Hikayenin Sonunun Getirdiği Problemler ” Yılın sonunda gercekten cok savaştık. Ben belki hayatım boyunca bu kadar savaşmadım ama yine de yetmedi.” Fenerbahce Beko, Zeljko Obradovic’li donemindeki en garip sezonunu gecen yıl yaşadı. Her şey ruya gibi başladı, devamı buyuk bir kabusa donuştu. Ust uste alınan 12 galibiyetle kırılan rekor, Avrupa’nın koklu deplasmanlarından 6 haftada cıkartılan 5 buyuk galibiyet, normal sezon liderliği, normal sezon rekoru, evinde hic kaybetmeme ve daha bir suru unutulmaz anı! Sarı-lacivertliler, şampiyon sene dahil olmak uzere hic bu kadar etkileyici olmamıştı. Belki OAKA deplasmanında 2 gunde alınan 2 galibiyet haric… Ustelik Fenerbahce, bunu buyuk bir guc dominasyonuyla da yapmadı. Ellerindeki kadro, acık ara en guclu takım değildi… Hatta kendi tarihinin bile en iyi kadrosu değildi. Fakat yıllardır birlikte kalmanın, birlikte kaybedip birlikte kazanmanın getirdiği butun artıları kullanarak etkileyici bir başarı hikayesi yazdı sarı-lacivertliler… Mesela Ulker Arena’da kazanılan bir Real Madrid macı var. Bu oyuna sadece saha icine odaklanarak baktığınız zaman o macı Real Madrid’in kazanmamış olması bana hala imkansız geliyor. Oyunun neredeyse her noktasında ustun olan İspanyol ekibiydi. Fenerbahce sadece birlikte sonuna kadar savaştı. Oyunun her alanında kaybetmesine rağmen o birlikte olmanın getirdiği mental guc galibiyeti getirdi. Fakat hicbir hikaye, hicbir mutluluk hep aynı şekilde devam etmez. Hayatın hem guzel hem de acı yonu bu. Fenerbahce icin de 16 Şubat’tan itibaren hikaye değişmeye başladı. Once Joffrey Lauvergne, Turkiye Kupası yarı final macında bileğinden sakatlandı. Finale belki yetişir denilen Fransız pivotu sahada bir daha ligdeki final serisinin 6. macında gorduk. Macın başlamasına 2 saat kala tek başına faul atıyordu. Ardından Vesely sakatlandı. Bir Milano deplasmanı, 30 dakika Kalinic’in pivot olarak oynamasıyla kazandı sarı-lacivertli ekip. Sonra playoff’ta Kalinic de sakatlandı. Bitmedi, Datome playoff sonrası ilk macta sakatlığa kurban gitti. Sonunda ise ruya gibi başlayan sezon hem EuroLeague hem de ligde Efes’e kaybedilen hazin bir sonla bitti. Onlar icin uzucu… Sonuna kadar savaştıklarını duşunen oyuncular icin de, takımının saha icerisinde sonuna kadar savaştığını bilen taraftarları icin de uzucu… Fakat inanın, bunun hicbir getirisi yok. Bu cağın insanları olarak, anlık etkilerle yaşamayı cok sevdiğimiz icin midir bilmem ama bizler nedense sadece sonuclara takıntılı insanlarız. Sonuclar iyiyken kahramanlar yaratarak zaferleri konuşmayı cok severiz. Sonuclar kotu olduğunda “ya şoyle olsaydı”, “boyle olsaydı şoyle olurdu” diye konuşmayı tercih ederiz. Fakat aslında her hikayenin sonucu, birbirine bağlı nedenlerle ortaya cıkar. Hikayenin sonunu beğenmeyince kızmak ya da uzulmek doğal bir tepkidir ama gelecek adına hicbir sonucu değiştirmez. Onemli olan bu sonuca bağlı nedenleri ortaya cıkarmaktır. Kişisel olarak benim Fenerbahce’den bu yaz beklediğim şey de buydu. Problemlerini doğru analiz ederek ortaya cıkan nedenleri duzeltme cabası… Geride kalan yaza donup bakınca bu konuda Fenerbahce’nin bazı nedenleri cozduğunu bazılarını ise umursamadığını goruyorum. İlk kısmıyla ilgili uzun uzun konuşacağız ama burada ikinci kısmını