KULTUR ve YONETİM
Kultur, bir toplumun sahip olduğu maddi ve manevi değerlerin tumu olarak kabul edilebilir. Bir toplumun yaşama bicimi, icinde yaşanılan toplumun bireye kazandırdıkları, bireysel ve toplumsal yaşama, duşunme ve davranış bicimi, doğada varolanlara karşı insanın oluşturdukları ve oğrenilen davranış kalıpları gibi ceşitli ozellikler, kultur kavramı icerisinde değerlendirilebilir (Şişman, 2002). Geniş bir yelpaze olarak kabul edilebilecek kultur, toplumun davranış biciminden, sosyal ozelliklerine kadar pek cok hususta temel belirleyici role sahiptir.
Toplumsal bir ozelliğe sahip olan kultur, tarihsel bir birikim sonucu oluşur ve o topluma ozgu ozellikleri barındırır. Bir toplumun kulturel mirası, onu diğer toplumlardan ayırır ve kendine ozgu kılar. Ozellikle, kulturu oluşturan inanclar, değerler, normlar, semboller, mitler, kahramanlar, hikayeler ve teknoloji gibi oğeler, toplumsal kulturun kendine ozgu yanını yansıtırlar. Kultur, sozu edilen bu oğeleri aracılığıyla, bireylerin davranışlarını bicimlendirir, şekil verir, tercihlerini etkiler ve alınacak kararlara yon verir.
Bireysel ve toplumsal davranış kalıplarının belirleyicisi olan kultur, icinde barındırdığı değerler ve normlar sayesinde, toplumun gelişmesini, ilerlemesini, yeniliklere ve değişmeye ayak uydurmasını sağlayabileceği gibi, cağın gerektirdiği bu oluşumlara tamamen uzak kalmaya da neden olabilir. Değişime ve yeniliğe acık değerlerin benimsendiği toplumsal bir kulturde, ilerleme daha cabuk ve sağlam bir zeminde gercekleşebilirken, değişime kapalı toplumlarda yenilikler daha zor kabul gorebilmektedir. Benzer şekilde, toplumun tarihsel surecle birlikte oluşturduğu kulturel mirası, bireysel ve orgutsel davranışların da belirleyicisi olabilmektedir. Toplumsal kulturun kendine has ozellikleri, o toplumun orgutsel yapısında ve yonetim biciminde, kulturun oğeleri aracılığıyla kendini hissettirmektedir. Celik’e (1999) gore, gizli sayıltılar, değerler, normlar, hikayeler ve torenler, orgut kulturunun oğeleri olarak kabul edilebilir.
Kulturel ozelliklerin yonetim acısından yansımaları, farklı toplumlarda farklı olabilmektedir. Orneğin, Japonya’da orgut kulturunde bağımlılık, grup sorumluluğu, aile ve takım ruhu, bireysel performanstan ziyade grup performansı gibi olgular on plana cıkarken, ABD’de ise, bağımsızlık, bireysel performansa onem verme, bireysel sorumluluk, aile, işyeri ve okulda bireysellik gibi kavramlar daha baskın hissedilir (Şişman, 2002:52). Cin'’de ise, toplumsal yaşam, Konfucyus oğretisinin etkisiyle sosyal normlara gore işleyen bir yapı sergilemektedir. Bu durum, bir kulturde etkili olan bir yonetim surecinin ya da yonteminin, diğer bir kulturde de aynı şekilde uygulanamayacağı, kulturden kulture değişiklik gosteren toplumsal yapıya bağlı olarak uygulamalarda da bazı değişikliklerin olması gerektiği biciminde yorumlanabilir. Yani, bir toplumda etkili olan bir yontem, kulturel ozelliklerden dolayı, başka bir toplumda aynı etkiyi gostermeyebilir.
Kulturler arası farklılaşmalar, kimi zaman Doğulu-Batılı şeklinde yapılan karşılaştırmalar ekseninden incelenmiş ve Doğulu toplumlar, bazı araştırmalarda, kaderci kulturler olarak nitelendirilmiştir. Bu kadercilik anlayışının, ozellikle Doğulu sayılan toplumlarda zamana bakış acısını olumsuz etkilediği, bireysel ve toplumsal etkililiği azalttığı yorumu yapılmışken, Batılı toplumların ise, bunun tersine zamana ve zamanın etkili yonetimine karşı avantajlı oldukları one surulmuştur. Batılı ve Doğulu olarak kabul edilen bu toplumların, orgut yonetiminde zamana ve zamanın etkili kullanımına ilişkin farklı bakış acılarının, toplumsal kulturun derinliklerinden kaynaklanan bir olgu olduğu belirtilmiştir. Cunku, bu yorumlamalara gore, Doğulu toplumlar kadercidir ve zamanı kontrol edemeyeceğine inanırken, Batılı toplumlar icin zaman nakittir ve etkili kullanılabilecek bir aractır.
