1. KENTLEŞME

Modernleşme sureci icinde olan ulkelerde en onemli gelişmelerden biride kentleşmedir. Kentleşme son 200 yılın en onemli olgularından biri olmuştur. Sanayi devrimi ile birlikte ortaya cıkan makine teknolojisi gelişen fabrika ve ulaşım sistemleri, bunların sağladığı kolaylıklar ve zorunluluklar buyuk miktarda nufusun topraktan kopmasına yol acmış, ortaya cıkan bu nufus hareketleri kentleşme olgusunu yaratmıştır.
Kentleşme, dar anlamıyla kent sayısının ve kentlerde yaşayan nufusun artmasıdır. Kentte nufus; doğumların olumlerden fazla olmasıyla ve goclerle artar. Ozellikle de kırdan kente goc şeklinde gelişen ic goclerle artar. Kentleşme olgusu, daha geniş bir bicimde ise şu şekilde tanımlanabilir: Kentleşme “sanayileşme ve ekonomik gelişmeye koşut olarak kent sayısının artması ve bugunku kentlerin buyumesi sonucunu doğuran, toplum yapısında artan oranda orgutleşme, işbolumu ve ihtisaslaşma yaratan, insan davranış ve ilişkilerinde kentlere ozgu değişikliklere yol acan bir nufus birikimi surecidir.” Bu tanımında ortaya koyduğu gibi, kentleşme salt bir nufus birikimi olayı değildir. Bir ulkenin teknolojik, ekonomik ve toplumsal yapısında meydana gelen değişmelerin sonucunda ortaya cıkan evrensel bir surectir. Aynı zamanda kentleşme bir sonuc olarak da toplumun ekonomik, sosyal ve siyasal yapısında ve toplumu oluşturan bireylerin tutum ve davranışlarında da değişmelere yol acabilmektedir.
Demograf Kingsley Davis, kentleşme olgusunu dunya capında nufusu 100 bini gecen buyuk yerleşim bolgelerinde yaşayan insan sayısı ile acıklamaktadır. Davis’e gore; kentlerde yaşayan insan sayısı gun gectikce artış gostermektedir. Kentleşme olgusu sadece gelişmiş ulkelerde değil gelişmekte olan ulkelerde de carpıcı bir bicimde gelişim gostermektedir.

1.1. Kentleşmenin Nedenleri

Toplum bilimcilerimiz ve kent bilimcilerimiz kentleşmenin nedenlerini acıklarken, soruna farklı kavramlarla yaklaşmaktadırlar. Aslında acıklamalarında bir celişki yoktur. Orneğin, Sencer Turkiye’de Kentleşme adlı kitabında, kentleşmeyi doğuran nedenleri “ itici, cekici ve aracı” nedenler olarak sınıflarken, Ruşen Keleş, Kentbilim İlkeleri adlı kitabında “ekonomik, siyasal ve sosyo-psikolojik” nedenler olarak guruplandırmaktadır. Kemal Kartal ise Kentleşme ve İnsan adlı kitabında yine diğerlerine benzer bicimde “itici, iletici, cekici ve siyasal” nedenler olarak belirtmektedir.

1.1.1. İtici Nedenler

Tarıma yeni teknolojinin girmesi, bu teknolojilerden once tarımda calışan bir kısım nufusun atıl kalması ile acığa cıkması sonucunu doğurur. Acığa cıkan bu nufus tarım kesiminde gecim olanağı bulamayınca kente goc etmektedir. Yine entansif tarımda, makineleşme olmasa bile emek fazlası acığa cıkabilmektedir. Bazı urunlerin uretilmesinde acığa cıkan emek ve aile nufusunun artması bu insanları kente goce zorlayan sebep haline gelmektedir.
Bunlardan başka olarak itici nedenler arasında; torağın yetersizliği ve toprakların mirasla parcalanması da vardır.Toprak mulkiyetinin dengesiz dağılımı ve mirasla toprakların alt kuşaklara daha kucuk parcalar halinde gecmesi ve gecime yetmemesi, erozyon ve iklim koşulları, az topraklı veya toprağını kaybeden nufusu kente goce zorlamaktadır.
Bunlara ek olarak, kırsal nufusun hızla artmakta oluşu yine bir nufus fazlası ortaya cıkarmakta olup bu artan nufusun bir bolumu de kente goc etmektedir.Ayrıca koy yaşamının sonukluğu, eğitim, eğlence gibi olanaklarının kısıtlı oluşu da goce neden olan diğer faktorlerdendir.