kapatıp gecmek istiyorum. Sarı-lacivertli ekibin bir an once cozmesi gerektiği en buyuk problemi, iletişimsizlik… Hatta iddia ediyorum bu problem; Fenerbahce’nin saha icindeki, kadroda planlamasındaki butun problemlerinden daha once geliyor. Cunku şube bu yaz bir kaosun icine duştuyse bunun en buyuk sebebi bu. Bu cağda, bu hayat koşullarında başta kendi taraftarıyla olmak uzere bu kadar inatla iletişimsiz kalmak sadece buyuk bir kaos doğurur. Fenerbahce basketbol takımı, giderek taraftarı nezdinde ikiye bolunuyor ve bunun tek sebebi iletişimsizlik. İnsanlara artılarınızla veya eksikliklerinizle doğruları aktarmazsanız, ortaya sadece kafa karışıklığı, yalan dedikodular ve komple teorileri cıkar. Ustelik sorular aslında cok basit: “Bu şubenin butcesi ne kadar? Bunun ne kadarı nereye harcanıyor? Paranın ne kadarı sponsorlardan geliyor? ” Bu soruların cevabı, divan toplantısında bir soru uzerine 2 dakikada geciştirilen acıklamalar olmamalı. Bu soruların cevabı bilinirse her şey, doğru bilgiler cercevesinde konuşulabilinir. Sakatlık olayı… Fenerbahce, dunya tarihinde sakatlıklar sebebiyle sezonu mahvolmuş ilk takım değil. Maalesef daha once bircok takım da bunu yaşadı, ileride de yaşamaya devam edecek. Fakat bu buyuk iletişimsizlik her şeyi bu konuda da daha beter hale getirdi, getirmeye de devam ediyor. “İnsanlar, neden yaz ortasında Jan Vesely’in hala sakat olduğunu ve antrenmanlara başlayamadığını Cek bir gazeteciden duydu? Joffrey Lauvergne’in geri donuşu neden bu kadar uzadı? Yanlış bir tedavi mi vardı yoksa kimsenin bilmediği başka bir sebepten dolayı mı boyle oldu? Bir takımın bu kadar cok sakatlık yaşamasının sebebi ne? Fenerbahce bunu değiştirmek icin bu yaz ne yaptı?” Daha sizlerin karşısına bu tarz bircok soru getirebilirim. Sorular değişir ama cevapları değişmez cunku hepsinin cevabı toplumun nezdinde bir bilinmezlik. Bu, “aman canım ne olacak?” diye geciştirebilecek bir problem değil. Oyunculara guven, takıma guven, şubeye guven buradan başlar. Başarı varken herkes birbirine guvenir ama başarısızlık halinde eğer guven olacaksa karşılıklı olmalı. Sarı-lacivertli ekip, iletişim acısından taraftarına bu guveni vermedi ve maalesef hala da vermiyor. Fenerbahce belki cok başarılı bir sezon gecirerek bu kaostan cıkacak ama yarın başka bir başarısızlık yaşadığı zaman, yine kaosa girecek cunku iletişimsizliği tercih ediyor. İşin saha icindeki durumuna uzun uzun gireceğiz ama oncelikle gelin, transferleri birlikte notlandıralım. Transfer Karnesi Oyuncular hakkında uzun bir değerlendirmeyi incelemek yorucu olabileceği icin onları karşınıza karne şeklinde cıkartmaya karar verdik. Sadece bu yazın en iyi transferi hakkında daha uzun bir değerlendirme bulacaksınız. Diğerleri icin universitede olduğu gibi oyuncuların karşısında bir not ve kucuk bir değerlendirme bulacaksınız. Derrick Williams (A-): Ozel bir yetenek, EuroLeague’in gecen sezon birebir uzerinden en cok sayı bulan uzunlarından / Obradovic’in daha onceki 4 numara tercihlerinden cok farklı Leo Westermann (C+): 2. top yonlendirici olarak ve savunma acısından doğru bir tercih / Daha once CSKA’da benzer bir rolde hayal kırıklığı yaşattı Vladimir Stimac (C-): Personel eksikliğini kapatmak adına iyi bir hamle, iyi bir pota altı