ANTROPOLOJİ NEDİR?

Sosyal (toplumsal) Bilim dallarından bir tanesi de antropolojidir. Sosyal bilimlerin en genci olan ve geniş anlamıyla insan bilimi olarak tanımlanan antropoloji portfolio'suz humanizma'nın en kapsamlı disiplini olarak ortaya cıktı. Bu disiplin kapsam, konu ve yontemle ilgili savlarını belirlemek icin cok uğraş vermek zorunda kaldı. Kendisine bırakılan konuları ele aldı (diğer alanların incelemediği) ve hatta zorunlu olarak daha eski bazı alanlara da girdi. Şimdi onun kapsadığı incelemeler şunlar: prehistorya, folklor, fıziksel antropoloji ve kulturel antropoloji. Bunlar obur toplumsal ve doğal bilimlerin, psikoloji, tarih, arkeoloji, sosyoloji ve anatominin meşru araştırma alanlarına tehlikeli bicimde yaklaşıyorlar. (Malinowski 1990:11)

Antropoloji en geniş anlamı ile insan bilim demektir. Ancak bu tanım kapsamı son derece geniş olup, insanı konu almış olan diğer disiplinlerle, antropolojinin farkına işaret etmez. Bu nedenle antropologlar kendi disiplinlerini daha kesin cizgilerle sınırlamaya calışırlar. İlk olarak disiplinin ismini ele alalım: Antropoloji kelime yapısı olarak iki Yunanca kelimenin birleşimidir. İnsan anlamına gelen Anthropos ile duzenli bilgi anlamında olan logos. Boylece kelime anlamı olarak antropoloji, insanla ilgili duzenli bilgi anlamındadır. Antropoloji birey olarak insanla ilgilenmez. İlgisi grup icinde yaşayan insan ve bu insanın yaptıkları ve davranışlarıdır. (Saran, 1993:21) “İnsanlar arasındaki benzerlik ve farklılıkları goz onune alarak insanları karşılaştırmalı bir goruşle inceler. İnsanoğlunun evrimi, fiziksel ve toplumsal gelişiminin kurallarını ortaya cıkarır. Başka bir deyimle kultur ile ilgilidir. İnsan topluluklarının fizik yapı, kultur ve davranış bakımından farklılıklarını ele alır.” (Tezcan 1996: 1) Konuyu biraz daha acacak olursak antropoloji biz insanları inceler. (Wells 1994: 9) “İnsanoğlu’nun yaşamı ve toreleriyle ilgili hicbir konu ya da soru antropoloji’nin inceleme alanı dışında değildir. Bu yuzdendir ki, bilimsel disiplinlerin en ilgi cekici en heyecan verici olanı antropolojidir. İlgi alanımız ne olursa olsun hepimiz icin ozel, ilginc bir şeyler vardır antropolojide.” (Wells 1994: 9) “Ceşitli ilimleri duzenli bir bicimde ait oldukları yere koymak isteyenler, sıra antropolojiye gelince bu ilmin yeri hususunda kolayca karar veremezler. Gercekten antropolojinin bolumlerini meydana getiren fiziki antropoloji, kulturel antropoloji, sosyal antropoloji, arkeoloji, etnoloji, etnografya ve linguistik insanla ilgili tum calışmalarla sıkı sıkıya ilişkilidir.” (Saran 1971: 9) Antropoloji ceşitli ozelliklerinden dolayı bazı bilim adamları tarafından tac bilim olarak kabul edilirken, bazılarınca artık bilim olarak nitelendirilmektedir. Antropoloji incelediği konular ve kendisine ozgu olan yontemleri ile diğer sosyal bilim dalları arasında ozel bir yere sahiptir. Antropolojinin tanımlarında bir tanesi de antropologların sahada yaptıklarıdır. Bir antropolog antropologun ayakkabıları camurlu olmalıdır demiştir. Bu bilim dalını diğerlerinden ayıran en onemli ozellik saha calışmalarına (alan araştırması) verdiği onemdir. Antropoloji aradığımız doğru yanıtları bulmamıza yardımcı olacaktır. Tum bilimsel kuramlar tarihsel surec boyunca deneme yanılma ve yeniden formulleştirme sonucu ortaya cıkmaktadır. Yeni yeni ortaya cıkan verilerin birikmesi bu surecte onemli bir yer tutmaktadır. Mekanizmalara –bu durumda, toplum biyolojisi ve evrim mekanizmaları dahil olmak uzere- ilişkin olan duşuncelerdeki değişikliklerde aynı şekilde gundeme gelir. Bu tur değişiklikler eldeki kanıtların yorumlanmasını etkileyebilir. Boylelikle kuramların gelişmesi yeni kanıtlar olmaksızın surebilir. Antropolojide var olan kuramı belirginleştiren unsur toplumbilimsel bir nitelik taşıması ve biz insanları konu edinen calışmanın kavranmasıyla ilgilidir. (Lewin 1998:1)

