Ataturk’un izinde guclu Turk kadınını temsil etmeye devam edeceğim
Voleybol0 Mesaj
●31 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Spor
- Voleybol
- Ataturk’un izinde guclu Turk kadınını temsil etmeye devam edeceğim
-
06-10-2019, 08:56:25Milli Takım ve Fenerbahce Opet'in kaptanı Eda Erdem Dundar Hurriyet Gazetesi'nden İpek İzci'ye verdiği roportajda ''Ataturk’un izinde ulkemizi gururlandırmaya ve guclu Turk kadınını temsil etmeye devam edeceğim'' dedi. Eda Erdam Dundar'ın roportajı şoyle; 'Ataturk’un izinde ulkemizi gururlandırmaya ve guclu Turk kadınını temsil etmeye devam edeceğim' 15 yılı Milli Takım’da olmak uzere, 20 yıllık sporcu gecmişi var. Cocuğuna ismini vermek isteyenler, heykelinin dikilmesi gerektiğini soyleyenler, hatta Fenerbahce tribunlerinin adına yaptığı bir beste bile mevcut. Turk voleybolunun en onemli isimlerinden biri, hem takımı Fenerbahce’nin hem de Milli Takım’ın kaptanı Eda Erdem Dundar, hayatta en iyi yapabildiği şeyi bulmuş şanslı azınlıktan. Turkiye’nin ikinci olduğu 2019 Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası’nın hemen akabinde buluştuk, uzun bir sohbete oturduk. 8 Eylul 2019, Pazar. Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası’nda final gunu... Sırbistan’ın karşısına cıkmaya birkac saat kala... Turk Milli Takımı’nın idmanı 12.00’de başladı. Her zamanki rituellerini yaptılar, ısındıktan sonra manşet macı oynadılar. İcinden “Bugun guzel başladı” dedi. İdman bitti, akşamki maca kadar dinlenmeye cekildiler. Herkes cok mutluydu. Bir gun once her birlikte oturmuş, “Kazanabiliriz” diye konuşmuşlardı. Oyuna girerken muhakkak yere dokundu; yılların alışkanlığı... Ama mac bitip muhabir ona mikrofon uzattığında, gozundeki yaşları silip “Gonul isterdi ki altın madalya alalım ama 16 yıl sonra gumuş madalya da bence cok keyif verici. İnşallah bu takımın onu acık” diyecekti. Eda Erdem Dundar, Yugoslav gocmeni bir ailenin altıncı cocuğu olarak 1987’de doğdu, Bayrampaşa’da buyudu. Macların şifreli kanalda yayımlandığı gunlerde, akrabaların evine gidiliyor, cumbur cemaat Fenerbahce’nin macları izleniyordu. Sokaktan eve donmeyen, futbol oynamayı cok seven ama basketbolcu olmak isteyen bir cocuktu. 13 yaşındayken beden eğitimi oğretmeninin “Voleybolu denemek ister misin” sorusuyla hayatının değişeceğinden de bihaberdi. 24 Aralık 2000’de, Beşiktaş JK altyapısında ilk idmanına gitti. Pek cok genc kızın aksine, ailesini ikna etmesi gerekmemişti. Guzel bir aktivite bulduğunu duşunuyordu, herhangi bir hedefi ya da hayali yoktu. Ama zamanla yeteneğini fark etti. 2005’te Milli Takım’a secildi; 2008’de de Beşiktaş’tan Fenerbahce’ye transfer oldu. Kaptanlık vasfının bana yakıştığını duşunuyorum Boş zamanlarını guzel bir şekilde değerlendirmek icin sectiği aktivite, kısa surede hayatının merkezi oldu. Cok ciddiye alıyor, cok calışıyordu. Siz belki onları haftada bir macta goruyorsunuz ama bazen altı, bazen yedi gun; hatta bazı gunler cift idman yapıyorlar. Halter de cabası... Uzun tatiller? Yok. Eğlence? Yok. Sosyal aktivite? Yok. Ama hic şikÂyet etmedi. Ustunde bir de ‘kaptan sorumluluğu’ vardı. Hem Fenerbahce Kadın Voleybol Takımı’nın hem de Turkiye Kadın Milli Voleybol Takımı’nın kaptanı olmak, ona gore iyi bir sporcu olmanın yanında, lider ozelliklerine de sahip olmak demekti: “Herkesle eşit mesafede olabilmek, oyuncuyla antrenor arasında, yonetimle oyuncular arasında kopru gorevini ustlenmek, bir olumsuzluk varsa onu duzeltmek icin uğraşmak gerekiyor. ‘Herkes kaptan olamaz’ derler, katılıyorum. Kaptanlık vasfının bana yakıştığını duşunuyorum.” Eda Erdem Dundar, 2013’te yaşadığı bir sakatlık dışında hep sahada, hep oyundaydı. Altı ay evde yatmak zorunda kaldığı o donem, takım arkadaşlarını televizyondan izledi. Hayata tozpembe bakarken gercek dunyayla tanışmıştı. Hemen silkelendi: “Yıllarımı buna verdiysem devam etmeliyim dedim, icimden savaşcı bir Amazon kadını cıkardım.” Tedavisi de yanıt verince, mutlulukla sahaya dondu. 