UYANIŞ DEVİRLERİNDE TERCUMENİN ROLU Eskiden beri medeniyetlerin, kendi iclerinde kendi kendilerine doğup buyuyebileceklerine inanılmıştır ve eskiye dair vesikalara coğu zaman ulaşılamamıştır. Ya kaybolmuş ya da yok edilmişlerdir. Bunun bir sebebini her medeniyetin kendinden once gelenleri hice sayarak kendini başlangıc kabul etmesi olarak gorebiliriz. Butun canlılarda ozellikle insan topluluklarında her kımıldama, her değişme bir horlamanın eseridir. Medeniyetler arasında karşılıklı etkileşim vardır. Kendi icine kapanan ve her şeyi kendi icinde halletmeye calışan cemiyetlerin, yeni bir şey yaratmasına tek tek ve buyuk medeni acılış yoluna gitmesine imkan yoktur. Mesela, Yunan duşuncelerinin kaynakları Orta Asya’dan gelmiş olan Sumerlerde aranmaktadır. Hatta İran, Sumer ve Cin medeniyetleri arasında bağların olduğu gorulmektedir. Fakat zamanla Cin, Hint ve Osmanlı medeniyetleri kendi iclerine kapanmalarından dolayı yok olmuşlardır. Medeni acılışta bir donum noktasına sebep olan, uyanış devirlerine yaratıcılık kudretini veren tercumedir. Medeni acılışın surekliliğini temin eden butun bu karşılıklı tesirler kompleksini hulÂsa eder. genelde butun uyanış hareketleri birer buyuk tercume devri ile başlamıştır. 1. Medeni acılma yolunda bilinen en eski uyanış hareketi, eski Yunan uyanışıdır ve Sumerlerden, Fenike’den, Mısır’dan olmak uzere Yunan ilmi 3 kaynaktan gelmektedir. Yunanlılar işte bu uc kaynaktan gelen teknik veya yarı nazari ilmi tamamıyla nazari ve akli bir hale getirdiler. Tarihci Viardot’ya gore bu ilk nakil vazifesini gorenler Araplardır. Uygur Turk medeniyeti de, Yunan medeniyeti gibi karşılıklı tesirlerden doğmuştur. Uygurlar İslamiyet’ten sonra da, Turk kavimleri arasında en cok irfan eseri vucuda getirmişlerdir ve Moğollar devrinde onlara katiplik ederek Cağatay edebiyatını meydana cıkarmışlardır. Hindistan’dan gelen Budizm, İran’dan gelen Maniheizm ve İran vasıtasıyla gelen Hıristiyanlık, Cin’den gelen ikinci Budizm Uygur memleketlerinde, cok zengin bir kutuphane teşkil edecek kadar eser bırakmıştır. Orta Asya’ya Budizm’in ilk yayılışı Yûşiler vasıtasıyla olmuştur. Budist eserler. Hint lisanlarından Toharcaya, oradan Uygur Turkce’sine nakledilmiştir. VIII. Asırda Uygur kitaplarından Brahmanizm’le karışık bir şekilde yeni bir Budizm cereyanının girmeye başladığı anlaşılıyor. 8. ve 9. asırlarda cok yuksek mahsuller vermeye başlayan Uygur, sanat ve edebiyatı mevzu ve ruh itibariyle Pudizm’den – buyuk nispette – mulhem oldu. Uygurlar uzerinde en cok tesir yapan cereyanlardan biri de Maniterizm’dir. Mani’nin dini felsefesi Nazari ve diyalektik esas ve Mitolojik esas olmak uzere iki esastan oluşuyordu. Bu dini –felsefi cereyan 8. asır ortalarında Uygur memleketine girdi. Ve Uygurlar, dini kitaplar, Mani şarkıları ve ilahileri, tedavi fennine ait risaleler, bazı resimler, minyaturlerin bir kısmını neşretmişlerdir. Nasturi eserleri de Uygurlar tarafından tercume edilmiş, Uygurlar tarafından tercume suretiyle meydana getirilmiş olan bir Nasturi edebiyatı teşekkul etmiştir. Uygurların İslamlaşması da tercume faaliyetlerine yeni bir canlılık getirmiştir. Turk kavimleri arasında İslÂm ilimleri, tasavvuf ve siyaseti ilk once oğrenen ve kendi dillerine ceviren Uygurlar olmuştur. Moğollar devrinde, Cağatay edebiyatı namının da Uygurlar Farsca tasavvuf kitaplarını, hikmete ve edebiyata ait eserleri nakletmekte buyuk muvaffakiyet gostermişlerdir. Uygurların, fikir tarihinde onemli bir iz bırakmalarının sebebini onun tek taraflılığında aramak gerekir. İlk zamanın sonlarında Yeni Eflatunculuk diye tanınan buyuk felsefe ve ilim hareketinin doğması tarihinin en muhim hadiselerinden biridir. Roma ilim ve felsefede Yunanlıların cırağı olmaktan hicbir zaman kurtulamadı. Bundan dolayı, eğer İskenderiye Kutuphanesi ve Yeni Eflatunculuk hareketi olmamış olsaydı fikir faaliyeti kuvvetini ve akışını kaybedecekti. İskenderiye mektebi ismiyle tanınan felsefî cereyanın doğması, Mısır’da hakim olan Batlamyos Soter’in, İskender İmparatorluğu parcalandıktan sonra dağılmış olan alimleri toplaması ve o zamana kadar vucuda gelmiş butun imi ve felsefi eserleri toplatarak Serapium Mabedi’nin yanında buyuk bir kutuphane meydana getirmesiyle ortaya cıkmıştır. Bu zamanda Yunan ilminin yeni tesirleri ile bilhassa eski Mısır zihniyeti kaynaşarak yeni bir dunya goruşu meydana geldi. Fakat Mısır Krallığı Roma’nın istilası altında kaldığı zaman bu buyuk ilim hareketi durdu. İskenderiye Kutuphanesi tarihte iki kez yangın tehlikesi gecirmiş [
__________________
Felsefe / Psikoloji / Sosyoloji UyaniŞ Devİrlerİnde TercUmenİn RolU
Üniversite Ders Notları0 Mesaj
●53 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- Üniversiteler
- Üniversite Ders Notları
- Felsefe / Psikoloji / Sosyoloji UyaniŞ Devİrlerİnde TercUmenİn RolU