Neredeyse 1 asıra yaklaşan tarihiyle, gecmiş başarılarıyla, taraftarı ile, faaliyet gosterdiği bir cok spor dalıyla onemli bir kulubun kongre uyesi olduğunuzu duşunun. Kongre tarihi gelmiş catmıştır. Yıllardır onceden belli başkan adayları icin el kaldırıp indirmişsinizdir. Oysa bu kongre başkadır. Kulubunuzun tuzuğunde tarihi bir değişiklik olacak, kulubunuz şirketleşecek, bu şirketi satın alacak zengin bir hemşehriniz kulubunuze milyonlarca dolar akıtacaktır. İciniz kıpır kıpırdır. Artık siz de İstanbul hegemonyasına kafa tutacaksınızdır. Oyle ya kulubunuzu satın alacak zengin hemşehrinizin, ulusal bir televizyon kanalı dahi vardır. Bir kac yıl icinde Avrupa arenasına cıkacak takımınızın macları ulusal kanallardan naklen yayınlanacaktır. Karşı yakanızdaki duşmanlarınızı nasıl da mat etmiş, rekabete son noktayı koymuşsunuzdur. Oyle ya, karşı yakanınzdakiler, yıllardır ellerinde bu imkan olsa dahi, kuluplerini satmayı akıl edememişlerdir. İlk sizin aklınıza gelmiştir bu. Otesini berisini duşunmeye gerek var mıdır sanki? El ele kol kola gidersiniz kongreye. Her tarafı bayraklarınızla armalarınızla suslersiniz. Bayram gunudur bugun. Once tarhinizi tekrar dinlersiniz hamasi nutuklardan. Her kursuye cıkanı alkışlarsınız avuclarınızı patlatırcasına. Kursuye, kulubunuzun yeni sahibinin temsilcisi cıktığında hepiniz ayaktasınızdır. Alkış ve bağırışlar arasında, yaptığınız tuzuk değişikliği oylaması bir anda olup bitmiştir bile. “ Kabul edenler , etmeyenler? Kabul edilmiştir , hayırlı olsun” Kongreden cıkıp, soluğu icki sofrasında alırsınız. Kadehler tokuşmaya başlar yeni Avrupa zaferleri icin. Nasıl da sonuclandırmışsınızdır ezeli rekabeti. Artık şehrinizin tek takımısınızdır. Kimsenin size yetişmeye gucu kalmamıştır. Daha ilk sezondan pahalı kramponlar doldurur takımınızı. Hemen şampiyon olursunuz. Bir kac yıl super ligde oynarsınız. Oysa iyi gitmeyen bir seyler vardır. Hala Avrupa’ya gidememişsinizdir. Takım da o tahmin ettiğiniz şekilde fırtına gibi esmiyordur. Yeni sahibinizin kulupteki temsilcileri ile ilgili nahoş dedikodular duyulmaktadır. Pek de kafanıza takmamakla beraber yine de cok da mutlu değilsinizdir. Arada bir, bir İstanbul takımını yenersiniz, iciniz rahatlar. Mutlaka yerine gelecektir verilen vaatler. Luzum yoktur kulak asmaya felaket senaryocularına. Ancak kulaktan kulağa dolaşan haberler pek de ic acıcı değildir. Kulubunuzun yeni sahibinin maddi sorunları vardır. Devletle de arası pek iyi değildir hani. Odemeler yapılamamaya başlamıştır. Adam şirket personelinin ( yani diğer şirketlerdeki personeli ile beraber takımınızdaki futbolcuların) maaşlarını odeyememeye başlamıştır. Devlet bankasına da el koyuverir bir sabah. Herkes konuşmakta ancak kimse hicbir şey bilememektedir. Ne olacaktır şimdi? Sizin ne gunahınız vardır, kulubunuzun sahibi batıyorsa? Ancak biri der ki “ adam bizim kulubun sahibi, yani kulup bizim değil ki onun” Once şaşırır, kızarsınız bunu soyleyene. Sonra, alkışlar arasında okumadan kabul ettiğiniz o tuzuk değişikliğine bakarsınız. Acı gercek karşınızdadır. En buyuk değeriniz zannettiğiniz, uğruna olumu goze alacağınız kulubunuz ve armanız aslında artık size ait değildir. Siz en buyuk değerinizi, isminizi ve armanızı satmışsınızdır, hem de bilerek, isteyerek ve bayram ederek. Donuş yoktur artık bu durumdan. O zaman anlarsınız karşı yakanızdakilerin neden yıllardır sizin yaptığınızı yapmadıklarını. Hic bir dikiliağacı olmayan, sabit geliri olmayan, stadı, taşınmazı olmayan bir kulubun, şirketleşse dahi ticari değerinin aslında sıfır olduğunu, kulubunuzu sattığınız, el ustunde taşıdığınız hemşehrinizin maddi sorunlarla karşılaştığında, sizin de battığınızı gorursunuz. Aranızdan biri cıkar der ki “ devlet yardım etsin” Oyle ya, 70 milyon nufus vergisini bugunler icin odemektedir. Duşunmeden kulubun satan delegelerin yaptığı yanlışın faturasını, tum Turkiye odemelidir. Bu sizin en doğal hakkınızdır. Oysa kimse kulak asmamaktadır size. Ofkeye kapılırsınız. Sucu devlete, valiye, belediye başkanına atarsınız. Gecmiş yonetimlerdir suclu olan. Sizi sahipsiz bırakan eski zengin hemşehrinizdir. Her yerde konuşmaya başlar, suclu arasınız, o gun, o tuzuk değişikliğine oy veren kongre uyeleri olarak. Oysa daha o gun, o herşeyin başladığı, akşamında rakı sofralarında karşı yakanıza bakıp bakıp keyiflendiğiniz gun gelmiştir herşeyin sonu. Sizsinizdir tek suclu. Hem de karşı yakanızdaki akil insanlar sizi uyarmış olmalarına rağmen, hazırlamışsınızdır bu sonucu. Bundan sonrası mı? Sizin her gun gune başlarken kufur ettiğiniz, bir basketbol macında başkanının canına kast ettiğiniz, kısa suren ikbal doneminizde caka sattığınız insanlar, sizin icin kafa yormaktadır. Cunku onlar cok iyi bilirler bir kulubun ve armasının değerini. O yuzden onlar 35,5 lardır. Ayrıca cok iyi bilirler ki spor rekabet demektir, ve rakipsiz rekabet olmaz. Yazı cok hoşuma gittiği icin burayada yazdım.Yorumlar duzgun olduğu surece konu acık kalacaktır.Ayrıca neden boyle oldu sorusuna ek olarak bende bişey eklemek istiyorum. Boyle beste yaparsanız daha cok uzulursunuz... Alıntı:
orucu tutmadık kafir dediler namaza gitmedik dinsiz dediler allaha yol verdik hep peşindeyiz biz musluman değiliz goztepeliyiz
__________________
(Goztepe)Neden Boyle Oldu? - Yusuf Guven
Futbol0 Mesaj
●20 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Spor
- Futbol
- (Goztepe)Neden Boyle Oldu? - Yusuf Guven