Antropoloji insanı dolayısıyla insan toplumlarını ve kulturu incelemektedir. Fakat antropolojik calışmalar yapılırken belirli bir cerceveden bakılmak sureti ile araştırma yonlendirilir. Burada yapılan bir yerde antropolojinin sınırlarını belirlemektir. Antropolojinin uzerinde durduğu ve halen gunumuzde gecerliliğini koruyan bazı sorular bulunmaktadır:

1-) İnsanlar ve toplumlar neden birbirlerine benziyor ?

2-) İnsanlar ve toplumlar neden birbirlerine benzemiyor ?

3-) İnsanlar ve toplumlar neden ya da nasıl değişiyor ?

Bu uc soru, antropolojinin bugunde gecerli olan temel sorunlarıdır. Ancak bu sorulara verilecek olan cevaplar gunden gune değişmekte ve gelişmektedir. Yaşanan sosyo – kulturel değişme, toplumun kendi ic dinamiğindeki etkileşimlerin bir sonucu olabileceği gibi, dıştan gelen etkilerin bir urunu, daha doğrusu ic ve dış dinamiğin bir bileşkesi olarak ortaya cıkmaktadır. Doğa nasıl biyolojik evrimin en zengin bilgi arşivini icinde bulunduruyorsa, kulturde sosyal değişmenin en guvenilir belgelerini elinde saklamaktadır. (Guvenc 1994:38) İlkel olsun, gelişmiş olsun hicbir toplum durgun hareketsiz ve statik olarak nitelendirilemez. Her toplumda surekli bir dinamizm, bir değişme gorulur. İlkel toplumlar bile yavaşta olsa değişmektedir. Cağımız hızlı kultur değişmesi cağı olup, dunya kulturleri surekli olarak değişmeye uğramaktadır. Fakat bu tur değişmelerin hızı farklı zamanlarda ve farklı yerlerde değişiklik gostermektedir. Antropoloji bu tur kultur değişimlerinin nedenlerini, bağlı olduğu diğer konuları ve sonuclarını karşılaştırmalı olarak inceleyerek sosyal değişme yasaları ile ilgili sonuclara ulaşmaya calışır. (Tezcan 1984:1)

Antropolojiyi genel olarak iki kısma ayırabiliriz: Fiziksel Antropoloji ve Kulturel Antropoloji.

1-) Fiziksel Antropoloji: İnsanoğlunun fiziksel gelişimini, evrimini inceler. Yani, insanın biyolojik gelişmesinin tarihi ile ilgilidir. İnsanın insan olabilmek icin gecirdiği aşamaları ele alır. Ceşitli insanların fiziksel ozelliklerini inceler. İnsan ırklarını, insanın doğuşundan modern hale gelinceye değin gecirdiği biyo - fizyolojik değişiklik ve aşamaları, ırk karışımlarını ele alır. Irkların karşılaştırılması ve ırk ilişkileri belli başlı konularıdır. İnsanların hayvanlarla farklılıkları, iskelet ve kaslarında karşılaştırılması da diğer konulardır. (Tezcan, 1996:1) Fiziki antropoloji insan biolojisinin araştırılmasıdır fakat sadece bioloji konu edinmez. Atalarımızdan kalan fosilleri, dunyanın başlangıctaki nufusu boyunca ceşitli genlerin dağılımını, gen mirasının mekanizmasını, farklı bolgelerdeki insanların şekil ve renk farklılığını ya da insanların ve yakın akrabalarının davranış şekillerini inceler. Fiziki antropologlar tum bu soruların cevabını ararken, nesnelerin yaşadığı tabii ve sosyal hayatla ilgilerini araştırılar. Yani fiziki antropolojinin gercek calışma alanı insanların ve onların yakın akrabalarının tabii ve sosyal durumları ya da tabiatları icerisindeki biolojik gelişimi uzerinedir. (Hunter; Whitten 1987:3)

2-) Kulturel Antropoloji: “Antropolojinin bu kolu, ceşitli alt disiplinlere ayrılmıştır. Bu disiplinler yaklaşık 100 yıllık bir gecmişe sahiptirler.” (Saran, 1993:22) Bu alt disiplinleri şoyle sıralayabiliriz.

