Diyet:

Hangi diyet turunu denerseniz deneyin oncelikle beslenme tarzınızı değiştirmeniz ve Akdeniz usulu veya Osmanlı usulu beslenmeniz gerekir. Aksi halde yaptığınız butun zahmetler boşa gider ve diyeti bıraktıktan sonra kısa surede aynı kiloya ulaşırsınız ve hatta daha kilolu olabilirsiniz. Eskiden Osmanlıda akşam yemeği olarak zeytinyağlı hafif yemekler yenmiş ve asla hayvansal besin tuketilmemiştir.


Dil uzerinde 5 ceşit tat alama alanları vardır ve bunlar acı, ekşi, tatlı, tuzlu ve de yağ tadı alma alanlarıydı. Bunlardan acı, ekşi, tuzlu ve tatlı tat alanlar hucreleri otomatik olarak aktiftir ve bu tatlarda olan besinleri aldığımızda hemen değerlendirme yaparlar ve besinin tadı konusunda bilgi sahibi oluruz. Fakat yağ tadını alan hucreler aktif değildir ve bu nedenle orneğin zeytin yağlı yemek yediğinizde ozel ayrıca bir tat almazsınız bu tadı değerlendiren hucreler ancak ve ancak 40 gun sureyle zeytin yağını sade veya salata ile alırsanız aktif olur. Aksi halde aktif olmaz. 40 gun sonra zeytin yağlı besinler yiyince damak tadına ulaşan kişi bu tur beslenmeden vaz gecmek istemez.



Et ve mamulleri de kişide bağımlılık yapar uzun sure et yiyen kişi et ve et mamullerini bırakamaz. Sağlık problemleri nedeniyle bıraktı diyelim o zamanda doymaz ve kendini surekli ac hisseder ve haliyle aşırı yemek yeme hissi doğar. Et ve et mamulleri mide ve bağırsaklarda en uzun sure kalan besinlerdir ve kişiyi tok tutar. Oysa meyveler 20-60 dakika ve sebzeler 30-120 dakika midede kalır. Buda kişinin erken acıkmasına ve yediği besinler nedeniyle doymamasına sebep olur. Bu nedenle diyet yapan kişiler diyeti bıraktıktan sonra daha cok yemek yerler ve daha kilolu olurlar.

Sindirim organlarının alışık olduğu hazım suresi kısalınca, boşalan mide kişide aclık duygusunu uyarır.



Et, peynir, yumurta ve mamullerine alternatif olacak ve midede uzun sure kalacak ve kişinin aclık duygusunu giderecek bir besin gerekir. Bu besinde zeytinyağıdır. Midede normal olarak 30–120 dakika kalan coban salatasına zeytin yağı katılırsa bu sure midede 3-4 saate ve bağırsaklarda 8-10 saate kalır ve kişinde aclık duygusu uzun bir sure gorukmez. Ayrıca zeytinyağı olmadan yenen domatesteki likopen isimli bir ceşit B-Vitamini cok cok az değerlendirilir. Zeytinyağı ile ise tamamı değerlendirilir. Bu diğer sebzeler icinde gecerlidir. Her turlu salataya zeytin yağı, sirke ve limon suyu katılmalıdır.

Yemeğe başlamadan once salata yenmeli, sonra corba icilmeli ve sonrada diğer yemekler yenmelidir. Neden cunku once salata yenirse bağırsakları calıştırılır, hareketlendirir, tembelliği onler, bağırsak icindeki artık maddeleri dışarı atılmasını sağlar. Yemekten once salata yenmesi ile bağırsaklarda ishal, kabızlık ve tembellik gibi durumlar olmaz ve de bağırsaklarda iltihaplı ve ulserli rahatsızlıklar olmaz. Şayet herhangi bir rahatsızlık olursa Gokcek İksiri kullanılmalıdır, Gokcek İksiri ile bağırsaklardaki curuf dışarı atılır.



