biraz da gercek hayata donelim lutfen 5 dk nızı ayırın
Knight Online0 Mesaj
●20 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Oyun Forumları
- Online Oyunlar
- Knight Online
- biraz da gercek hayata donelim lutfen 5 dk nızı ayırın
-
03-10-2019, 01:20:36Turk Subayı Lutfen sonuna kadar okuyun Hakan Evrensel emekli bir subaydır. Guneydoğu Anadolu''da terorle mucadele etmiştir. Evrensel daha sonra istifa ederek, Guneydoğu Oykuleri-1,2,3 adlı uc kitap yayınlamıştır. Bu kitapta subay, doktor, hakim, savcı, er Guneydoğu Anadolu''da emperyalizmin işbirlikcisi PKK''ya karşı mucadele edenlerin mucadele anıları anlatılır. Uc kitapta defalarca basılmıştır. Şimdi uc cilt bir arada "Guneydoğu Oykuleri" adı ile yayınlandı. Oğullarının yiğitliğini anlamak isteyen bir milletin okuması gereken bir kitaptır Evrensel'in kitabı. Butun kitapcılarda bulmak mumkun. Bugun size bu kitaptan bir hakimin anılarını aktarmak istiyorum. Guneydoğu''nun kucuk bir ilcesinde gorev yapan hakim ilce dışındaki lojmanından gorunen karakolun bir gecesini şoyle anlatır: "Lojmanımızın balkonundan o karakol gorunurdu. Yaklaşık bir aydır her istihbarat kaynağından karakolun basılacağı haberi geliyordu. Ustelik baskının şimdiye kadar yapılanlardan cok daha buyuk olacağı soyleniyordu. Yakın birliklerden timler getirildi, karakolun etrafına mayınlar doşendi, ağır silahlarla takviyeler yapıldı ve baskın beklenmeye başlandı." "En son gelen istihbaratta baskının saati ve baskına katılacak terorist sayısı bile veriliyordu. 22.10, beş yuz terorist. Karakol o gun basılmadı." "Bir gun sonra, bildirilen saatte cehennem başladı. Balkonumuzdan izlediğim dehşet dolu manzarada, daire haline gelmiş teroristlerin, dairenin ortasına, gecenin karanlığında ateşleri parıldayan silahları ateşlediklerini goruyordum. Karakolun, havan ve roket mermilerinin patladığı yerde olduğunu biliyorduk. Tam anlamıyla cember icine almışlardı. Lojmandan ayrılıp doğruca jandarmanın binasına gittik. Karakolun merkezi, telsizle, surekli timlerden durumlarını bildirmelerini istiyor; dış emniyette bulunan timler de bu cağrılara cevap veriyor, havan ve ucaksavar ateşi istedikleri yerleri de tarif ediyorlardı." "Bir sure sonra telsiz konuşmaları, timlerden birinin uzerine yoğunlaştı. Timden bir turlu cevap alınamıyordu. Ust uste, defalarca cağrı yapılıyor ancak bir turlu timle irtibata gecilemiyordu. Konuşmaları takip eden askerler timden umitlerini kesmişlerdi. Ama bir yandan da cağrılar devam ediyordu. Bir saat kadar sonra, telsizden bitkin bir ses duyuldu: "Yaralılarım var, yaralılarımı alın." Tuylerimiz diken diken olmuştu. Hemen cevap verildi. "Tamam Suat 3, sakin olun, az sonra birlik cıkacak." İlk yaralı haberi, bu saatlerdir aranan timden gelmişti. Tim komutanı konuşurken arkadan silah sesleri duyuluyordu. Herkes bu sozler uzerine yorum yapıyordu. Telsizin başındaki tim komutanlarından biri, bu timde şehit olduğundan emindi. Merkezden tekrar cağrı yapıldı. "Suat 3 , irtibatı kesme. Sakin olun!" Cevapta bir değişiklik olmadı : "Yaralılarım var. Kan kaybediyorlar. Yaralılarımı alın!" "Ve tam bir bucuk saat, beşer dakika arayla Suat 3 kodlu timle muhabere aynen bu sozlerle surdu : "Yaralılarımı alın" , "Sakin olun, geliyoruz." Hepimiz o time kimsenin yardıma gidemeyeceğini cok iyi biliyorduk. Karakola