ALDATMAK İnsan duşunmeden ve sabretmeden soylenen bir kelime insanın hayatını değiştirir. Bahar sonlarında guneşli bir Pazar gunu genc anneler toplantı yaparak sorunları cozeceklerini tartışacak, cocuk bahcesini sitedeki mimarlardan birine yaptırma kararı vermiştiler. Aralarından biri de havuza doğru bakan blokta oturan asık suratlı mimarı hatırlamıştı. Biri “ orada oturan kim var aramızda” diye sormuştu. Aydan her zamanki sabırsızlığıyla “ ben mimara yakın oturuyorum” demişti. Belki bir-iki saniye oyalansa onun yerine bir başkası “ben” diyecek ve hayatı boylesine karmakarışık olmayacaktı. Ama bir sorunla karşılaştığında icinde beliriveren hemen cozme isteği oylesine gucluydu ki bir başkasını ortaya cıkmasını bekleyememişti. Aydan: - Eve donerken uğrarım, kendisiyle konuşurum, demişti. Toplantı dağıldığında sokaklarda Pazar sabahlarını oğleye yaklaşan saatlerinde hissedilen huzur vardı. Gec kaldığını duşunup hızlanmıştı. Selini annesine bırakıp, sonra eşiyle ilk tanıştıkları balık lokantasına da yemek yiyeceklerdi. Eve donunce her Pazar yaptıkları gibi sevişeceklerdi. Bunu boylesine bilinen hic bıkmadan tekrarlayan sade olması daha da heyecanlıydı. Hatta onun bu sevişmelerinden daha zevk aldığını soylemek bile mumkundu. Cimenliklerin arasındaki asfalt bu cocuk bahcesi sorusunu cozumleyeceğini duşunerek bir şeyi cozumlemenin ona hep verdiği memnuniyeti hissederek yururken bir yandan da bedeninin cakırkeyif bir sevişmeye daha şimdiden hazır olduğunu fark edip kendi , kendine gulumsuyordu. Binanın onune geldiğinde , mimarın hangi katta olduğunu anlamak icin zillere baktı. Buraya taşınması epey olmasına rağmen bir kere bile komşuların kim olduğunu merak etmemişti, isimlerin arasında Cem KIRKOĞLU adını aradı ve buldu. Asansore binip gideceği katın duğmesine bastı. Aydan, her kadın gibi karşısında erkeğin; zekasını, zenginliğini kışkırtmak icin asansorun icinde iki goğsun arasındaki cizginin gozukmesi icin gomleğin duğmesini actı. Asansorden inince aradığı numarayı buldu, kapının onunde durup bir kez daha saclarını duzelti, derin bir soluk aldı ve zili caldı. Bekledi kapı acılmadı . Kapıyı bir daha caldı, gitmekle , kalma arasında kararsızken kapı birden acıldı, kapıda beline bir havlu bağlamış, ıslak saclarını elindeki havluyla kurulayan, yarı cıplak bir adam duruyordu. Sanki halinde hic bir tuhaflık yokmuş gibi, saclarını kurulamaya devam ederek, sakin bir sesle “Buyrun ?”dedi. “kimi aramıştınız?” Sesinde, duruşunda , cıplaklığına aldırmayışında, dudaklarının kenarında beliriveren alaycı gulumseyişte kibirli ve kustah bir guven, hareketlerinde neredeyse kadınsı denile bilecek bir zarafet , konuşmasında kışkırtıcı bir kucumseyiş
__________________