
Akvaryum balıklarının pek coğu, sandığımızdan daha uzun sure yemlenmeden yaşayabilirler. Bu nedenle birkac gun akvaryumunuzdan uzakta kalmanız sorun yaratmaz. Yine de donduğunuzde tatsız bir surprizle karşılaşmamak icin guvendiğiniz birine yetki vermeniz en iyisi.
Işıklandırma:
Işıksız bir akvaryum hem sizin izleme zevkinizi azaltır hem de balıklar icin sağlıksız bir ortam yaratır. Zavallı hayvanlar yemlerini bile bulamayabilirler. Floresan lambalar, ışıklandırma icin en fazla kullanılan yontemdir. Siz de bunu uygulayabilirsiniz. Ayrıca bitkiler icin de ışık gerekir. Bu nedenle duzgun bir ışıklandırma yapmak şart. Işığın her gun aynı saatlerde acık olması daha iyi olur. Ne kadar acık tutacağınıza kendiniz karar verebilirsiniz.
Filtre:

Su yenileme:
Akvaryumun suyunu tazelemek cok onemli. Ayda en az bir kere suyu yarı yarıya mutlaka değiştirin. Ama bizim tavsiyemiz, iki haftada bir suyun dortte birini yenilemek. Bunun icin de ceşmeden akan suyu direkt olarak kullanmak yerine, bir iki gun dinlendirmek gerekir. Boylece sudaki klordan kurtulmuş olursunuz, hatta zor gelmiyorsa once kaynatmanızı da oneririz. Ayrıca hatırlamak gereken bir diğer şey de, suyu hızlıca balıkların uzerine boca etmemek. Yavaşca, akvaryumun kenarından dokmek en iyisi.
Isıtma:

Bitkiler:
Balıklar da bizim gibi oksijen alır ve karbondioksit verirler. Akvaryumunuzdaki bitkilerin fotosentez yaptığını hatırlatmak istiyoruz. Bu durumda aynı ortamda onlar da oksijen acığa cıkarırlar. Boylelikle balıklar ve bitkiler arasında dengeli bir alışveriş ortamı doğmuş olur. Yani akvaryum bitkileri sadece dekoratif amaclı değildirler, minik balıklarımızın onlara ihtiyacı var. Hem aralarında dolaşıp oynayabilecekleri, saklanabilecekleri bir ortam da sağlamış olacaksınız. Temizlik icin kullanılan filtrelerin aynı zamanda oksijen de sağlıyor olması, kuyruklu arkadaşlarımızın daha rahat solunum yapmasına yardımcı olsa da bitkiler de okyanusunuzun ayrılmaz bir parcasıdır.

Bir de şunlar var:
Hastalanan balıkları ayrı bir kaba almak iyi bir cozum. Hastalıkla nasıl başa cıkacağınızı oğrenmek icin akvaryumcunuzla mutlaka konuşun. Sıvı ilaclar cozum verebilir.
Yine akvaryumcunuzun onereceği bazı bakım malzemeleri de olacaktır. Belirli aralıklarla bunları kullanmak da balıklarınızı korumanıza yardımcı olur.
Suyun pH (power of hydrogen) derecesi de cok onemli. pH derecesi, 0 ile 14 arasında değişir. 0'a ne kadar yakın ise sıvı o kadar asitli demektir. Saf suyun pH derecesi 7'dir. Zaten tatlı su balıklarının pek coğu 6-9 arası pH seviyesinde yaşarlar. Musluk suyunun değeri de 7 civarındadır.
Akvaryumun icine elinizi sokacağınız zaman cok iyi yıkamış olun. Bunun yanında mutlaka elektrikli cihazları fişten cekin. Malum, elektrik ile su pek iyi anlaşamazlar doğaları gereği.
Gelelim başlangıc icin hangi balıkları secmemiz gerektiğine...

Tetra: Bu şirin balıklar devamlı suru halinde gezerler. Yerlerinde durmaz, devamlı hareket ederler. Başka balıkları rahatsız etmek gibi bir huyları olduğu icin kendi cetelerini kuracak kadar kalabalık bir grup halinde satın alınması yerinde olur.
Lepistes: Canlı doğuran balıklara (yumurtaların anne karnında dollendiği ve yavruların yumurtadan annenin karnında cıktığı tur) dahil olan lepistesler, belki de en unlu akvaryum balığıdır. Erkeklerinin kuyrukları gosterişli renkler ve desenlerle kaplıdır. Tıpkı tavuskuşlarında olduğu gibi dişileri az renkli ve gosterişsizdir. Gruplar halinde dolaşırlar, bitkilerin arasında gezmeyi severler. Bu guzel ama kalpsiz balık, doğurduğu yavruyu kaşla goz arasında yutuverir. Bu nedenle yavruluk denilen kucuk ve delikli bir plastik bolmeye ihtiyac duyacaksınız. Suda yuzen bu kutunun ic bolmesine hamile anneyi koyup ara sıra gozlemeniz gerekir. Doğum başladığında, yavrular ic bolmeden kutunun kendisine duşerler. Duşemeyen şanssız yavrulara biraz destek cıkmanız gerekebilir.

Kılıc kuyruk: Uzun ve narin bu balıkların erkek olanlarının kuyrukları kılıc gibi uzundur. Bunlar da genelde diğer balıklarla sorun cıkarmadan yaşarlar ama erkekleri kendi aralarında biraz dalaşırlar. Bu nedenle ya bir tane ya da ucten fazla sayıda erkek bulundurmalısınız. Bu turden de pek kolay yavru alınmaz.
Japon: Bu tombul balık, beslenmesi en rahat olan turlerden biridir. Soğuk sularda bile rahat rahat yaşar. Hatta daha buyuk olanları kucuk ve alcak havuzlarda bile beslenir. Kucuk ve havalandırmasız fanuslarda satıldığı gorulse de bu yanlış bir uygulamadır. Geniş ve havalandırmalı akvaryumlarda rahat ederler. Kucuk balıkların bulunduğu akvaryumunuza dışarıdan yeni bir japon getirdiğinizde kotu surprizlerle karşılaşabilirsiniz; bizim bir lepistesimiz guzel kuyruğundan oldu yabancı bir japon yuzunden. Bu nedenle dikkatli olun.

Melek: Bu son derece narin ve ince balık insanda gercekten hassasiyet uyandırıyor ister istemez. Kaliteli yemlerin yanında nadiren kıvırcık yeşillik de yedikleri olur. Geniş ve iyi havalandırılan temiz akvaryumlarda rahat ederler. Sakindirler, tek eşli yaşarlar. Strese ve kavgaya gelemez, yemeden kesilirler.
Akvaryumculuğu tutku boyutunda uğraş edinen pek cok insan vardır. İşin o kadar derinine inerler ki konuştukları dili anlayamayabiliriz bile. Malawaki Golu'nde yetişen bir balık turunu beslediği icin akvaryuma erimiş mineral eklediklerinden, suya katmak icin ezilmiş mercan kumu aradıklarından bahsedebilirler. Kimbilir, belki ileride sizin de boyle şeyler soylemeniz gerekebilir. Ya da amator ve cevreye değer veren biri olarak guzel ve sağlıklı bir akvaryuma sahip olmakla yetinebilirsiniz. Hangisini secerseniz secin, kolay gelsin diyoruz..
__________________