duşen mermi sayısında azalma olmuyor, aksine, takviye alan teroristler baskının şiddetini gittikce artırıyorlardı. Kimsenin, değil karakolun dışına cıkmak, mevzi değiştirebilecek fırsatı dahi olmadığı apacıktı." "Bir sure sonra, Suat 3''un telsizinden hırs dolu kelimelerini işittik: "Hemen gelip yaralılarımı almazsanız, karakola donup boluğu tarayacağım." Hepimiz şok olmuştuk. Hemen tabur komutanı devreye girdi. Hemen hemen aynı sozcuklerle tim komutanına sakin olma cağrısı yaptı. Ama işe yaramıyordu. Tim komutanı "Yaralılarımı alın!" dışında başka bir şey demiyordu. Tabur komutanının da telsizi bırakmasıyla, bir saat kadar daha tim komutanından ses cıkmadı. Birer dakika arayla yapılan yoğun cağrılara cevap vermedi. Hepimiz tim komutanının da şehit olduğunu duşunuyorduk. İcim burkuluyor, başım donuyor, tanık olduğum bu anlardan nefret ediyordum. Telsizin başına tim komutanının okuldan devre arkadaşı geldi. Son bir umitle eline mikrofonu alıp, cevap beklemeden, telsizin kodlarını da kullanmadan, konuşmaya aşladı : "Devrem ben Huseyin. Gecmiş olsun devrem. Biraz daha dayan olur mu? Bak destek timleri yola cıktı. Sana doğru geliyorlar. Devrem aman pes etme olur mu?" "Telsizin mandalını bırakıp beklemeye başladı. Hepimiz Motorola marka, duvara monteli telsiz cihazının hoparlor kısmına gozlerimizi dikmiş bekliyorduk. Ve konuştu : "Devrem, boluk komutanı nerde?" Hepimiz derin bir "Oh!" cektik. Telsizden, "İzinde devrem" yanıtı verildi. Suat 3 , artık tukenen bir sesle konuşmayı surdurdu : "Ne olur yaralılarımı alın. Bende yaralıyım." "O ana kadar kendisinin de yaralı olduğunu soylememişti. Hepimiz donup kalmıştık. Telsizin başındaki devre arkadaşı da bu sozu uzerine mikrofonu fırlattı ve odadan cıktı. Ben kapının hemen eşiğinde ayakta duruyor, duyduklarım ve gorduklerimle bir tarihe tanıklık ettiğimi duşunuyordum. "Ben de yaralıyım" dan sonra yine ses kesildi. Sabaha kadar hic konuşmadı Yuzlerce kez yapılan cağrılara cevap vermedi. Artık onun şehit olduğuna ben de inanmıştım." "Gun ağarırken hepimiz yorgun duşmuş, telsizden yapılan "Suat 3, Konuşan Suat, Cevap ver!" cağrısından bıkmış halde bir koşede yığılmışken, birden telsizin mandalına basıldığını fark ettik. Telsizden silah sesleri geliyordu. Ve on on beş saniye sonra hayatım boyunca unutamayacağım bir İstiklal Marşı dinlemeye başladım. MAndala surekli basıldığı icin butun telsizlerin konuşma imkanı durmuştu." "Catışmanın altında yaralı bir tim komutanının, makamıyla soylediği İstiklal Marşı'nı dinliyordum. Gozlerim dolmuştu. O ana kadar duyduğum en guzel İstiklal Marşı''ydı. Birinci dortluğu bitirdi. İkinci dortlukte sesi catallaştı. Kelimeler uzadı. Ama marşı soylemeyi bırakmadı. Bozuk bir ses tonuyla, kendini zorlayarak okumaya devam etti. Marşı bitirdiğinde, ben de bitmiştim. Hemen orayı terk ettim." "Bir daha onun sesini hic duymadım. Toplam 22 şehidin verildiği o baskın gecesinde, vucuduna saplanmış 7 merminin acısıyla soylediği İstiklal Marşı''nı ruhuma işleten tim komutanının olmediğine ise hala inanamıyorum." Hakimin anıları burada sona eriyor. İşte benim Turk subayından anladığım budur. Vucudunda yedi mermi olduğu halde makamı ile istiklal Marşı soyleyen adamdır. Ben cok etkilendim,okurken tuylerim diken diken oldu...:::ALINTIDIR:::::::: __________________