A. Beyin ve davranış arasındaki ilişki konusunda 2 alternatif (farklı) goruş geliştirilmiştir.
B. Beynin bolgeleri farklı işlevler gormek uzere değişime uğramıştır.
C. Konuşma ve diğer bilişsel (kognitif) işlevlerin merkezleri beyin kabuğunda yer alır.
D. Duygusal (affektif) ve ırasal (karakter) ozellikler de belli anatomik bolgelere yerleşiktir.
E. Karmaşık zihinsel surecler, beyinde gercekleşen basit işlemler (elementary operations)
sonucunda ortaya cıkar.
İnsan davranışının temelinde yatan biyolojik surecleri anlama cabaları oldukca eskilere
dayanır. Orneğin, M.O. beşinci yuzyılda Hippocrates şoyle diyor:
"İnsanoğlu bilmelidir ki neşe, sevinc, keder ve elem gibi tum duygularımız keza
kahkahalarımız ve goz yaşlarımız beyinden, yalnızca beyinden kaynaklanır. Onun aracılığı
ile duşunuruz; gorur, işitir ve cirkini guzelden, kotuyu iyiden, hoş olanı olmayandan ayırt
ederiz. Bizi cıldırtan, icimizi korku ve dehşetle dolduran, gece ya da gunduz uyku veren,
uygun olmayan hatalar, amacsız bunaltılar, dalgınlık ve alışılmışa ters davranışlar getiren
de yine odur."
SİNİR SİSTEMİ
Bir insanın yaşamını surdurebilmesi icin cevresiyle surekli olarak ilişki icinde bulunması ve
alt sistemleri arasındaki etkileşimlerin surmesi gerekir ki, bunu sağlayan butunleştirici
sistemlerin en onemlisi sinir sistemidir.
Noron
Sinir sistemini oluşturan ozgul yapısal ve işlevsel birimlere (hucre) noron denir. Canlının her
tur davranışı, beynin belli bolgelerinde yer alan bir noron kumesinin etkinliğiyle gercekleşir.
İnsan beyninde 10 milyar dolayında noron ile doğar, sonraki yıllarda beynin buyumesi
noronların buyumesi ve aralarındaki bağlantıların coğalmasıyla gercekleşir. Noronlar
olunce yenilenmez.
Noron govdesinin (soma) capı 1/10 - 200 mm arasında
Akson uzunluğu 1 mm ile 1mt arasında
Noronlar bir uyarıyı iletir ya da iletilmesini engeller.
Sinir sistemi 2 gruba ayrılır:
1.Merkezi sinir sistemi
A. Beyin (cerebrum) Ağırlığı bedenin % 2'si kadardır
I. Arka beyin: Medulla, beyincik, pons
II. Orta beyin: (Gorme, işitme) Beyin sapı, RAS
Cukurova Universitesi Tıp Fakultesi Psikiyatri Anabilim Dalı
- 2 -
III. On Beyin: Talamus, hipotalamus, limbik sistem, beyin kabuğu (korteks)
B. Omurilik
İstem dışı davranışlar, refleksler
2. Cevresel sinir sistemi
A. Somatik sinir sistemi: Dış dunya
B. Otonom sinir sistemi: İc organlar, salgı bezleri
Bugun cağdaş norobiyoloji de davranışın beyin işlevinin bir yansıması olduğu goruşunu
savunmaktadır.
Bu goruşe gore ruhsal- zihinsel surecler beynin bir dizi işlevinin urunudur.
Nasıl ki yurume, soluk alma, gulumseme gibi basit motor devinimler beyin işlevinin birer
urunu ise; duygulanım, oğrenme, duşunme, beste yapma gibi karmaşık duygusal ve bilişsel
davranışlar da beyin işlevinin birer urunudur.
Bu acıdan bakıldığında, duygusal ve bilişsel bozuklukların gorulduğu psikiyatrik
hastalıkların, beyin işlevinin bozulmasıyla ilintili olduğu soylenebilir.
A. Beyin ve davranış arasındaki ilişki konusunda 2 alternatif (farklı) goruş geliştirilmiştir
Beyin ve davranış konusundaki bugunku goruş; gecen yuzyıldan başlayarak anatomi,
histoloji, fizyoloji, farmakoloji ve psikoloji bilimlerinin katkılarıyla oluşmuştur.
19. yuzyılın başlarında Avusturyalı bir hekim ve noroanatomist olan Franz Joseph Gall'un
onculuk ettiği phrenology akımı; zihinsel sureclerin beyinden kaynaklanan biyolojik bir
temeli olduğunu ileri surer. Bu goruşe gore beyin uniter bir organ olmayıp, her biri ozgul
bir zihinsel surecle ilintili en az 35 değişik merkezin toplamından oluşmaktadır. Gall sevgi,
comertlik gibi soyut zihinsel işlevlerin bile beyin kabuğunda ayrı birer merkezi olduğunu
duşunur.
