Kopeklerin ve insanların ortak tarihi biraz sislidir, ama gorulmez değildir. Kopeklerin yaşamı insanın varoluşu ve tarihiyle oylesine ic ice ortulmuştur ki, bir insanla bir kopeğin ilk kez ne zaman ve nasıl karşılaştığı tam olarak bilinememektedir. Tarih oncesinde, insanoğlunun ilkel yaşamı icinde kopekler cok yararlı olmuştur. Evcillleştirilen kopek insanoğlu icin ilk olarak bekcilik gorevini ustlenmiş; sahibini ve yaşadığı yeri duşmanlar ve diğer hayvanlardan korumuştur.

İlk insan, kuşkusuz, kopek dostundan en cok avlanmak icin yararlanmıştır. Kopek insanoğlunun ailesinin bir parcası olduğu gibi, insanoğlu da surunun bir parcası olmuş ve birlikte avlanmak her iki taraf icin de bir cıkar sağlamıştı. İnsanoğlunun ciftlik hayvanlarını koruması amacıyla kopekleri kullanışı daha da eskiye dayanır. Peki ama, kopeğin insanoğluna yaklaşmasının sebebi neydi? Uzmanlara gore bunun uc onemli nedeni vardı: Yiyecek, ısınmak icin ateş ve toplu halde yaşama gereksinimi.

İnsan ve kopeğin ilişkisi uzerine calışmalarıyla unlu bir tarihci olan Lloyd M. Wendt, "Dogs" (Kopekler) adlı cok ayrıntılı bir kitap yazmıştır. Wendt, insan ve evcilleştirilmiş kopek ilişkisinin 100.000 yıl oncesine dayandığını savunur. Kuzey Afrika ve Ortadoğu bolgelerindeki buluntular, insanlarla kopeklerin birlikte gomulduklerini gostermektedir. Bu ilişkide şiddet yoktur. Son karbon testlerinde buluntuların 92.000 yıl oncesine ait olduğu saptanmıştır. Wendt, Cezayirlilerin buldukları mağara duvarlarında 10.000 yıl oncesine ait av sahnelerinde tasmalı kopeklerin kullanıldığına dikkat ceker. Tarihciler, insan kopek ilişkisinin başlamasını 80.000 yıl oncesne dayandırmıştır. Bu, mızrağın bulunuşuyla aynı donemdir. Mızrak insanoğlu icin bir savunma aracı olduğu kadar oldurme aracıydı da. İşte insanoğluyla kopeklerinde ortak avlanmalarının bu tarihlere rastladığı tahmin edilmektedir.

O tarihlerde kopeğiyle yan yana yuruyen insanın bugun sık sık rastladığımız goruntuyle pek benzerliği olmadığı muhakkak. İnsanoğlu ilk kez kopekle ilişki kurduğundan beri cok de---gıs---miştir. Kopeklere gelince, onlar o zaman da konuşmayı bilmiyordu, ama bugunku goruntusunden farklı olarak, daha cok tilki ya da cakala benziyordu. Evcilleşen kopek evcilleşen insanoğlu gibi, epeyce farklılaşmıştır. Bugun artık evcil kopekler, vahşi olanlardan ayrı sınıflandırılmaktadırlar. Evlerimizde yetiştirdiğimiz kopekler, Canis Familiaris sınıfındandır. İnsan-kopek ilişkisinde, her iki tarafın da de---gıs---ime uğradığını kabul etmek onemli bir adımdır.

Kontrol altında uretilen ilk evcil kopeklere gocebe kavimlerde rastlıyoruz. Mısırlılar kopekleri avlanma ve diğer yetiştirdikleri hayvanları koruma amaclı kullanırken, Ortadoğu\'nun savaşcı toplumlarının amacı farklıydı. Mısır, bir taraftan deniz bir taraftan colle cevrili olduğu icin korumalı bir alanda sayılırdı. Ancak, diğer Ortadoğu uygarlıkları birbirleriyle cok daha yakın sınırlar icindeydi. Pers, Asur, Hitit, Sumer ve Babil\'de daha cok Hindistan\'dan geldiği tahmin edilen dovuşcu kopekler tercih ediliyordu. En iri ve en iyi coban kopekleri Tibet\'te, en hızlı av kopeğiyse Mısır\'da yetiştiriliyordu. İnsanoğlu denizlere acıldığı donemlerde de, bazı gorevler icin yetenekli kopeklere ihtiyac duymuştur.