400’e yakın kez Milli Takım formasını giydi. Son macı, başta da bahsettiğimiz Sırbistan mucadelesi. Erdem’e gore şampiyonada ikinci olmamızın nedeni, takımımızın biraz sabırsız, biraz da tecrubesiz olmasıydı: “Geriye duştuklerinde Sırbistan’ın yıllara dayanan takım karakterinin getirdiği soğukkanlılığı biz o an gosteremedik. Normal zamanda yapmayacağımız cok basit hatalarla son topların verdiği telaşa yenik duştuk. Sırbistan, son Dunya şampiyonu, son Avrupa şampiyonu... Onlara karşı 3-2 mağlup olmak bile iyi bir şey. Voleybolu bilenler, rakiplerimize baktıklarında, final oynamamızın zor olduğunu soylemişti. Ama biz zoru başardık. Turnuva sonunda ‘Uzulmeyin, sizinle gurur duyuyoruz’, ‘Ben de sizi gorerek voleybola başladım’, ‘Bana voleybolu siz sevdirdiniz’ diyen pek cok insan oldu.” Hedefleri icin uğraşmış, Turk kadınını ve ulkemizin kadın voleybolunu dunyaya gostermek istemişlerdi. Tam da bu yuzden gumuş madalyayı “Her şeyi yapabilecek bir guce sahip” dediği Turk kadınlarına armağan etti. O uzun tekne sayahatine daha cok uzun bir yol var Peki Turk voleybolu nasıl evrildi, şu an dunyada yeri neresi? Eda Erdem’e gore mesleğe başladığı ilk yıllarda oyuncularımız daha yavaştı ve daha basit bir voleybol oynanıyordu. Dunyanın onemli antrenor ve oyuncuları buraya gelmeye başlayınca, Turkiye’de kendi voleybol bilgilerini ortaya koydular ve Turk voleybolunun seviyesi yukseldi. Yine de henuz bir ekolumuz olduğunu duşunmuyor. “Yeni bir nesliz. Sırbistan yıllardır aynı kadroyla mucadele ediyor ve oynadıkları bir stil var. İtalya, Japonya, Cin, ABD; hepsi ekol olmuş bir oyun sistemine sahip. Biz henuz oraya yetişemedik ama emin adımlarla gidiyoruz. Dunyada adımızı herkese duyuruyoruz ama kalıcı olmak icin onumuzde epey uzun bir yol duruyor” diyor. Ona gore başarının tadını aldığınızda, farklı sonuclar artık kimseyi tatmin etmeyecek. Bu yuzden bundan sonrasının daha zor olacağını duşunuyor; daha fazla calışmak, daha fazla sahiplenmek ve daha fazla istemek gerekeceğini soyluyor. 2019-2020 sezonu 12 Ekim’de başlıyor. Gecen perşembe idmanlara başladı bile. Toplamda 10 gun tatil yaptığı halde hem de... Gerci kendisi de daha fazlasını istemiyor. Boyle bir hayatı herkes goze alabilir mi? Eda Erdem, ancak voleyboldan emekli olduktan sonra rotasında uzakların olduğu, uzun bir tekne seyahatine cıkacak. O zamana kadar da yeni kupaların, yeni madalyaların yolunu gozluyor olacak. Herkes her şeyi konuşuyor, onemsemiyorum * Başarınızı değil, şortunuzun boyunu konuşanlara ne soylemek istersiniz? - Herkes her şeyi konuşuyor. Onemsemiyorum. “Ey kahraman Turk kadını! Sen yerde surunmeye değil, omuzlar uzerinde goklere yukselmeye layıksın” diyen Ulu Onder Mustafa Kemal Ataturk’un izinde, ulkemizi gururlandırmaya ve guclu Turk kadınını temsil etmeye devam edeceğim. En buyuk gucumuz, ozguvenimiz * Yabancı takımlarla yaptığımız maclarda oyuncunun vucut dilinden, bakışından, mimiğinden rahatsız olduğumuz oluyor. Hemen mudahale ediyoruz veya hakeme soyluyoruz. Ama onemli olan sahada yanıt vermek. * Sosyal medyadaki yorumları okumuyorum. Diğer sporculara da “Okumayın, en iyi yaptığınız işi yapmaya devam edin” diyorum. Başarıdan sonra destek mesajlarına goz atıyorum ama kaybettiğimiz bir mactan sonra yorumlar cok ilgisiz olabiliyor. Bazı insanlar başarısızlığa odaklanmayı cok sever, bunun onune gecemezsiniz. * Voleybol, bir kız cocuğunun gelişim surecinde yapabileceği en guzel spor. Takım oyunu olması, bir sayı icin manşet, pas ve hucum dahil topun uc kişinin birden eline değmesi sayesinde sosyalleşiyor, paylaşmayı oğreniyorsunuz. Hata yaptığınızda onu kapatacak arkadaşlarınız oluyor ve hep bir sonraki topa, ileriye bakmayı ilke ediniyorsunuz. ‘Ben’ olgusundan uzaklaşıyor, ‘biz’ duygusuyla tanışıyorsunuz. * En buyuk gucumuz, ozguvenimiz. Kadın, doğası gereği zaten buna sahip olarak doğuyor. Ama ozguven sadece kadının mucadele gucunu artırır. Sessiz kalmaması, kabullenmemesi konusunda guc sağlar ama bu konuda kulturel ve hukuksal olmak uzere koklu değişikliklere ihtiyacımız var. Bugun ulkemizde kadınlar siyaset, ekonomi, spor, sanat, bilim gibi pek cok alanda kendini kabul ettirdi. İşin sportif tarafında da, bize duşeni layığıyla yerine getirdiğimizi duşunuyorum. * Gelecek nesillere daha guzel bir ulke bırakmaksa kadın-erkek hepimizin en buyuk sorumluluğu. Bu anlamda birlik olmalı ve ulke gundemindeki ic karartan kadına şiddet karanlığına karşı tek vucut durabilmeliyiz. Hayvana ve doğaya karşı şiddet konusunda cezaların caydırıcı olmadığı konusunda hepimiz hemfikirken, neden bir gelişme goremiyoruz; anlamakta gucluk cekiyorum. INTERNETHABER __________________