Kulturel farklılıkların toplumsal ve orgutsel yaşama etkisi konusunda Turkiye’de, kulturel değerlerin, orgut ve yonetim uygulamalarına nasıl etki ettiğine ya da orgutsel yaşamda ne tur değerlerin egemen olduğuna ilişkin yeterli calışma yapılmamıştır. Kadercilik, kanaatkarlık, az ile yetinme, risk almaktan kacınma, kişisel girişim ve rekabetten uzak durma, yakın cevre dışındakilere genellikle guvenmeme, aile şirketlerinin egemen olması, calışmanın bir zorunluluk ve angarya olarak algılanması, gunluk yaşama ve geleceğe ilişkin plansızlık, belirli bir duzen ve imaj eksikliği, ozguvenin olmayışı ve başarı gudusunde eksiklik gibi ceşitli ozellikler, Turkiye’de gozle gorulebilecek temel sosyo-ekonomik tutum ve değerlerden bazılarını yansıtmaktadır (Şişman, 2002). Yonetim acısından Turk kulturunde, ortaklaşa davranış, bireyciliğin onunde yer almaktadır. Turk kulturunde, belirsizlikten kacınma ve dıştan denetimli bir yonetim yapısına başvurma egemendir. Turk kulturu, yonetimin acısından catışmadan kacınmayı ve catışmayı bastırmayı ongorur. Ayrıca, Turk kulturunde, yonetim acısından merkezi yapılanma ve hiyerarşik bir orgut yapısı ağır basmaktadır.
Toplumsal kulturel ozellikler ile o toplumun orgutsel yonetim anlayışı ve ekonomik gelişmişlik duzeyi arasında doğrudan bir ilişki vardır. Fukuyama (2000), toplumların ekonomik refah duzeyi ile o toplumu oluşturan bireylerin birbirlerine olan guven duzeyleri arasında olumlu bir ilişki olduğunu belirtmektedir. Ekonomik refahın yaratılması, ağırlıklı olarak sosyal sermayeye ve toplumun bireyleri arasındaki guven duygusunun yaygınlığına bağlıdır. Sosyal sermayesi guclu, bireyleri ortaklaşa takım halinde calışıp, birliktelikler oluşturarak ortak değerler uretebilen toplumların, ekonomik refah duzeyleri de yuksek olmaktadır. Guven duzeyi acısından Turkiye incelenecek olursa, 1990 yılında yapılan Dunya Değerler Araştırmasında “coğu insana guvenirim” diyenlerin oranı %10 iken, 1997 yılında aynı araştırmada bu değer %6.5’e gerilemiştir. Başka bir anlatımla, Turkiye’de yedi yıl icinde insanların birbirlerine olan guven duzeyleri %35 oranında azalmıştır.
Turkiye tarihsel olarak guclu bir kulturel mirasa ve sağlam bir toplumsal yapıya sahiptir. Turk milleti tarihin farklı aşamalarında devlet geleneğini surekli surdurmuş, bağımsızlık ruhu icinde yaşamını bicimlendirmiştir. Turk toplumumun kulturel mirası, yonetim anlayışında da etkili olmuş, yonetsel uygulamaları bicimlendirmiştir. Hun İmparatoru Atilla’nın yoneticilere yonelik olarak, başarının ancak takım calışmasıyla kazanılacağı, genc ve başarılı yoneticilere destek olunması ve bir gun başa gececekleri korkusuyla bu başarılı yoneticilerin onlerinin kesilmemesi gerektiği yonunde verdiği oğutler, bu kulturel yansımaya acıkca işaret etmektedir. Boyle bir tarihsel mirasın gunumuze yansıması incelendiğinde, durumun pek de ic acıcı olmadığı gorulmektedir. Genc yoneticilere fırsat tanınması, destek olunması gerektiğini, başarının takım calışmasıyla kazanılacağını vurgulayan bir kulturde, yonetimde genclerin onunun acılması ve desteklenmesi beklenir. Oysa, bu durumun uygulamada boyle olmadığı, genel yonetsel yapıda olduğu gibi, eğitim yonetiminde de yoneticiliğin genellikle kıdeme bağlı, objektif kriterlerden uzak bir anlayışla elde edildiği soylenebilir.