Kişilik yapısıyla beynin anatomisi arasında bir ilişki kurmaya calışır (anatomical
personology)
Phrenologistlerin bu goruşu yine 19. yuzyılın başlarında Pierre Flourens tarafından hayvan
deneyleri aracılığıyla sınanır. Flourens hayvan beyinlerinin değişik bolgelerini cıkararak, bu
bolgelerin hayvanın davranışlarıyla ilintisini araştırır ve bu deneyler sonucunda; zihinsel
sureclerin belli bir bolgeye yerleştirilemeyeceğini, zihinsel sureclerin beynin butun
bolgelerinin (ozellikle de on beyin) katılımıyla gercekleştiği sonucuna varır.
Flourens 1823'de şoyle yazar: "Butun algılamalar, butun istemler beynin aynı yerinde
bulunur dolayısıyla algılama, tasarlama ve isteme yetileri gercekte tek bir temelden
kaynaklanır."
Bu goruş, zihinsel işlevlerin biyolojik bir temeli olduğunu savlayan materyalist goruşe karşıt
olması yonuyle de hayli yandaş bulmuştur.
(aggregate field, toplam alan)
19. yuzyılın ortalarında İngiliz norolog J.H. Jackson fokal epilepsi konusunda yaptığı klinik
calışmalar sonucunda, değişik motor ve duyusal işlevlerin beyin kabuğunun farklı
bolgelerinde yerleştiğini ortaya koymuştur. Bu goruş daha sonra Alman norolog
Wernicke'nin calışmalarıyla da desteklenmiştir.
Wernicke'ye gore sinir hucreleri (noron) beynin sinyal salan bağımsız birimleri olup işlevsel
kumeler oluşturacak bir bicimde birbirleriyle sıkı sıkıya bağlantılıdırlar. (cellular
Cukurova Universitesi Tıp Fakultesi Psikiyatri Anabilim Dalı
- 3 -
connectionism, hucresel bağlantı)
Buna gore değişik davranışlar beynin farklı bolgelerinin katılımıyla gercekleşir ki, bu
bolgeler arasındaki bağlantıyı ozgul noral yolaklar sağlar.
B. Beynin bolgeleri farklı işlevler gormek uzere değişime uğramıştır.
Simetrik ve bilateral bir yapısı olan santral sinir sistemi 6 ana parcadan oluşur: Omurilik,
medulla oblangata (bulbus), pons (beyincik dahil), orta beyin (pedonculus), diensefalon ve
serebral hemisferler.
Cağdaş goruntuleme teknikleri bu yapıların yaşayan insanda da gorulebilmesini
sağlamaktadır.
Deneysel yontemlerle ozgul işlevlerin değişik bolgelerle ilintili olduğu gosterilmiştir. Bunun
sonucunda beynin değişik bolgelerinin farklı işlevler icin ozgulleştiği goruşu cağdaş
norobiyolojinin temel taşlarından biri durumuna gelmiştir.
Ote yandan Flourens ve diğer araştırmacıların goruşu ise sinir sisteminin "koşut surec
(parallel processing)" denen bir başka (orgutlenme) ilkesiyle uyuşmaktadır. Bircok motor,
duyusal ya da diğer zihinsel işlev, birden cok noral yolak aracılığıyla gercekleşmektedir. Bir
bolge ya da yolak zarar gorduğunde diğerleri sıklıkla bunun yerini alarak işlev yitimini
kısmen telafi edebilmektedir.
C. Konuşma ve diğer bilişsel (kognitif) işlevlerin merkezleri beyin kabuğunda yer alır.
Beyin yarıkurelerinin her birinde beyin kabuğu 4 farklı anatomik loba ayrılır: Frontal,
parietal, oksipital, temporal.
Her lob ozgul işlevler ustlenmiştir.
Frontal lob: Geleceğe donuk tasarım, devinimlerin denetimi
Parietal lob: Bedensel duyumlar ve beden imgesi
Oksipital lob: Gorme
Temporal lob: İşitme, oğrenme, bellek ve duygular
Her lobun yuzeyinde birtakım girinti (sulcus ya da fissur) ve cıkıntılar (gyrus) bulunur (bunun
nedeni evrim surecinde her bir lobun yuzeyini genişletebilme cabasıdır). Belli başlı girinti ve
cıkıntılar her bireyde hemen hemen aynıdır ve ozel adlarıyla anılır(presentral girus gibi).
