Aykut Kocaman ve Fahrudin Omerovic... 1996’da İstanbulspor’da başlayan, bugun Konyaspor’da devam eden, tam 24 yıla uzanan bir dostluğun hikayesi... İstikrarı mumla aradığımız Turk futbolunda belki de en uzun suren birlikteliğin perde arkası... Merak ettik, ikiliyle bir araya geldik ve ‘dostluk’ kavramının icini dolduran bir sohbet dinledik... Futbol dunyasında pek goremediğimiz şeylerden en onemlisi dostluk kavramıdır. Cıkarlar ilişkilerin onune gecer genel olarak... İstisnalar da var tabii, gormesini bilene buyuk ornek teşkil edebilecek kadar kaliteli hem de... Bugun işte size oyle guclu bir dostluğun hikayesini, guclu bir roportajla anlatmaya calışacağız. Aykut Kocaman ve Fahrudin Omerovic arasındaki dostluktan soz edeceğiz. Omuz omuza 24. sezonlarına girerken konuştuk ikiliyle. İstanbulspor’dan başlayan, Konyaspor’da devam eden hikayeyi dinledik. Futbolda ikinci adamın oneminden de bahsettik uzunca... Omerovic hocayla başladık... ‘En kritik secim’ “Turkiye’ye 1992’de geldim, Kocaelispor’a... O zaman 3 yabancı oynayabiliyordu. Kuzmanovski, Mirkovic ve ben vardım takımda. UEFA’ya gitme hakkı kazandık. Kocaelispor’dan 96’da ayrıldım, İstanbulspor’a transfer oldum. Ben gittiğimde kritik bir periyod vardı. Devreyi 13 puanla bitirmiş takımı hep beraber ikinci yarıda ligde tuttuk. Sonrasında hedefler buyudu. Aykut Kocaman geldi, Oğuz Cetin, Sergen, Gokhan Keskin... Epey guclu bir kadro kuruldu. 1997-98’de omzumdan sakatlandım. Kulup bana 3 secenek sundu. Yugoslavya’da 18 yaşında oynamaya başlamıştım. 9 sene Partizan forması giydim. Milli Takım kalesine kadar yukseldim. Arkamda iyi bir kariyer vardı. Devam etmek yerine ben de kaleci antrenoru olarak İstanbulspor’da kalmayı sectim.” ‘Aykut hoca, Avcı ve ben...’ “Futbolu cok sevdiğim icin antrenorluk zaten istediğim bir şeydi ve bu geciş bir gunde gercekleşti. Antrenorluk kariyerim boyle başladı. Yani Aykut hocayla arkadaşlığımız daha futbol oynarken başladı. 2000’e kadar da oynadı zaten o, son 7 hafta oyuncu teknik adam oldu, ben de vardım. Aykut Kocaman, Abdullah Avcı ve ben vardım. Metin Turel hoca başımızdaydı, o ayrıldıktan sonra Aykut hoca goreve gecti. Abdullah Avcı ayrıldı ve kendine bir yol cizdi, onu da tebrik ederim. Cok başarılı işler yaptı. Kaleci antrenoru olarak ekibindeydim ama 2004’te bana 1. yardımcılık teklifi yaptı. Her zaman hedefleri buyuk olan bir insanım. Profesyonelce, calışarak, cabalayarak bir yerlere gelmek isterim hep. Bu yuzden o teklifi kabul ettim.” ‘Kendimi duşunmedim’ “Yardımcı antrenorluk cok geniş kapsamlı bir gorev. İdman programları, oyuncu izleme, rakip analizi ve gunumuzde icine giren bircok parametre... Burada hocanın yukunu azaltmak onemli olan. Deyim yerindeyse Malatya’da sağ kolu olarak başladık işe. Uzun zamandır calışıyoruz birlikte. Her konuda iyi anlaşıyoruz. Sadece iş olarak değil, normal hayatta da bu boyle. Zaman zaman teklifler aldım. Elbette her insan kendi kariyerinde başarılı olmak ister. Gecen sene de Konya’dan teklif almıştım mesela. Ancak kendi kariyerimi duşunmek istemedim hic. Yani anlaşamasak, sorunlar yaşasak insan belki boyle bir yol secebilir. Fakat benim kendimi duşunmeme hic gerek kalmadı. Cunku hep iyi anlaştık. Aykut hoca bana cok buyuk bir calışma alanı bıraktı. Bu da ortaya iyi bir işbirliği cıkardı.” ‘İlk biz başlattık’ “Turkiye’de aslında bunu ilk Aykut hoca ile biz yaptık diyebiliriz. Herkesin kendi icerisinde elbette ekibi var. Ancak gercek