Eski Turklerde cocuklar, yiğitlik torenlerine kadar ailesinin velayetine, bundan sonra da toplumun vesayetine girmişlerdir (Doğan, 1999:56). Bu toplumsal vesayet ve koruma, bireyi toplumun bir parcası olarak gormuş, birey de kendisini toplumsal beklenti ve kuralların ışığında değerlendirmeye calışmıştır. Boyle bir anlayış, toplumda bireysellikten cok toplumsallığı ve cemaat anlayışını ortaya cıkarmıştır. Bu nedenle, toplumcu anlayış, bireyselliği geri plana iterken, girişimcilik ruhunu olumsuz etkileşim olabilir. Gelişen dunyada, Turkiye de kuresel değerlerin etkisi altında gelişme ve yenileşme zorunluluğu hissetmektedir. Eğitim acısından bakıldığında, gunumuzde eğitim sisteminin ve dolayısıyla okulların karşı karşıya kaldığı temel sorunun, milli ve kulturel değerlerine sahip cıkarken aynı zamanda evrensel değerleri de benimseyebilen bireylerin nasıl yetiştirileceğidir. Kureselleşme, girişimcilik ruhu ağır basan, bireysel ozelliklerini iyi bilen, kendini iyi yetiştirmiş, farklı kulturlerin ozelliklerini anlayabilen, cok dilli ve cok yonlu bireyler gerektirirken, Turk kulturu bireyden ziyade toplumu ve ortaklaşa davranışı vurgulamaktadır. Bu sorun, bireylere milli ve kulturel değerlerine sahip cıkmanın onemini aşılarken, aynı zamanda cağın gerektirdiği bilgi, beceri, değer, tutum ve davranışları da kazandıran bir eğitim sistemiyle cozulebilir. Cunku, milli ve kulturel değerler ile evrensel değerlerin uyumlulaştırılması sorunu, goz ardı edilemeyecek kadar onemli bir sorundur.
Turk kulturunde, belirsizlikten kacınma ağır basmaktadır. Bilinmeyenin verdiği korku ve statukonun devamının arzulanması, bu kulturel ozelliğin bir sonucu olabilir. Ozellikle, orgutlerin değişim ve donuşum zamanlarında etkili bir liderliğe ihtiyacı vardır. Bu liderlik anlayışı, donuşumcu liderlik olarak bilinmektedir. Belirsizlikten kacınma, statukoyu devam ettirme isteği, değişimin mevcut yapıyı bozacağından, guc ve otoritenin kaybolacağından ya da azalacağından duyulan endişe, orgutlerde değişim cabalarını olumsuz etkilemektedir. Eğitim alanında gercekleştirilmeye calışılan coğu değişim cabasının başarısızlığının altında, değişime karşı duyulan kuşku ve değişimi guc ve otoriteye karşı bir tehdit olarak algılama yatmaktadır.
Turk kulturunun dıştan denetimi vurgulaması, orgut ve yonetim kuramları acısından klasik yonetim kuramını cağrıştırmakta ve orgutlerde işgorenlere guvenilmemesi gerektiği, onların tembel oldukları ve zorla calıştırılmaları gerektiği gibi cağdaş anlamda gecerliliğini yitirmiş bir anlayışı akla getirmektedir. Dıştan denetimli bireyler, genellikle bir davranışı kendileri istedikleri icin ya da doğru olduğuna inandıkları icin değil de, başkaları kendilerinden bunu istediği icin yaparlar. Boyle bir anlayış, orgut kulturunde, bireysel sorumluluğu, orgutsel bağlılığı, icsel motivasyonu, oto-kontrolu ve performansı zayıflatmaktadır. Dışsal motivasyon araclarının ağırlıkta ve icsel motivasyonun duşuk olduğu orgutlerde, işgorenlerin başarılı olma şansları yok denecek kadar azdır. Eğitim kurumları acısından bakıldığında, gerek merkez teşkilatta, gerekse taşra teşkilatlarında ve dolayısıyla okullarda işgorenlerin davranışlarının dışsal motivasyon odaklı olduğu, bireylerin zorunlu kurallar gereği kurumlara bağlılık gosterdikleri, icselleştirme ve ozdeşleşme gibi olumlu ozelliklerin cok gorulmediği soylenebilir. Kısacası, okullarda yoneticilerin ve oğretmenlerin iş doyumlarının duşuk, motivasyonlarının ve orgutsel bağlılıklarının zayıf olduğu ifade edilebilir.
Turk kulturunde, yonetim acısından catışmadan kacınma ve catışmayı bastırma esastır. Catışmaların etkili şekilde yonetilmesi, orgut kulturu acısından onemlidir. Catışmanın, orgut kulturu acısından onemini, nasıl cozumlendiği belirler. Catışmalar, orgut kulturunu zenginleştirici olduğu, bireyleri yeniliğe ve değişime yonlendirdiği oranda faydalı da olabilir. Eğitim kurumlarında da ceşitli catışmaların yaşanması doğaldır. Bu catışmaları, doğal yaşamın bir parcası, sosyal yaşantının bir sonucu olarak kabul etmek gerekir. Catışmanın olumlu ya da olumsuz şekilde sonuclar doğurması, catışmanın nasıl cozumlendiğine bağlıdır. Bu yuzden, okul yoneticilerinin ve oğretmenlerin, catışma yonetimi becerisine sahip olmaları gerekir.