Beyin kabuğunun yapılanması 2 temel ozellik gosterir:
Birincisi; beyin yarıkurelerinin her biri karşı beden yarısının motor ve duyusal işlevleriyle
doğrudan ilintilidir. Orneğin bedenin sol yarısından alınan duyusal bilgi, omurilikte ya da
beyin sapında caprazlaşarak beynin sağ yarıkuresine iletilir. Beynin sağ yarıkuresinde
bulunan motor merkezler, bedenin sol yarısını denetler.
İkincisi; Hemisferler benzer gorunmelerine karşın yapısal ve işlevsel olarak asimetri
gosterirler; diğer bir deyişle yapılanmaları ve işlevleri farklıdır.
Beyin kabuğundaki yerleşimi en iyi bilinen işlevlerden biri konuşmadır; bunun afazi (inme
geciren hastalarda gorulen bir konuşma bozukluğu) konusunda yapılan calışmalara
borcluyuz.
1861'de Fransız norolog Broca konuşulanı anlayan ama konuşamayan (motor afazi) bir
Cukurova Universitesi Tıp Fakultesi Psikiyatri Anabilim Dalı
- 4 -
hasta tanımladı; hastada ağız, dil ya da ses tellerini tutan bir felc soz konusu değildi. Tek
tek sozcukleri soyleyebiliyor ama cumle kuramıyordu; duşuncelerini yazıyla da
anlatamıyordu. Hastanın olumunden sonra yapılan beyin incelemesinde frontal lobun arka
bolgesinde bir lezyon bulundu.
Broca benzer ozellikte 8 hastayı inceledi; hepsinde lezyon aynı bolgedeydi (şimdi bu bolge
Broca alanı diye anılıyor) ve hepsinde lezyon sol hemisferde idi.
Bu bulgulardan sonra Broca "Sol hemisferimizle konuşuruz." Dedi.
Hitzig ve Fritsch 1870'de kopeklerde beyin kabuğuna elektrik akımı verilince kollarda ve
bacaklarda tipik devinimlerin ortaya cıktığını buldular. Frontal lobun arka tarafında
bulunan ve motor alan adı verilen bolgenin karşı beden yarısının devinimlerini
denetlediğini saptadılar. Boylece bircok kişinin yazı yazma ve motor becerileri icin
kullanıldığı sağ elin de, tıpkı konuşma gibi sol hemisfer tarafından denetlendiği sonucuna
ulaşarak, sol hemisferin dominan hemisfer olduğu kanısına vardılar.
Sağ elini kullananların %95'inde sol hemisfer dominant iken; sol elini kullananlarda bu
oran %60 dır. Konuşma icin major (dominant) hemisfer yeterlidir. Ancak minor hemisfer
lezyonlarında konuşmanın duygusal iceriği anlaşılamaz.
1876'da Wernicke yeni bir afazi tipi tanımladı. Hasta konuşabiliyor ama soyleneni
anlamıyordu. Wernicke buna receptif (duyusal) afazi adını verdi. Bu hastalarda lezyon
temporal lobun arka bolgesinde bulunuyordu.
Wernicke kendisinin ve onceki araştırmacıların bulgularından yola cıkarak bir konuşma
kuramı geliştirdi. Wernicke'ye gore "Ancak yalın motor ve duyusal işlevlerle ilintili en temel
zihinsel surecler belirgin (tek) bir kortikal alana yerleşim gosterir." Bu alanlar (merkez)
arasındaki bağlantılar ise daha karmaşık zihinsel işlevlerin gercekleşmesini olanaklı kılar.
Tek bir davranışın değişik bileşenleri, beynin farklı alanlarının katılımıyla
gercekleşir.(distributed processing).
Wernicke'ye gore konuşma motor ve duyusal olmak uzere 2 değişik bolgeyle ilintilidir;
frontal lobda bulunan Broca alanı konuşmanın motor bileşenini , kendisinin bulduğu
temporal bolgedeki alan ise duyusal (sensory) bileşeni denetlemektedir.
Bu modele gore işitilen (işitsel) ya da okunan (gorsel) sozcuklerin algılanması ve
anlaşılması Wernicke alanında gercekleşir; Konuşmanın gercekleşmesi icin Wernicke
alanından yola cıkan duyusal icerikli noral uyaranın Broca alanında motor nitelik
kazanması gerekir, bu donuşum olamıyorsa kişi sozle ya da yazıyla
kendini ifade edemez.
20. yuzyılın başlarında Almanya'da Brodman ve ark. beyin kabuğunu farklı işlevsel
bolgelere ayırma girişimde bulundular (cytoarchitectonics); buna gore değişik bolgelerde
bulunan sinir hucreleri farklı bir yapılanma ve duzen gosteriyordu.
