TARİHTE BUGUN: ATLETİCO MADRİD ZAFERİ
Avrupa Kupalarında Atletico Madrid'i eleyen tek Turk takımı olan Goztepe'miz, 22 Kasım 1967 tarihinde oynadığı macta Atletico Madrid'i Alsancak Stadının cimlerine nasıl gomduğunu gelin hep birlikte tekrar hatırlayalım. 1967-68 sezonunda Sarı-Kırmızılılar, 4. kez yer aldıkları Fuar Şehirleri Kupası’nın ilk turunda Belcika’nın Royal Antwerp takımını deplasmanda 2-1 yenip, İzmir’de 0-0 berabere kalarak tur atlarlar. 2. turda rakip Atletico Madrid’dir. İspanya liginde Real Madrid’in 3 puan onunde lider durumda bulunan ve 1962 yılında Kupa Galipleri Kupasını kazanan Atletico Madrid cok guclu bir rakiptir. O gune kadar evinde oynadığı 25 Avrupa Kupası macında 22 galibiyet alan takım sadece 2 kere yenilmiştir. Goztepe’ye tarihinin en guzel gunlerini yaşatan (ve yaşatacak olan) Adnan Suvari’nin yonetimindeki, Lig lideri İzmirliler, 6 Kasım 1967’de Madrid’e inerler. 3 dil bilen Adnan Suvari, İspanyol gazetecilere hava alanında “Her şeyden evvel iyi bir futbol gostermek istiyoruz” diye demec verir. Mactan bir gun once ise Suvari, Milliyet’e, “Elbette zor mac olacak ama Atletico’dan cekinmiyoruz. Bu mac Goztepe icin ne kadar zor olacaksa, Madrid icin de İzmir’deki mac o kadar zor olacak” diye yazarken, İslam Cupi Akşam’daki koşesinde, “İstanbul’un tahtını sallayan ve Avrupa’da galibiyeti unuttuğumuz gunlerde ayakta duran tek takım olan Goztepe’ye başarılar dilerim.” der. 8 Kasım 1967’de del Manzanares’de 35 bin kişinin izlediği mactan Atletico Madrid 2-0 galip ayrılır. Mactan sonra Suvari, “Turk takımlarının Avrupa sahalarında bir koşede buzulup kaldığı gunlerin artık geride kaldığını Atletico’lulara da gosterdik. Atletico, capında bir rakipten kendi sahasında iki farklı yenilmenin uzulecek bir tarafı yoktur” diyor ve 3 kere İzmir’deki mactan umitli olduğunu dile getirir. Rovanş macından bir gun once Kırmızı-Beyazlıların antrenoru Otto Gloria, “Turkiye lig liderine karşı berabere kalsak ya da tek farklı yenilsek bile uzulmeyeceğim” derken Suvari, “Şartlar bu sefer bizim elimizde. 3 gun once Beşiktaş’ı 2-0 yenerek moral bulduk. Ulkelerinde lider olan 2 takımdan biri bugun yenilecek, ancak bu Goztepe olmayacak” diye demec verir. 22 Kasım 1967 gunu, Alsancak’ta Goztepelilerin şutlarıyla başlayan rovanş macının 14. dakikasında Halil’in penaltıdan attığı golle İzmirliler one gecerler. Bu dakikada hakeme kufrettiği icin Madrid’in kaptanı Collar oyundan atılır. 27. dakikada Ertan’ın nefis ortasında, Gursel’in kafa şutu ile fark ikiye cıkar. Artık şartlar eşittir! 65. dakikada Yugoslav hakem Josip, Atletico’lu Ufarte’yi yan hakeme 3. kez tukurduğu icin oyundan cıkarır. Goztepeliler eksik rakiplerine karşı bir turlu 3. golu bulamazlar. Mac artık bu sonucla bitti bitecek derken uzatma anlarında Halil’in uzaktan şutu ile Alsancak stadı yıkılır! Atletico’lular ise hakeme saldırırlar. Mactan bir gun sonra Atleticolular ve İspanyol basını Yugoslav hakeme ateş puskururken, orta hakem “25 yıllık hakemlik hayatımda boyle azgın boğalar gibi saldıran futbolcu gormedim” diyerek kendini savunur. Goztepe teknik direktoru Adnan Suvari ise, “Goztepe antrenoru olarak once Avrupa takımlarına karşı duyulan korkuyu ortadan kaldırmak icin uğraştım. Bugun Goztepe, Avrupa takımlarından korkmamaktadır.” diyor ve futbolcularına şu notu iletiyordu: “Arkadaşlarım, Atletico Madrid’e karşı cok parlak bir galibiyet aldınız. Hepiniz teker teker calıştınız, iyi oynadınız. Tebrik ederim. Ancak, galibiyetin sevinci burada bitmelidir. Şimdi Fenerbahce macına hazırlanın.”