bitiricisi / Nicelik olarak Fenerbahce’nin sahip olmadığı bir şeyi vermiyor Berkay Candan (D+): Kısıtlı yerli rotasyonu icin verimli bir ekleme / EuroLeague’de cok sure alacağını sanmıyorum En İyi Transfer: Nando De Colo (A) Fenerbahce Beko, son 2 sezondur sure gelen problemini mantık cercevesinde doldurabileceği en iyi isimle cozdu. NBA’deki başarısız deneyiminden sonra CSKA Moskova’da oyununu cok buyuten ve bir geciş hucumu oyuncusundan yarı sahada durdurulamaz bir skorere donen Nando De Colo, 5 yıllık CSKA macerasına bu yaz son verdi. Surec icinde Fransız yıldızın takımı iki kez EuroLeague kupasını havaya kaldırırken kendisi son 5 yılda en yakın rakibine 750 sayı fark atarak tum EuroLeague’in en cok sayı atan ismi oldu. Bogdanovic’in ayrılışı sonrasında kısa rotasyonunda yetenek problemi yaşayan, gecen sezon da cok fazla Sloukas’a bağlı kaldığı icin kritik maclarda eli kolu bağlanan bir takım icin problemi cozebilecek daha iyi bir isim olmaz. Ustelik sarı-lacivertliler, son donemde en buyuk rakipleri olan CSKA Moskova ve Real Madrid’in bulunduğu bir transfer uclusu icinde mutlu sona ulaşarak psikolojik acıdan rakiplerine mesaj gonderdi. EuroLeague’in en ozel skorerlerinden birisini burada, İstanbul’da, Zeljko Obradovic’in elinde izlemek oldukca zevkli olacak. Takım Dizilişi Oyun kurucu: Kostas Sloukas – Leo Westermann – Ali Muhammed Şutor guard: Nando De Colo – Melih Mahmutoğlu – Egehan Arna Kısa forvet: Gigi Datome – Nikola Kalinic – Tarık Biberovic Uzun forvet: Derrick Williams – Berkay Candan – Efe Ergi Tırpancı Pivot: Jan Vesely – Joffrey Lauvergne -Ahmet Duverioğlu Bu Takım Ne Oynar: Zaman ve Sağlık Fenerbahce adına neden – sonuc hikayesinde saha dışı etkenlere ne kadar hayal kırıklığı icinde bakıyorsam; saha ici etkenlere o kadar pozitif bakıyorum. Son 5 yıla dikkati aldığımız zaman sarı-lacivertli ekip, CSKA Moskova ve Real Madrid ile birlikte en başarılı takım. Bu takım şampiyon olamıyorsa başarısızdır duşuncelerine pek katılamıyorum. Dolayısıyla gecen sezonun o şekilde bitmesi sonuc bazlı olarak cok da onemli değil. Onemli olan geniş cercevede sarı-lacivertli ekibin problemleri… “Sarı-lacivertliler, ya 2015’te ilk Final Four sonrası yaptığı gibi başka bir yapılanma icerisine gidecek ya da bu yapılanma icerisindeki problemlerini cozecek. Cunku acık bir şekilde Bogdan ve Ekpe sonrası yetenek acısından bu takım bir erime yaşıyor. Bu cok doğal. Avrupa’da boyle iki oyuncu şu anda yok. O sebeple Fenerbahce gidip ‘şunu alsaydı’ problemlerini cozerdi demek de zor.” “Fakat en azından bu iki isim gittikten sonra Obradovic’in yerlerine ana role koyduğu Vesely, Sloukas gibi isimlerin en ust seviyedeki durumlarının iyi analiz edilmesi gerekiyor. Fenerbahce şampiyonluktan beri oynadığı 3 Final Four macından sadece 1 galibiyet cıkardı. O da 35 yaşındaki Dixon’un duruma el koymasıyla geldi. Sarı-lacivertliler her buyuk macta Dixon’a guvenecekse dun akşam gibi hayal kırıklığını diğer sezonlarda da yaşama ihtimali var gibi duruyor.” Gecen yıl Fenerbahce adına sezonu bu cumlelerle bitirmiştim. Fazlasıyla yanılmışım, cunku Fenerbahce, “şunu alsaydı” cumlesinin altını bu yaz doldurdu. Avrupa’da gecen sezona kadar moda, kadro istikrarıydı. Butun buyuk takımlar, NBA’in korkutucu gucu karşısında