Muhterem Muslumanlar!

Bir gun Allah Resûlu (s.a.s) ashabıyla sohbet ederken bir adam cıkageldi. Elbisesi bembeyaz, sacları simsiyahtı. Kimse onu tanımıyordu. Uzaktan gelmiş olmalıydı. Ama uzerinde hicbir yolculuk belirtisi yoktu. Peygamberimizin yanına oturdu ve ‘Ya Muhammed! Bana İslam’ı anlat’ dedi. Bunun uzerine Resûlullah (s.a.s) şoyle buyurdu: “İslam, Allah’tan başka ilÂh olmadığına ve Muhammed'in Allah’ın elcisi olduğuna şahitlik etmen; namazı kılman, zekÂtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve eğer gucun yetiyorsa haccı yerine getirmendir.” Gelen kişi ‘Doğru soyledin’ dedi. AshÂb-ı kirÂm, adamın hem soru sorup hem de cevabı tasdik etmesine şaşırdı. Sonra adam, ‘Bana imanı anlat’ dedi. Peygamberimiz, “İman; Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, Âhiret gunune, kadere; hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna inanmandır” şeklinde cevap verdi. Adam yine, ‘Doğru soyledin!’ diye onayladı. Sonra da ‘Bana ihsanı anlat’ dedi. Peygamberimiz, ihsanı şoyle tarif etti: “İhsan, Allah’ı goruyormuşsun gibi O’na kulluk etmendir. Cunku sen O’nu gormesen de O seni gormektedir.” Adam, kıyametle ilgili bazı sorular da sordu ve yanlarından ayrıldı. Sevgili Peygamberimiz olaya şahit olan Hz. Omer’e şoyle
buyurdu: ‘O, CebrÂil idi. Size dininizi oğretmeye gelmişti.’


Kıymetli Muminler!


İman, Allah’ın varlığını ve birliğini, Peygamberimizin Yuce Allah’tan getirdiklerini dil ile ikrar kalp ile tasdik etmektir. İman, kul ile Allah arasındaki sevgi ve guven bağıdır. İman, yaratılış gayesini bilen insanın, Rabbine verdiği sadakat ve samimiyet sozudur. Mumine duşen, verdiği bu sozun arkasında durmak ve gereklerini yerine getirmektir.


Değerli Muslumanlar!


İslam, inandığı gibi yaşamak, imanı hayata taşımaktır. Tam bir teslimiyetle Allah’a ibadet etmek, maddi ve manevi varlığını O’nun yoluna adamak, emirlerine uymak, yasaklarından kacınmaktır. Sadece Allah’a kul olmaya ve O’na hicbir şeyi ortak koşmamaya ahdeden Musluman’ın soz, tavır ve davranışlarıyla bu ahde vefa gostermesidir.

Kıymetli Muslumanlar!


Biraz once mealen okuduğum Cibril hadisinde gecen ihsan ise kulluk bilincinin ve guzel ahlÂkın zirvesidir. İhsan, “Biz, insana şah damarından daha yakınız” buyuran Rabbimizin varlığını hayatın her anında hissetmektir. “Nerede olursanız olun O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı gormektedir” ayeti gereğince daima ilÂhî gozetim altında, Rabbimizin huzurunda, O’nun ikram ve inayetine muhtac bulunduğumuz şuuruyla yaşamaktır.

Aziz Muminler!


İman etmek, İslam’ın emri olan ibadetleri yerine getirmek ve ihsan şuuruyla hareket etmek, birbirini tamamlayan basamaklar gibidir. Allah’a ve O’nun bildirdiği hakikatlere iman eden insan, elbette ibadetlerini aksatmayarak samimi bir Musluman olmak icin gayret edecektir. İmanın ve ibadetin vazgecilmez gereği ise guzel ahlÂklı olmaktır. İnanan ama bunu ibadet ve ahlÂkla kemÂle erdirmeyen kişi ziyandadır. AhlÂkını iman ve ibadetlerle taclandırmayan insan, Allah’ın rızasından mahrum kalır. İbadet ettiği halde ahlÂkî yonden zaafları olan kimse ise kendini muhasebe etmeli ve ibadetinde huşuya dikkat ederek bu turlu yanlışlardan uzak kalmalıdır. O halde, kul olarak Rabbine iman eden, din olarak İslam’a teslim olan, peygamber olarak da Hz. Muhammed (s.a.s)’e tabi olan her insan, imanını, ibadetini ve ahlakını bir arada guzelleştirmelidir. İşte o zaman mumin Kur’an-ı Kerim’in şu mujdesine nail olacaktır: “İman edip, salih ameller işleyen ve Rablerine gonulden bağlananlara gelince, işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır.”

Muhterem Muslumanlar!


Kalbimizi, iman gibi bir nimetten, ibadet gibi bir gıdadan, ihsan gibi bir şuurdan mahrum bırakmayalım. Zira dunya ve ahiretimize ait her turlu iyiliğin, hayrın ve hakikatin temeli, insan olmanın manası ve kul olmanın değeri bu uc cevherde saklıdır. Bunun icin kulluk yolunda samimi ve gayretli olalım. Dilimizden dokulen her sozun, elimizden sadır olan her işin, gozumuzden suzulen her bakışın, attığımız her adımın CenÂb-ı Hak katında bir karşılığı olduğunu aklımızdan cıkarmayalım.

Hutbemi, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in şu duası ile bitiriyorum: “Allah’ım! Beni amellerin ve ahlÂkın en guzeline kavuştur. Onların en guzeline ancak sen ulaştırabilirsin. Beni kotu işlerden ve kotu ahlÂktan muhafaza et. Bunlardan ancak sen
koruyabilirsin.”

1 BuhÂrî, ÎmÂn, 37.
2 KÂf, 50/16.
3 Hadîd, 57/4.
4 Hûd, 11/23.
5 NesÂi, İftitÂh, 16.
__________________