TURK MİLLİ EĞİTİM SİSTEMİNDE BAŞAT FELSEFESİ
FELSEFE NEDİR?
Felsefe Yunanca sevgi ve bilgi sozcuklerinin birleşiminden oluşan ve insanoğlunun bilgelik yolunu bulmaya duyduğu ilgiye işaret eden bir terimdir. İnsanlık tarihinin ilk donemlerinde, icinde bilgiyi barındıran tum alanların araştırılması felsefenin kapsamında gorulmuştur
Her felsefi goruşun, bağlı olduğu değer ve inanc sistemlerine gore felsefeyi tanımlayışı farklıdır. Genel olarak felsefeyi, gerceği tumuyle ele alıp inceleyen ve bunun sonucunda ulaşılan bilgileri yorumlayan ve sistemleştiren bir uğraş alanı olarak tanımlayabiliriz.
FELSEFENİN ALANLARI
Felsefenin de, tıpkı faklı bilim dallarının farklı bilgi alanlarını araştırması gibi kendine ozgu inceleme alanları vardır. Filozoflar arasında bu alanların ne şekilde sınıflanacağı ile ilgili bir anlaşma olmamasına rağmen, eğitimle ilgisi duşunulerek temel felsefe alanları burada ontoloji, epistemoloji ve aksiyoloji başlıkları altında incelenmiştir.
Ontoloji, felsefenin var olanı inceleyerek cozumlemeye calışan uğraşı alanıdır. Bu disiplinde odak noktası, var olanın ilk kaynağının ya da başlangıcının ne olduğunu anlama uzerindedir. Bu temel sorunun dışında ontoloji, insanın neden var olduğunu, evren icerisinde ne tur bir rolu olduğundan hareket ederek, insan, Tanrı, evren, varlık, yokluk gibi kavramlar uzerinde yoğunlaşır.
Epistemoloji bilgi sorunuyla ilgilenen bir felsefi disiplin olup, bilginin ne olduğu, kaynağı, doğru, yanlış, bilinmez, mutlak ya da goreceli oluşu, turlerinin neler olduğu gibi sorulara cevap aramaktadır.
Epistemoloji, bilme olayının nasıl gercekleştiği ile de ilgilenir. Bilmenin duyular aracılığıyla mı, zihnin algılamalarıyla mı yoksa doğuştan gelen bir takım yetilerimiz ya da ilahi sayılabilecek niteliklerimizle mi ilgili olduğu da epistemolojinin ilgi alanı icindedir.
Aksiyoloji, insanların değer sistemleriyle ilgilenen bir felsefi disiplindir, Aksiyolojik konular, "etik" ve "estetik" olmak uzere iki temel başlık altında toplanırlar. Etik kavramı, insanın ahlaki değerlerini sorgulayarak, bu değerleri sınıflamaya yarayacak ana olcutlerin neler olabileceğini araştırır.
Estetik ise neyin guzel olduğu ile ilgili temel değer yargılarına işaret eder.
FELSEFE VE EĞİTİM İLİŞKİSİ
Felsefe yaşamın en genel gorunumleriyle, sorunlarıyla ilgilenirken, bizlerin duşunce ve olgularımızla da uğraşır. Sadece gecmişe değil geleceğe donuk.ilişki ve nedenleri anlamamıza da yardımcı olur. Bu bakımdan felsefi duşuncelerin, okullar ve toplum uzerinde her zaman onemli etkileri olmuştur.
Eğitimin genel hedeflerini belirleme, iceriği secme ve duzenleme, oğretme ve oğrenme surecleri ile okul ve sınıflarda ne tur yaşantı ve etkinliklerin vurgulanması gerektiği konularındaki temel sorunlara felsefe aracılığıyla yanıt verilmektedir. Eğitimle ilgili bu sorunların coğu aslında eğitim programları ile ilgili kararlara işaret etmektedir. Başka bir ifade ile, eğitim programının hedefler, kapsam, eğitim durumları ve değerlendirmeden oluşan oğelerin tumu felsefi goruşlere dayanmaktadır:
Hedefler, felsefi inanclara dayalı değer ifadelerini; kapsam nelerin oğrenmeye değer olduğunu gosteren inancları; eğitim durumları felsefi tercihleri yansıtan surec ve yontemleri ve değerlendirme değer yargıları ile ilişkili yontem ve teknikleri yansıtmaktadır. Bu arada var olan eğitim programlarını uygularken bir oğretmenin kendi yaşam tecrubelerini, mesleki ve kulturel gecmişini, eğitimini, insanlar ve kendisiyle ilgili genel inanışlarını sınıf icerisinde aldığı kararlara ve uygulamalarına yansıttığı da doğrudur. Orneğin demokrasinin var olan rejimler icerisinde en uygun olan yonetim bicimi olduğuna inanan ve bu inancını yaşama gecirebilen bir oğretmenin sınıf icerisindeki davranışları da demokratik olacaktır ya da olay ve olgulara eleştirel bir gozle bakılması gerektiğine inanan bir oğretmenin destekleyeceği oğrenci davranışları da bu yonde olacaktır. Bu durum felsefenin eğitimi etkilemesi gibi uygulayıcıların felsefi yonelimlerinin de sınıf ortamını nasıl etkileyebileceğini gostermektedir. Felsefenin eğitim uzerindeki bu etkilerini yakından tanıyan ve değerlendirebilen bir oğretmenin, daha başarılı olacağı da acıktır. Bu amaca hizmet etmek uzere uc onemli felsefi akımın eğitim programları uzerindeki etkilerinden bahsedilmiştir.