bu yolla savaşmaya calıştı. Fakat Efes’in getirdiği ruzgar, her şeyi değiştirdi. Lacivert-beyazlılar, neredeyse sıfırdan kurdukları kadroyla final oynadı ve tum Avrupa’ya ozellikle kısalardaki yetenek toplamının ne kadar onemli olduğunu ortaya gosterdi. Sonrası malum. Neredeyse tum Avrupa – şartların da etkisiyle – cılgınca bir yaz gecirdi. Fenerbahce de bu cılgınlığın parcası oldu. Obradovic doneminde Fenerbahce, bircok onemli ismi kadroya kattı ama hicbir yaz, Nando De Colo – Derrick Williams gibi 2 carpıcı yıldızı kadrosuna katmamıştı. Evet, Bogdan ile Ekpe harika bir ikiliydi ama o ikisi de gelirken boyle kariyerlere de sahip değildi. Burada, takımla birlikte buyuduler. Sarı-lacivertlilerin yeni ikilisi ise daha farklı ve bu farklılık Fenerbahce’ye bircok değişiklik getirecek. İstatistik olarak baktığımız zaman, Fenerbahce gecen sezon hucumda ligin en iyi takımıydı. Hucum verimliliğinde birinci sırada onlar vardı. Uzun sure de hem ikilik hem de ucluk yuzdesi olarak EuroLeague’i zirvede goturduler. Tum bunlar Fenerbahce’nin cok yetenekli olması ya da mukemmel bir kadro planlaması olması sebebiyle kaynaklanmadı. Hatta tam tersi bir durum vardı. Tek saha ici yaratıcısının Kostas Sloukas olduğu, 2. top yonlendirici olarak Marko Guduric’in yer aldığı takımdan bu şekilde bahsetmemiz mumkun değil zaten. Fenerbahce, potaya yaklaşmanın birden farklı yolunu bulduğu icin elindeki kadronun ederinden daha fazlasını alabildi. Tabii burada Sloukas’a haksızlık etmemem gerekiyor. Yunan yıldız, normal sezonda kariyerinin butun problemlerine karşı savaştığı bir performans ortaya koydu. Fakat sonucta Fenerbahce’nin hucumdaki limitleri hep Sloukas ve Guduric’e bağlı oldu. Sarı-lacivertliler, kendilerinden daha fizikli bir takıma karşı yahut guard rotasyonunda yaratıcıların duşuk verimli kaldığı her macta problem yaşadı. Hatırlayacaksınız, sezon boyunca her şeyin Guduric’in performansıyla cok bağımlı olduğunun altını ısrarla cizdim. Bunu da gorduk. Zalgiris deplasmanında o boğucu 3. macı Fenerbahce kazanabildiyse Guduric’in 3. ceyrekte ortaya cıkması sayesinde kazandı. Keza Sırp forvetin, sayı ve asistlerle 15 sayıdan fazla sayı urettiği maclarda sarı-lacivertli ekibin %95.0 gibi bir galibiyet yuzdesi olması da bunun en buyuk kanıtı. Fakat 2 yıllık kariyeri boyunca Guduric hep bir bilinmezlik oldu. Muhtemelen kendi bile o akşam takımına ne vereceğini bilmeden sahada yer aldı. Nando De Colo ise her şeyden once bu bilinmezliği ortadan kaldırıyor. Bu adam, EuroLeague’in son 5 sezonda en yakın rakibine 750 sayı fark atarak en cok sayı atan kişi oldu. Rakiplerin tum savunma taktiklerine rağmen her zaman bir şekilde kendi sayılarını uretti. Kotu gecirdiği gecen sezon bile Baskonia’ya karşı Vitoria’da cıkıp, ‘ben buyuk oyuncuyum’ dedi. Sloukas ile Fenerbahce taraftarının arası hic bir zaman yeteri kadar iyi olmadı. Hatta coğu zaman gunah kecisi Yunan guard ilan edildi. Fakat bence Fenerbahce, Sloukas ile devam kararı alarak doğrusunu yaptı. Sarı-lacivertlilerin problemi Sloukas’ın varlığı değildi, onlara gerekli olan zaman zaman Sloukas’ın da onune gececek bir kısa lidere, yaratıcıya ihtiyac olunmasıydı. Guduric bunu yapamadı, muhtemelen yapamayacaktı da… Fakat De Colo bunun icin yaratılmış bir