Evet bazı diyetisyenler fast food diyeti diye diyet turu tavsiye ediyor. AB ve ABD ulkelerinde neden bu kadar şişman insan var, bunu acıklayacak biri var mı? Evet, buradaki insanların zamanları olmadığından veya alışkanlık nedeniyle aşırı fast foodla beslenirler. Hamburger ve Chesburger gibi yiyecekler sağlıklı değildir, cunku beyaz undan yapılan sandviclerde en onemli vitaminleri icermez, kişide zamanla vitaminsizlik (avitaminoz) gorulur. Buda bircok hastalığa davetiye cıkarır.



Bazı bazı diyetisyenlerde diet kola tavsiye ediyor, peki diet kolanın icinde şeker yerine ne var aspartam, sakkarin vs. Tatlandırıcılar var. Bu tatlandırıcıların kişide beyin uruna sebep olduğu ABD’de yapılan araştırmalarla tespit edilmiştir.

Bazı diyetisyenlerde nedense surekli şu kadar et ve şu kadar peynir yenmeli diyorlar. Et, peynir ve mamullerinin kanda aitlenmeye neden olduğu bu asidi noturleştirmek icinse aşırı oksijen ve kalsiyum harcanmasına sebep olduğu tesbit edilmiştir. Oksijen yetersizliği halsizlik, dermansızlık ve immun ssiteminde (bağışıklık sistemi) zafiyete neden olur. İmmun zafiyeti ise bircok hastalığa davetiye cıkarır. Bu nedenle beli bir yaştan sonra bu 35 olabilir cok az et ve et mamulleri tuketilmeli ve asla peynir yenmemelidir.

Bazı diyetisyenlerde sağolsunlar yeşil veya siyah cay icilmasinden bahsetmektedirler. Peki siyah cayın ne kadar tenin icerdiğini biliyorlar mı? Siyah cay Turk usulu icilirse bağırsakları kurutur ve boylece bağırsak florası bozulur vede kişide zamanla avitaminoz ve mineral yetersizliği ortaya cıkar
Asla Peynir yemeyin

Peynir: Halk arasında peynirin kalsiyum icin cok cok onemli olduğu soylenir ve hatta doktorlar kemik erimesine karşı bol bol peynir yenmesini tavsiye ederler. Ve bol peynir yenince kemiklerdeki kalsiyum oranının artacağı iddia edilir. Et ve peynir yiyince Hucrelerdeki nubolik değişimler sırasında aşırı asit oluşur, bu asidi atmak icin aşırı kalsiyuma ihtiyac duyulur. Ve boylece aşırı asitle birlikte kalsiyumda dışarı atılır. Yani peynir yiyince kalsiyum alınır ama alınandan cok daha fazlası, peynirin sebep olduğu asitlenme nedeniyle dışarı atılır. Vucudumuzdaki asit-baz dengesinin surekli dengede olması gerekir asidin aşırı artması demek komaya girmek demektir ve sonu olumdur, bu nedenle kucuk beyin oksijen alımını yavaşlatır.

Oksijenin azalması yorgunluk, haksizlik, dermansızlık, gucsuzluk gibi problemlerin ortaya cıkması demektir. Vucudumuzdaki asit-baz dengesi surekli dengede tutulur. ADB'de yapılan bir araştırmada hayvansal besin alanların idrarında yuksek oranda asit ve kalsiyum tespit edilmiştir. Osteoporoz'un (kemik erimesi) sebebi kalsiyum yetersizliği değil kalsiyum kaybı olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle de hayvansal besin alanların idrarında yuksek oranda asit ve kalsiyum tespit edilmiş ve sebze ve meyve yiyenlerde ise daha az kalsiyum kaybı olduğu gorulmuştur. Boylece peynir yersen kemiklerin sağlamlaşır masalı sona ermiştir. (Wolfgang Spiller, Ehk. 10.2002.713)