EĞİTİM AKIMLARI
Ulkuculuk (İdealisme)
İdealizm felsefî bir kuram olduğu kadar en eski bir eğitim kuramıdır da. Aynı zamanda bir oğreti olarak varlığı duşunceye, eşyayı anlayışa gore değerlendirir. AhlÂk acısından idealizm, insanın hareket ve gidişatını bir ideal doğrultusunda algılar.

İdealizmin sanat anlayışı ise, sanatın doğadan kopya edilen bir taklit olmadığı, aksine sanatın zihinsel ruhsal doyum veren soyut, kurgul (fictif) ve simgesel bir tasarımlar dizgesi olduğu bicimindedir.
Şu halde idealizm duyulur dunyanın gorungulerin (fenomenlerin) karşısında hic bir koşula bağlı olmayanı, saltık (mutlak) olanı bulmaya calışıyor demektir.
İdealizm, birci, nesnel, kişisel, platonik ve ozsel gibi ceşitli boyutlarda kuramlar ve goruşler geliştirir. Eğitimdeki temel anlayış, insan olduğu gibi değil olması gerektiği gibi eğitilir.
Gercekcilik (Realisme)
Klasik eğitim kuramları arasında da yer alan gercekcilik, eyleme ilişkin olarak bilgiyi tanıyıp oğrenen ve onu ozneden bağımsız kabul eden oğretidir.
Eğitimde gercekcilik, her davranışta gercekliği nesnel ve doğrulukla goz onunde bulunduran pedagojik ve eğitsel oğreti olmaktadır.
Cocukta gercekcilik, gerceği nesnel ifadesiyle ve gozlemle değil, kendi oz zekasına gore inşa etme olgusudur. Cocuk bu gercekliği butun etkinliklerinde, ozellikle, eşyayı gorduğu bicimiyle değil, fakat anlamı kendi zeka yapısıyla yakaladığı gibi belirleyip meydana cıkarır.
Doğalcılık
Doğalcılık, eğitim ve oğretime aşağıda belirtilen doğrultuda yon veren oğretidir.
1. Her varoluş doğaya aittir, hicbir şey doğaustu değildir; bu demektir ki, metafizik ve dinsel alanlara ilişkin sorunlar eğitim ve oğretimden dışlanmış bulunmaktadır.
2. İnsan doğa yasalarına gore yaşamaktadır, bu kurala uymak gerekir, diğer bir deyişle eğitim ve oğretim doğal olmalıdır.
3. Gercek, idealize (ulkuleştirilmiş) edilmemelidir; gercek somut gorunumleri, ozellikleri ve karakterleri icerisinde kavranmalıdır.
4. İnsanın icinde yaşadığı fiziksel ve biyolojik cevre ile yaşamı değerlendirme ve anlamlandırma eğilimi doğalcılık eğilimidir.
PRAGMATİZM
Deneycilikte denilen pragmatik felsefe, gerceğin değişken, ve goreceli olduğu goruşune dayanır
Pragmatizme gore değişmeyen tek şey, doğanın kanunlarıdır; bu kanunlar onunde herkes eşit olduğu icin, yonetimde de tum insanların katılımı esas alınır. Buradan hareketle pragmatistler, demokratik bir toplum duzeni savunurlar. Konu alanı disiplinler ve duşunceleri vurgulayan idealist ve realistlere karşılık, pragmatistler bilgiye surekli değişim icinde olan bir surec olarak kabul ederler.