Mısırlılar
Kopeklere ilk ununu Mısırlılar kazandırmıştır. Gunluk aşamda kopeğin oylesine onemli bir rolu vardır ki, dinle bile butunleştirilmiştir. Tanrı Anubis bir kopek figuruyle ya da insan vucudu uzerine bir kopek kafasıyla resmedilmiştir. Kral mezarlarında kopek heykellerine rastlarız. Bunlar, hırsızlar icin caydırıcı olacağı ve oluye yeni dunyasında klavuzluk edeceği inancıyla mezarlara konulmuştur. Mısırlılar kopeği o kadar onemsemiş ve sevmiştir ki, onlara zarar verenlerin cezalandırılması icin yasalar getiren ilk toplum olmuştur.

Yunanlılar ve Romalılar
İskender ve ondan sonraki Roma İmparatorları da kopeğe değer vermiştir. Yunan ve Romalıların Mısır\'la ticari ilişkileri sonucu, Hellen aristokrasisinde kopekler onemli bir yer edinmişlerdir. Ancak, Yunanlılar kopeklerini cok ceşitli amaclar icin kullanmıştır. Mısırlılar yarı izole bir toplum olarak gelişirken, Yunan ve Roma toplumları, coğrafi konum itibariyle daha cok ticari zihniyetli toplumlar olan Akdeniz ve Ortadoğu kulturlerinin bir karışımıdır. Bu eski kulturde yaşam rekabet uzerine kuruluydu ve toprak cok değerliydi. Yunanlılar, Pers ve diğer savaşcı toplumlardan gordukleri gibi iki cins kopek kullanırdı. Biri oldukca iri yapılı, ablak suratlı Molossian Tazısı, diğeriyse yine iri yapılı, ama daha cevik ve hızlı, sivri burnuyla daha estetik olan Laconian Tazısıydı. Aristoteles her iki cins kopeği de cok severdi; dişi Laconian\'ın daha iyi huylu ve daha akıllı olduğunu soyler, ama iyi bir dovuşcu olduğunu da yadsımazdı. Yine de, doğuş icin bir secim yapmak gerekirse, Molossian one cıkardı.

Molossian adı, Kuzey Yunanistan\'da bu cins kopeğin yetiştirildiği yoreden gelir. İskender Donemi\'nin Molossian cinsi bugunun Mastiff cinsinin atalarıdır. Bu iri, guclu, korkusuz ve akıllı kopek yuzyılların savaş kopeği olmuştur. Yunanlılar ve daha sonra Romalılar bu kopekleri bir tur suvari birliği olarak kullanmışlardır. Laconian Tazısınınsa Sparta\'dan geldiği sanılmaktadır. Hızlı ve vahşi, ama Mastiff cinsinden daha ince yapılıdır.

İnsanla kopeğin ikili yaşamına ait ilk yazına, Yunan klasiklerinde rastlıyoruz. Odyssey destanında, Troya Savaşı donuşundeki zorlu ve maceralı yolculuğundan sonra ukesine ve krallığına nihayet ulaşan Yunan Savaşcısı Ulis\'i kimse tanımaz, ancak artık cok yaşlanmış ve her tarafını pireler sarmış kopeği Argos, sahibine doğru yaklaştığında herkes onun Ulis olduğuna inanır ve onca yıl sahibini beklemek icin yaşam savaşı veren hayvan onun ayakları dibinde kuyruğunu sallayarak mutlu bir şekilde olur.

Eski Yunan\'da insanın en iyi dostu olan kopek, Eski Roma\'nın da kurucusudur. Mitoloji\'de Roma\'nın kuruluşu adın savaşan Romulus ve Romus adlı ikiz kardeşler kurt sutuyle beslenerek buyumuşlerdir.

Kopeklerine ilk kez civili, kalın deri tasmalar taknalar Romalılardır. Roma\'nın yukselişinde kopeklerin de payı vardır, unlu Roma Ticaret Yolları\'nın guvenliği icin, nobetci askerlerle birlikte sayısız bekci kopeği koruma gorevi yapmıştır. Romalılar, kopekleri aynı okuz ve at gibi ağır yuk arabalarını cekmek icin de kullanmışlardır.