Et, Peynir ve mamulleri sebep olduğu ikinci onemli tehlike ise vucutta iltihaplanamaya sebep olmasıdır. Et ve Peynir kan ve dokularda asitlenmeye sebep olur ve asitli ortamda immun sistemi faaliyetini azaltırken, cunku yeterince oksijen alamazlar ve de bakteri, virus ve mantarlar daha hızlı coğalmaya başlar. Kanın PH-değeri 7,4'dur ve bunun surekli korunması gerekir. Et, Peynir ve et mamuleri vucudumuzdaki H+ (hidrojen) ve C+ (karbon) iyonlarının yukselmesine neden olur. Bunu notrleştirmek icin O2- (oksijen) iyonları gerekir ve O2- iyonlari ile birlikte H2CO3 (karbonikasit) ortaya cıkar. Buda H2O (su) idrar yolları ile CO2 (karbondioksit) nefes yolları ile dışarı atılır. Et Peynir ve e tmamulleri H2CO3’nin aşırı yukselmesine sebep, buda kanın asitlenmesi demekdir ve bu buyuk tehlikedir. Asitlenmeyi durdurmak icin kucuk beyin akciğere O2- alımını yavaşlatmayı emreder, O2-alımının yavaşlaması ile birlikte beslenemeyen hucreler nedeniyle kişi hemen yorulur, dermansızlaşır ve gucsuzleşir..

Uyumakla yorgunluk gecmez, gunde 10 saat uyusanız yine kendinizi yorgun hissedersiniz, cunku et ve peynir vucuttaki asiti aşırı yukseltir ve bu asidin noturleştirilerek asit-baz dengesinin normala donmesi cok zaman alır. Ve oksijen asidi notrleştirmek icin harcandığından yorgunluk, halsizlik ve dermansızlık uzun surer. Ozellikle de akşamları et ve peynir yenirse bir gun sonra yorgunluktan kendinize gelmeniz cok zaman alır. Bu nedenle en fazla haftada iki gun et ve mamuleri yenmelidir. Fakat asla peynir yenmemelidir. Peynir asla yenmemelidir, cunku iltihaplanmaya sebep olur.

Peynirle ilgili ucuncu onemli tehlike ise Tyramin isimli bir madde icerir ve bu madde normal olarak monoaminooksidaz tarafından yok edilir. Depresyon ilacıları Tranylcypromin icerir ve bu maddede monoaminooksidazı frenler.Boylece Peynirin icinde olan Tyamin vucutta yoğunlaşır ve buda yuksek tansiyona neden olur. Depresyon ilacı alan hastaların bu nedenle kesinlike peynir yememeleri gerekir. Bu tyamin sucuk salam gibi besin maddelerinde de bulunur
Et: Yuksek tansiyon asıl nedeni aşırı hayvansal besin ozellikle de et ve et mamulleri tuketme sonucu bağırsaklarda ortaya cıkan ???Metihionin“ aminoasidinin B6,B12- vitaminleri tarafından elimine edilememesi neticesinde ortaya cıkan ???Homocystein“dır. Homocystein LDL-Kolesterolunu (zararlı Kolesterol) oksitlemesi sonucu. LDL-Kolesterolu makrofajlar (bakterileri yiyerek yok eden savunma hucreleri) tarafından yabancı madde (zararlı bakteri veya virus) diye algılanmasına sebep olur. Makrofaj LDL-Kolesterolunu yiyerek yok etmeye calışır ve boylece sungerimsi artık maddeler oluşur ve bunlarda damarların ic yuzeyine yığılarak damar sertliğine neden olurlar. Damar sertliği başta beyin kanaması, kalp krizi ve kalın bağırsak kanseri gibi ceşitli hastalıklara sebep olur. sarımsak, bağırsak florası icin en ideal ilactır..

Beyaz Un: Karbonhidratlı besinlerde sağlığa zararlıdır ve de şişmanlığa neden olurlar. Burada yağlı besinleri anladıkta karbonhidratlı besinler neden şişmanlığa sebep oluyor diye bir soru akla gelebilir. Karbonhidratlı besinler deyince lifli (sebzeler meyveler) besinler değil, nişastalı besinleri ozellikle de kepeksiz un'dan yapılan yiyecekleri kastetmekteyiz. Nişasta bir polisakkarid olup bağırsaklarda disakkaride ve kanda glukoza donuşturulur. İnsan vucudu glukozu yağa cevirebilmektedir, bunlarsa ekmek, makarna, şeker, tatlılar ve diğer tahıl urunlerinde oldukca bol vardır. Kanda fazladan bulunan glukoz ileride kullanılmak icin yağa donuşturulerek depolanır. Bu nedenle et, peynir ve yumurta gibi hayvansal besin yemeyenlerde şişmanlarlar ve hatta daha şişman olurlar, cunku hayvansal besinler aynı zamanda proteinde icerirken nişastalı besinler hemen hemen yok denecek kadar protein icerirler.

