Sindirim sisteminde oluşan bir aksamaya bağlı olarak gelişen beslenme problemi olarak bilinen malassimilasyon sendromu kopeklerde ince bağırsak ishallerinin en onemli nedenlerinden biridir.

Gıdalarla alınan yağ, karbonhidrat, protein, vitamin, mineral veya suyun sindirimin herhangi bir aşamasında, vucut tarafından yeterli emilememesine malabsorbsiyon denilir. Alınan bu besin maddelerinin yeterli sindirilememesi ise maldigestion olarak adlandırılır. Yağ, karbonhidrat protein, vitamin, mineral ve suyun vucut tarafından hem emilememesi hemde sindirilememesi ise malassimilasyon sendromu olarak adlandırılmaktadır. Malabsorbsiyon ve malassimilasyon genellikle birlikte anılmaktadır.

Gastrointestinal sistemde sindirim ve emilim luminal, mukozal ve transport olmak uzere uc evrede olur. Bu evreler pankreas, karaciğer, incebağırsaklar ve lenfatik sistemle bağlantılı olarak gelişir. Bu nedenle bu sistemlerde şekillenen metabolik, sistemik ve fonksiyonel herhangi bir bozukluk emilim veya sindirim mekanizmasının bozulmasına neden olabilir.

Luminal faz,

Ağızda tukruk yani amilaz enzimi ve devamında midede lipaz ile başlar. Ancak onemli aşaması pankreas ve safra salgıları ile yağ, protein ve karbonhidratların hidrolizidir. Pankreatitis, pankreas atrofisi, yapışmalar, safra asidi sentez ve salgılanmasında aksaklığa neden olan enterohepatik dolaşım bozuklukları, tıkanmalar emilim ve sindirimi aksatacağından malassimilasyon şekillenmesine neden olur. Orneğin, bu evrede lipaz eksikliği karbonhidrat sindiriminin, tripsin ve kemotripsin eksikliği ise protein sentezinin aksamasına neden olarak malassimilasyon sendromuna yol acar.

Mukozal faz,

Karbonhidrat ve peptitlerin hidrolizinin olduğu evredir. Bu evrede yağlar sindirime hazırlanır. Karbonhidrat ve protein sindirimi, ince barsak epitelinde enzimler (hidrolazlar) ile tamamlanır. Hucresel enzim aktivitesi bozulduğunda yetersiz sindirim gorulur. Emilemeyen karbonhidratlar kalın bağırsağa gecerek bakteriyal flora ile kısa zincirli yağ asitlerine metabolize olur. Sonucta gaz oluşumu gorulebilir.

İnce bağırsaklarda gelişen mukozal evrede membran hidrolaz eksikliklerinden en sık karşılaşılanı laktaz eksikliğidir. Laktaz, sutun sindiriminde, laktozun glikoz ve galaktoza donuşum mekanizmasında rol alan onemli bir enzimdir. Yetersizliği durumunda ise malassimilasyon şekillenir. Parvoviral enteritis, gluten enteropatisi, ic parazitler, tumoral oluşumlar, bağırsak epitel defektleri, bolgesel kan dolaşımının aksamasına neden olan faktorler ve bağırsak rezeksiyonları gibi durumlarda yetersiz emilim (malabsorbsiyon) ve sindirim (maldigestion) sonucu malassimilasyon sendromu oluşur.

Transport faz,

Sindirilen besinlerin kan ve lenf sistemine gectiği evredir. Lenfangiektazi (ince barsaktaki lenfatik damarların tıkanması veya genişlemesi ile karakterize, doğmasal veya sonradan gelişebilen bir problem), konjestif kalp yetmezliği, portal hipertansiyon, lenfosarkoma, gıda allerjisi, herhangi bir nedenden kaynaklanan kronik enteritis, kronik parazitizm, histoplasmosis veya kronik enteropati gibi bolgesel veya genel dolaşım bozukluklarına neden olan durumlar yetersiz transporta neden olur. Tum bunların icinde ozellikle Lenfangiektazi, protein kayıplı enteropatinin en sık karşılaşılan nedenidir. Edinsel lenfangiektaziye ise daha sık rastlanır ve sekunder olarak da gelişebilir.

Lenfangiektaziye bağlı tıkanma, yırtılma veya sızıntılar lenf sıvısının barsak kanalına, karın boşluğuna veya goğus boşluğuna gitmesine neden olur. Albumin ve globulin iceren lenf sıvısının kaybı nedeniyle hipoproteinemi, hipokalsemi, hipokolesterolemi, lenfopeni ve eosinopeni gelişebilir. Genellikle diare oluşur, steatorrhea, ve hipoproteineminin sonucu olarak odem, ascites ve hidrotoraks gorulebilir. Zaman zaman kusma da gozlenebilir. Etkilenen hayvanlardan bazılarında iştah kaybı ve halsizlik gozlenirken, bazıları normal iştahlarını devam ettirebilir. Bazen goze carpan tek şikayet kilo kaybı olabileceği gibi sadece odem ve ascites de gorulebilir. Hipokolesteroleminin gelişmesinde diğer bir etken ise duşuk yağ emilimidir.

