BEDEN DİLİ İnsanlar konuşarak anlaşmayı geliştirmeden once, beden dilleriyle anlaşırlardı. Beden dili insanların ilk anlaşma aracı ve ilk dili olmuştur. Bedenleri dili aracılığıyla insanlar duygularını, duşuncelerini, isteklerini, ihtiyaclarını ve ruhsal zenginliklerini başka insanlarla paylaşmışlardır. Gunumuzde dunyanın en cok konuşulan dili olan İngilizce de beden ve ruh ilişkisini acıkca vurgulayan sozcukler vardır. Orneğin, bu dilde “birisi” anlamına gelen “somebody” ve hic kimse anlamına gelen “nobody” sozcuklerin her ikisinde de bulunan “body” sozcuğu “beden” anlamına gelmektedir. Beden olmaksızın varlık olmaz ve dolayısıyla insanın kendisiyle ilgili bir kavram da soz konusu olamaz. İlk dilimiz - beden dilimizdir Ana dilimizden başka bir dil oğrenmek icin, zaman ve enerji harcarız. Bir yabancı dili, iyi oğrendiğimiz olcude kendimizi daha iyi ifade edebiliriz. Karşımızdakini daha iyi anlarız. Temel dilimiz olan bedenimizin dili oğrenmek icin neden zaman ayırmadığımızı anlamak guctur. Hic kimse beden dilinin ifadelerinden kacamayacağı veya bunu bastıramayacağı icin, bu dili oğrenmeye calışmak cok yararlıdır. Boylece, kendi dunyamızı yansıtma bicimimiz ve birlikte yaşadığımız insanların ic dunyalarıyla ilgili onemli bilgilere sahip oluruz. Aslında her insan, beden dili konusunda bildiğini duşunduğunden, cok daha fazlasını bilir. Eğer beden dilimize onyargısız ve cesaretle yaklaşırsak bircok goruşme ve karşılaşmanın sonucunu başarılı kılmamız mumkun olur. Duyguların ve duşuncelerin kelimelere dokulmediği durumlarda bunu cok acık olarak hissederiz. Boyle anlarda bakış başın bir donuşu kavrayan bir jest, savunucu bir mimik binlerce kelimeden fazla anlam taşır. İnsanlar kelimeleri, coğunlukla gercek duygu ve duşuncelerini ortmek icin kullanırlar. Sosyal statu ve bir grup icindeki hiyerarşi; bireyin kendisini bir grup icinde algılayışı, grubun yapısı ve insanlara toplumsal konumlarını beden dilleri ile yansıtmalarından anlaşılır. Beden dilinin kelimelerden cok daha kolay anlaşılma ozelliği ise hic değişmez. İnsan hayat boyunca coğunlukla farkında olmaksızın gunluk beden dilini son derece etkili olarak kullanır. Ancak bedenini, kelimeleri kontrol ettiği gibi kontrol edemez. Bedenimiz olaylara veya durumlara karşı cok daha fazla kendiliğinden tepkiler verir. Gercek duygu ve duşuncelerimizi kelimelerin arkasına gizlemek belki mumkundur, ama beden dilimizi gizlememiz cok kere mumkun değildir, beden esastır. Ve son olarak insanın kendini dış dunyaya karşı ortaya koyuş biciminin temelini goruş acıklığını, bir başka değişle merkezini kullanma bicimidir. Başka hicbir ozelliğine bakmaksızın, sadece goğus acıklığına bakarak bir insanin kişilik yapısı ve icinde bulunduğu durumu konusunda bilgi sahibi olmak mumkundur. Davranışımız ic dunyamızı etkiler İnsanın merkezini kullanma bicimini ve temel beden duruş ozelliğini tanımanın sağladığı en onemli yarar, yalnızca cevredeki kişileri doğru değerlendirmek değildir. Bu ozelliklerin farkında olmak, kişinin kendi hayatında cok temel değişikler yapar. İnsanlar buyuk coğunlukla iclerinden geldiği gibi davrandıklarını duşunurler. Oysa yakın zamanda yapılan araştırmalar, “İnsanlar hissettikleri gibi davranmaktan cok, davrandıkları gibi hissettiklerini” ortaya koymuştur. Canı sıkılan bir insanın kaşları catık, yuzu asık, omuzları duşuk ve merkezi kapalıdır. Hepimiz bazen sebepsiz bir can sıkıntısı yaşarız. Oysa cok kere kaşlarımızı cattığımız, yuzumuzu astığımız ve omuzlarımızı duşurup, merkezimizi kapattığımız icin canımızın sıkıldığımızı duşunmeyiz. İnsan hangi davranışını dışlatırsa, bir sure sonra beden kimyasında meydana gelen değişikler sebebiyle o yonde duygular yaşamaya başlar. Sıkıntılı bir insan gibi davranmak ic sıkıntısını artmasına sebep olur. İletişimde ilk dakika onemlidir Karşı karşıya gelen iki kişi arasındaki ilk etkileşim, iletişim surecinin onemli bir belirleyicisidir. Bu etkiyi yaratan faktorler, karşılaşan kişinin beden dilinden kullandığı kelimelere ve kişinin taşıdığı butun aksesuarlardan icinde bulunduğu fizik ortam nesnelerine kadar geniş bir dağılım gosterir. İşte butun bu faktorlerin bileşkesi “algılayan kişinin” değerlerinde bir yer bulur ve o cerceve icerisinde yorumlanır. Algılayan kişisel ozellikleri ve toplumsal normları ile kalıplaşmış olan yargılar, etkileşim verilerine bağlı olarak iletişimin ilk anında bir “karar” verdirir ve insan karşısındaki kişiye zihninde bir etiket yapıştırır.

__________________