Beyaz Şeker:
Şekerin kullanılması ise cok yenidir. Şekerin doğalı, yani birleşiminde vitamin mineral ve enzim icerdiğinden zararı pek yoktur. Orneğin eskiden kullanılan Turhal şekeri veya esmer şeker normaldir. Eskiden tatlandırıcı olarak bal ve pekmez kullanılırdı. Şeker pancarından elde edilen şeker ilk zamanlar doğal iken surekli yeni metotların geliştirilmesi ile şimdi beyaz şeker hic vitamin mineral, enzim ve amino asit icermez ve en onemli kısmı hayvan yemi yapımında kullanılır. Buda kandaki şekerin aniden yukselmesine sebep olur, cunku vitamin, mineral, enzim, ve amino asit icermediğinden hızlı geciş olur. Şeker kanda yukselirken bu şekeri hucreye taşıyacak olan insulini yeterince salgılanmaması nedeniyle zamanla şeker hastalığı ortaya cıkabilir. Bu nedenle doğal şeker kullanılmalıdır.

Dunyada en sağlıksız beslenen millet maalesef Turk Milletidir. 84 milletten insanın calıştığı havaalanında bir firmada calışıyorum. Asyalılar pirinc, deniz urunleri, sebze ve meyve, Avrupalılar patates, lahana, meyve, sebze ve hayvansal urunler, Afrikalılar sebze, meyve, tahıl ağırlıklı beslenirken. Dunyada sadece Turklerin varlıklı olanları hastalık derecesinde hayvansal besinlerden: et, peynir, yumurta ve kepeksiz un mamulleri (kepeksiz unda mineral, vitamin, enzim bulunmaz ve kişinin bağırsaklarına yapışır ve de alkol, fanta ve kola tuketiyorlar.

Buda bile bile olume koşmaktır. Avrupa’daki Turkler ozelikle cok sağlıksız besleniyor ve surekli hayvansal besin tuketiyorlar. Turk Milletinin geleceği bu gidişle pek parlak değil. Osmanlı yani dedelerimiz akşamları hayvansal besin yemezlerdi ve en fazla haftada 2 defa et yerlerdi, cok yuksek bir beslenme kulturune sahiptiler. Hic et yememekte iyi değil cunku et hucre yenilenmesinde cok onemli rol oynar. Yani sunnette uyarlardı. İslam'dan uzaklaşan bizler, batıya yaklaştıkca ilkelleştik.

Almanya’da alkol nedeniyle kısırlaşma 50 yıl oncesine gore % 50 artmıştır ve Almanya’da 100’e yakın sperm bankası var. Yani cocuk sahibi olmak isteyen tanımadığı bir erkeğin sperması ile hamile kalıyor. Bizde koskoca devlet adamlar sanki cok buyuk bir marifetmiş gibi her vesilede ellerinde bir kadeh tokuştur babam tokuştur. Bu devlet adamları bizim bilmediğimiz gizli guclere mi hizmet ediyorlar. Ben 28 senedir Almanya’dayım devlet adamları mumkun oldukca kadehlerle ve sigara ile medyanın onune cıkmamaya calışırlar, yani kotu ornek olmazlar.