Buna gore Brodman insanın beyin kabuğunda, işlevleri birbirinden farklı, 52 bolge ayırt
etti.
Ancak yine de 20. yuzyılın ilk yarısında, zihinsel işlevlere beynin bir butun olarak katıldığı
goruşu (aggregate field) ağır basıyordu.
Orneğin Lashley'e gore beyin işlevlerinde, noronal yapılanma (architecture) değil, beynin
kutlesi (butunu) onemliydi.
Cukurova Universitesi Tıp Fakultesi Psikiyatri Anabilim Dalı
- 5 -
1930'ların sonlarına gelindiğinde, beyin işlevlerinin belli bolgeler yerleştiği goruşunu
destekleyen bulgular bildirilmeye başladı.
1950'lerde Penfield epilepsi nedeniyle beyin ameliyatı gecirmekte olan, ayık durumdaki,
hastaların beyin kabuğunu kucuk elektrotlar aracılığıyla uyarmayı denedi. Ozellikle
ameliyat bolgesinin dışında kalan ve konuşma bozukluğuna yol acan kortikal alanları
uyarıyordu; ve hastaların soylediklerine dayanarak Broca ve Wernicke'nin calışmalarını
doğruladı.
Yakın zamanda geliştirilen pozitron emisyon tomografisi (PET) zarar verici olmayan bir
goruntuleme tekniği olup; okuma, konuşma, duşunme gibi beyin işlevlerine eşlik eden
beyindeki kan akımı ve metabolizma değişikliklerini gorebilmemizi sağlar. Şimdiye kadar
edindiğimiz bilgiler beyni herhangi bir bicimde hasar gormuş insanlara ait iken artık PET
sayesinde sağlıklı insanlarda da araştırmalar yapabiliyoruz.
D. Duygusal (affektif) ve ırasal (karakter) ozellikler de belli anatomik bolgelere yerleşiktir.
Duygusal işlevlerin beyinde belli bir yere yerleşik olmadığı beynin butununu ilgilendirdiği
sanılıyordu.
Son zamanlarda bu goruş biraz değişti.
İnsanlarda ve deney hayvanlarında değişik duyguların beynin farklı bolgelerinin
uyarılmasıyla ilintili olduğu goruldu.
Konuşma Bozukluğu, Temporal Epilepsi ve Panik Atak gibi uc değişik hasta grubunda
yapılan calışmalar, duyguların temporal lobda yerleşdiğini ortaya koydu.
Konuşmanın duygusal iceriği sağ hemisfer tarafından belirlenir; Wernicke alanı ile
homolog (benzeşik) sağ temporal lezyon varsa: konuşmanın duygusal iceriği anlaşılamaz;
Broca alanı ile homolog (benzeşik) sağ temporal lezyon varsa: konuşmanın duygusal
iceriği ifade edilemez.
Temporal epilepsili hastaların coğunluğu duygusallık, saldırganlık, aşırı dindarlık, katı
ahlakcılık ve mizah duygusundan yoksunluk gibi ozellikler gosterir.
Kendiliğinden başlayan, kısa sureli ve yineleyici bunaltı duygusuyla karakterize olan Panik
Atak sırasında temporal (ozellikle sağ) bolgelerde kan akımının arttığı gosterilmiştir.
Bu calışmalar, duygusal ya da bilişsel olsun yuksek zihinsel işlevler de dahil butun
davranışların beynin ozgul bolgelerine yerleştirilebileceğini ortaya koymaktadır.
E. Karmaşık zihinsel surecler, beyinde gercekleşen basit işlemler (elementary operations)
sonucunda ortaya cıkar.
Beynin belirli bolgelerine lokalize edilebilen işlevler, karmaşık yetiler olmayıp basit
işlemlerdir;
Karmaşık işlevler değişik beyin bolgelerinin katılımıyla gercekleşebilir;
Dolayısıyla belirgin (tek) bir bolgenin hasar gormesi ozgul bir zihinsel işlevin tumuyle
yitirilmesi sonucunu doğurmaz;
Kaldı ki, işlev yitirilmiş olsa bile bir sure sonra sağlam kalan bolgelerin reorganize
olmasıyla kısmen geri doner.
Cukurova Universitesi Tıp Fakultesi Psikiyatri Anabilim Dalı
- 6 -
Her zihinsel surec birbirinden bağımsız bircok bilgi-işlem komponentini icerir ve en basit
bilişsel işlem bircok beyin alanının koordinasyonunu gerektirir.

__________________