1.1.2. İletici Nedenler

İletici guclerden kasıt; ulaştırma ve haberleşme alanındaki gelişmelerdir. Ulaşım ve karayolları alanındaki gelişim paralel olarak koyden kente gocu de kolaylaştırmıştır.Bulundukları yerlerde yaşama ve gecinme zorlukları ile karşılaşan insanlar, calışma koşullarının daha fazla olduğu kent merkezlerine doğru gelmişlerdir. Ulaşımda gercekleştirilen gelişmeler yanında haberleşme alanında sağlanan ilerlemeler de kentleşmeyi etkileyen diğer bir oğedir.
Haberleşme olanaklarının gelişmesi ve yaygınlaşması ile televizyon, sinema ve basın kanalı ile kentte olan biteni gorebilen insanlar, bu fırsattan faydalanmak amacıyla yeni umutlarla kente doğru hareketlenmişlerdir.

1.1.3. Cekici Nedenler

Turkiye’de kentleşme sureci, endustrileşme sureciyle birlikte gelişmiş bir olgu değildir, ancak ilişkilidir. Turkiye’de sanayi nereye yerleşir ise, işci talebi yaratmakta ve buna bağlı olarak da insanlar bu yerlere yerleşmektedirler. Diğer bir deyimle, nufus akmaktadır. Bu da onemli bir cekici nedendir.
Kentlerdeki iş olanakları, işgucu artış hızının cok altında gelişmekle birlikte, yine de sanayide elde edilen gelir koydekinden daha yuksek olarak gercekleşmektedir. Bu da bir cekici neden oluşturmaktadır.
Aynı şekilde kentlerdeki yaşam koşullarının koye kıyasla daha iyi olması, kent yaşamının canlılığı, ışıkları, eğitim ve eğlence olanakları koydeki nufusu kente cekmektedir.

1.1.4. Siyasal ve Hukuksal Nedenler

Bir ulkede ceşitli duzeyde verilen kararlar, ulkelerin sahip oldukları siyasal rejimler, uluslar arası ilişkiler kentleşmeyi ozendirici veya engelleyici bir rol oynayabilir. Orneğin; İsbir, eğer ulkeler gezme, ticaret, ve yerleşme ile temel hakları sınırlayıcı bir siyasal rejimle yonetiliyorsa kentleşme olumsuz olarak etkilenecek aksi halde ise kentleşme hız kazanacaktır demektedir.
Ulkemizde Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana ceşitli donemlerdeki , sanayileşme, ulaşım, eğitim, dış ilişkiler konusunda uygulanan ve benimsenen politikaların kentleşme uzerinde onemli etkileri olmuştur. Orneğin; 1950’lerden sonra izlenen liberal ekonomi politikası ve sanayi kuruluşlarının daha cok, buyuk kentlerde ve onların cevresinde kurulması goc olgusunun yonunu belirleyen onemli bir etken olduğu gibi kentleşmeyi de etkileyen bir gelişim olmuştur.


