Unutulmaz Roportaj - KAZIM KOYUNCU...!!!!
Trabzonspor0 Mesaj
●38 Görüntüleme
- ReadBull.net
- TV, Sinema, Sanat ve Spor
- Spor
- Trabzonspor
- Unutulmaz Roportaj - KAZIM KOYUNCU...!!!!
-
04-10-2019, 19:20:16Soyleşi: Aytekin AKAY "Trabzonspor’u tutmak sadece o yorenin cocuğu olmakla acıklanabilecek milliyetci bir davranış değildir. Benim icin Trabzonspor, en guclulere karşı koyan ve herkesi yenen hayali kahramandı. Oyle bir kahramandı ki statukoyu bile devirmişti.” İşte boyle diyor Kazım Koyuncu...1992 yılında Mehmet Ali Beşli ile kurdukları dunyanın ilk Laz Rock grubu "Zuğaşi Berepe (Denizin Cocukları) ile tanıdık O’nu... İstanbul Siyasal’dan siyasi nedenlerle ayrılan Kazım icin 90’ lı yılların ortasında yol, muzik yoludur, tabii bir de Trabzonspor vardır hayatında... Uc İstanbul takımının iktidarıyla kafasını bozmuş coğu insana inat Trabzonspor’u hep icinde taşır Kazım... O herkes gibi sonuclarla yaşayan biri olmasa da, sonuc da bekler tuttuğu takımdan. Her yıl, "Artık bu yıl şampiyonuz” diye duşunur. Cunku O’na gore Trabzonspor’da oynayan her futbolcu, 'şampiyon olacak takımın futbolcusu’ psikolojisiyle sahaya cıkmalı. fiampiyonluğa inanmayanın, halkını, taraftarını da inandıramayacağını hatırlatan Koyuncu, "Hic kimse boşuna Trabzonspor’un şampiyon olup olmamasını tartışmasın. Mazimiz her şeyi tum cıplaklığıyla yuzumuze vuruyor.” şeklinde konuşuyor. Tunel’deki ZB studyolarında bizi ağırlayan Kazım Koyuncu, "Siz bulmasaydınız ben bulacaktım sizi” demesi ve derginin her sayısını takip etmesi "Trabzonsporlu sanatcı duyarlılığı” olsa gerek. Futbolu O’na iki isim sevdirdi: Trabzonspor ve Armando Dieogo Maradona...Trabzonspor’u da Maradona’yı da aynı nedenlerle seviyor; iktidarın iktidarlarını yıkan ve farklılığı getiren eylemleri... Karadeniz muziğine getirdiği yeniliklerle Turkiye’ye malolan Koyuncu, yakın bir zamanda Trabzonspor gibi Avrupa sahalarında boy gosterecek. Tulumuyla, gitarıyla, Trabzonsporluluğuyla... "Bendeki Trabzonspor sadece futbolu temsil etmiyor, zaten etmemeli de... Trabzonspor, Turkiye’de surekli şampiyon olanlar dışında olan her şeyi temsil ediyor” - Trabzonsporluluğunuz, yoresel bir takım nedenlere mi dayanıyor? - Hayır, sadece bununla acıklanamaz. Trabzonspor’un bendeki ifadesi, statukonun karşısında yer alması, statukoyu parcalaması, guclulere karşı gucsuzlerin var olduğunu ve onların da bir şeyler yapabileceğini gostermesidir. Trabzonspor, sadece bir yore takımı olarak ben de ifade bulmuş olsaydı, bu lokal bir şey olurdu ve de cok doğru temellere oturmamış olurdu. Oysa Trabzonspor, sadece Trabzon’ u değil tum Karadeniz’i aşmış bir olgu. Evrensel değerlere sahip olan benim icin de Trabzonspor, Turk futbolunun en evrensel değeri ve en onemli unsurudur. Modern zamanların Trabzonspor’u! - Siz Karadenizli ve Laz bir sanatcısınız ama sizi Urfalı da dinliyor, Muğlalı da... - Karadenizli dışında cok sayıda dinleyici kitlem var ve sık sık onlarla konserlerde buluşuyoruz. Urfalı, Diyarbakırlı, Mardinli o kadar fazla Trabzonspor taraftarı var ki, bu memleketlilikle acıklanabilecek bir olgu değil. Aslına bakarsanız, yoksulların, ezilenlerin, "farklı olanların” var olduğu ve birbirleriyle dayanışma icinde olacağı duygusunu ifade ediyor. "İnsan neden Diyarbakır’dan Trabzonspor’u tutar?” diye bir soru sorulduğunda, "Guclulere karşı direnen ve statukoya hayır diyen anlayış nedeniyle” cevabını buluyorum. - Trabzonspor, sizin