Arkeoloji : “Bazılarına gore bu bilim kolu başlı başına, antropolojiden bağımsız bir disiplindir. Ancak, antropoloji alanında ozel bir faaliyet kolu olarak duşunulmesi, disiplinin bunyesi bakımından daha uygundur.” (Saran, 1971:10) “İnsanın maddi kulturunu ve bu kulturun yazılı belgelerden once incelenmesi prehistoryanın ya da prehistorik arkeolojinin konusudur. Bu disiplin, maddi kulturun prehistorik devirlerden bu yana, gelişimini kazılarda elde edilen bulgulara dayanarak inceler.” (Saran, 1993:22) Arkeoloji hem insan bedeninin kalıntılarını, hem de insanın yaptıklarını, urettiklerini ve kullandıklarını inceler. Arkeologlara antropolojinin tarihcileri denebilir. (Tezcan, 1996:2)

Etnoloji: Yunanca halk anlamına gelen ethnos sozcuğunden turetilen etnoloji ozellikle ilkel diye nitelenen halkları ve onların kulturlerini inceler. (Ornek, 1971:80) Etnoloji kulturler arası farklar ve benzerliklerle ilgilenmiş, kulturun tarihsel gelişimini ve ceşitli kulturlerin birbirleriyle ilişkisini konu almıştır. Bir topluma has orf ve adetlerin ya da belirli bir toplumun kulturunun incelenmesi ise etnoğrafyanın konusu olmuştur. (Saran, 1993:22)

Linguistik: “Dillerin yapısal ozelliklerini, konuşma bicimlerini inceler. İnsanların duşunce ve goruşlerini belirtmek icin kullandıkları ceşitli kalıpları, yani dillerini inceler. Hem dillerin belirli gruplarının tarihini, hem de bugun konuşulan dillerini inceler. Dilin rolu ve kulturun diğer yonleriyle ilişkilerini ele alır. İnsana ozgu iletişim ve ifade etme sistemlerinin incelenmesi, linguistiğin temel uğraşı alanıdır.” (Tezcan, 1996:2)

Sosyal Antropoloji: Antropolojinin onemli bir dalı da yirminci yuzyılda gelişen Sosyal Antropoloji’dir. Avrupa’da ozellikle İngiltere’de 1908 - 1910 yılları arasında gelişen Sosyal Antropoloji; insan davranışlarının karşılaştırmalı incelenmesi olarak tanımlanabilir. Araştırmalarında toplumsal yapıya ağırlık veren; toplumsal kurumların ve formların sistematik ve karşılaştırmalı araştırmalarını yapan sosyal antropoloji Radcliffe Bronw ve Bronislaw Malinowski tarafından kurulmuş ve geliştirilmiş olup difuzyonizme ve evrimci kurama bir tepki olarak doğmuş; kısmen Durkheim sosyolojisini izlemiş kısmende sosyolojideki yapısal fonsiyonalist goruşun oncusu olmuştur. (Ornek 1971:212) Bu terim Birleşik Amerika’da bazen etnoloji sozcuğunun yerine kullanılırsa da genellikle insan davranışlarına yaklaşımın bir boyutunu oluşturur. Ayrıca belirli problemlerin kultur, toplum ve kişilikle ilgili yonunu de inceler.(Saran, 1993:22, 23) “Kultur Antropolojisinin toplumsal olguyu inceyen bolumu ise Sosyal Antropoloji olarak adlandırılır. Toplumsal olgu denildiğinde genellikle şunlar kastedilir: Sosyal orgutlenme, evlilik adetleri ve orfleri, adetler ve ahlaksal amaclar, folklor, inanc sistemi, din, dil ve dille duşuncenin ilişkileri vb.” (Saran, 1996:143) Bu dal onceleri ilkel toplumları ele alırdı. Bugun yaşayan kulturleri de inceler. (Tezcan, 1996:3) Sosyal antropolojinin inceleme sahası sosyal davranışlar ve sosyal gruplarda organizasyon ve kultur universalleridir ve sosyal antropoloji kulturun teşekkulune ve değişimine hakim olan kanunları arayacaktır. (Saran, 1971:16) “Sosyal antropologlar diğer konulardan cok, insan toplumlarının sosyal organizasyonunu tayin eden evlilik ve akrabalık ile ilgilenmişlerdir.” (Kırımlı, 1998:2)

__________________