Guidetti: Amacımız işimizi daha iyi yapmak
Voleybol0 Mesaj
●41 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Spor
- Voleybol
- Guidetti: Amacımız işimizi daha iyi yapmak
-
06-10-2019, 08:35:152008 yılından bu yana VakıfBank Kadın Voleybol Takımı'nı calıştıran Guidetti, ''Hayatta mukemmel diye bir şey yoktur, sporda da yok. Gelişmek ve daha iyisi olmak icin salonda cok vakit geciriyoruz. Buraya sadece işimizi yapmak icin değil daha iyi yapmak icin geliyoruz. Bence bizde başarının anahtarı, kazansak bile yetinmememiz. Hep daha fazlasını istemek ve daha fazlası icin motive olmak'' dedi. Yıl 2008… Almanya Kadın Voleybol Milli Takımı'nı calıştıran ve İtalya Ligi'nde antrenorluk yapan Giovanni Guidetti'nin VakıfBank Kadın Voleybol Takımı'ndan aldığı teklif, Turkiye'de voleybol tarihine damgasını vuracak bir donemin başlangıcıdır aslında… 11 yıldır VakıfBank Kadın Voleybol Takımı'nı calıştıran İtalyan başantrenor, VakıfBank'ın kurumsal yayını olan Bizim Yerimiz Dergisi'ne ozel acıklamalarda bulundu: HER ZAMAN AYNI İNANCLA CALIŞIYORUZ - Turkiye'de ve VakıfBank'ta 11 yıl bitti. Bu hikÂye nasıl başladı, nasıl devam etti, nereye gidiyor? Bu uzun ve cok guzel bir hikÂye… Her guzel hikÂyede olduğu gibi bunun da en guzel yanı planlanmamış olması. Her şey aniden gelişti. Hic hesapta yokken VakıfBank'a geldim. İlk yılımda cok genc bir antrenordum. Benim icin yeni bir mucadele, yeni bir deneyimdi ama denemek istiyordum. VakıfBank'ta ilk sezonum pek iyi gecmedi. Sezonun ortasında İtalya'ya donmek icin fırsat arıyordum. Hayat kolay değildi. Play-off'un ilk turunda elendik. Normal şartlarda kulubu o anda terk etmeliydim ama kulup kalmamı istedi. Kulup Başkanı ''Sana garanti ediyoruz, harika değil ama saygın bir takıma sahip olacaksın'' dedi. Ben de ''Tamam, bir yıl daha'' dedim. 2011 yılıydı. O sezonla ilgili her şeyi hatırlıyorum. Beklenmedik bir sezondu. Hepimiz aynı şeyi duşunuyorduk, 'Bizden daha iyi takımlar olabilir, biz daha iyi olmaya calışıyoruz, diğerlerinden daha cok calışmalıyız, kazanmayı diğerlerinden daha cok istiyoruz' diyorduk. Ve kazanmaya, kazanmaya, kazanmaya başladık. Aniden CEV Şampiyonlar Ligi şampiyonu olduk. Sonrasını biliyorsunuz. VakıfBank şu anda dunyanın en iyi takımı. Sadece bir kere kazandığımız icin değil bunu 10 yıldır yaptığımız icin. Uzun sure zirvede kalabilmenin buyuleyici bir şey olduğunu duşunuyorum. Cunku bu hic kolay değil. Hicbirimiz değişmedik. 10 yıl once neysek şimdi de aynıyız. Aynı inanc, aynı heves, aynı gucle calışıyoruz. Ben bu yuzden VakıfBank'ı cok seviyorum. KAZANDIĞIM KUPALARI UMURSAMIYORUM - 11 yılda bu kadar kupa kazanmanın sırrı nedir? Hep şunu soylemeyi seviyoruz; ''Kazanabiliriz ya da kaybedebiliriz ama her durumda diğer takımlardan daha cok calışmalıyız.'' Bence bizi başarılı yapan şey, kazansak bile yetinmemek. Hep daha fazlasını istemek. Motivasyonumuz bu. Hicbir zaman oturup, ''Vay canına, neler yaptık! Şimdi 3-4 yıl sessiz kalabiliriz'' demiyoruz. Bir sonraki yıl daha zor olacak. Bu yolda daha fazla ilerlemeliyiz. Belki yeniden kazanacağız tamam ama bu daha da zor olacak. Cunku iki kere kazanmak bir kere kazanmaktan daha zor. Ucuncu daha