soylediğiniz anlamda hala "gucsuz”lerin yanında bir felsefeye mi sahip; yoksa o da “gucluler”in kıyısına coktan gecti mi? - Sorunun duğumlendiği yer burası işte. Kendine has yapısından dolayı Trabzonspor var oldu. fiimdi modern zamanların birtakım ilişkilerini yaşıyoruz. Trabzonspor, modern zamanların kendine dayattığı ilişkilere girdiği andan itibaren cokuşu de başladı. Biz, varlığımızı anlamlandıran değerlerimizi unutmaya başladıkca ne anlama geldiğimiz de anlaşılmıyor. Eğer kendimizi uc buyuk kulubun yanında dorduncu kulup olarak adlandıracaksak, alınacak şampiyonlukların da bir anlamı olmayacak. Oysa kazanacağımız şampiyonluklar, tıpkı eskisi gibi oynanan futbol, kazanma hırsı, diğerlerinden farklılığımızı ortaya koyacak. Trabzonspor olarak, o eski değerlerimizin peşinden koşmalıyız. - Sevgili Kazım, Zuğaşi Berepe’de farklı bir muzik ve farklı bir Kazım Koyuncu vardı, şimdi ise daha farklı bir Kazım Koyuncu var. Tıpkı Trabzonspor’un 70’ li yıllardaki Trabzonspor olmadığı gibi... - Evet ancak, ben cok farklı bir hayat yaşıyorum. Her ne kadar eskiye gore daha populer biri olsam da, popularitenin getirdiği yaşam bicimini hayatıma sokmadım ve hayatımın sonuna kadar da sokmayacağım. Televizyonlarda gorunur olmaktan gurur duyan bir insan değilim ve asla da bununla gururlanmam. Eski arkadaşlıklarım, dostluklarım suruyor. Hakkını vererek muzik yapmak, doğru bildiğim ne varsa peşinden gitmek benim icin cok onemli. Değişen ne? Eskiden 10 bin satıyordu albumlerim, şimdi 100 bin satıyor. Hayatım daha da zorlaşmıştır; Trabzonspor gibi. Ben kendimle ilgili bir takım secenekler koyabiliyorum, Trabzonspor da son bir yıldır bu secenekleri koymaya başladı. Ben de farklıyım Trabzonspor da farklı. Albumum 1 milyon da satsa kimse beni albumu 1 milyon satan diğer şarkıcılarla aynı kefeye koymayacaktır. - Değişime kayıtsız kalmayalım ancak değişirken de başkası olmayalım. "Kendimiz olarak - kalarak nasıl değişebiliriz?”i tartışalım... - Değişirken, eskiye dair olan her şeyin bir kısmını da ortaya cıkartmak gerekiyor. Trabzonspor, Turkiye’de surekli şampiyon olanlar dışında olan her şeyi temsil etmeli. Bendeki Trabzonspor sadece futbolu temsil etmiyor, zaten etmemeli de... Yoneticilerden, futbolculardan, sizden daha cok başka insanların hayatlarını etkileyen bir olgu. Mesela bununla ilgili buyuk sorumluluk taşıdığımı duşunuyorum. Farklı olan Trabzonspor - Hissettiğiniz sorumluluğu tam olarak nasıl acıklarsınız? - Bir sanatcının cok sevildiğini bildiği noktada urununu koruma gudusu onun icin beladır. Hani, bir album yaptım cok sevildi, bunu koruyayım, onu devam ettireyim gudusu...Etliye sutluye dokunmama gibi kaygılar da taşır boyle sanatcılar. Sanatcının kişiliğini bitirmeye doğru giden yoldur bu ve ben de karşılaşıyorum boyle hallerle. 2 bin kişinin alkışını aldıktan sonra, "Ben ne kadar muthiş bir adamım” duygusuna kapılıyorum...Ve bu saatten sonra da kendime cekiduzen vermek icin mucadeleye girişiyorum. Bireysel olarak boyle duşunuyorum. Konu Trabzonspor olunca, mesela, orada oynayan futbolcuların kendini cok ozel hissetmesi ve insanlara bir şeyler vermek zorunda olduklarını bilmeleri gerekir. Bu duygu saf bir duygu olabilir ama boyle duşunuyorum. Karadeniz muziğiyle caz yapılsın - Bir yerde, "Hopa da Trabzonspor’u tutmazlar” dediniz. Neden Hopalılar Trabzonspor’u tutmaz? - Acıkcası Hopa da Lazlar daha cok Fenerbahce’ yi