Bir elinde raket bir elinde bavul NURULLAH KAYA İpek Şenoğlu, Turkiye'de tenis kelimesiyle birlikte akla gelen en onemli isim. Şenoğlu, onceki hafta sonu dunyanın bir ucu olan Şili'de Kadınlar Tenis Birliği (WTA) turnuvalarından birine katıldı. Şili'nin Vina del Mar şehrinde WTA ciftler yarı finalini oynayan İpek, finali kıl payı kacırdı. İpek ve Polonyalı arkadaşı Klaudia Jans Cachantun, turnuvada ustun bir performans sergiledi. Bu turnuvayla kariyerinde 3. kez bir WTA yarı finalinde korta cıkma performansı gosteren başarılı raket, Turk tenisini dunyadaki parlayan yuzu. Pek coğumuzun 'Ne varmış ki teniste, sosyetenin oynadığı basit bir spor işte' nazarıyla yaklaştığı tenis, aslında hic de gorunduğu kadar kolay değil. Bunun da en guclu kanıtı Turk raketlerimizin dunya sıralamasındaki yeri ve İpek'in yaşam oykusu. 8 Haziran 1979 yılında Eskişehir'de doğan İpek, eski bir futbolcu babanın ve atlet kokenli bir annenin tek kızı. Boyle bir ebeveyne sahip olup da spor ayakkabısı giymemek hic mumkun mu? İlk once babasına ozenir ve yeşil cimlerin atmosferini solur. Sonra da basketbol cemberiyle haşır neşir olur. 6-7 yaşlarındayken ağabeyinin yanında oyuncak diye eline tutuşturulan raketle top sektirmeyi oğrenir. İlk ve ortaoğrenimini doğup buyuduğu muhitte tamamlar. Organize Sanayi Tenis Kulubu adına ilk kez yarışmalara dahil olan genc İpek, 14 yaşında Turkiye şampiyonluğu kursusune cıkınca İstanbul'un yolunu tutar. Hem de trenle… Tenis oynamak icin neredeyse her hafta sonu Eskişehir'den İstanbul'a giden genc raketin en sıkı arkadaşı kara trenlerdir. 6 yıl tek ve cift bayanlar Turkiye şampiyonluğu payesini, kariyer defterinin ilk yaprağına yazar. Artık kabına sığmıyordur. Gozunu devlerin zirvesine dikmiştir. İcra ettiği spor dalıyla Ay-Yıldızlı bayrağı dunyanın dort bir tarafında duyurma hayali vardır yolculuklarında. Lakin ne Grand Slam'lerde ne de diğer buyuk turnuvalarda sponsoru yoktur. Atletizmde Ruham Işım, yuzmede Derya Buyukuncu gibi o da tası tarağı topladığı gibi havaalanının yolunu tutar. Hem eğitim hem de başarılı bir tenis hayatı icin Kaliforniya Pepperdine Universitesi'ne kayıt yaptırır. O yıllarda tecrube kazanması icin ceşitli turnuvalarda servis atması gerekir. Ancak bunu pek başaramaz. Rakipleri antrenor, psikolog, fizyoterapist gibi koca bir orduyla calışırken İpek, Cervantes'in unlu romanındaki Don Kişot misali elinde bir raketle tek başına tenisin devleriyle mucadeleye kalkışır. 1999 ve 2001 yıllarında Amerikan Batı Konferansı ciftlerde ve teklerde 'En Değerli Oyuncu' secilmeyi başarır. 2001 yılında universite hayatına nokta koyarak Turkiye'ye doner. Avrupa'da gosterdiği ustun performansla tenis otoritelerinin dikkatini celbeder. Başta Amerika'dan olmak uzere bircok ulkeden teklif alsa da Turk bayrağını goğsunde taşımaktan gurur duyduğu icin hicbirine kulak asmaz. Fakat katıldığı turnuvalarda Turk olduğu icin zaman zaman hor gorulmekten de kurtulamaz. İpek, profesyonel tenise geciş yaptığı o yılları şu cumleyle değerlendiriyor: “Ailemin emek ve desteğiyle o seneler daha ne olup bittiğini anlamadan gecti ve aslında profesyonel tenis oynamak yerine profesyonel tenis oynamanın gereklerini oğrendiğim yıllar oldu.” Grand Slam’e katılınca ruyaları gercek olur 70 kilo ağırlığındaki İpek, yoğun turnuva temposu nedeniyle kendisini destekleyen ailesini artık cok sık gorememektedir. Hele de annesinin elleriyle yaptığı kofteyi cok ozlemektedir. Gurbetle gark olan azmini kortlara yansıtan İpek, 2002 yılında dunya klasmanında ciftlerde ilk 100'e ismini gururla yazdırır. Kariyer defterinde artık tarihî bir derece de vardır. Yuz yılı aşan tenis tarihinde ilk yuz sporcu arasına girmiştir. 1.80 boyundaki başarılı raket, tenisin dort buyuk turnuvasından biri olan ABD Acık'la, Turk tenisine miladını yaşatır. Yaşı 25'tir. Şenoğlu, bu buyuk Grand Slam'de 3. tura kadar cıkar. İpek, 2005 Avustralya Acık'ta ilk turda olimpiyat şampiyonlarını saf dışı ederek 2. tura cıkar, artık ruyaları gercek olmaya başlamıştır. Bu aralar maddi desteğe ihtiyac duyar. Adeta can simidi misali Genel Sigorta yetişir ve İpek'in sponsorluğunu ustlenir. Performansının zirvesine doğru adımlar kala başarılı teniscimiz beklenmedik bir surprizle karşılaşır: İpek sakatlanmıştır. Bu acılı gunleri teniscimizin ağzından dinleyelim: "2005 yılında sakatlandım. Omzumdaki supraspinatus tendonumun yırtılması sebebiyle buyuk bir ameliyat gecirdim ve uzun sure kortlardan uzak kaldım." İpek'in sağlık durumu 1-2 yılda ancak duzelir. Elinde bavul ile ulke ulke turnuvalara katılarak Turkiye'yi temsil ettiğini anlatan 29 yaşındaki tenisci, yaşıyla ilgili yapılan eleştirilere, "Martina Navratilova 46 yaşında olmasına rağmen başarıyla kortlarda mucadele veriyor. Bu yuzden tenis yıllarca yapılabilecek bir spor.'' şeklinde yanıt veriyor. İpek, yurtdışında ulkemizi başarıyla temsil etmenin yanında tenisi sevdirmek ve geliştirmek adına pek cok projeye katılıyor. Bakandan sanatcısına kadar bircok kesimden insanla tenis oynayan İpek, kişiliğiyle de genclerimize iyi bir ornek. Kaynak __________________