Pragmatik eğitim programlarında hedefler esnek olup surec icerisinde değişmeye acıktır. Oğrencilerin yorumlama, ifade etme ve tartışmalarını sağlayacak problem cozme etkinliklerine uygun oğretim yontem ve teknikleri kullanılır. Bu tur programlarda, geleneksel yontemlere ek olarak, bireyin kendi başarısını olctuğu, bireysel değerlendirme teknikleri de kullanılmaktadır.
Daimicilik
Mutlak, değişmez ilkelere ve geleneğe onem veren bir eğitim akımıdır. Ozetle:
İnsan doğası, ahlaki ilkeler ve değerler her yerde aynı olup hicbir zaman değişmez. Eğitim, ilke ve değerler uzerine kurulmalıdır.
İnsanların ortak ve en onemli yanı akıldır. Eğitimde insan aklının gelişmesini sağlayacak entelektuel eğiteme onem verilmelidir.
Okul, gercek yaşamın bir parcasıdır ve yaşama hazırlık yeridir. Temel gorevi ise toplumun kulturel mirasına yeni yetişen kuşaklara aktarmaktır. Programın merkezinden insani bilimler yer almalı, oğrenci klasik eserleri ve bunlarda ifade edilen değerleri tanımalı ve bunları icselleştirmelidir.
Esasicilik
Realist ve idealist felsefenin izlerini taşıyan bu akım, muhafazakar bir eğitim akımıdır. İnsan doğuştan kafası boştur, hicbir bilgiye sahip değildi.
Yeni yetişen kuşaklara insanlığın deneyiminden gecmiş bilgi birikimi ve kulturel miras aktarılmalıdır, insanın zihinsel yonu geliştirilmelidir.
Oğrenme zorlu ve guclu bir iştir. Bunun icin oğrencilere, kendilerini disipline etme alışkanlığı kazandırılmalı, cok calışma ve uygulama yapılmaları sağlanmalıdır.
Klasik eserlerin oğrenciye tanıtılması ve bunlarda ifade edilen değerlerin oğrencilere kazandırılması onemlidir.
İlerlemecilik
Progmatik felsefenin eğitime uygulanmış halidir. Bu akımın bazı temel ilkeleri şunlardır:
1. Gercek ve ahlaki değerler, goreceli olup surekli değişme ozelliğine sahiptir. Değişmez iyilik,doğruluk, guzellik yoktur, iyinin olcusu topluma yararlı olmasıdır.
2. Okul, cocuğu yaşama hazırlama yeri değil, yaşamın kendisidir.
3. Eğitim, cocuğun ilgi ve gereksinimlerine gore duzenlenmelidir.
4. Eğitim, insan yaşantılarının surekli olarak yeniden duzenlenmesi olup eğitimin iceriği, değişen bilgi ve cevreye gore surekli gozden gecirilmeli, guncelleştirilmelidir.
5. Bilgi kullanmak icin olup oğretilecek bilgilerin bir işe yaraması, yararlı olması gerekir.
6. Eğitimde oğrencilerin oğrenmeye aktif olarak katılmaları, problem cozerek oğrenmeleri sağlanmalıdır.
7. Oğretmenin gorevi oğrenciyi yonlendirmek değil; yol gostermek, kendi gelişimlerini planlamalarına rehberlik yapmaktır.
8. Eğitimde bu gunun olduğu kadar geleceğin ihtiyac ve beklentileri de dikkate alınmalıdır.
9. Eğitim, oğrencilerin problem cozme becerilerinin geliştirilmesi uzerine kurulmalı, oğrencilerin problem cozerken oğrenmeleri sağlanmalıdır.
10. Eğitimde eleştirel duşunceye onem verilmelidir.
11. Okulda bireysel yarışmadan cok yardımlaşma, paylaşma ve işbirliğine onem verilmelidir.
12. Okul demokrasinin kurallarına gore kurulmalı ve işletilmelidir. Okul ve sınıf icin sureclerde demokratik ilke ve değerlere onem verilmeli, oğrencilere de bu değerler kazandırılmalıdır.
VAROLUŞCU EĞİTİM
Varoluşcu felsefenin eğitim alanına ilişkin etkileri ve tezleri de şoyle ozetlenebilir:
İnsan, eğitimle ilgili kararlarını kendisi vermelidir. Eğitim oğrenciye sadece secenekler sunmalı, her konuyu oğretmeli, ancak her oğrencinin kendi gercek ve doğrularını secmesine fırsat verilmelidir.
Eğitimin iceriğinde insancıl psikolojinin konularına ve beşeri bilimlere (felsefe, edebiyat, sanat, tarih vb.) ağırlık verilmelidir. Eğitim, insanın kendini gercek ozellikleriyle tanımasına fırsat vermelidir. Eğitimde en uygun yontem sokratik tartışmadır. Ancak oğretmen tartışmalarda tarafsız olmalı, herhangi bir doğruyu empoze etmemelidir.
