Biraz mutluluk,biraz huzun,biraz kırgınlık,biraz ofke yani kısaca bir Bursaspor hikayesi.. Sene 2009, bir yaz transfer donemi.. Arjantinden bir adam cıkıp geliyor Bursa’ya..Daha once adını bile duymadığı şehre yeni bir kariyer hedefi icin ilk adımını atıyor..Bursa taraftarlarının transfer olmadan adını bile duymadığı bu adamı ilk basın toplantısında imza atarken tanıyolar. Daha ilk toplantıda hepimizin kanı kaynıyor bu adama.Cunku yuzundeki hafif tebessum,şaşırmış ifadesi,sempatik tavrı ile bir şeyler anlatır gibi bakıyor bizlere.. Bu adam kim mi ? Bu adam Pablo Martin Batalla.. Hikayenin Bursa tarafı boyle.. Peki ya Pablo tarafı ? Hayatında ilk defa ulke dışına cıkıyor Pablo 25 yaşında ilk lejyonluk gorevine Bursaspor ile başlıyor. Havasını,suyunu,insanını tanımadığı bilmediği bir şehirde yeni bir sayfa acıyor. Onun icin artık burası yeni bir hayat ,yeni bir iş,yeni bir ev oluyordu.Kimsenin tahmin edemediği gibi yeni bir aile kazanıyordu Pablo... Sene 2009, Bursa’da bir şeyler var..Yeni transferler geliyor ve muhteşem bir başarının mimarları bir catı altında buluşuyorlar.Hepsinin ayrı hikayeleri,oykuleri var birbine anlatması gereken..Belki de ilk defa bu kadar karakterli sporcu bu catı altında buluşuyor. Ve bir şeyler değişiyor bir şeyler oluyor. Neyse donelim biz hikayemize.. Ligin 8.Haftasında Manisaspor ağların attığı frikik goluyle tanımaya başlıyoru onu.Anlıyoruz ki bu kısa boylu adamda bir şeyler var..Yine arkasından bir golde Denizlispor’a ,kritik kazanılan bir mac 3-2.. Bursa Ataturk Stadında oynanan İbb macının yıldızı oluveriyor bi anda bu adam.. Son 3 haftanın dikkat ceken ismi,parlayan oyuncusu oluveriyor Pablo..Attığı goller yaptığı asistler sayesinde tribunde bizler ,birbirimize yıllardır gurbetteki kardeşimize sarılır gibi sevincle,ozlemle sarılıyoruz.Ve yavaş yavaş kadroya giren Pablo attığı gollerle aramızada girmeye başlıyor.. 2009-2010 Sezon sonu Buyuk bir olay oluyor.Yıllardır İstanbul takımlarının kendilerine doğru akan ırmağı birileri boluveriyor ve artık bizde varız diyor.. 16 Mayıs 2010 akşamı herşey,herkes değişiyor artık ne Bursa ne Bursaspor sadece eskisi gibi korkulan deplasman değil artık omuzlarında koca bir yıl boyunca doktukleri gozyaşı,kan ile kazandıkları yeni bir unvanları var bu unvanın adı ‘Şampiyonluk’. Sahadaki onbir adamın yurekleriyle kazanılan onbir kelimeye sığan bir başarı oykusu ‘Şampiyonluk’.. 2010-2011 sezonu.. Artık Bursaspor değişiyor.Adı bile Şampiyon olarak anılıyor.Kadroya yeni gelenler,şampiyonlukta pay sahibi olanlardan bir kacı ayrılıyor.Kırık kalpler durağına donuyor Bursaspor. Ancak başka bir heyecan var icimizi titreten tarihimizin ilk Şampiyonlar Ligi maclarını izleme heyecanı.Heyecanla kadrolar kuruyor taraftarlar.Valencia,G.Rangers ve dunya devi Man. United hepsi mabedimize geliyorlardı . Hepimizin ilk onbirinde kesin adam olarak bir adam var Pablo Martin Batalla.Fakat o da ne!.. Pablo yerini yeni transferlere bırakmıştı ve kadroda yoktu. O sitem etmedi ve sadece doğru zamanı bekledi bekledi ve Bursaspor tarihinin en onemli işlerinden birine imza attı. 6-0 giden bir macta yedekten gelerek tarihimizin mihenk taşlarından birine adını yazdırdı.Bir gol attı,skorun verdiği huzunden o gole pek sevinemedi topu eline aldı her zaman ki gibi yuzunde ki masum ifadesiyle santraya koştu.Bu gol hem bir tarih hemde Pablo icin vatandaşı İnsua’yı yedeğe cekme fırsatıydı. Bursapor ligi 3.olarak bitiriyor Şampiyonluktan sonra ki karnesine parlak bir sezon daha ekliyordu. 