tutar. Benim ailemdeki herkes de Fenerbahceli’dir. Normal olan benim de Fenerbahceli olmamdır ancak kafayı biraz kaldırdığımda, biraz farklı olduğumu hissettiğim anda farklı olanla buluşabildim. Farklı olan Trabzonspor’du. Mesela kazara Fenerbahceli olsaydım hayatımda futbolun bu kadar yeri olmazdı; en fazla arada bir Fenerbahce maclarının ozet goruntulerini izlerdim; futbolun bende bir karşılığı olmayabilirdi. - Turkiye’de size futbolu, futbol otesi yaşatan takım Trabzonspor, ya yurt dışında? - İngiltere’de Liverpool ’u, renk ve karakter benzerliğimizden dolayı da Barcelona’yı cok fazla seviyor ve tutuyorum. - Sevgili Kazım, unlu ve populer bir sanatcısın. Populer olan insanların eski takımlarını bırakıp populer takımları tuttuğuna şahit olduk... - Bazen, "Aaa Trabzonspor’u mu tutuyorsun?” diyenler var; şaşırıyorlar yani. Eee, "Ne var diyorum?” ben de... - Albumunuz 10 bin satarken Trabzonspor’u tutmak normal gibi goruluyor. Cunku boyle duşunen insanlar, "Trabzonspor, albumu 10 bin satan bilmem kacıncı sınıf sanatcıların takımı” diye duşunuyor... - Hayatta doğru bildiğim şeyleri şuphesiz soru işaretiyle algılamışımdır ancak o soru işareti kalktığı yerde de o doğruları sonuna kadar savunmuşumdur. Trabzonsporlu olmakla kendimi ayrıcalıklı ve farklı hissediyorum. İlla bir futbol takımının peşinden gidilecekse bu takım bana gore Trabzonspor’dur. Bir futbol hareketi olarak Trabzonspor’u desteklemek de bana gore ayrıcalıklı ve elitist bir durumdur. - Trabzonspor da Kazım Koyuncu da Karadeniz’ den yola cıktı; ulusal bir muzisyen oldu... - Karadenizli insanlarla muzik ya da konser noktasında tam bir tanışma sağlamamışken beni Turkiye’nin diğer yorelerinden insanlar dinliyordu. Dort Diyarbakır konserim var, Tunceli’ ye gittim. Yine bu ay icinde Doğu-Guneydoğu turnem var. Trabzonspor da ben de Karadeniz’den yola cıktık ama nereden yola cıktığı kadar nereye ulaştığı da cok onemlidir. Biz buyumek zorundayız ve herkesle bir şeyleri paylaşmak zorundayız. Karadenizliler, evrensel değerleri ust noktalarda olan topluluklardır. Gerek Trabzonspor, gerekse bizim gibi sanatcıların yaptığı iş bunu daha iyi gosteriyor. - "Zuğaşi Berepe”, "Dinmeyen”, "Viya” derken şimdi de Hayde... O eski radikal soylemi hafiflettiniz... - Yoo, radikal soylem yerinde duruyor aslında, ancak arayışlarım var. Zuğaşi Berepe’yla yaptığımız Karadeniz muziğinden ziyade rock muzikti. Lazca’yı kullanmamız, bu dilin yok olmamasını istememekti. Rock, ozgun-rock karışımı muzikler, hatta son 5-6 yıldır elektronik muziklerle de uğraştım. Tum etnik muziklere karşı duyarlılığım var; Karadeniz muziğini de yeni yeni oğrendiğimi duşunmuyorum. Hayde, biraz daha olgunlaşmış Karadeniz muziğiyle batı muziği konsepti diye duşunuyorum. Ama hayatımın sonuna kadar da Karadeniz muziği yapacağım diye bir kuralı da kabul edemem. "Zuğaşi Berepe” daha cok rock, "Dinmeyen” ozgun muzik, "Viya” ne olduğu tam belli olmayan işaret veren bir albumdu. fiunu belirteyim, idealimdeki sounda yaklaşmak icin epey daha surem var. - Volkan Konak’ın muziğinde de sizin muziğinizde de Karadeniz’de olmayan pek cok calgıya rastlayabiliyoruz... - Karadeniz turkulerine elektrik gitar, bas gitar sokan bir insanım. Karadeniz muziğini yozlaştırdığım noktasında eleştiriler gelebilir. Ama o enstrumanları muziğime sokmak icin yırtınıyorum. Emek verilsin Karadeniz muziğiyle caz yapılsın. Ama lutfen emek verilsin. Unlu olduğumu