’ Turkiye’de futbol denilince insanın aklına ilk once mazisi yuzyıl oncesine dayanan İstanbul takımları geliyor. İstanbul’un uc buyuk takımı ligde ağırlığı olan,tum ulkede milyonlarca taraftarı bulunan (kendi iddialarına gore ortada savrulan taraftar sayısını al alta toplarsak Turkiye nufusu 150 milyona cıkar!) futbolda soz sahibi kulupler olduğu gerceğini inkar etmenin psikiyatri ilmine muracaat edenlerin sayısını patlatacağına kimsenin kuşkusu yoktur. Hal boyleyken kendi yağlarıyla kavrulmak zorunda kalan,maddi imkansızlıklarla boğuşan Anadolu kuluplerine gonul verenleri anlamamak da aynı olcude mantık ilminin sınırlarını zorlayan olgudur. Ben doğma buyume Bursa’lıyım,tabiatıylan Bursaspor taraftarıyım. Ben Bursa’lı-veya Adana,Ankara,İzmir vs-birisinin kendi ili takımı varken İstanbul takımlarından birisinin taraftarı olmasını anlamakta zorlanıyorum. Hemen burada bir parantez acayım,gencliğinde babamın da BJK’lı olduğunu belirteyim. Fakat benim babam Beşiktaş’ı tutarken ortada bir Bursaspor realitesi yokmuş,babam eski bir futbolcu olması sebebiyle (bir zamanlar Bursa’da G.S-FB-BJK rekabetine benzer rekabet yaşanırmış,Babam Akınspor takımının antremanlarına cıkmış)1963 yılında Bursaspor kurulup once 2.ligde sonrasında terfi ederek 1,ligde mucadele etmeye başlayınca babamda aslına donmuş,Bursaspor’ a gonul verenlerden biri olmuş. Bursa’da profesyonel takım olmadığı yıllarda bir futbol severin İstanbul takımlarından birisine sempati duyması cok normaldir. Amma ve lakin bugun super ligde Bursaspor gerceği varken,butun handikaplara rağmen gururla mucadelesini surdururken Bursa’lı birinin kendi takımı haricinde bir takımı desteklemesini ben ait olduğu kente ve kentinin insanlarına karşı (en basit ifadeyle) gaflet olarak gorurum. Ben İstanbul takımlarının guc ve potansiyelini inkar etmemekle birlikte estirilen ruzgarın yapay olduğunu duşunuyorum. İstatistikler ve şablonlar bana biraz zorlama geliyor. Biten her sezonun ardından havalarda ucuşan iddialar,imalar,bazen şahitlerin beyanları şampiyonluğun saha dışı oyunlarla elde edildiği iddialarına inandırıcılık kazandırıyor. Sporda asla olmaması gereken oportunizm ve makyevelizmi cağrıştıran uygulamaların bir biri ardına sokun etmesi kazanılan şampiyonluğun hakkaniyetle bağdaşmadığı gerceğini gozler onune serebiliyor. Ben bu yaşıma kadar biten bir lig hatırlamıyorum ki,ardından spekulasyonlar yapılmasın,birbirinden ilginc iddialar ortaya sacılmasın. Bundan bir-kac sene oncesinde BJK’lı yoneticilerin ortaya attığı ‘’şerefli ikincilik’’kavramı irdelendiğinde iddialarda azda olsa gerceklik payı bulunduğunun belgesi niteliğindeyken,kendi şehrinin takımı varken İstanbul dukalığına koru korune biat etmenin, teslim olmanın anlamını izah etmekte zorlanıyorum. Ligde Ali Cengiz oyunlarıyla kazanılan şampiyonlukların ardından Avrupa kupalarına katılan takımların coğunlukla sukut-u hayale uğramasının ardında yatan gercek sanırım budur. Lutfen kimse bana F.Bahce’nin şampiyonlar liginde ki başarısından bahsetmesin,biz galiba toplum olarak biraz duygusal davranıyoruz,başarıları olabildiğince abartıyor,başarısızlıkta sorumluluğu başkasına paslıyoruz, ozeleştiri kulturunden nasibimizi almıyoruz,işin kolayına kacarak hayali duşmanlar yaratıyor,hedef şaşırtmayı marifet sanıyoruz. Yerine gore devlet makamını işgal eden populist politikacıların,mafyoz takılanların ve boyalı basının tam desteğine sahip olduğu halde İstanbul takımlarının Galasaray’ın UEFA kupasını kazanmanın haricinde elle tutulur beynelmilel bir başarı olmaması ne anlatmak istediğimin ozeti niteliğindedir. Pazar gunu G.Antep’te ofsayttan attıkları golde son dakikada galip geme becerisini gosteren Arslanlar! Dun gece kendi daha ve seyircisi onunde adı-sanı duyulmamış bir takım karşısında sefilleri oynamasının sebebi-hikmeti de budur. G.Antepspor’u ligler başlamadan Bursa’da duzenlenen bir turnuvada seyretmiştim. O gun bizim ‘’Timsah’a ‘’sahayı dar etmişler bir birinden şık gollerle mucadeleyi farklı kazanmışlardı. Gorebildiğim kadarıyla Mesut Bakkal hoca koşan,savaşan,mucadeleyi bırakmayan taş gibi bir takım kurmuş Kurmuş yaaa,İstanbul takımlarının metafizik guclerin yardımıyla! gozleri gecici korluğe ducar olan hakemlerin himmeti sayesinde uc puan almasının ardından bir hafta gecmeden ilahi adalet tecelli etti,cok bilmiş futbol ulemalarının gozu onunde sefilleri oynamaktan kurtulamadı. Olan G.Antepspor’a oldu,goz gore gore tum Turkiye’nin gozleri onunde katliama uğradı,puan kaybetti.. Gaziantepspor’da bir zamanlar asansor takımdı,bir iner,bir cıkardı. Gaziantep’in puanın gasp edilmesi ne yazık ki malum guc odaklarınca gorulmezden gelindi,bir-iki insaf sahibi kalem erbabının itirazı dışında tepki gormedi, Yarın Antep’liler gasbedilen puan ve puanlar yuzunden tehlike yaşarlarsa bunun hesabını kim verir. Zannedersem icinde bir parca vicdanı olan hicbir Allah’ın kulu bu rezaleti savunmaz,savunmaya calışamaz. Bursa’da olduğu gibi muhakkak Gaziantep’te de İstanbul takımlarına meyleden vardır,butun Anadolu seyircisi bu aymazlığa renk farkı gozetmeden tepki gostermelidir. Bilinmelidir ki adaletin sadece İstanbul takımlarının hakkı olduğunu ima eden futbol canisi şer odaklarının oyunu bozmak bizim elimizdedir,Anadolu kentlerinde yaşayanlar kentinin takımına sahip cıkmalıdır. En azından ben bu amacla yazılar yazıyorum,fikrimi acıklıyorum,İstanbul dukalığının zulmune artık yeter denilmesi gerektiğine inanıyorum. . Doğduğum,buyuduğum,yaşadığım kentin takımı ‘’Timsah’ım ‘’varken kapı kule’nin dışında başarısı parmakla sayılacak kadar az olan takımların adını zikretmeyi zul addediyorum,addetmeyene de hak vermiyorum... Not..Bu yazı 9 kasım tarihinde Milliyet blog'da tarafımdan,Umit ipekceker imzasıyla yayınlanmıştır.Yanlış anlaşılmalara sebebiyet vermeme adına ilgililere duyururum. __________________