İcecekler:
Beslenme deyince akla genellikle yiyecekler gelir oysa iceceklerde cok cok onemlidir, cunku icecekler butun sindirim sistemini altust edebilir. Siyah caydan uzun sure ve aşırı miktarda icilirse bağırsakları kurutur ve sindirimini bozar. Kahvede aynı şekilde uzun sure ve aşırı miktarda icildiğinde başta gastrit olmak uzere bircok rahatsızlığa neden olabilir
Asitli icecekler (Cola, Fanta) ise kanın ve dokuları asit-baz dengesini bozarak asidoza sebep olur vede icerdikler aşırı miktardaki şeker nedeniyle kemikleri eritir ve sindirimi zayıflatırla Doktorların coğu cok su icilmesini tavsiye ederler, oysa fazla su icilince bobrekler vucuttaki fazla sıvıyı atmak icin bobrek hucrelerindeki (nefro, nephron) tubuler kanaları genişler ve idrarla birlikte aşır miktarda vitamin, mineral, glukoz ve protein gibi onemli maddelerde dışarı atılır.
Azalan bu maddelerin yeniden temini icin mide hucreleri (sensorlar, sensory) beyine aclık duygusunu uyarıcı sinyaller gonderir. Boylece kişi aşırı yemek yemeye başlar, aşırı yemek yiyen kişide sağlıklı sindirim olmadığından vucudunda aşırı miktarda curuf (besi madderinin parcalanarak molekulere ayrılması sonucu ortaza cıkan artık maddeler) meydana gelir. Curufun atılması kişide aşırı yorgunluk, dermansızlık ve bitkinliğe sebep olur. Yani cok icmek cok yemeğe ve cok yemek de cok uyumaya sebep olur, neticede kişide dermansızlık, halsizlik ve bitkinlik hasıl olur. Tabiî ki ozelikle yaz aylarında hararete karşı fazla su icilmesi gerekir, gunde 2-3 litre saf ve sade su gerekebilir. Asitli sularda zararlıdır, cunku vucudun asit-baz dengesini bozar.

Yiyecekler:
Imami Buhari:
1-) "Sofradan ekmek eksik etmemek gerekir" buyurmuştur ve Peygamber efendimizde elenmiş undan yapılan ekmeği yememiştir. Kepekli undan yapılan ekmek ise B1, B2, B3, E-Vitaminleri ve ß-Karotin (Provitamin A) vitaminleri ile, bakır, mangen, magnesiyum, fosfat, demir ve cinko icerir.
Lifli besinler (kepekli un, keten, yulaf ezmesi meyve ve sebze) safra asidini kendine bağlar ve boylece safra dışkı ile dışarı atılır. Eksilen safrayı karşılamak icin kandaki kolesterol karaciğere taşınır ve safra asidi yapımında kullanılır. Boylece kandaki kolesterol azalır. Lifli besinler kalın bağırsaklarda bakteriler tarafından kucuk zincirli yağ asitlerine bolunur. Bu kucuk zincirli yağ asitleri (asetat, propionat ve butirat) kolesterolun oluşmasını onler. Buda kolesterolun kandaki seviyesini duşurur. Kandaki yağın azalması ve sertliğin onlenmesi ile hucrelere gerekli olan besleyici maddeler taşınır ve boylece kişinin enerjisi artar ve sağlığına kavuşur.

Oysa gunumuzde beyaz undan yapılan ekmek ve makarnada ne vitaminler nede mineraller mevcuttur. O halde Turkler avitaminoz (vitaminyetersizligi) ve mineral yetersizliği ve protein yetersizliği ceken bir milletir Almanya’da 272 ceşit ekmek turu uretilmektedir ve bunun buyuk coğunluğunu da kepekli ekmekler oluşturur. O halde kepekli un mamulleri ozellikle de kepekli ekmek yemek şarttır.

Hz. Ali:
2-) "Kim 40 gun et yemez ise ahlakı kotuleşir (huysuz olur), kim de hic ara vermeden 40 gun et yerse kalbi kararır" buyurmuştur. Neden derseniz kolesterolu hayvansal besinlerden alırız. Bircok hormonun ana maddesini kolesterol oluşturur ve bu kolesterolun azalması kişide hormon dengelerinin bozulmasına neden olur ve de aşırı et yiyince de kişide dermansızlık, halsizlik, yağlanma, damar sertliği vb. rahatsızlıklar ortaya cıkar.
Bozulan dengeler nedeniyle faydalı bakteriler azalır, zararlı bakteriler, tehlikeli mantarlar ve virusler devreye girer ve beklenmedik hastalıklar ortaya cıkar. (Geniş bilgi icin Hastalıklarda Bağırsakflorasına ve Mantarlara bak). Hayvansal besinlerin, ozellikle de et ve et mamullerinin haftada en fazla iki defa tuketilmesi gerekir. Oysa Turk mutfağında etsiz yemek bulmak adeta imkÂnsızdır. Oysa hem Avrupa’da hem de Asya da etsiz yemek gayet normaldir. Yemek ve kahvaltıdan once iki bardak su icmekte kişide erken doymuşluk hissi uyandırır ve aşırı yemek yemesini onler.