2. TURKİYE’DE KENTLEŞME

Turkiye’de kentleşme surecinin en onemli ozelliği, bu surecin hızlı olması ve metropoliten kentlerin diğerlerine kıyasla daha hızlı buyumeleridir diyebiliriz. Turkiye’deki kentleşme olgusu, ulkenin toplumsal ve ekonomik yapısını bicimlendiren temel oğelerden biridir.Yalnız tarımdaki değişmelerin ve sanayileşmenin bir sonucu değil, toplumsal değişme surecinin de bir gostergesidir. Ayrıca siyasal, toplumsal ve ekonomik yapı uzerinde kendisine ozgu etkileri vardır.
Ulkenin kentsel niteliği, 1980’den sonra hızla artmaktadır. Kentleşme sureci de oldukca hızlıdır. Son yapılan sayıma gore 1997 yılında nufusun yarıdan fazlası milyonluk kentlerde yaşamaktadır.Bu rakamlar Turkiye’de kentleşmenin ardında yatan temel nedenin kırsal alanlardan kentlere yapılan goc olduğunu gostermektedir. Kente goc edenlerin i.inde genc nufus egemendir ancak girişkenlik kimde olursa olsun goc etme eyleminin aile capında gercekleştiğine kuşku yoktur.

2.1. Kentleşmenin Ardında Yatan Temel Nedenler: Tarımdaki Değişme

Turkiye’de kentleşmenin yalın olarak sanayileşme sureci ile ozdeşleştirilemeyeceği gerceği bu konuda belirtilmesi gereken ilk noktadır. Kırsal alanlardaki yaşam koşullarının elverişsizliğinden doğan itici gucler, kentleşme acısından cok onemli bir etki sahibidir.
Tarım kesiminin bugunku durumu ve bu kesimde ortaya cıkan değişiklikler itici oğelerin ardında yatan temel nedenlerdir. İlk olarak; tarımsal etkinliklerin duşuk ekonomik verimliliği gocu ortaya cıkarmaktadır. Tarımdaki gelirin duşukluğu, toprağın eşitsiz dağılımı, toprağın kucuk parcalar halinde elverişsiz ve kullanımı ve kullanıcılarına yetmemesi koyluleri goce zorlayan etkenlerdir.
İkinci olarak; tarımsal uretimin makineleşmesi de kente gocun ardında yatan başka bir oğedir. Makine kullanılması eğilimi artmaktadır ve bu durum, bu sebeple gocun de artacağı anlamına gelmektedir.
Ucuncu olarak; ekilebilir toprakların sınırına ulaşılmış olması , bu nedenle tarımsal etkinlikler icin yeni toprak kullanma olanağının yokluğu da gocun bir başka sebebidir.
Son olarak; Turkiye’de tarım kesiminin ulusal gelir icindeki payının ve işgucunun azalması kentleşmenin ardındaki temel oğe niteliği ile belirtilebilir.

2.2. Kentlerin İşlevi: Cekici Oğeler

Her ne kadar kısal alandaki yaşam koşullarının elverişsizliği goc sebeplerinden ise de kentlerin cekiciliği de goc konusunda onemli bir işleve sahiptir. İlk olarak; kentlerdeki iş olanaklarının ve kısal bolgelere gore yuksek ucretlerin cekici oğelerin başında geldiğini soyleyebiliriz.
İkinci olarak; toplumun kulturel değerleri de, halkın buyuk kente duyduğu imrenmenin, buyuk kente gocu pekiştiren oğelerdendir. Ucuncu olarak; buyuk kentlerin eğitim ve sağlık konularındaki olanaklarının kırsal alanlara gore daha fazla ve iyi olması cekici oğelerdendir.
Turkiye’de kentleşme surecinde hem itici hem de cekici oğeler birbirleri ile son derece yoğun bir etkileşim icindedir.. Son yıllarda bu oğelere ek olarak, doğu ve guneydoğuda yaşanan guvenlik sebepleriyle ortaya cıkan goc olgusu da ayrıca belirtilmelidir.