Protein kayıplı enteropatide kilo kaybı, kondusyon duşukluğu ve genellikle kronik diare gozlenir. Genellikle plasma albumin ve globulin konsantrasyonları duşer. Bu da total plasma protein konsantrasyonun da duşmeye neden olur. İstisna olarak Basenjilerin protein kayıplı enteropatisi gosterilebilir. Bu ırklarda albumin ve globulin oranının değişim nedeni hipergamaglobulinemi ve hipoalbumineminin şekillenmesi sonucudur. Oysa diğer ırklarda protein kayıplı enteropatilerde albumin/globulin oranı, yanıklar ve kan kayıplarındaki albumin ve globulin konsantrasyonlarındaki duşuşe benzer. Bu oranın değişimi, protein veya kalori eksikliği, albumin uretiminin duştuğu karaciğer hastalıkları ve albuminin kayba uğradığı protein kayıplı nefropatiler nedeniyledir. Bu hastalık ve yetersizliklerde sadece albumin seviyelerinde duşuş olup, globulin seviyesinde herhangi bir değişiklik gozlenmez. Bu nedenle plasma albumin/globulin oranı duşer ve hipoproteinemi oluşur. Eğer hipoproteinemi oluşumu ciddi oranda ise ascites ve odem gelişebilir.

Malassimilasyon sendromunda klinik olarak gozlenebilen en spesifik belirti steatorrhea yani yağlı dışkıdır. Genel olarak yağ, karbonhidrat ve proteinlerin yetersiz sindirimi soz konusudur. Bunu dengelemek icin genellikle iştah artar, ancak alınan besin miktarı artmasına rağmen sindirim yetersiz kaldığı icin kilo kaybı ortaya cıkar. Malassimilasyon sendromun da artan miktarda besin alımına rağmen kilo kaybı olması tipiktir. Bazı hastalarda yeterli miktarda sindirilebilirliği yuksek besinlerin alınması sayesinde vucut kondusyonunu korumak mumkun olmakla birlikte yine de genc kopeklerde gelişme ve buyume geriliği gorulebilir.

Ozellikle ciddi pankreatik fonksiyon bozukluğunda protein malabsorbsiyonuna bağlı olarak kas kitlesi ve kilo azalır. Bununla birlikte, hızlı barsak gecişinin olduğu ciddi hipertroid ve anostomozlarda hidrolitik enzimler lumendeki karbonhidratı hidrolize edecek işlem suresine sahip olmadığı icin karbonhidrat malabsorpsiyonu gorulebilir. Bu durumda yetersiz sindirilmiş karbonhidratlar’lar kalınbağırsağa ulaşır. Burada bakteriyal fermentasyona uğrarlar ve kısa zincirli yağ asidleri, karbondioksit ve hidrojen acığa cıkar. Bunun sonucunda karın bolgesinde gerginlik, ağrı ve aşırı gaz cıkarma gorulebilir.

Bu tur hastalarda kilo kaybı olsun yada olmasın, dışkı miktarı artmıştır. Coğunlukla dışkı kotu kokulu, acık renkli veya gri, yağlı, camur kıvamındadır. Nadir de olsa bazen dışkı normal gorunebilir. Pek cok vaka icin kilo kaybı ve anormal dışkı tipik olsa bile, bu ikisinin olmaması malassimilasyon sendromu olmadığını gostermez. Etkilenen yavrularda temel şikayet kaprofaji olabilir. Dışkının yenmesinin sebebi yuksek yağ iceriği ve dietten enerji sağlanamamasıdır. Yağın emilim ve sindirim yetersizliğine bağlı olarak yağda eriyen vitaminlerin eksikliği gorulebilir.

Kronik malassimilasyon sendromunda ishal en sık gorulen bulgudur. İnce barsak mukozasındaki emilim bozukluğu nedeniyle kalınbağırsağa su ve elektrolitlerin gecmesi, absorbe edilmemiş yağ asitlerinin mukozaya etkisi veya absorbe edilememiş safra tuzlarının kalınbağırsağa gecişi elektrolit ve su sekresyonunda artışa ve dolayısıyla diyareye sebep olur.

Hastalığın tanısı klinik bulgulara gore yapılabilir ancak kesin teşhisi icin laboratuvar muayeneleri gerekir. Bu amacla spesifik yağ, protein ve karbonhidrat malabsorbsiyon testleri ve pankreas enzim testleri yapılmalıdır. Ayrıca ilaclı (baryum gibi) radyolojik inceleme, paraziter inceleme ve biopsi materyali alma gibi yontemlerde hastalığın tanısına yardımcı olur. Deneysel amaclı laparatomi ve bu esnada bağırsak biopsisi de kesin tanı icin uygulanabilecek diğer bir yontemdir.

Yapılacak kan tahlilleri de hastalığın tanısı icin gerekir. Ozellikle karaciğer ve pankreas hastalıklarının tanımlanmasında oldukca gerekli olan bu testler ile albumin, kalsiyum, kolesterol, sodyum, magnezyum, demir, B12 vitamini, alkalen fosfataz (ALKP), alanine aminotransferaz (ALT) olcumleri yapılabilir. Boylece hastalığın ayırıcı tanısı da oldukca kolaylaşacaktır.

Klinik belirtiler enteritis bulgularıyla benzerlik gosterdiğinden ayırıcı tanıda ciddi şekilde goz onunde tutulmalıdır.

Genel olarak malassimilasyon sendromunda uygun tedavilerle olumlu sonuclar alınmakla birlikte tumoral oluşumların varlığı halinde ve lenfangiektazi durumlarında kotu sonuclarla karşılaşılabilir.

Malassimilasyon sendromlarında tedavi bu duruma neden olan asıl hastalığa yonelik olmalıdır. Neden olan hastalığın iyileşmesiyle birlikte malassimilasyon sendromuda duzelir. Bu surecte dikkat edilmesi gereken onemli konu ise destek tedavisidir. Bu amacla dehidrasyonu onlemek, eksilen vitamin ve mineralleri ilave etmek, gerekirse pankreas enzimi takviyesi yapmak iyileşme surecini hızlandıracaktır.


Alintidir.
__________________