zor, dorduncu cok daha zor. Ama biz bu yolu seviyoruz. - Kazandığınız kupa sayısını biliyor musunuz? Hayır, bilmiyorum ve umursamıyorum. ONLARIN KARŞISINDA DEĞİL, YANINDAYIM - Kendinizi 'Bu takımın orkestra şefiyim' diye tanımlıyorsunuz. Peki orkestranızın bu kadar uyumlu calmasını nasıl sağlıyorsunuz? Onu ben değil başkaları soyluyor. Kendimle ilgili asla buyuk sozler etmem. Ben sadece bu takımın antrenoruyum. Tabii ki bir orkestrayı yonetiyorum. Onların parlaması, kazanması, daha cok ve konsantre calışmaları yani şampiyon olmaları icin buradayım. Benim işim bu. Onların karşısında değil her zaman yanındayım. Ben fotoğrafta olmaktansa, takımın fotoğrafını cekmeyi seviyorum. - Oyuncularınız 'Guidetti'nin idmanları cok ağırdı' diyor. Gercekten ağır mı? Onlar diyorsa muhtemelen oyledir. Ama benim icin eğlenceli. Hayatta mukemmel diye bir şey yok, sporda da yok. Salonda cok vakit geciriyoruz. Ama durmadan gelişmek ve daha iyi olmak istiyoruz. Bunun icin oyuncuyu zorlamak onemli. Şoyle soyleyeyim; buraya 'benim' işimi yapmaya gelmiyoruz, işimizi daha iyi yapmaya geliyoruz. - Başarının sırrı ağır idmanlar mı? Oyle olduğuna inanıyorum. Bu bir tutku. Tutku olmadan cok calışmanın anlamı yok. Aile atmosferi ve ortaya koyduğumuz ruh da cok onemli. Buraya gelen her oyuncu bir voleybol takımının değil bir ailenin parcası olduğunu hissediyor. Bu cok iyi; cunku aile, ozellikle zor zamanlarda birbirine yardım etmek demektir. YETENEKLİYDİM AMA FİZİĞİM İYİ DEĞİLDİ - Voleybolu nasıl oynarsınız? Yeteneğiniz var mı? Cok voleybol oynadım ama profesyonelce değil. Fiziksel olarak cok iyi değildim. İtalya'da dorduncu lige kadar oynadım. Ama daha ileriye bir adım atamadım. Yetenekliydim, teknik olarak iyiydim ama fiziki olarak yeterli değildim. - Peki neden kocluk? Voleybolu mu seviyordunuz sadece? Tabii ki voleybolu cok seviyorum. Babam ve Annem oğretmendi. Babam ayrıca voleybol antrenorudur. Kız kardeşim ise sanat oğretmenliği yapıyor. 18-19 yaşında bir gencken antrenor olmak icin hazırdım. Şu anda cok keyif aldığım ve sevdiğim işi yapıyorum. İLK AVRUPA ŞAMPİYONLUĞU İNANILMAZDI - Unutamadığınız bir mac var mı? Hem iyi hem kotu cok var. Kotu olan Cannes'daydı. Yılı tam hatırlayamıyorum, Final Four icin hak kazanamamıştık. Yedi mac sayısı kacırdık. Bunu hic unutmadım. Galatasaray'a karşı play-off'ta kaybettiğimiz macı da unutmadım. İlk yılımda play-off'un ilk turunda bizi elediler. Treviso'da CEV Şampiyonlar Ligi’ni kazandığımız yıl, Galatasaray'a karşı yeniden kaybettik. Bunu hic beklemiyordum ve bu macları hic unutmadım. İyi olan ise, ilk Şampiyonlar Ligi şampiyonluğumuzdu. Gercekten inanılmazdı. Bizden cok daha guclu bir takıma karşı oynamıştık. İlk kez şampiyon olduk, bu kesinlikle unutulmaz. Yine Treviso Final Four unutulmazdı. Gecen yılki yarı final macı Conegliano'ya karşı oynadığımız (3-2 biten) voleybol tarihinde izlenmesi gereken inanılmaz bir mactı. Bir de Eczacıbaşı'nın iki mac gerisinde olduğumuz Turkiye Ligi var ki; donuşumuz inanılmazdı (3-0 ve 3-0). - VakıfBank'taki altyapı oyuncuları icin ne duşunuyorsunuz? Bence cok şanslılar. Cunku dunyadaki en iyi koclardan biri olan Bosetti'yle calışıyorlar. Ayrıca