duşunmuyorum - fiu an unlu biriyle konuşuyorum. Sizin gibi unlu olamayacağım nasıl olsa, hic olmazsa unlu olmanın hayatınıza getirdiklerini anlatın da kendimizi teselli edelim? - Cok unlu olduğumu duşunmuyorum. Ancak, cok unlu olduğunu duşunen ve de onları cok sevdiğini sanan binlerce insan var. Bu sevginin yalan olduğunu duşunuyorum. Beni seven cok insan var ve sadece o sevgiye inanıyorum. Neden inanıyorum? Cunku, beni televizyonlarda gormeden, sadece yaptığım marjinal albumlerle seven insanlar bunlar. Beni sevenler, elbette televizyona cıkmamı istiyorlar ancak sacma sapan yerlerde de gormek istemiyorlar. Muzik yapıyorum ve yaptığım muzik sadece şarkı soylemek değil. Hayat dışarıdan bakıldığında cok karmaşık, cok yoğun ama bu hayatı seviyorum cunku cok sevdiğim bir şey yapıyorum, muzik yapıyorum. - Cevreniz genişledi, zaten gazeteciler ve televizyonlar da buraya akın ediyor... - Cok acık soyluyorum, bunu birileri yanlış da anlayabilir, hep muzikle, konserlerle, dizi ve film muzikleriyle anılmak isterim. Uretmek istiyorum. - Muziğinize etnik muzik desek, sanatınızı sınırlandırmış olacağız gibi geliyor bana... - Aslında ne isim vereceğimi ben de bilmiyorum ancak "Hayde”yle birlikte esas yapmak istediğim muzik noktasına yaklaştım. O da, Tiflis’ten Trabzon’a bir hat izlemekti. Gurcistan’a gittim, orada cok değerli sanatcılar ve eserler var. Beri tarafta Trabzon ve civarında su yuzune cıkması gereken oyle değerli eserler cıktı ki karşıma. Yani yeni cizgimizi, Tiflis-Trabzon konsepti olarak adlandırabiliriz. Bundan sonra, butun dunyaya hitap eden Karadeniz ve modern muzik anlayışını bir araya getirme niyetindeyim. Trabzonspor, Liverpool, St. Pauli - Statukoyu, ayrıcalığı kabul etmeyen, ozgurluk duşkunu pek cok kişi ya futbolu hic sevmiyor; sevenler de Trabzonspor’un kazanmasını istiyor... - Futbola karşı durup da, futbol sevgisi ust duzeyde olan cok solcu, demokrat, aydın insanlar tanıyorum. Onların bircoğu futbol sevgisini soyleyememiştir. Aslında futbol, dunyanın en kolektif toplu hareket ve eğlence bicimidir. Ancak hangi guclerin elinde olduğu cok onemlidir. Ve bugun de kotu niyetli kişilerin elinde olduğundan, futbol zarardır... Futbol ustunden siyaset yapanlar, ihaleler alanlar, inşaatlar yapanlar varsa, futbol icinde cok gunah barındıran bir gercek olarak karşımızda durmaktadır. Bunlara rağmen futbolu cok seviyorum ve Trabzonspor’u tutuyorum. - Duruşunuza uygun bir de Turk futbolu ve futbolcusu yorumu dinleyelim mi sizden? - Turk futbolunda parlak, farklı futbolcu pek yok. Mac sonunda bir suru konuşmalar yapıyor ya futbolcular, "Ulan” diyorum, ben bu adamların konuşmalarını nasıl dinliyorum? Klişesiz, anlamsız, zekadan eser taşımayan konuşmalar... Yurtdışında arada farklı portrelerle, olaylara karşılaşırsınız. Mesela Maradona, futbolu sevmemde en onemli etkisi olan adamdır. Sadece buyuk futbolcu olduğu icin değil, o ucarı hali, yenilse bile dimdik ayakta kalabilmesi ve hala sevilmesi, ozgurlukcu hali beni futbola cekmiştir. - Trabzonspor’un şampiyon olması mı, şampiyon olma konusunda gosterdiği caba mı daha onemli? - Bu kadar konuşmadan sonra, şampiyon olma konusunda gosterdiği caba demem lazım ancak şampiyon olmalıyız. Burada, belki ilk kez “sonuc”tan yana olacağım ama şampiyonluğa ihtiyac var. Boyle bir mazi, boyle bir tarih bunu hak ediyor. Turkiye’de Trabzonspor, Almanya’da St.Pauli. Bu tur takımlar liglerinde şampiyon olmalı. 