Maclarınızı evinizde değil, Manisa’da oynuyorsunuz. Ne kadar yakın olursa olsun deplasman sayılır. Sezon başında 17 yarışmacı takımın transferleriyle kıyaslandığında neredeyse esameniz bile okunmuyor, en zayıf halka sizsiniz.Bir ilce takımısınız, Super Lig kuluplerinin Super Lig’e dahil olma, Super Lig’i yonetme gucu ve tecrubesinin onda birine bile sahip değilsiniz.. Bugunlerde pek aktif gorulmeyen Kulupler Birliği’nin bile ne olduğunu gazetelerden biliyorsunuz. Normal şartlar altında sezonun 26’ncı haftasında 11 puanla son sırada olmanız gerekir.. Peki siz ne yapmışsınız? 26 puan toplayıp duşme hattında canlı kanlı kalmışsınız ve bulunduğunuz duşme bolgesinin en iyi verimli oynayan takımısınız. Mersin ile Ordu arasında duşme hattındasınız ama o iki takımdan sadece uc oyuncuyu kullanma şansınız olsa belki Kasımpaşa ile Bursa arasına yerleşecektiniz. Akhisar Belediye Genclikspor Ma-nisa’daki tarla tipi sahada Sivasspor’u 2-1 yenerek “pes” kelimesini literatur’den cıkardığını resmen ilan etti. Akhisar buyuk “sezon başı” transferleri, panik halinde cok sayıda “devre arası” transferleri yapmadan elindekini iyi ve verimli yoğurup yarışmacı olunabileceğini ispatlayarak Turk futbolunun geleceğine ilham veriyor. Koskoca bir bravo daha yollarken soralım? Bu kulubun başkanı, basın sozcusu, futbol şube komite başkanı kimdir? Bilen var mı? Zaten bilmediğimiz icin Akhisar bu ovguyu alıyor, iyi ki de alıyor.. Turkiye’de bir futbol kulubunun en bilinen adamı teknik patronu, en bilinen oyuncusu golcusu ise o kulup diğerlerinden farklıdır. YEREL MEDYA TEKNİK DİREKTORE KARŞI Sezon başında dunyaca unlu teknik direktoru yonetiminde deplasmanlarda “bir” evinde “uc” puan parolasıyla bir hedef koyarak yola cıkan Orduspor, kendini birdenbire ligde kalma kavgasının icinde buldu. Uzun bir zamandır kurumsal bir portre ciziyordu Orduspor. Başkan, kulup ekonomisi, taraftarın davranış şekli, medyasının tutumu bir başka seviyeydi sanki. Ne var ki ilk devrede Trabzonspor’a kaybettikleri macın ardından takım otobusunun kırılan camları, saldırının sevimsiz etkisi Cuper ve yabancı oyuncuları icine kapadı. Arjantinli teknik adam o evde kaybedilen macın ardından moral olarak geriledi ve heyecanını kaybetti. Tamam Orduspor orta sahası kreatif olmayan, defansı dağınık bir takımdı ama lige başlangıcları itibarıyla saygı kazanmışlardı. Mutevazı yetenek havuzundan verimli urun alıyorlardı. Sonra durdurulması imkansız bir duşuş başladı. Duşme hattını boyladılar. Şu anda geldikleri durumu izah edecek kelime bulamıyor, Trabzon macı sonrası yaşananların ters motivasyonuna bağlıyorduk olup biteni ama daha da farklı bir yonu varmış olayın.. Gaziantepspor macından sonra Bulent Uygun’a Cuper ile ilgili sorulan sacma sapan siz olsaydınız ne yapardınız sorusu işin rengini ortaya cıkardı. Belli ki yerel medyalar teknik adamların en guclu rakiplerinden birisi! Hadi takımınızın mağlubiyetiyle dayanamayıp oyuncularınızın otobusunu taşlayıp duman ettiniz (?!!!) Peki takımınızı mağlup eden teknik direktore bu soru sorulur mu? Gecen hafta Mesut Bakkal’a sorulan heyecanınızı kaybettiniz galiba sorusunun ardından ister istemez bu haftanın sorusundaki carpık duşunce kafa karıştırıyor. Bir kısım yerel medya’nın, bir kısım yerel taraftarın mağlubiyeti vatan hainliğine eş tutan samimiyetsiz davranışı futbol icin buyuk tehlike.. Teknik adamların Anadolu’da ne zorluklar altında calıştıklarını gecen hafta Karabuk, bu hafta Ordu’da sorulan soru ve yorumların kalitesinden yola cıkarak anlayabiliyoruz.. TRABZONSPOR DUŞMEZ AMA... Trabzonspor deyince kulaklara garip gelen “o cumle” sık dolaşıyor olmaya başladı. Trabzonspor’a ne oluyor? Kume mi duşecekler yoksa! Cevap ya da karşı cumle hazır.. Trabzonspor kume duşmez!. Takım dağınık, iki hafta ust uste aynı oyunu oynayamıyor belki ama bu sezonun en kotu uc takımından biri değil.. Yerel medya iyi takip ediyor. Net cevap icin birkac telefon edip bilgi arıyorsunuz, herkes başka turlu konuşuyor. Yani sorunun ne olduğu konusunda aynı goruşte olan iki kişi bile yok. Ulusal medya bir takım listesine, bir puan durumundaki yerine bakarak cevap arıyor, bulamıyor. Yılın en cozumsuz denklemlerinden birinin rengi bordo-mavi oldu. Sadri Şener yalnız mı bırakılıyor? Sadri Şener bilhassa mı yalnız kalmayı tercih ediyor? Eskisi gibi futbol şube sorumluluğu makamı guclu bir isme mi teslim edilmeliydi? Taraftar’ın desteği eskisi gibi değil mi? Değilse neden cabalanılmıyor geri getirmek icin? Son Bursaspor macı sonrası şehre donen takıma saldırıyı neyin protestosu olarak alalım! Bu Trabzonspor duşmez ama takımı duşmekten beter hale getirenler kimse onlar kume duşmuştur. Artık kim uzerine alırsa alsın.. http://www.zaman.com.tr/null/akhisar...z_2066929.html __________________