anlamda cok şey paylaşmak, yardımcı antrenore mumkun olduğunca daha fazla alan bırakmak guvenmek, ilk gunden bu yana boyleydi bizde. Benim fikirlerim, onun fikirleri, guven, inanc... Beraber gittiğimiz yolda ne kadar beraber aynı noktalara varabiliyoruz o onemli olan. Bizim birlikteliğimizde de bu coğunlukla hep olumlu oldu. Ne konuşuyorsak mac oncesinde, hafta icerisinde, toplantılarda konuşuyoruz. Zaman zaman farklı da duşunuyoruz elbette. Bazen o, bazen ben haklı cıkabiliyoruz ama sonunda birbirimize her zaman guveniyoruz. Teknik direktor ne kadar alan bırakırsa yardımcı hoca o kadar kendini ispatlayabilir. Baskette de oyle. Obradovic’in yardımcısı mesela Avrupa’nın en kaliteli koclarından. Kim ne kadar uretiyorsa o kadar iyi şeyler cıkıyor ortada.” ‘Gorunduğu gibi değil’ “Aykut hoca dışarıdan sert gorunebilir. Malatya, Konya, Ankara, Fenerbahce... Cok anılarımız oldu, her yerde guzel şeyler de yaşadık. Zorlandığımız uzulduğumuz şeyler de oldu. Stresli bir iş sonucta. Ancak Aykut hoca dışarıdan gorunduğu gibi değil. İş dışında eğlenmesini de bilen, yaptığı esprilerle herkesi guldurebilen bir insan.” ‘En guvendiğim kişi’ Aykut hoca ise kısa ve oz konuştu yıllardır bir an olsun ayrılmayı duşunmediği Omerovic hakkında: “1996’da İstanbulspor’da buluştuk, iki futbolcuyduk. Futbolculuğumun sonuyla antrenorluğe geciş kısmının her safhasında var Omer hoca. Malatyaspor’a giderken ona antrenorluk hakkında goruşunu sordum, yapabileceğini soyledi ve o gunden bu yana belki de en doğru tanımlama şoyle olacak; ‘Uğraşan, arayan, yaptıklarımızı analiz eden’ tarafta cok buyuk rol ustlendi. Oyuna ait duşuncelerini surekli yenileyerek, geliştirerek bugune kadar gelişimde en buyuk yapı taşı oldu. İstanbul dışındaki yaşantımız hep beraber. Uyku dışındaki butun vaktimiz; takım, oyuncu, oyun konuşmakla geciyor. Bu yuzden duşuncelerim onda, duşunceleri bende. Bakış acılarımız benzer. Hep ne yapabiliriz diyoruz. Futbol yaşantımdaki ve ozel hayatımdaki en cok guvendiğim, dostum diyebileceğim insanlardan biri.” "Benim hayatım futbol. 12 yaşımdan bu yana futbolla yaşıyorum. Cok buyuk bir tecrubeye sahibim ama hala hicbir şey bilmiyorum. Oğrenmenin yaşı yok. Oğrenmeye devam. Bazen 24 saat bana yetmiyor. Bazı şeylere yetişmek icin. Antrenman organizasyonu, yonetimi, farklı araştırmalar, Avrupa’daki taktiksel değişimler nereye gidiyor? Başarılı takımların oyuncu profilleri nasıl? Bunların hepsini takip etmek icin dediğim gibi bir gun yetmiyor coğunlukla. Yarışta one gecmek zor. Herkes kendisine gore doğru yapmaya calışıyor. Ama ben herkesten ne kadar farklı bir şey yapabiliriz ona bakıyorum.” Farklılıklar peşindeyiz “Bizim takım kadar, Super Lig, alt ligler, Avrupa takımları, farklı ornekler, ureten kulupler, vizyoner duşunceler... Bunların hepsine gozatmaya calışıyoruz. Beyin ne kadar farklı calışırsa, bilgi toplarsa, bunu o kadar iyi kullanabilir.” ‘Balkanlar’dan gelenler farklı’ Takımdaki Yugoslav ekolu sizden mi kaynaklanıyor? “O coğrafyaya baktığınızda yalnızca futbolda değil, diğer tum branşlarda spora ne kadar yatkın olduklarını gorursunuz. Yaşadıkları savaşlar, zor yaşam koşulları mucadeleci genlere sahip olmalarını da sağladı. O bolgedeki sporcular yarışmayı, problem cozmeyi seviyor. Elbette kotuleri de var. Ancak genel profil bu. Avrupa futbolunu besleyen bir yer. Buradaki yaşam tarzına da cabuk uyum sağladıkları icin tercihte one cıkabiliyorlar.” İnternet Haber
__________________