isim. Derrick Williams’ın getirdikleri ise bambaşka bir pencere cunku Obradovic’in kariyerinde tercih ettiği 4 numaralara hic benzemeyen bir oyuncudan bahsediyoruz. Sadece Melli uzerinden bile gitsek her şey daha acık ortaya cıkar. İtalyan yıldız, hucumdaki oyununun tamamını tepe uc sayı noktası uzerine kurgulayan bir isimdi. Oncelikli rolu de pas istasyonlarından biri olmaktı. D-Will boyle bir oyuncu değil. Amerikalı yıldız, genellikle oyununu sağ yuksek posttan oynadığı bire birlerin uzerine kurgulamış durumda… Gecen sezon Bayern’deki sayılarının ve şutlarının neredeyse %50’ye yakını buradan geldi. Bu durum bile başlı başına Fenerbahce hucumu icin bir değişikliğin işareti aslında. Butun oyununu tepede geciren Melli’den forvette oyununu kurgulayan Williams’a geciş, hucumda bircok değişikliğe sebep olacak. Bu bir anlamda soru işareti fakat diğer yandan heyecan verici. Fenerbahce’yle ilgili son yıllarda en cok yapılan eleştiri, hucumların giderek daha tahmin hale gelmesiyle alakalıydı. Obradovic bunu hep oyuncu becerilerini geliştirerek cozdu. Vesely’i daha iyi bir pasor haline getirdi, Kalinic’ın sırtı donuk hucumlarını elit seviyeye cıkardı. Fakat Fenerbahce’nin elindeki cekirdek artık doğal sınırlarına ulaşmıştı. Bu nedenle D-Will gibi farklı profilde bir isme ihtiyac vardı. Ozellikle de yetenek bazlı duşunursek… Gecen sezon Will Clyburn’un yaptıklarını hatırlar mısınız? Fenerbahce’nin işler sıkıştığı zaman, hep ilk başvurduğu şey rakiplerini daha da bozmaya calışmak oldu. Bunu da hep mental sertlik uzerinden başardı ama acık bir şekilde bu takımın yetenek eklemesine ihtiyacı vardı. Bu sebeple D-Will eklemesi, Fenerbahce adına cok olumlu. Yine de her değişikliğin olumlu yanları olduğu gibi problemleri de olması gerekir. Fenerbahce adına ise bu problemler zaman icinde cozulecekler ve cozulemeyecekler olarak ikiye ayrılıyor. İlk kısımdan başlarsak… D-Will, hucuma yetenek getirdiği gibi problem de getiriyor. Sarı-lacivertli taraftar, yıldız isimleri sezona cok iyi girdiği icin mutlu ama Cumhurbaşkanlığı Kupası’nda acıkca gorduk ki, Kalinic ile D-Will hucumda cok fazla ust uste basıyor. İkisi de aynı anda sahadayken verimlilikleri duşuyor cunku benzer şekillerde oynamasalar da benzer alanlarda oynamayı tercih ediyorlar. Keza Sloukas ile De Colu uyumu… İşin hucum tarafında ben genelin aksini duşunuyorum. Evet, bu ikilinin oynamayı tercih ettikleri set temposu farklı ama belirli bir ahenk zaman icerisinde oturabilir. İşin savunma tarafı o kadar olumlu değil. Bogdanovic ayrıldığından beri Fenerbahce’nin en buyuk problemlerinden biri kısa savunması. Yavaş tempo icerisinde sarı-lacivertliler, rakiplerini boğmaya calıştığı icin ilk başlarda cok gorulmedi ama 2017’de Ulker Arena’da kaybedilen Zalgiris macından beri boyle bir durum var. Bu ikiliyle Fenerbahce’nin bu problemi cozmesi de cok kolay değil. Bu ikilinin aynı anda sahada olması icin arkada hep Vesely ve Kalinic ile alan daraltılması lazım. O zaman da D-Will ile Kalinic uyumu problem haline geliyor. Obradovic ve Gherardini bu problemi cozmek adına kısa rotasyonuna bir hamle daha yaptı ve Leo Westermann’ı getirdi. Fransız guard mukemmel bir savunmacı olmasa da oyun bilgisi ve fiziğiyle De Colo ile Sloukas arasındaki o bağlayıcı rolu