Divan şiirinde ahengi oluşturan vezne, aruz denir. Aruz, cadırın ortasına dikilen direktir. Bir cadırı nasıl direk ayakta tutarsa, divÂn şiirini de ayakta tutan en buyuk unsur, aruzdur. M.S. 81-155 yıllarında yaşamış olan İmam Halil adlı bir dilci tarafından sistemleştirilen aruzun, develerin yuruyuşunden,demircilerin sistematik cekic vuruşundan veya camaşırcı kadınların tokmak seslerinden cıktığı goruşleri vardır.
“Aruz” hecelerin sayısını değil şeklini esas alır. Aruzla yazılmış şiirler incelendiğinde, her mısraın ilkinden sonuna kadar butun hecelerinin, kendilerinden sonra gelen butun mısraların aynı hizÂdaki heceleriyle acıklık(kısalık) ve kapalılık(uzunluk) noktasında birbirine denk olduğu gorulur. Acık(kısa) hece ( . veya +) işaretiyle; kapalı(uzun) hece (-) işaretiyle gosterilir.
Turkcedeki heceler kuruluş bakımından altı ceşittir:
1-Tek unluden oluşan hece ( kısa hece ): u-zun ( . _ ) kelimesindeki, “u” hecesi, bir acık hecedir.
2-Bir unsuz bir unluden oluşan hece ( kısa hece): gu-lu ( . . ) kelimesindeki, “gu” hecesi bir acık hecedir.
3-Bir unlu bir unsuzden oluşan hece (uzun hece): op-tu ( - . ) kelimesindeki, iki hece de kapalı bir hecedir.
4-İki unsuz arasında bir unluden oluşan hece (uzun hece): gon-lum ( - - ) kelimesindeki iki hece de kapalı bir hecedir.
5-Bir unsuz, bir unlu ve tekrar iki unsuzden oluşan bir bucuk hece ( bir uzun bir kısa hece): Turk, genc, kalp ... gibi Turkce olanları genelde kapalı hece olarak kabul edilir. Carh, fakr ... gibi Arapca ve Farsca`dan gelen bazı kelimeler de, bir kapalı bir acık hece olarak kabul edilir.
6-Bir unlu iki unsuzden oluşan hece ( uzun hece): ilk, aşk ...gibi kelimeler birer kapalı hecedir.
Bunların dışında, Turkcemizde uzun unlu yoktur ama Arapca ve Farsca`dan dilimize giren bazı kelimelerde uzun unlu bulunur. Uzun unlu bulunan hece ister sesli harfle bitsin ister sessiz harfle bitsin , kapalı hece olarak değerlendirilir. Â-rif kelimesindeki “” hecesi, şÃ‚-ir kelimesindeki “şÃ‚” hecesi, se-lÂm kelimesindeki “lÂm” hecesi birer kapalı hecedir.
Bir de, konuşma dilimizde sonu sessiz harfle biten kelimelerin son harfini , sonraki kelimenin ilk harfi sesli ise ona ulayarak (vasl ederek) konuşuruz. “gordum onu” kelimelerini okurken , “gor-du-mo-nu” diye okuruz. Aruz veznini yeni oğrenenler mısraları hecelerken bu inceliğe dikkat etmelilerdir. Ulamayı vezni uydurmak icin kullanabiliriz; ama bilincli kullanılmazsa yapılan ulama şiirin veznini bozar.
Şimdiye kadar anlattıklarımı bir kac beyit uzerinde gorelim:
Gon-lum-de-ki aş- kın- la ya-kar-dım bu gul-le-ri
 - şık - la- rı yan-mak-la ka-vuş- tur- du kul-le-ri
- - . . - - . . - - . - . –
(M. Nuri Parmaksız)
Ba- zı duş-man ba-zı şey-tan se-ni et- miş pe-ri-şan
So-nu gel- mez ki-bi- rin-dir sa-na guc-luk cı-ka-ran
. . - - . . - - . . - - . . –
( M. Fatin Baki )
Sa-na ver-dim bu go-nul tah-tı-nı dem sur di-ye-rek
Sa-na ver-dim co-lu al cen-ne-te don-dur di-ye-rek
. . - - . . - - . . - - . . –
( M. Turan Yarar )
Orneklerde de gorulduğu gibi , aruz vezni, hecelerin acık ve kapalı oluşlarına gore oluşturulmuş bir vezindir. Aynı hece duzeninin tekrarı , şiiri icinde bir melodi ve ritm oluşturur. Yeri gelmişken, aruz şiiri musikiye yaklaştırır, diyebiliriz. İşte , aruz gucunu bu soyleyiş guzelliğinden alır.
Aruzu ilk kullanan Turk şairleri, bizde uzun unlu olmayışı ve Turk hece yapısının aruza uymayışı uzerine bayağı zorlanmışlardır. Zamanla Araplar ve İranlılardan aldıkları aruzu biraz değiştirmişler, ilk başta kullandıkları bir takım Arapca ve Farsca kelimelerden yavaş yavaş kurtulmuşlar ve zamanla da soyleyişi Turkceleştirmişlerdir. Araplar ve Farsların kullandığı 300`den fazla kalıptan, bizim şairlerimiz sadece 25-30 tanesini coğunlukla kullanmışlardır. Yani, Turkceye en yatkın kalıpları kullanmışlardır diyebiliriz.
Cekimli bir dil olan Arap dilinde “Faale”, “ yaptı,etti” manasına gelir. Bu fiilin farklı şekillerdeki soylenişi, aruz kalıplarındaki “FÂilun”, FÂilÂtun”MefÂilun” ... gibi kelimeleri ortaya cıkarmıştır. Bu isimlerin duz ve karışık soylenmesi de kalıpları meydana getirmiştir. Aslında bu isimlerin tek başlarına bir anlamı yoktur; bunlar sadece hecelerinin hangisinin acık hangisinin kapalı olduğunu gosterir. “FÂilÂtun” kavramı: Kapalı,acık, kapalı ve kapalı heceyi anlatır. “Ben ki uc beş” soyleyişi de : Kapalı, acık, kapalı, kapalı hece şeklinde soylenmiştir ve “ FÂilÂtun” soyleyişinin acılımını gosterir. İşte, “FÂilÂtun” , “FeilÂtun” gibi aruz birimleri yan yana gelerek aruz kalıplarını oluşturur. Ayrıca aruz vezninde son hece acık da olsa daima kapalı kabul edilir.
Divan Şiiri icersinde en cok kullanılan duz ve karışık kalıplar şunlardır:
A) Duz Kalıplar:
1- MefÂilun / MefÂilun / MefÂilun / MefÂilun ( . - . - ) x 4
2- Mustef’ ilun / Mustef’ ilun / Mustef’ilun / Mustef’ilun ( - - . - ) x 4
3- Mustef’ilÂtun / Mustef’ilÂtun / Mustef’ilÂtun / Mustef’ilÂtun ( - - . - - ) x 4
4- Feûlun / Feûlun / Feûlun / Feûlun ( . - - ) x 4
__________________
Edebiyat / Dil Bilimi Aruz Vezni
Üniversite Ders Notları0 Mesaj
●47 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- Üniversiteler
- Üniversite Ders Notları
- Edebiyat / Dil Bilimi Aruz Vezni