cok guzel bir tesiste antrenman yapma fırsatına sahipler. BEN ARTIK DUNYA VATANDAŞIYIM - 11 yıldır Turkiye'desiniz… Daha cok İtalyan gibi mi, Turk gibi mi hissediyorsunuz? İtalyan gibi hissetmiyorum. Hayatım boyunca hic milliyetci hislerim olmadı. Uzun zamandır İtalya dışında yaşıyorum. Sanırım artık İngilizce'yi İtalyanca'dan daha iyi konuşuyorum. Tam Turk gibi de değilim. Ama burayı gercekten cok seviyorum. Galiba ben dunya vatandaşıyım. - Eşiniz de voleybol oyuncusu… Evde iş konuşuyor musunuz? Elbette… Bence evde sizi anlamayan biri olsa, hayat cok zor olabilir. Onemli bir maca uc gun kala hic konuşmam ve eşim neden olduğunu bilir. Eğer kotu oynamışsak veya kotu bir antrenman gecirmişsek sinirli olurum ve eşim neden sinirli olduğumu bilir. Aynı şekilde ben de onun neden mutlu ya da neden mutsuz olduğunu biliyorum. Birbirimizi gercekten iyi anlıyoruz. BABALIK KOCLUKTAN DAHA ZOR - Peki kocluk mu, babalık mı daha zor? Kesinlikle babalık daha zor. Duşunsenize hic deneyimim yok, babalığı kızımla birlikte oğreniyorum. Koc olarak hatalar yaptım ve onları nasıl onleyeceğimi biliyorum. Ama burada durum daha farklı ama her ikisi de inanılmaz keyifli. - Kızınızla nasıl vakit geciriyorsunuz? Kızım henuz iki yaşında. Onu mutlu eden her şeyi yapıyoruz. Cok aktif bir cocuk… Bisiklete biniyoruz. Sık sık parka gidiyoruz. İtalyan yemekleri yiyoruz, 'gelato' (dondurma) ve pizzayı cok seviyor. Surekli oyun oynuyoruz. MACLARDAN ONCE U2 DİNLİYORUM - Peki U2 ve Bono desek? Nasıl soylesem, hayatımın motivasyon kaynağı onlar… Cocukluğumdan bugune kadar hayatımın her anında benimle birliktelerdi. Bazen fırsat bulduğumda aynı turda uc-beş konserlerine gidiyorum. Tabii ki onların muziğini cok seviyorum, aslında muziği seviyorum. Gitar calıyorum. Onların yaptığı şeylere daha cok saygı duyuyorum. Bu kadar unluler ama onlar Afrika'da vakit geciriyor, multeci kamplarına gidiyor, dunyayı değiştirecek politikalar hakkında konuşuyorlar. Bir farkındalık yaratıyorlar. Mesaj veriyorlar. Gercekten cok 'cool'lar. - Favoriniz hangi şarkı? Bad adlı şarkıları… Cok unlu bir şarkı değil tabii ki ama U2 hayranıysanız sizin icin en unlu şarkı oluyor. - Maclardan once U2 dinliyor musunuz? Evet, cok fazla… Arabada mesela. Başkalarını da dinliyorum ama iPod'umun yuzde 90- 95'inde U2 var. GUİDETTİ'YLE 'EN' KOŞESİ - En sevdiğiniz şehir? New York. New York'a gittiğinizde hicbir plan yapmanıza gerek yok. Sadece otelinizden cıkın ve yuruyun… New York'ta yaşıyorsan, New York olursun. - En sevdiğiniz yemek? Pizza. - En sevdiğiniz tatlı? Gelato. - En sevdiğiniz film? Aslında cok film var, bir tane diyemem. Ama Any Given Sunday. Oliver Stone'un filmi, Al Pacino oynuyor. Cok severim. - En sevdiğiniz aktor? Denzel Washington'ı cok seviyorum. Robert De Niro, Al Pacino'yu da cok seviyorum. - En sevdiğiniz şarkı? U2’dan Bad… Michael Jackson'dan değil. - En sevdiğiniz Turkce kelime? 'Devam'ı cok sık kullanıyorum. Devam devam devam! - En sevdiğiniz renk? Sarı. - En sevdiğiniz kitap? Phil Jackson - Eleven Rings… Bu kitap cok guzel, cok şey oğretiyor. - En sevdiğiniz mevsim? Bahar. Cunku eşimin adı da Bahar. Gunluk Gazeteler. __________________