ustlenebilecek bir rol oyuncusu. Ustelik De Colo’yla birlikte hucumda verimli bir ikili de olabilir. Fakat bu durumda da sanki takım icerisinde iki farklı kurgudan bahsediyor gibi oluyoruz. Bu Obradovic’in cok tercih ettiği yollardan biri değil. Yine de Fenerbahce adına bu problemlerin hepsi sezon icerisinde kucuk kucuk dokunuşlarla cozulebilecek sorunlar. Onemli olan birlikte oynamaları ve bu alışkanlıkları elde etmeleri. İşte bu noktada da Fenerbahce’nin gercek problemi başlıyor. “Cok iyi transferler yaptık ama birlikte cok calışamadık. “ Dikkat ederseniz, Zeljko Obradovic sezon başından beri bu cumlenin uzerinde cok duruyor. Antrenmanlara cok onem veren bir koc olarak bunda ısrar etmesi belki size garip gelmeyebilir ama aslında bir durum cığlığı! Efes, gecen sezon sıfırdan kurduğu bir kadroyla başarılı oldu ama lacivert-beyazlılar, o seviye Şubat’tan sonra cıktı. Ustelik neredeyse surekli tam kadro oynayarak gelmelerine rağmen. Bu normal, olması gereken bu hatta. Fenerbahce’nin de butun bu problemlere cozum bulmak adına buna ihtiyacı var. Birlikte oynamaya, birlikte antrenman yapmaya ve zaman gecirmeye ihtiyacı var. Bazı değişikliklerin bir alışkanlık kazanması ancak boyle olabilir. Fakat Obradovic ve takımı sezon başına kadar bunu hic elde edemedi. Bazı oyuncular Dunya Kupası sebebiyle, bazıları ise sakatlıklar sebebiyle takımla birlikte calışamadı. Bu akşam, Real deplasmanına iki ana uzunu olmadan sahaya cıkacaklar. Bu olabilir. Gecen sezon Fenerbahce’nin sakatlıklar sebebiyle uzunsuz cıktığı maclar da oldu. Fakat aynı zamanda bunun sarı-lacivertli ekibin gelişim surecine buyuk bir darbe vuracağı ve sezonun kaderini etkileyeceği de kesin. Diğer yandan, cok konuşulan Vesely-Lauvergne ikilisiyle devam etmek doğru değildi argumanlarına da kucuk bir değinmek istiyorum. En başta da soylediğim gibi, benim adıma bu yaz onemli olan Fenerbahce’nin problemlerine karşı nasıl bir reaksiyon gostereceğiydi. Bu konuda ise bir reaksiyon olmadı cunku boyle bir şansları yoktu. Zannedilenin aksine kontratı devam eden bir oyuncuyla, yolları ayırmak oyle cok kolay değil. Bu sebeple Lauvergne gitmeliydi bakış acılarının bir gercekliliği yok. Fenerbahce’nin elinde hem Lauvergne’i gonderip hem de onun seviyesinde bir uzun alacak bir butce yoktu. Sadece Fenerbahce, kendisini daha garantiye alabilirdi. 4-5 numaraya oynayan bir oyuncuyla anlaşarak uzun rotasyonunu daha komplike bir hale getirebilir ya da bir kanat eklemesiyle Kalinic ve Datome’yi iyice 4 numaraya cekebilirdi. Bu iki tarzda gelecek bir ekleme sarı-lacivertliler adına takım ici uyumu sağlamak adına da yararlı olabilirdi. Fakat bu tarz bir hamle gelmedi. Onun yerine Lauvergne sakatlanınca Vladimir Stimac ile sozleşme imzalandı. Stimac, rotasyon olarak Fenerbahce’ye yardımcı olabilir. Hamlenin eylul ayında geldiğini duşunursek abartıldığı kadar kotu bir hamle olduğunu duşunmuyorum. Fakat Fenerbahce, bir hamle yapacaksa, pazarda daha fazla oyuncu varken yapabilirdi. Şartları tam olarak bilmediğimiz icin neden yapılmadığı sorusunun cevabını da tam olarak bilmiyoruz ama olay, butceyse sarı-lacivertliler, duşuk profilde bir isme giderek bir zar atabilirdi. Hatta bana sorarsanız atmalıydı. Bunun sonuclarını da sezon boyunca hissedecek. Hazırlık Macları: Eksik Gecen Donem Sarı-lacivertliler, yukarıda da bahsettiğim gibi pek istedikleri gibi hazırlık donemi geciremedi. 