Oğretmen ne bilgi bir kaynağı, ne taklit edilebilecek bir model, ne de bir danışmadır. Onun gorevi, oğrencinin kendisini tanımasına yardım etmektir. Eğitimde sezgiye ve yaratıcılığa onem verilmelidir. Eğitim, insanın ozgurleşmesine, kendinin oluşturup gercekleştirmesine fırsat vermelidir.
TURKİYE EĞİTİM SİSTEMİNİN FELSEFİ TEMELLERİ
Yukarıda eğitimle ilgili bazı felsefelerden kısaca soz edildi. Bunlar ışığında Turkiye eğitim sistemi, felsefi temelleri yonunden nasıl bir ozellik gostermektedir? Bu felsefeden hangilerinin izlerini taşımaktadır? Turkiye eğitim sisteminin kendine ozgu bir felsefesi var mıdır? gibi sorular akla gelebilir. Hemen sunu belirtmek gerekir ki Turkiye eğitim sisteminde ortaklaşa geniş bir kabul goren belirli bir eğitim felsefesinin olmadığı soylenebilir. Turkiye Osmanlı Devletinden devralınan kulturel bir miras ve insan oğesi uzerine kurulmuş olup tarihsel bir arka planı vardır. Osmanlı Devleti, yenileşme hareketlerinden itibaren eğitimde de bir takım arayışlar icinde girmiştir.
Turkiye eğitim sisteminin tarihsel temellerini acıklarken belirtildiği gibi ozellikle Tanzimat'tan sonra yaşanan doğu-batı catışması, toplumsal yaşamın her alanında ve kesiminde etkili olmuştur. Bir taraftan geleneği koruma ve surdurme, diğer taraftan batılılaşma ve cağdaşlaşma amacı gudulmuştur. Tanzimat'tan sonra, Osmanlıcılık, Turkculuk, İslamcılık, Batıcılık gibi adlar altında gelişen siyaset ve fikir akımları oluşmuştur. Bunların icinde de farklı eğilimler ve bunları uzlaşmaya, sentez yapmaya (Turk - İslam Senteze, Doğu-Batı Sentezi) donuk cabalar olmuştur. Bunlar, eğitim anlayışına da yansımıştır.

Cumhuriyetten sonra da bu tartışmalar devam etmiştir. Bu donemde batıdan bazı uzmanlar davet edilmiş, Turkiye eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması yoluna gidilmiş, Ziya Gokalp, İsmail Hakkı Baltacıoğlu gibi eğitimciler eğitimle ilgili bazı gorunuşler ileri surmuş, Koy Enstituleri, gibi bazı okul projeleri ve modelleri geliştirilmiştir. Batıda gelişen eğitimle ilgili bazı goruşler, akımlar, Turkiye'de de taraftarlar bulmuştur. Bugunku eğitim sistemimizin temelleri cumhuriyetten sonra atılmıştır. Cumhuriyetten sonra eğitimde demokrasi, laiklik, millilik, bilimsellik, sosyal adalet, fırsat ve imkan eşitliği vb. ilkeler geliştirilmiştir. Daha cok da sentezci bir cizgi izlenerek eğitimin milliğine onem verilmiştir, ilerlemeci eğitim akımının etkileri olmuştur. Ama henuz amaclanan sentez bir turlu gercekleşmemiş, konu ve oğretmen merkezli geleneksel eğitimin etkileri baskın bir bicimde varlığını surdurmuştur. Eğitimle ilgili tartışmalar, daha cok da ideolojik nitelikli tartışmalar biciminde suregelmiştir.
Turkiye eğitim sisteminin genel amacları incelendiğinde, yetiştirilmesi ongorulen insan tipinin, bir taraftan gelenek, ulusal değerler ve ulusal kulture bağlı olması, diğer taraftan da değişme ve yeniliklere acık olması beklenmektedir. Bunun yanında, yetiştirilecek bireyin toplumun cıkarlarını gozetmesi, eğitimle toplumsal birlik ve butunleşmenin sağlanması, diğer taraftan da bireylerin bireysel gelişmelerini sağlaması ongorulmektedir. Boylece eğitimin toplumsal boyutu ile bireysel boyutu arasında bir dengenin kurulması amaclanmaktadır. Dolayısıyla eğitimin dayandığı felsefe de yukarıda acıklanmaya calışan bazı eğitim felsefelerinin bir sentezine dayanmaktadır.

__________________