Lehceler, bir dilin bilinmeyen, cok eski donemlerinde ayrılmış kollarına denir. Başka bir deyişle, bir dilin birbirinden uzak bolgelerde, ceşitli nedenlerle, ses, soz dizimi ve soz varlığı bakımından değişikliğe uğramış bicimine lehce (Alm: Dialekt; Fr: dialecte; İng: dialect) denir.
Tanımalardan da anlaşılacağı gibi, 'ağız’da genellikle ses ve soyleyiş farklılığı varken, lehcede ses ve soyleyiş farklılığıyla birlikte, dilin yapısı (soz dizimi) ve soz varlığı da değişmektedir. O kadar ki, bu farklılıklar zamanla lehcelerin birer dil olmasına bile yol acmaktadır. Soz gelimi, Latincenin ceşitli lehceleri arasındaki farklılık zamanla o kadar buyumuştur ki, sonunda Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Portekizce, Rumence gibi diller ortaya cıkmıştır.

Adriyatik Denizi'nden Cin Denizi'ne kadar uzanan cok geniş bir coğrafyada yaşayan Turkce de bircok lehcelere ayrılmıştır: Batı Turkcesinin Anadolu, Azerî, Turkmen lehceleri gibi ve Ozbek lehcesi, Kazak lehcesi, Kırgız lehcesi...

Lehcenin ayrı bir dile donuşmesi olayına Turk dilinde de rastlanmaktadır. Yaşayan Turk lehcelerinden ikisi, bugun artık birer dile donuşmuştur. Bunlardan biri, Sibirya’da Lena Nehri'nin iki yanında yaşayan Yakut Turklerinin konuştuğu Yakutca diğeri ise, Orta Volga bolgesinde Kama Irmağı'nın Volga’ya kavuştuğu yerde yaşayan Cuvaş Turklerinin dili olan Cuvaşcadır.

Bir dilin lehceleri arasındaki bağı ya da farklılıkları en iyi lehceler sozluğu ortaya koyar. Orneğin, W. Radloff’un “Turk Lehceler Sozluğu” bu nitelikte bir sozluktur.

Huseyin KÂzım’ın “Buyuk Turk Lugatı” da bu alanda hazırlanmış buyuk bir eserdir.

Turk lehceleri hakkında ilk bilgileri veren eserse Kaşgarlı Mahmut’un olumsuz eseri “Divanu Lugat-it Turk” ’tur.
__________________