7 hazırlık macında sadece 3 galibiyet aldı. Fakat bu cok onemli değil. Onemli olan onlar icin birlikte gecirecekleri sureydi ama bunu elde edemediler. Dolasıyla da onları daha zor bir sezon bekliyor. Cumhurbaşkanlığı Kupası’nın kaybedilmesi ise sonuc bazlı daha ciddi bir uyarıydı. Fenerbahce, 5 yabancı kuralına en buyuk rakibi kadar adapte olamadığını bir kez daha ortaya koydu. 10 Eylul Fenerbahce Beko-Sigortam.net İTU: 89-58 (Leo Westermann 15 sayı) * 14 Eylul Fenerbahce Beko-U-Banca Cluj: 67-66 (Derrick Williams 14 sayı) * 15 Eylul Fenerbahce Beko-Partizan: 64-69 (Derrick Williams 15 sayı) * 19 Eylul Fenerbahce Beko-Treviso: 71-58 (Nikola Kalinic 15 sayı) * 20 Eylul Fenerbahce Beko-Virtus Bologna: 68-94 (Bobby Dixon 11 sayı) * 21 Eylul Fenerbahce Beko-Olimpia Milano: 75-79 (Kostas Sloukas 13 sayı) 22 Eylul Fenerbahce Beko-Panathinaikos: 72-84 (Ahmet Duverioğlu 14 sayı) İzlenmesi Gereken İsim: Derrick Williams Acıkcası sezon boyunca Fenerbahce adına en takip edilesi durumlardan biri, D-Will’in takıma ve oyuna adaptasyonu olacak. Fenerbahce sistemin devam etmesini isteseydi, muhtemelen en son gideceği oyuncu Amerikalı yıldız olurdu. Fakat acıkca sistemin değişmesini istediklerini gosterdiler. Obradovic’in elbette bu konu hakkında bir planı olacaktır ve bu planın hikayesini izlemek eğlenceli olacak. Ayrıca Amerikalı oyuncu, sezona inanılmaz bir motivasyon ile başladı. Bazen onun oyunun isteğini gorunce NBA’de bu adamı izlemiş olamayız gibime geliyor. Ondaki bu ateş devam ederse, sarı-lacivertli taraftarlarla D-Will’in arasında benzersiz bir ilişki gorebiliriz. Ne Beklemeli: Zorlu Bir Başlangıc Fenerbahce’nin elinde en buyuk kupayı kaldırmaya yetecek kadar yetenekli bir kadro var. Bugun baktığımız zaman CSKA’yı biraz arkaya koyarsak, en buyuk 4 favoriden biri Obradovic’in takımı… Fakat sarı-lacivertlilerin bunu başarması icin bir sure şeye meydan okuması gerekecek. Belki de kendi taraftarının inancına bile… Kolay bir sezon başlangıcı onları beklemiyor. Butun herkes birlikte calışabilseydi bile ben, Fenerbahce’nin gecen sezonun aksine dalgalı bir başlangıc yapmasını bekliyordum. Cunku bu takımın zamana, birlikte oynamaya ihtiyacı var. Bazı doğru alışkanlıklar sadece boyle kazanılır. Sarı-lacivertliler adına şu an ise zaman aleyhe calışıyor. Dolayısıyla işleri daha zor olacak. Ozellikle de bir zorlu sezon başlangıc fiksturunu duşunursek… Fenerbahce, ilk 10 macının sadece 3’unu iceride oynayacak. Ustelik bu 7 deplasman arasında CSKA, Real Madrid, Barcelona, Milano ve Maccabi gibi iddialı takımlar da var. Gercekten cok zor… Sarı-lacivertlilerin olası kotu sonuclara karşı mental olarak hazır olması gerekiyor. Evet, sezon ilk 10 haftada bitmeyecek. Muhtemelen giderek daha iyi bir Fenerbahce izleyeceğiz ama mental olarak buna hazır olamazlarsa takımın uzerinde hem psikolojik hem de ozguven olarak bir etki bırakabilir. EUROHOOPS
__________________
Fenerbahce Beko Takım Analizi: Zaman, Sağlık ve İletişimsizlik
Basketbol0 Mesaj
●26 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Spor
- Basketbol
- Fenerbahce Beko Takım Analizi: Zaman, Sağlık ve İletişimsizlik