Kopekler efendilerine kendilerini sevdirmenin yolunu cok iyi bilirler. Bircok kimseler ise kopeklerine o kadar bağlıdırlar ki, onlara şuurlu veya şuursuz olarak insanca ozellikler kondururlar. Bir hayvanın dimağının calışmasıyla insanların muhakeme kabiliyeti arasındaki ucurumu unuturlar. Buna karşılık kopeklerin efendilerinden cok ustun oldukları noktaları da cok defa hesaba katmazlar.

Mesela, evinden cok uzakta olduğu zamanlar dahi, bir kopeğin yolunu bulmak icin ne gibi bir metoda başvurduğunu biliyor muydunuz? Tıpkı vurulan bir hayvanı arayan av kopeği gibi gitgide genişleyen daireler cevirir ve bu ta ki bildiği bir bolgeye rastlayıncaya kadar devam eder. O zaman da yolunu bularak kendi kendine eve donerler. Fakat butun yolculukları evin bir odasından otekine gecmek olan kucuk kopekler, bunu katiyen başaramazlar. Buna karşılık evlerinden uzaklaşmak adetinde olan bazı kopeklerin yuzlerce kilometre yol aldıktan sonra bile dondukleri gorulmuştur.

Kopekte en ziyade gelişmiş duygu koku alma duygusudur. Kopekler bir yiyeceği sırf kokusuna bakarak kabul veya reddederler. Bazı kopekler bu sebepten oturu ciğ ete ellerini surmezler. Buna karşılık, yeteri kadar yemeyen bir kopeğin etini sarımsak, tuz ve soğanla pişirerek hayvanın iştahını artırmak mumkundur. Bircok kopek meyveleri ozellikle de limonu severler. Meyveleri ve cikolatayı sevmelerinin sebebi aynıdır; şekerin kokusundan hoşlanırlar. Fakat naneden, anasondan ve keskin kokulardan hoşlanmazlar.

Kopekler ozellikle alkol kokusundan nefret ederler. Nefesi alkol kokan bir kimsenin sevgi gosterilerini de hoş karşılamazlar. Duman kokusu da kopeklerin burun delikleriyle sinirlerini tahriş eder. Ateşten korktuklarından ve duman ve ateş arasında bağlantı kurduklarından dolayı pipo,puro ve sigara kokusundan hic hoşlanmazlar.
Gercek bir av kopeği cok defa ucuş halindeki bir kuşun bile kokusunu alabilir. Erkek kopekler ciftleşme mevsimlerinde 800metre uzaktaki bir dişinin kokusunu alabilirler.
Kopeğin işitme duyusu da insanınkinden cok keskindir. Boylelikle, insanın duyamayacağı kadar yuksek frekanslı duduk veya mızıka sesleri kopekleri rahatsız eder. Kopekler aynı sebepten oturu bağrışlardan ulumalardan nefret ederler. Şiddetli munakaşa hallerinde veya cocuklar oynarken fazla gurultu yaptıkları vakit, kopeği goz hapsinde bulundurmak doğru olur.

Kopekler bir fırtınanın yaklaştığını bizden cok once farkederler. Oncu ruzgarlar kapılarla pencerelerin arasından suzulurken aşırı derecede tiz sesler cıkarır. Kopekler ise bizim duyamadığımız sesleri mukemmel bir şekilde farkederler.
Bir kopeğin her gun belli bir saatte okulun kapısına dikilerek kucuk efendisini beklemesi de aynı şekilde izah edilebilir. Sınıflardan dışarı fırlayan cocukların tiz cığlıklarını 1500 metre uzaklıktan duyabildikleri tespit edilmiştir.
Kopekler renk korudur. Işıkla golgeyi siyahla beyazı birbirinden ayırt edebilmekle beraber, bir cismin rengini tanımlayamazlar.

Kopeklerin ceşitli emirlerin ses tonunu tanımakta hassas olmaları terbiyelerinde onemli bir rol oynar. Kopek Otur Kalk Getir gibi emirleri yerine getirirken cok kere bu kelimelerin ses tonuna itaat ederler.

Kopekler utanmasını da bilirler. Mesela tuyleri fazlaca kırpılan bazı kopeklerin utanclarından bir yatağın altına gizlendikleri ve tuyleri uzayana kadar ortalıkta gorunmemeye calıştıkları cok gorulmuştur.

Kopekler aşık da olabilirler. Bir İrlanda seteri bir mahalle kopeğine aşık olmuş, kendisinden yavruları da olan bu dişi kopeği bir turlu unutamıyor, bir dişi seterle evlenmesini isteyen sahibine karşı koyuyordu. Alınan butun tedbirlere rağmen bulduğu her fırsatta mahalle kopeğine donen bu İrlanda seteri olumune kadar başka bir kopekle ciftleşmedi.

Cocuklarının doğumundan once kopekleri olan ciftler, kopeklerin cok kıskanc olduklarını iyi bilirler. Kopeklerin kendi cinsinden kopeklerle mi daha iyi anlaşabildiği en cok sorulan sorular arasındadır. Buna verilecek cevap hayırdır. Uzun vucutlu ve kısacık bacakları olan minik bir kopekle, koskoca bir Dauna’nın bazen iki Dauna’dan daha iyi arkadaş oldukları gorulmektedir. Kopekler de arkadaşlarını tıpkı bizim gibi sempati duydukları soydaşları arasından secerler. Havlamaları tanımayı da bilirler. Arkadaşlarıyla yabancı kopeklerin havlamalarını birbirinden ayırt edebilirler.
Kopekler insanı kopeklere tercih etseler de bunun sebebi başkadır. İnsanların yanında buldukları rahatı ve guvenliği diğer kopeklerin yanında bulamayacaklarını iyi bilirler.
Efendileri olen bircok kopeğin buyuk bir uzuntu gosterdikleri gorulmektedir. Fakat bu biraz da alıştığı bir kimseyi kaybetmekten ileri gelmektedir.

İnsanların bazı hastalıklarına kopeklerde de rastlanabilir. Mesela kopekler kanser olabilirler. Dişilerde memelerde, erkek kopeklerde ise cinsiyet organlarında tumor oluşumu cok sık gorulur. Fakat bunlar coğu zaman kotu huylu değildir. Bunun yanında hem erkek hem de dişi kopeklerde akciğer kanserine rastlanır. Dişi kopeklerde kanserin gelişmesi ciftleşme doneminden sonra yavaşlar. Hatta kısırlaştırılan kopeklerde hastalığın kısa surede durduğu tespit edilmiştir.

Curuk bir diş bir kopeğe acı verse de kopekler acıya insanlar kadar duyarlı değillerdir.
Kopeklerin ruhsal hastalıklara tutuldukları da gorulmuştur. Butun vucudu titremeler ve urpertilerle sarsılan, kusma ve ishal gibi belirtiler gosteren ateşi de 39,5’a yukselen bir kopek efendisi seyahatten doner donmez iyileşmiştir.
Kopeklerin kendilerine has kişiliği vardır. Tıpkı insanlarda olduğu gibi onlarda da arkadaş canlısı olma, zeki olma, efendi tabiatlı veya serseri ruhlu olma gibi ozelliklere rastlanır.

Kopeklerin omur suresi cinsine gore değişir. Fakat genel olarak bir kopek ne kadar ufaksa o kadar uzun yaşar. Mesela Dauna’ların ortalama omurleri 6 yıl iken kucuk bir tur olan Meksika cihuahua’larının 15 16 yaşına kadar yaşadıkları gorulmuştur.

hayvansitesi.com

__________________