Ortacağ ve Ronesans
Roma İmparatorluğu\'nun cokuşunden sonra, Kara olum diye bilinen veba salgını tarihte toplumu harekete geciren onemli olaylardan biri oldu. İşte bu sırada kopekler hakkında olumsuz efsaneler ortaya cıktı. Tarihci Elizabeth Thurston\'ın "The Lost History of the Canine Race" (Kopeklerin Kaybolan Tarihi) adlı kitabından bahsettiği gibi, pireler aracılığıyla yayılan bu olumcul hastalığa karşı, do---gus---tan bağışıklı olan kopekler artık kendi başlarının caresine bakmak zorundaydılar. Buyuk ve kucuk baş hayvanlar, kumes hayvanları bu mikroptan telef oluyor, insanlar aclıktan birbirlerini olduruyorlardı. Boyle bir donemde cok az insan kopek besleyebildi ve sahipsiz kalan kopekler suruler halinde başıboş dolaşarak tehlikeli oldular.

Yine bu derebeylik doneminde aristokratlar verimli topraklara ve ozellikle de hala bircok hayvan turunun bol olduğu, zengin doğal kaynaklara sahip buyuk ormanlara el koydular. Bu sıralarda avlanmaya karşı duyulan buyuk ilgi de---gıs---ik avlar icin bircok farklı kopek cinsinin yetiştirilmesine neden oldu. Lordlar ve baronların geyik, ayı, boğa, kurt, tilki gibi hayvanların avlanması icin farklı kopekleri vardı. Kucuk av hayvanları icin de farklı kopekler yetiştiriliyordu. Bazı kopekler ise, iz surmek ya da karada ve suda av bulmak gibi yetenekler icin uretiliyordu.

Thurston, İngiltere Kralı I. Henry\'nin avcılar tarafından eğitilen ve kullanılan 200 kadar kopeği barındıracak bir ciftliği olduğundan bahseder. Aristokrasi yayıldıkca, toprak konusundaki iddialar da buyudu. Belli bir sınıftan olmayanların, bir soylunun av bolgesinde avlanma hakkı yoktu.

Dolayısıyla 1700\'lu yılların sonunda Fransız Devrimi sırasında, Fransa Kralı\'nın devrilmesine kadar halktan insanlar bu buyuk ormanlarda avlanamıyorlardı. 18. yuzyıl başlarında Avrupa\'nın her tarafında, krallıklara karşı eylemleri yatıştırmak amacıyla buyuk av sahaları haka acıldı. Bu politikalar, elbette ki, daha buyuk politik oyunların bir parcasıydı ve belli bir amaca hizmet ediyordu. Sebep ne olursa olsun butun bunların sonucunda avlanma aşırı bir populerlik kazandı.

Bugun cevremizde gorulen kopek cinsleri, belli amaclar icin kullanılmak uzere en mukemmel kopeği yaratabilme cabasının urunudur. Tarih boyunca pek cok nedenle insanoğlu amacına yonelik olarak farklı yapı ve yetenekte kopek cinsleri uretmiştir ve bu donemler kopeklerin altın cağı olmuştur.

İngiltere\'de Victoria Donemi\'nde kopek butun zamanların en yuksek statusunden birine kavuşmuştur. İnsanların sectikleri kopeklere gore değerlendirildikleri bu donemde, gercek bir hanımefendi ya da iyi bir avcı kopeğinden anlaşılırdı. Cins kopek sahibi olmak, insanların en buyuk tutkularından biriydi. Kopeklerin sınıflandırılması da ilk kez bu doneme rastlar. Bu aynı zamanda da, av meraklıları başta olmak uzere, pek cok kesimin yeni kopek cinslerini urettiği bir donemdir.

1700 ve 1800\'lerde pek cok sporcu kopek cinsi geliştirilmiştir. Alman Pointer cinsleri ile Weimaraner ve diğer av kopekleri orta sınıf Avrupalılar tarafından pek cok gorevi birden yapabilmesi amacıyla uretilmiştir. Aristokratların farklı gorevler icin farklı kopeklere sahip olabilmesi mumkundu, ama ava merak salan orta sınıf icin boyle bir imkan yoktu.

Bu arada daha kucuk sus kopeklerine sahip olmak bir moda haline geliyor ve boylece onceden var olmayan bazı kopek cinsleri ortaya cıkıyordu.

Sonucta butun bu merak ve eğillim, insanoğluyla başka hicbir hayvan arasında gorulmemiş boyutta bir dostluğun kurulmasına yol actı. İnsanoğlu icin ev hayvanları arasında arasında en cok sevilen ve tercih edilen hayvan yuzyıllar boyunca sadece ve sadece kopek oldu. İnsanoğlunun kopek dostuna duyduğu sevgi, "The Call of the Wild" (Doğanın cağrısı) ve "101 Dalmacyalı" gibi yapıtlardan başlayarak romanlarda, halk şarkılarında, sanatta ve populer kultur alanında surekli işlendi.
Alıntıdır.
__________________