Turk gureşinin gelmiş gecmiş en teknik, en karizmatik ve en medyatik şampiyonlarından Şeref Eroğlu, Pekin Olimpiyatları'yla mindere veda ettikten sonra, geleceğe donuk hedeflerini gercekleştirebilmek icin, şu gunlerde kendisini yeniden ''kampa'' almış durumda. İlk olarak 1990 yılında Macaristan'da duzenlenen Yıldızlar Dunya Şampiyonası'nda giydiği milli mayoyu, 18 yıl boyunca hic kimseye kaptırmayan Şeref Eroğlu, biri olimpiyat ikinciliği, biri dunya şampiyonluğu ve altısı Avrupa şampiyonluğu olmak uzere, sadece buyukler kategorisindeki uluslararası musabakalarda, tam 27 madalyaya ulaştı. Fakat onun gureşlerini izleyen hemen herkes, bu muthiş kariyere rağmen, ''cok daha fazlasını yapabilirdi'' goruşunde birleşiyor. Turk ve dunya gureşinin ''yaşayan efsanelerinden'' Şeref Eroğlu, 20 yıllık gureş hayatını ve geleceğe donuk planlarını A.A muhabirine anlattı. 1985 yılında Kahramanmaraş'a bağlı Derekoy'de ilkokula giderken karakucak gureşlerine başladığını anlatan Şeref Eroğlu, spor hayatının ilk yıllarında yaşadığı sıkıntıları şoyle anlattı: ''Antrenman yaptığımız spor salonu, koyumuze 10 kilometre uzaklıktaydı. Hergun, sırf karakucak antrenmanlarına katılabilmek icin bu mesafeyi yuruyerek gidip geliyordum. O yıllarda ailemin maddi durumu elverişli olmadığı icin bir pantalonu, bir ayakkabıyı aylarca giyerdim. Bu arada akrabam olan Avrupa şampiyonu Mehmet Esenceli ağabeyimi ornek alırdım. O, arabasıyla koyumuze geldiğinde herkes etrafına toplanırdı. Ona buyuk ilgi ve saygı gosterirlerdi. Mehmet ağabey de gureşlerini anlatırdı. Ben ise, 'Birgun ben de boyle olabilirmiyim?' diye hayal kurardım. İnsanlar hayallerini bile yuksek kurmalı. Cunku ben Kahramanmaraş'ın Derekoy'unden cıkıp, butun imkansızlıklara karşın, tum dunyanın tanıdığı bir sporcu olmayı başardıysam, herkes başarabilir. Yeter ki istesin ve calışsın.'' -''HEDEFİM SPOR YONETİCİLİĞİ''- Hayatında her şeyin bir plan ve program dahilinde olduğunu anlatan Şeref Eroğlu, aktif sporu Pekin Olimpiyatları'nda bırakacağını da 7 yıl once kendi internet sitesinden acıkladığını belirtti. Gureş yaptığı donemde kendisine verdikleri destek nedeniyle eşine ve kızına teşekkur eden Eroğlu, artık ailesine daha fazla zaman ayırdığını, bu arada daha cok kitap okuduğunu ve İngilizce eğitimi aldığını anlattı. Uzun vadede hedefinin Turk ve dunya gureşine yonetici olarak hizmet etmek olduğunu vurgulayan Şeref Eroğlu, şunları soyledi: ''Bu konuda bilgi birikimim musait. Gureşten kopmam zaten mumkun değil. Son yıllarda siyasetin seviyesinin de yukseldiğine inanıyorum. Fakat Turkiye'de herkes, sporu ve siyaseti cok iyi bildiği icin siyaset yapmak cok kolay değil. Şampiyon bir sporcu olmak, siyasete atılma konusunda iyi bir referanstır elbette. Fakat yeterli değil. Eğitim ve bilgi birikimi de bu işin icine katılabilirse başarı şansı yukselir. Ben de siyasete atılmayı, mesela spor bakanı olmayı neden istemeyeyim? Zor ama imkansız değil. Ben, gunun birinde spordan gelen birinin spor bakanı olabileceğine