KALECİNİN ALNINA BAK VE HİCBİR ŞEY DUŞUNMEDEN VUR
Goztepe’nin şanına şan katan o macın, ağları delip gecen goluyle manşelerden inmeyen Bombacı lakaplı Halil Kiraz o gunu şoyle anlatıyor; 'Atletico Madrid karşısında ilk macı 2-0 kaybettikten sonra rovanşı Alsancak Stadı'nda oynadık. O musabakada sağ bekimiz Mehmet sakatlandığı icin ben o mevkide gorev yaptım. Gucluydum ama cabuk oyuncu değildim. O musabakada bir penaltı kazandık, normalde penaltılarımızı Gursel Ağabey atardı. O gun Gursel Aksel beni yanına cağırdı ve penaltıyı sen kullan dedi. Kalecinin alnına bak ve hicbirşey duşunmeden vur dedi.O anda Alsancak'ta butun insanların omzumda olduğunu hissettim. Sahada cıt cıkmıyordu. Bende aynısını yaptım ve kalecinin başının uzerinden gecen top ağları yırttı. O an unutulmazdı.” Halil Kiraz, daha sonra 2-0 one gectikleri musabakada kendisinin savunduğu Atletico Madrid kaptanı Collar'ın yan hakeme tukurduğu icin kırmızı kart gorerek oyun dışında kaldığını kaydetti. Turu gecmek icin 3'uncu golu bulmak icin cabaladıklarını kaydeden Kiraz, şoyle konuştu. ''Son dakikalarda bir İspanyol oyuncunun onunden topu kurtardıktan sonra yaklaşık 35 metreden nasıl bir duşunceyle vurduğumu hatırlamıyorum. Vurdum ve tam 90'a gitti. O zaman macı televizyondan anlatan Halit Kıvanc, coşkuyla Atletico Madrid kalecisi San Roman'a seslenerek, ''Sen Roma'ya kadar uzansan bu topu kurtaramazsın' demiş. Goztepe formasıyla cok kupalar kazandık ama yabancı takımlara karşı kazanılan başarı daha etkili oluyor. O musabaka beni ve Goztepemizi unutulmaz yaptı. Her anlattığımda sanki macı tekrar yaşıyor gibi oluyorum.''
UC BUYUK YOK TEK BUYUK VAR ODA GOZTEPE
O gun tum Turkiye radyolarının başına kitlenmiş unlu spiker Halit Kıvanc'ın ağzından macı dinliyordu. Edirne'den Kars'a tum Turkiye Goztepe - Atletico Madrid macını unlu ustanın ağzından dinliyordu. Bombacı Halil Kiraz'ın uzatmalarda attığı muhteşem golle tum Turkiye yıkılırken ustad Halit Kıvanc'ın ağzından şu kelimeler dokuluyordu. " Uc buyuk yok tek buyuk var oda GOZTEPE"
BİR GECELİK GOZTEPELİ: TUNCEL KURTİZ Aydın Engin'in "Bir Otobus Dolusu Taraftar..." başlıklı yazısından;
Ben "muptedi" bir yazardım. Bir oyun yazdım: Aykırı. O donemin namlı ve saygın tiyatrolarından "Gulriz Sururi - Engin Cezzar Topluluğu" oyunumu repertuvarlarına aldı. Mevsim benim oyunumla acıldı. Tuncel kurtiz, Engin cezzar, Mujdat gezen gibi oyuncular rol aldılar. Dramatik, hatta tragedya turunu cağrıştıran bir oyundu. Ciddi, gamlı, ağır, karanlık... Salon tıklım tıklım dolu. Seyirci kendini iyiden iyiye oyuna kaptırmış, cıt cıkarmadan izliyorlar. Ben haric. Kuliste kucuk cep radyosuna kulağımı yapıştırmış Goztepe - Atletico Madrid macını dinliyorum. Gercek bir taraftarım ya. Tiyatrodaki oyun umurumda değil, stadyumdaki oyun ise alabildiğine umurumda. Tuncel Kurtiz de Goztepe'yi tutuyor. Ama o gercek bir taraftar değil, 'arkadaş durumu'ndan o geceliğine Goztepeli. Birinci perdenin sonuna yakın bir gol attık: 1-0. Kulis aralığından sahnede icra-ı sanat etmekte olan meslek arkadaşım, ev arkadaşım ve "bir gecelik Goztepeli" arkadaşım Tuncel Kurtiz'e elimle 1-0'ı gosterdim. Seyirciye caktırmadan eliyle sordu: Biz mi gecirdik? Oyunun ikinci perdesi, macın ikinci yarısı başladı. Oyunun finali yaklaştı. Tuncel Kurtiz ve Engin Cezzar sahnede dokturuyorlar. Ben de kuliste radyo başında tepiniyorum. Sonra olan oldu. Yani olması gereken oldu. -galiba- Halil caktı, topu Atletico Madrid kalesininin tavanına astı: 3-0. Kalktım kulis aralığından Tuncel Kurtiz'e baktım. O da bana. Elimle 3'u gosterdim. O ağdalı oyunun,en ağdalı sahnesinde, butun gozler ona dikildiği icin eliyle, koluyla işaret yapması mumkun değil. Elimle bir kez daha "uc" yapıp, malum işaretle tamamladım: Biz gecirdik!
Kurtiz birden naralanır: Hey yavrum hey. Bu iş bu kadar işte!
Boyle bir diyalog yazmamıştım. Engin Cezzar da butun provalar boyunca boyle bir diyalog duymamıştı. Şaşırdı. Kurtiz guc bela toparlandı, hicbir şey olmamış gibi kaldığı yerden oyuna devam etti. Goztepelilik budur işte. Bırakın benim gibi safkan taraftar, doğma buyume Goztepeli olmayı, Tuncel Kurtiz gibi "bir gecelik Goztepeli" bile tiyatro sanatının saygınlığını birkac saniyeliğine de olsa gozardı edebilir. Derleyen: GOZGOZ TV Macı izlemek icin tıklayın
__________________