Cafer es-Sadik (RH):
3-) "Kim malının ve evladının cok olmasını isterse , sebze yemeye devam etsin" der. Neden cunku sebzeler; vitaminler, mineraller ve de lifli maddeler icerir. Lifli maddeler seluloz turu maddeler olup bunlar; bir bağırsaklardaki faydalı bakterilerin besinidir, iki lifli besinler bağırsak perstaliğini (motorik hareketler) harekete gecirir ve boylece bağırsak iceriğinin bağırsaklardaki transit sureci hızlanır ve kişi zamanında defi hacetini yapar. Zamanında yapılmayan defi hacet bağırsaklarda kokuşmaya sebep olur. Buda bağırsaklardaki patojen ( hastalık yapan bakterilerin ve mantarların azması demektir. Bu nedenle bağırsakları calıştıran sebzeler beslenme icin cok onemlidir.

4-) Peygamberimiz "Ey Ali yemeğine tuzla başla cunku icinde cuzzam, frengi, karın ağrısı, ruhsal ve sinirsel hastalıklarından bulunduğu 70 hastalığı iyileştirir" buyurmuştur. Neden cunku tuz kimyasal olarak Soydum klorur adı ile anılan tuzu alınca ortaya (2 NaCl+H2O+2NaOH+HCl+1/2Cl2) cok sert bir asit, cok sert bir bazik madde ve klor gazı ortaya cıkar.

a-) Mide asidi de tuz asidi (tuz ruhu, HCl) olup, buda Mide asidinin kalitesini artırır.
b-) Sodyum ozellikle de bobrekler icin cok hayati oneme sahiptir.
c-) Klor gazi ise eskiden Ankara’nın suyu surekli klorlanırdı, cunku klor zararlı bakterileri yok eder.
d-) Tuzsuyu ceker derler doğrudur. Beynin calışmasında bu tuza cok bağlıdır.
e-) Tuzun tansiyonu yukselttiğine dair soylentiler ise Bonn universitesi tarafından yapılan bir araştırmalarla yalanlanmıştır.

Tansiyonun asıl sebebi aşırı hayvansal besinler ve hamurlu yiyecekler, ozelikle de beyaz un mamul eri, et, peynir ve yumurtayı sayabiliriz. Beyaz un vitamin ve mineral icermez ve bağırsaklarda disakkaride donuşturulen nişasta kanda glikoza (glukoza) donuşturulur ve şayet enerjiye donuşmeyecek kadar coksa yağa donuşturulerek depolanır. Bu nedenle hamurlu besinlerde et gibi şişmanlığa sebep olur.

Şişman kişiler uyuyunca rahat uyuyamaz cunku organları sıkışır ozellikle de bobrekler, akciğerler, mesane ve sindirim organları sıkışır. Boylece akşamları cok yemek yiyince de, horlama, ağızdan su akması, kotu ruyalar gorerek rahatsız olma ve dinlenmeden tekrar uyanma gibi durumlar ortaya cıkar. Bundan yıllar once ev doktoruna gittim ve kanımdaki HOMOCYSTEIN oranın tespit edilmesini rica ettim. Doktor boyle bir şeyden haberinin olmadığını ve ilk defa duyduğunu soyledi ve yanında calışan hemşirelere sordu onlarda bizde bilmiyoruz dediler. Sizde merak edip sorarsanız zannederim aynı şekilde tuhaf karşılanırsınız.

Hayvansal besinler damarların ic yuzeyinde (mukozasında) plaklar oluşmasına (yağlanmasına) neden olur. Damarların yağlanarak sertleşmesi yuksek tansiyona sebep olur. Damarlar yaşlandıkca beyin, kalp, penis ve vajinaya yeterince kan gitmemesi demektir. Buda felc, kalp krizi, erkeklerde iktidarsızlık ve kadınlarda cinsel isteksizliğe sebep olur. Hayvansal besinleri azaltmak, hatta peyniri asla yememek gerekir...
__________________