Milletlerin kendi ozgecmişleriyle,kultur yapılarıyla doğru orantılı edebiyatları vardır.

Turk milleti olarak bizim edebiyatımız ve onun bir bolumu her ne kadar zaman zaman inkar edilmiş,anlaşılamamış,yok sayılmış olsa bile dunyanın sayılı edebiyatlarındandır.

Turk milletinin varoluşundan bu yana yaşadıkları,hayat tecrubesi,sanat anlayışı, medeniyeti edebiyatına yansımıştır.Edebi eserler,yuzyıllardan bu gune kadar her donemin toplumsal ve kulturel ozelliklerini,insanlığı ve insani değerlerini farklı acılardan ele almış,anlatmıştır.

Bir milletin gecmişteki duşunce yapısını,hayat tarzını,kultur ve medeniyet birikimini, dunya goruşunu gelecek nesillere aktaran en onemli arac edebi eserlerdir.Dolayısıyla eserlerin incelenmesi,yazılış maceraları bize gecmişteki bilmediğimiz dunyaların kapısını acacaktır.Hayat şartlarının ve duşunce sisteminin değişmesi,Osmanlıya ait herşeye iyi-kotu ayırdetmeden karşı tavır koyan bir sozde aydın kitlesi sayesinde insanımız yıllardır eski edebiyatımızı tanıyamamış veya yanlış tanımıştır.Ancak son yıllarda yapılan objektif calışmalar bize atalarımızı anlatan gecmişle bağımızı tekrar kurmamızı sağlayabilecek bir adım niteliğindedir.

Milletleri en guzel bir şeklide tanıyabilmenin yolu onların edebiyatlarını oğrenmekten gecer. Edebiyatımız da toplumun duygu , duşunce , kultur ve medeniyet değişimine ayak uydurmuş , zaman icinde farklı ozellikler gostermiştir.

Divan Edebiyatı Turklerin 11.yuzyılda Islam dinini kabul etmesiyle Maveraunnehir’de başlamış , 13. yuzyıldan itibaren gelişmesini Anadolu’da surdurmuştur.

Bu edebiyat Islam kulturune dayalı olarak Arap ve Fars edebiyatlarının tesiri altında meydana geldiğinden “ Islami Turk Edebiyatı “ diye de anılır.Belirli bir kultur seviyesine ulaşmış ,eğitimli kişilere hitab etmesi sebebiyle “ Yuksek Zumre Edebiyatı “ da denilmektedir.

Divan Edebiyatı, Islam dininin tesiri ile ortaya cıkmış olsa da , Iran ve Arap edebiyatlarının ve onların medeniyetlerinin izleri gorulse de, zamanla bu tesirden kurtulmuş , kendine has bir takım ozellikler kazanarak millileşmiştir . Turk kimliğini bulmuş ,bağlı olduğu medeniyet ve kultur dunyasının zevkini , estetiğini , sanat anlayışını aksettirmiştir. Yine aynı şiirlerde halkın orf ve adetleri , hayat bakışı , kılık-kıyafet , duğun ,sunnet eğlenceleri , devletin işleyişi ,bazı aksaklıklar dile getirilmiştir.

Divan Edebiyatı’nın halktan ve gunluk hayattan kopuk olduğu iddiasının ne kadar boş olduğu verilecek orneklerde gorulecektir.Şu inkar edilemez bir gercektir ki Divan şiiri , bir hayaller dunyasıdır.Stilize edilmiş bir tabiat anlayışı hakimdir. Tabiat tasvirleri , hayvan , bahar,yaz ,kış ,yaz mevsimlerini tasvirleri şairlerin hayal gucu ile suslenmiş , kalıplaşmış motifler halindedir.Bu bir gelenektir ve daha sonra gelen şairler aynı hayalleri daha guzel soylemek icin yarışırlar.

Aşk bu edebiyatın vazgecilmez konusudur.Aşık daima bahtsız ,sevgili ise vefasız ve zalimdir.Acı cektirir.Bu, platonik bir aşktır. Bu şiir anlayışında ideal insan , maddeye değer vermemeli, dunya nimetlerine itibar etmemelidir . “ Rind “ adı verilen , malda mulkte gozu olmayan , insanların ilgisinden rahatsız olan , hoşgorulu bu insan tipi, hep itibar gormuştur. Şair de kendisini boyle gosterir.



Divan Edebiyatı , şiir ağırlıklı bir edebiyattır.Nesirden cok nazma değer verilmiş, bu alanda soz ustalığı yapmak gayretine duşulmuştur . Divan şiiri beyitlerle kurulur . Beyit sayısına , kafiye duzenine ve konularına gore isimler alan şiir şekilleri ; gazel ,kaside , mesnevi, musammat , terkib-i bent , terci-i bent , rubai ,kıta , murfed...dir.

Divan Edebiyatı’nın bir imparatorluk edebiyatı olduğu unutulmamalıdır.Cok geniş bir sahaya yayılmış bir bahcede elbette değişik renkler , değişik tad ve kokular bulunacaktır . Burada guzeller hep selvi boylu , kirpikleri ok, kaşları yay, gozleri ahu ,sacları sumbul ,ağızları gonca ,yanakları gul olsa da , oyle hayal edilse de bizim insanımız bizim dilimizle anlatılır.

Agah Sırrı Levend, Divan Edebiyatı’nı başlı başına bir alem olarak nitelendiriyor ve şoyle diyor : “Her gun biraz daha kesifleşen bir sis tabakası altında ortulup giden bu alemin karanlık koşelerini aydınlatmak , bu suretle artık tarihe mal olmuş bulunan bu fikir , his ve hayal dunyasını tespite calışmak en buyuk emelimizdir.”

Divan Edebiyatı uc beş eserden muteşekkil değildir.Bu donemin dili hakkında bir kac esere bakarak hukum vermek yanlış olur.Suleyman Celebi’nin Mevlid ‘i , Nabi’nin Hayriyye’si gibi dili sade, yazıldıkları zaman ve sonrasında halk tarafından cok okunan eserler mevcuttur.Bu edebiyatın icinde meydana getirilmiş olan Kuran tefsirleri , Hadis tercumeleri , mevlidler, siyerler, miraciyeler ,dini-destani halk hikayeleri, seyahatnameler, o gun halkın, dilini kolayca anlayabildiği eserlerdir . Divanların icindeki şiirlerin hemen hepsi yazıldıkları donemde insanımızın anlayabildiği ve zevk alarak okuyabildiği sadeliktedir. Divan şiirinde bize yabancı gelen kelimeler, bugun kullanılmadığı icin anlaşılamamaktadır. Halbuki cağında bu eserler halkın ekseriyeti tarafından okunup anlaşılıyordu.




Biz bu calışmamızda Divan şiirlerinden bir olaya dayalı olanları, hikayeleri ile birlikte vermeye calıştık.Anlatılanların coğu elbette rivayetlerdir . Kayda gecmiş olanları olduğu gibi , soylenti halinde yayılmış , bu arada değişmiş , bir kac şekilde anlatılan hadiseler de vardır.
__________________