'Uh aha’ tribun ambiansını yansıtıyor - Neden St. Pauli? - Cok aykırı bir takım. fiimdi ikinci ligdeler, tribunlerinde diğer takımların tribunlerinde goremeyeceğiniz insanlara ve daha başka farklılıklara rastlarsınız. - Trabzonspor takımı karşınızda olsa neler soylerdiniz onlara? - Bir kere her sene şampiyonluğa oynayan bir takımın oyuncusu olarak sahaya cıkmalarını isterdim ki o seneyi sondan beşinci bitirseler bile. Mazimiz bunu hak ediyor. - Muzisyen Kazım Koyuncu’nun muzik yolculuğu soluksuz surecek mi? - Tasarladığım iki album daha var. Belki arada extra bir album daha yapabilirim. Bir de kendime yaptığım eserler var. Onları internet siteme dokup yayınlamak istiyorum. Muzik dışında ise, Turkiye’de yaşadığım konser coşkusunu yurt dışında da yaşamak istiyorum. Bu sene sonunda kendi şarkılarımı, Amerika, Fransa, İngiltere, Almanya, Gurcistan gibi ulkelerde soylemek istiyorum. Karadeniz muziği bu projeler icin buyuk avantaj. Cunku, kemence ve tulum, cok ilgi ceken enstrumanlar. - "Hayde” albumunuzdeki "Uh Aha”yı Trabzonspor tribunleri icin yazdım dediniz... - Evet, tribun ambiansını iyi yansıtan bir eser diye duşunuyorum. "Oy Fadime” de oyle... İnsanların alıştıkları seslerden biraz uzaklaşmaları gerekiyor. Boyle soylediğim iyi de oldu, sizlerle buluştum. Zaten bu buluşmayı ne zamandır bekliyordum... İyi ki geldiniz... - Biraz zor bulduk sizi.. - Siz bulamamış olsaydınız ben bulacaktım sizi. İnanın bu buluşmayı cok ozluyordum. SATIRBAŞLARI... - Karadeniz dışında dinlenmek, sevilmek beni cok memnun ediyor.. Ama ben Karadenizsiz muzik yapmak istemiyorum. Karadeniz’e daha ozel ve ozgun hazırlanıyorum. - Yaptığım muzik siyasi tavrımdan daha onemlidir hem de dunyanın butun siyasetlerinden daha onemlidir. Siyasetler, devrimler, karşı devrimler bir gun bitebilir ancak turkuler, şarkılar yuzlerce yıl kalır. - Diyelim ki albumum 1 milyon satacak, bu satıştan gelen parayla pek cok kişinin de hayatı değişecek. - Zuğaşi Berepe cok bilincli bir gruptu ancak grup olarak devam etmek cok zor. Esas olarak Mehmet Ali Beşli ve ben grubun onculuğunu yaptık. Zaten o gruptan pek cok arkadaşla calışmaya devam ediyoruz. Ben onları orkestra gibi gormuyorum, onlar da beni artist-sanatcı gibi gormuyor. - Solcu bir insanım. Genel anlamda solculuğun anlamı da, ezilenlerin, yoksulların, emeğiyle hayatta kalmaya calışanların yanında olmak. Solculuğumun bir adım otesi de, estetik anlamda anarşizme daha yakın bir duruştur. - Butun dunyanın butun toprakları hepimizindir. Butun şarkılar, dunyadaki tum insanlarındır, tum topraklar da memleketimizdir. Yunanistan’a giderken vize almaktan hic hoşlanmıyorum, zoruma gidiyor. Oradaki toprakla buradaki toprak aynı. - Futbolda saha dışı olaylar var ama futbol o kadar basit bir oyun ki! Yapmanız gereken tek şey, yediğinizden daha fazlasını atmak. - Babam, cok ozel bir insandır, aydındır da. O da hak-hukuk-adalet kavramlarını “değer” olarak goren ve onemseyen biridir. Şu anda Hopa da 2 sandalyeli bir berber dukkanı var. - İstanbul bir aşk... Nefret edebiliyorsun ama ayrılamıyorsun. Hopa ise benim memleketim ve Hopa’yı cok seviyorum; en son gidip oleceğim yer de orası... fiu da var; Afyon’a gittiğimde de, Berlin’e gittiğimde de yabancılık cekmiyorum. - 100 bin uye projesini onemsiyorum. Bunu duşunenler, camiaya demokrasiyi sokmuşlardır. Trabzonsporluluğumla bir kez daha gururlandım. __________________