkes buralara gidip nefsini korletiyorsa, neden erkeklerin calıştığı ve kadınların nefislerini korlettiği yerler acılmıyor?
Tekrar soyluyorum. Aynı işi yapan bu iki kişi arasında ne fark var? Kadın ve erkek aynı paranın iki yuzu gibi, aynı gunahı işleyen.. Hadi o zaman, laiklik ve eşitlik adına erkeklerin calıştığı genelevleri acın.?! Madem eşitiz! Zaten var. Bir suru jigolo piyasada.. Onları da kayıt altına alın ve vergilendirin..
Babahan ne diyordu: “Anayasa'nın 41'inci maddesi aileye bakışı boyle anlatıyor ve devlete ozellikle ana ve cocuğun korunması gorevi veriyor. Aynı anayasa, basın ozgurluğunun kamu ahlakını koruma adına kısıtlanabileceğini soyluyor. Bu satırların yazarı, kimsenin ozel yaşamına mudahale hakkını kendinde bulmaz. İnsanların yaşam tarzlarını dilediğince secmekte ozgur olduğuna inanır ama ahlaksızlığın yuceltilmesinin karşısında durur. (...) Genc delikanlılara da aynı mekanda bulunduğu, arkadaş olduğu insanların eski sevgilileriyle birlikte olmanın normal olduğu anlatılıyor. (...) Fahişeliğin gazete sayfalarında prim yaptığı nadir ulkelerden biriyiz herhalde. Ustelik bunu yuzde 99'u (yoksa 95'i miydi) Musluman olan ve coğunluğun kendini giderek daha fazla dindar hissettiği bir ulkede yapıyoruz. Bununla da kalmıyoruz, anneleri fahişeliğe teşvik ediyoruz. Bir annenin hasta cocuğunu kurtarma adına 150 bin dolar karşılığı patronuyla yatmasını yuceltiyoruz. (...) Bu diziyi hasta cocuğu ve eşiyle izleyen bir annenin neler hissedeceğini gozlerimin onune getirmeye calışıyorum veya annesi yaşlı ve cirkin olduğu icin bir gecede ameliyat parası cıkaramayacak anneleri. Ya da yavrusunun sağlığı icin bile olsa fahişeliği kabul edemeyecek olan anneleri. Turkiye en onemli sermayesi olan sosyal yapısını 3-5 reyting uğruna bozuk para gibi harcıyor. (...) Ahlaken ozurlu bir nufusun kimseye yararı olmayacağını kimse duşunmuyor, duşunmek istemiyor. Ekran onunde hep birlikte kirlenip fahişeleşiyoruz. Satılık ruhlar ulkesi haline geliyoruz.” Bu fikirleri, cok satan bir gazetenin yonetmeninden duyuyor olmak umut verici.. Hem de kimi gazetecilerin laiklik ve cağdaşlık adına, Ataturkculuk adına şişeye sarıldığı, tesetture meydan okuduğu, “ortunmeyi fahişelik” olarak tanımlayan kimilerinin Cankaya’da odullendirildiği, kimi meslek odası temsilcilerinin fuhşun serbest bırakılmasını istediği bir zamanda!
Hepimizin, şiddet, cahillik, ahlaksızlık, fuhuş, kumar, alkol ve uyuşturucu konusunda daha duyarlı olması gerek..
Selam ve dua ile..

NOT : YAZININ ORJİNALİNİ BURADAN OKUYABİLİRSİNİZ.
__________________