inanıyorum. Bu şekilde Turk sporuna hizmet etmeyi gercekten cok isterim.'' -''ESAT GUCHAN'IN KATKISI BUYUK''- İlkokulu bitirdikten sonra 1988 yılında Sivas Pamukpınar Gureş Eğitim Merkezi'ne girdiğini anlatan Şeref Eroğlu, ilk Turkiye şampiyonasına katılmasında ve grekoromenci olmasında donemin Gureş Federasyonu Başkanı Esat Guchan'ın buyuk katkısının olduğunu acıkladı. Donemin Bakanı Hasan Celal Guzel ve Esat Guchan tarafından hazırlanan ''Turkiye'nin Gureş Okulları Projesi'' kapsamında Pamukpınar Gureş Okulu secmelerine girdiğini ve 4. olduğunu ifade eden Eroğlu, şoyle devam etti: ''Secmelerde ilk 4'e giren sporcuların Amasya'da duzenlenen Yıldızlar Turkiye Şampiyonası'na katılma hakkı vardı. Fakat benim yerime secmede 5. olan cocuğu aldıkları icin Turkiye şampiyonasına katılamıyordum. Federasyon Başkanı Guchan'ın devreye girmesiyle şampiyonaya katıldım. Orada benim gureşlerimi izleyip cok beğenmiş. Dik ve ustten gureştiğimi, bu nedenle grekoromeni iyi yapacağımı antrenorlere soylemiş. Boylece ben de grekoromen stile yoneldim. İleriki yıllarda kazandığım başarılarda Esat Guchan'ın payı buyuk oldu.'' Şeref Eroğlu, Pamukpınar Gureş Okulu'nda hem gureş eğitimi aldıklarını hem de kendi işlerini gormeyi oğrendiklerini anlatırken, okulun koşullarının ise bugunle kıyaslanamayacak olcude kotu olduğunu soyledi. Eroğlu, tum olumsuzluklara karşın, ilk antrenorleri Mustafa Boylu ve Sedat Ucuncuoğlu'nun buyuk cabalarıyla guzel bir gureş altyapısına sahip olduklarını ve antrenorlerini her zaman sevgi ve saygıyla andığını dile getirdi. -''MİLLİ MAYOYU 18 YIL KİMSEYE KAPTIRMADIM''- Uluslararası musabakalardaki ilk madalyasını 1990 yılında Macaristan'da duzenlenen Dunya Yıldızlar Gureş Şampiyonası'nda şampiyon olarak elde ettiğini hatırlatan Şeref Eroğlu, ''O tarihten bu gune kadar, milli mayoyu hicbir rakibime kaptırmadım. Pekin'de kendi isteğimle gureşi bıraktım. 18 yılda bir olimpiyat ikinciliği, bir dunya şampiyonluğu ve altı Avrupa şampiyonluğu da dahil olmak uzere 27 madalya kazandım. Dunyada gelmiş gecmiş en fazla madalya kazanan 11 ya da 12. gureşciyim. FILA'nın gectiğimiz yıl yaptığı sıralamada ismime yer verilmemişti. Bu konuyu FILA Başkanı Raphael Martinetti ile de goruştum. Kendisi benden ozur diledi'' diye konuştu. -''OLİMPİYAT ŞAMPİYONLUĞU İCİMDE UKDE KALDI- Şeref Eroğlu, kazandığı buyuk başarılara rağmen, olimpiyat şampiyonluğuna ulaşamamış olmasının, icinde ukde olarak kaldığını ifade etti. Turk gureşine buyuk başarılar kazandırdığını belirten Eroğlu, şoyle devam etti: ''Aslında daha fazlasını da yapabilirdim. En azından olimpiyat şampiyonu olabilirdim. Bunu başaramamak benim icin uzuntu verici. 