"Dil" cok eski zamanlardan beri merak edilen bir konudur. Bunun icin "dil nedir?" sorusunu bircok duşunur kendine sormuştur. Yunan duşunurlerinden Platon da bu soruyu kendine soranlardandır. O, bu soruyu Kratylos (1972, s. 274) adlı yapıtında şoyle yanıtlamaktadır: "Kendi ozel duşuncelerini sesin yardımıyla, ozne ve yuklemler yardımıyla anlaşılabilir duruma getirmek." Daha sonra bu konuda bircok tanım yapılmıştır. Bunun nedeni dilin basit gibi gorunen yapısal gorunumunun aslında cok karmaşık ve oluşumunun da bircok alanla ilgili olmasından kaynaklanmaktadır. Her uzman dili kendi uzmanlık alanına gore tanımlamıştır. Keskin (1993, s.131), ceşitli acılardan yapılan dil tanımlarının sayısının uc yuz ellinin uzerinde olduğunu belirtmektedir. Orneğin Adalı (1982, s. 14) dili "İnsan topluluklarının anlaşma, bildirişme aracı" olarak kısaca tanımlarken, Aksan (1995, s. 55) "Duşunce, duygu ve isteklerin bir toplumda ses ve anlam yonunden ortak olan oğeler ve kurallardan yararlanılarak başkalarına aktarılmasını sağlayan cok yonlu, cok gelişmiş bir dizgedir." diyerek daha ayrıntılı tanımlamıştır.
Dilin bazı ozellikleri vardır:
• Dil bir anlaşma aracıdır. İnsanlar duygu, duşunce, istek ve kanılarını dil aracılığıyla karşısındaki insanlara anlatmaktadır.
• Dilin temeli bilinmeyen bir zamanda atılmıştır. Dilin ne zaman doğduğu, nasıl doğduğu kesinlik kazanmamış bir konudur.
• Dil bir kurallar dizgesidir. Her dilin kendine ozgu kuralları vardır. Ağızdan cıkan her ses konuşmayı oluşturmaz. Bu sesler belirli kurallar doğrultusunda yanyana gelerek seslemi (hece), sesletimlerin yanyana gelmesi sozcukleri, sozcuklerin yan yana gelmesi cumleleri (tumce) oluşturmaktadır. İşte bu yanyana gelişler bir kurallar zinciri doğrultusunda olur. Yargı bildiren bu cumleler de isteklerin anlatılmasını sağlar.
• Dil sosyal bir kurumdur. İnsan sosyal bir canlıdır. Tek başına yaşamaz, yaşayamaz. Bir toplum icinde toplumla birlikte yaşamak zorundadır. Onun kullandığı dil de sosyal bir kurumdur. İnsan konuşma yetisiyle doğar; ama kullanacağı dil doğduğu toplumda vardır. Yani birey dili hazır bulur. Dil, bireylerin ustunde, toplumun malı olan ve butun toplumu icine alan bir kurumdur.
• Dil kulturun aynasıdır. Dil bir toplumun kulturunun ozelliklerini kendisinde taşır. Kulturun onemli bir oğesi olan dil aynı zamanda kulturun gelişmesini sağlar. Kulturun gelecek kuşaklara taşınması dilin yardımıyla olur.
• Dil doğal bir aractır. Dil insanların kullandığı herhangi bir araca benzemez. İnsan kendisinin urettiği araclara istediği bicimi verebilir, onu yonlendirebilir; ama dilin doğallığı buna engel olur. Dilin kendi kuralları vardır. İnsanlar bu kurallara uyarak dilden yararlanabilirler. Dil yapay bir arac değildir. Ortak dil olarak oluşturulmaya calışılan Esperanto dilinin kullanılmayışının, yaygınlaşmamasının bir nedeni de budur. Dil maddi bir arac gibi oluşturulamaz. Oluşturulmaya calışıldığı zaman doğallığı yok olur, kendi kendini uretmez .
• Dil duşunceyi etkilemektedir. Duşuncenin mi, dili; dilin mi duşunceyi doğurduğu tartışılan bir konudur. Bu iki kavramın da birbirini etkilediği bilinen bir gercektir. Dil zenginliği duşunce zenginliğinin bir gostergesidir. Bir dilin bilim dili olmadığını ileri surmek, o dili konuşan insanların bilim uretmediklerini kabul ettikleri anlamına gelmektedir.
• Dil canlı bir varlıktır. Dil kendi kuralları doğrultusunda gelişen canlı bir varlıktır. Dil de canlı bir varlık gibi doğar, buyur, gelişir, değişir ve olur. Bunun en guzel orneği dili oluşturan oğelerden sozcuklerin zaman icinde uğradıkları değişikliklerdir. Gunumuzde,Turkiye Turkcesinde değişikliğe uğramış veya kullanılmayan bircok Turkce sozcuk vardır. Bugun kullanılan Turkce de zaman icinde dilin kendi kuralları doğrultusunda değişecektir. Dilin donup kalması
olası değildir.
__________________
Edebiyat / Dil Bilimi Dil Nedir?
Üniversite Ders Notları0 Mesaj
●114 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Üniversiteler
- Üniversite Ders Notları
- Edebiyat / Dil Bilimi Dil Nedir?