2011-2012 Sezonu.. Yine gelenler gidenler..Kadroda değişim ruzgarları yeni gelen transferler isteneni vermemiş ve yeni yabancılar alınmış, şampiyon kadrodan bir kac futbolcu sessizce veya gurultulu şekilde sebebleri pek net bilinmemekle birlikte kırık kalpler durağında Bursaspor otobusunden inmişlerdi.. Ama değişen bir şey vardı..Herkes gidebilir ancak o kalabilirdi artık ne yapsa bizden biriydi..Canımızdı ,kardeşimizdi ,ağabeyimizdi.İlk geldiği gunku gibi o adam diye bahsedilmiyor.Bursasporun beyni,taraftarın sevgilisi Dev Bucur olarak bahsediliyor adına besteler soyleniyor,pankartlar yazılıyor ve artık Pablo Bursa ile bir butun oluyordu... Ve o sezon ,Pablo bu sevgiye laik olduğunu ‘double-double ‘ yaparak gosteriyor.Taraftarın gonlundeki yerini herşeyiyle kazanıyordu.. 2012-2013 Sezonu Yine bir Bursaspor klasiği kırgın ayrılanlar yeni gelenler ile bir sezon oncesi gelmişti.Bursaspor gecen sezon beşinci sırada bitirmiş Avrupa’ya hak kazanarak yine bir başarı elde etmişti.Fakat gene bir bunalım yaşanmıştı. İcerde alınan Twente galibiyeti sonrası gruplara garanti gibi bakılırken macın ikinci ayağında olan olmuş ve Bursaspor kaybetmişt,i tıpkı Anderlecht travması gibi.. Bu yıl Bursaspor icin kara bir yıl olacaktı..Taraftarın Pablo kadar sevdiği bir başka adam 19. Hafta alınan İbb mağlubiyeti sonrası istifasını verecekti.Herkes gider o kalırdı tıpkı Pablo gibi.. Fakat birşeyler oldu bir Bursaspor klasiği oldu.Yine sebepleri tam bilinmeden yarı kırgın,yarı kızgın bir ayrılık oldu ve Ertuğrul Sağlam Bursaspor otobusune bir daha binebilmek icin kırık kalpler durağında indi... Karabulutlar hep Bursa tepelerinde geziyordu artık taraftarın tek bir tutunacak dalı vardı o isim Pabloydu.Pablo sorumluklarını bilircesine elinden geleni yapıyor Ertuğrul Sağlam’ın gidişinin acısını biraz olsun hafifletiyordu.. Ta ki 7 Mayıs 2013 sabahına kadar.. O sabah Bursaspor icin yine herşey herkes değişmişti.Şampiyon başkan İbrahim Yazıcı bu dunyadan ayrılmış ve cennetteki Bursasporlular kadromuza dahil olmuştu.Ayrılan tum futbolcular donebilirdi ,kırık kalpler durağındaki herkesin yolu Bursaspordan yeniden gecebilirdi fakat başkan hayatını Bursaspor icin vermişti kimse onun kadar olamazdı.. Acısıyla tatlısıyla bir sezon daha gecmişti.. Vee 2013-2014 Başkanın vefatı,Ertuğrul hocanın ayrılığı bir sezona damgasını vurmuş.Artık yeni bir donem başlamıştı.Rahmetli başkanın anlaştığı Hikmet Karaman takımın başında Pablo icin takımın herşeyi diyordu.. Gercekten oyleydi bu Arjantinli sessiz sedasız geldiği bir kulupte birden bire takımın herşeyi olarak kalmıştı.Bir donem bitmiş artık yeni bir donem başlamıştı.Erkan Korustan donemi.. Her zaman ki klasiklerden biri olmuş Gomel diye adını bile duymadığımız takıma boyun eğmiş ve elenmişti Bursaspor.Bir şeyler vardı gitmeyen.Bir şeyler vardı can sıkan.. Herşeye rağmen takımın gozbebeği Batalla takımdaydı ve korkuya mahal yoktu.. Cok buyuk umutlarla gelen Hikmet Karaman apar topar gonderilmiş.Yerine Alman hoca Daum getirilmiş,takım ona emanet edilmişti. Fakat değişen bir şey yoktu takım git gide kotuleşiyor..Hastalanmaya,huzursuzlanmaya başlıyordu.. Ve bir adamın hikayesinin sonu olmaya yaklaşıyordu.. İki gece once ajanslara duşen bir haber ile Bursa yıkılıyor,ofkeleniyor,uzuluyordu.. Pablo gidiyordu.Kuru bir veda mektubu ile kariyerinin zirvesini yaptığı takımdan cok sevdiği taraftarına sadece uc beş satır ile veda ediyor sessizce kırık kalpler durağında iniyordu.. Ve yine her zamanki Bursaspor ayrılıkları gibi sebebi belli olmadan bir yanımız kırgın bir yanımız ofkeli bir yanımız uzgun bir ayrılık yaşıyorduk.Artık bizim icin o Pablo Martin Batalla değildi.Geldiği gun ki gibi o sıradan bir adam oluvermiş,mutlu sonla biticek bir romanın sonunu hızlı ve acılı bir sonla bitirmişti... Ve Pablo’da kırık kalpler durağında inmişti.. Bursasporluyuz.net
__________________