Turk kulturunde, yonetim acısından merkezi bir yapılanma ve hiyerarşik bir orgut yapısı ağır basmaktadır. Merkezi yapılanmada, yetkiler merkezde toplanmakta, merkezden alınan kararların yerel duzeyde uygulanması istenmektedir. Cağdaş yonetim anlayışında ise, karara katılma, kararların ortaklaşa alınması ve alınacak kararlardan etkilenecek tum tarafların karar alma surecine katılmaları onerilir. Bu yonuyle, Turk Eğitim Sistemi merkezi bir yapıya sahiptir ve hiyerarşik yapı nedeniyle, kararlara katılım konusunda onemli sorunlar yaşanmaktadır. Oğretmenlerden, kendileriyle ilgili kararlara katılmamaları fakat, merkezi yonetimin aldığı kararları da sorgulamadan uygulamaları istenmektedir. Aşırı hiyerarşik yapı, karar alma surecini uzatmakta, kırtasiyeciliği ve savurganlığı teşvik etmektedir. Hiyerarşik yapıda, iletişim kanalları arasında uygun akış sağlanamamakta, iletişim ve koordinasyon sorunları yaşanmaktadır.
Turk kulturunun risk almaktan kacınma, rekabetten uzak durma, aile dışındakilere guvenmeme, geleceğe ilişkin plansızlık ve gunu-birlik yaşama gibi ozellikleri, bireylerde ozguven eksikliğine neden olabilir. Eğitim orgutleri acısından duşunulduğunde, risk almaktan kacınma, bireyleri hazırcılığa ve sorumluluk almamaya itmektedir. Rekabetten uzak durma duşuncesi, yenileşmeye ve değişime karşı bir direnc oluşturmaktadır. Guven eksikliği ise, bireyler arasında işbirliğini, ortaklaşa ve takım halinde calışma alışkanlığını olumsuz etkilemektedir. Geleceğe ilişkin plansızlık ve gunu-birlik yaşantı, vizyonsuzluğu empoze etmekte ve bireylerin geleceğe dair bir vizyon belirlemelerini engellemektedir. Boyle bir orgutsel ortamda ise, yoneticiler ve işgorenler, kişisel inisiyatiflerini kullanamamakta, değişim ve yenileşmeye sıcak bakılmamakta, atama, yukselme ve terfilerde liyakat yerine objektif olmayan kriterlere başvurulabilmektedir. Liyakatın esas alınmadığı bir terfi sisteminde ise, adam kayırma, torpil ve siyasi cıkarlar on plana gecebilir.
Turk kulturunun guclu bir tarihsel gecmişi ve birikimi vardır. Bu kulturel birikim, orgut kulturu ve yonetim anlayışı hakkında onemli ipucları vermektedir. Turk kulturunun kendine ozgu ozelliklerinin yansımalarını, orgut ve yonetim anlayışımızda gormek mumkundur. Orgut ve yonetim kuramları acısından onemli olan, kulturumuzun kendine ozgu ozelliklerini, kurumsal başarı icin etkili şekilde kullanabilmektir. Burada, dikkat edilmesi gereken nokta, cağdaş orgut ve yonetim anlayışı icerisinde kulturel ozelliklerimizden nasıl yararlanabileceğimizdir. Orneğin, gunumuz yonetim anlayışında orgutlerin yonetiminde burokratik bir yapı, duzenin korunması ve karmaşanın onlenmesi icin gerekli gorulebilir. Ancak, burokratik bir orgutun, demokratik değerlerle, karşılıklı anlayış ve işbirliği esasına dayalı olarak yonetilebileceği de unutulmamalıdır.
Kaynakca
Celik, Vehbi. (2000). Okul Kulturu ve Yonetimi. 2. Baskı. Ankara: Pegem A Yayıncılık.
Doğan, İsmail. (1999). Kuresel Değerler ve Eğitim: Turkiye Orneği. Eğitimde Yansımalar: V. 21. Yuzyılın Eşiğinde Turk Eğitim Sistemi Ulusal Sempozyumu. 25-27 Kasım 1999, Ankara: Başkent Oğretmen Evi.
Fukuyama, Francis. (2000). Guven. Sosyal Erdemler ve Refahın Yaratılması. 2. Baskı (Cev.: Ahmet Buğdaycı). İstanbul: Turkiye İş Bankası Kultur Yayınları.
Şişman, Mehmet. (2002). Orgutler ve Kulturler. Ankara: Pegem A Yayıncılık.
__________________
Felsefe / Psikoloji / Sosyoloji Kultur ve Yonetim
Üniversite Ders Notları0 Mesaj
●68 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- Üniversiteler
- Üniversite Ders Notları
- Felsefe / Psikoloji / Sosyoloji Kultur ve Yonetim