2004 Atina Olimpiyatları'nın finalinde yenildiğim Azeri Ferid Mansurov'u daha once 6 kez yenmiştim. O gun de herkesin favorisi bendim. Fakat kaderin onune gecilmiyor. Her şeye rağmen yaptıklarımdan gurur duyuyorum. Cunku 20 yıl boyunca adım hicbir olumsuz olayla anılmadı. Sadece başarılarımla anıldım. Spor hayatım boyunca hic ceza almadım, utanacağım hicbir şey yapmadım. Alnımın akıyla sporu bıraktım. İleride cocuklarıma, torunlarıma aktaracağım en buyuk servetim de zaten bu.'' -''HAMZA'YI İZLERKEN YENİLDİM''- Uzun spor hayatında cok sayıda ilginc olayla da karşılaştığını ifade eden Şeref Eroğlu, bunların icinde en ilgincinin ise 2003 yılında Fransa'da duzenlenen Dunya Şampiyonası'nda yaşandığını soyledi. O donemde 2-3 yıl sureyle gureş hakemlerinin Turk sporculara kafayı taktığını iddia eden Şeref Eroğlu, Dunya Şampiyonası sırasında yaşadığı ilginc olayı ise şoyle aktardı: ''Ne hikmetse Hamza Yerlikaya ile maclarımız hep yan yana ve aynı anda olmaya başladı. Bu yuzden seyirci de, medya da ikimizi birden takip etmekte zorlanıyordu. Aslında Hamza ile aramızda tatlı bir rekabet de soz konusuydu. O şampiyonada da Hamza musabakaya cıktıktan hemen sonra, beni de yan mindere davet ettiler. Hamza Ermeni asıllı İsvecli Ara Abrahamyan ile ben Gurcu Manuchar Kvırkelia ile gureşiyordum. Bir ara yan minderde olay cıktı, ortalık karıştı. Mindere şişeler falan atıldı. Benim de gozum oraya kaydı. O anda rakibime puan verdim. Sonucta mağlup olmuştum.'' -''BANA 'PEHLİVAN' DEMESİNLER''- Şeref Eroğlu spor hayatında hoşuna gitmeyen konulardan birinin de kendisine ''pehlivan'' diye hitap edilmesi olduğunu soyledi. Turkiye'de gureşcilere ''pehlivan'' denildiğini ve kendisinin de bu durumu inkar etmediğini vurgulayan Eroğlu, ''Fakat bizim medyanın kullandığı anlamda 'pehlivan' tiplemesine karşıyım. Cunku 'bir oturuşta 4-5 kilo et yiyen adam' anlamında kullanıyorlar. Bu da bana itici geliyor'' dedi. -''KIZIM GUREŞCİ OLMASIN''- Şeref Eroğlu bugune kadar yaptığı hicbir şeyden pişmanlık duymadığını ve gureşte kazandığı başarılardan buyuk gurur duyduğunu belirtirken, kızının bu sporu yapmasına ise sıcak bakmadığının altını cizdi. Gureşin cok ağır bir spor olduğunu ve kendisinin buyuk sıkıntılar cektiğini belirten Eroğlu, ''Kızımın spor kulturunu almasını, spor yapmasını elbette isterim. Fakat gureşci olmasını istemem. Sonucta bir aileden bir kurban yeter'' diyerek bu konudaki duygularını aktardı. -''TURK SPORUNUN GELECEĞİ PARLAK GORUNMUYOR''- Şeref Eroğlu en buyuk uzuntusunun ise Turk sporunun geleceğinin cok parlak gorunmemesi olduğunu dile getirdi. Turkiye'deki eğitim sisteminin, cocukları okulla spor arasında tercih yapmaya zorladığını savunan Eroğlu, sozlerini şoyle tamamladı: ''Turkiye'de spor yapmak cok zor. Aileler cocuklarına 'hem spor yap, hem eğitimini surdur' diyemiyor. Bunun neticesinde de okullardan gelmesi gereken sporcular gelmiyor. Sonucta, Pekin Olimpiyatları'nda evsahibi Cin, bizim cumhuriyet tarihi boyunca kazandığımız altın madalyadan daha fazla sayıda altın kazandı. Bizden sonra Turk gureşinin başarılarına devam edeceğini soyleyebilmek de maalesef cok zor. Biz başladığımızda tuş olmuş durumdaki Turk gureşini once ayağa kaldırdık sonra koşturduk. Fakat bu kolay olmadı. Bundan sonrası icin ise pembe bir tablo cizmek doğru değil.''
Kaynak : AA
__________________