2.3. Kentleşmenin Ozel Nitelikleri

Osmanlı İmparatorluğu doneminden beri, bolgeler arasındaki dengesizlikler Turk toplumsal yapısının temel niteliklerinden bir olagelmiştir. İmparatorluktaki dengesiz gelir dağılımı Cumhuriyet doneminde de egemenliğini surdurmuştur. Gelir ve hizmet dağılımındaki dengesizliklerin sonucu olarak kentleşme sureci de Turkiye’de ayrı bolgelerde son derece değişik yoğunluklar gostermektedir.
Turkiye’deki kentleşmenin birinci niteliği, bolgeler arası dengesizlikleri arttırmak olduğunu soyleyebiliriz. Marmara bolgesi bir Avrupa ulkesi duzeyinde kentleşmişken diğer bolgeler kentleşme konusunda geri kalmıştır. Bu dengesizlik hic kuşkusuz dengesiz sanayileşmenin de bir sonucudur. Kentleşme butunuyle sanayileşme ile ilgili değilse de sanayileşmiş bolgelerde kentleşme oranı yuksektir.
Kentleşme ceşitli illerde değişiklikler gostermektedir.Buyuk kentler kucuklere oranla daha hızlı kentleşmekte ancak bazı orta buyuklukteki sanayileşen kentler buyuk kentlerden daha hızlı buyumekteler. Dışarı goc veren illerde bile, bu goc ayrıca kendi il sınırları icinde de kırlardan il ve ilce merkezlerine doğru olmaktadır.

2.3.1 İller Arasındaki Toplumsal Ve Ekonomik Farklar

Turkiye’de buyuk kentler ile ulkenin geri kalan kesimi arasındaki buyuk ucurum D.P.T. tarafından yapılan bir cok araştırmada gozlenebilen bir ozelliktir. Bu araştırmalara gore Turkiye ortalamasının uzerinde gelişme gosteren on il vardır. Bunlar; İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Kocaeli, Zonguldak, Eskişehir, Aydın, İcel ve Bursa’dır.
Gerek kamu, gerekse ozel kesim yatırımları, bu gelişmiş on ilde yoğunlaşmaktadır. Bu illerdeki kamu yatırımları, butun Turkiye’deki kamu yatırımlarının beşte ikisi dolayındadır. Aynı eğilim ozel kesim yatırımları bakımından daha da belirgin olarak gorulur. Cunku, ozel kesim, işletme yeri icin uygun koşullar aradığından hizmet ve olanakların daha cok bulunduğu yerlerde daha yoğun yatırımlar yapmaktadır.
Gelir dağılımındaki bu adaletsizlik sadece iller arasında da gorulen bir ozellik değildir aslında. Cok goc alan buyuk illerde de goruluyor.
Diğer bir ilginc nokta ise buyuk illerin surekli olarak daha fazla yatırıma gereksinim duymasıdır. Bunun nedeni, buyuk nufus baskısıyla bu kentlerdeki yaşam koşullarının gittikce kotuleşmesidir. Biz butun bunlardan Turkiye’de kentleşme ve ozelliklerinin, toplumsal ve ekonomik dengeleri onemli olcude etkilediğini goruyoruz.


3. SONUCLAR VE ONERİLER

Kentleşme, toplumsal ve ekonomik değişmelerin bir sonucu olmasına rağmen, Turkiye’nin gelecekteki siyasal ve toplumsal yapısını bicimlendirecek olgulardan biridir.
Turkiye’deki kentleşme yalnız sanayileşme ile ozdeşleştirilemez. Turkiye’deki kentleşmenin ardında yatan temel oğelerin icinde, sanayileşme ile birlikte kırsal kesimin ve kasabaların sağladığı olanakların yetersizliği de cok onemli bir yer tutar. Bu surecleri itici ve cekici nedenler diye gruplandırabiliriz. İtici nedenler sanayileşme sureci ile doğan tarımdaki makineleşme ve bunun sonucunda ortaya cıkan kırsal kesimdeki fazla iş gucudur. Cekici nedenler ise, yine sanayileşme surecinin ortaya cıkardığı iletişim sektorundeki gelişmeler sayesinde, kırsal kesimdeki nufusun kentin imkanlarından haberdar olmasıdır.
Aslında Turkiye’de kentleşmenin temelinde yatan asıl neden şimdiye kadar soylediklerimizden de anlaşılacağı gibi, goc olgusudur. Bu goc sureci 1590’lerde başlayıp gunumuze kadar, bazı donemlerde artarak, bazı donemlerde ise azalarak suregelmiştir. Bu surec onceleri bir devlet politikası olarak ortaya cıkmış olsa da, daha sonraları baş edilemez bir hal almış ve kentlerde nufus yığılmalarına neden olmuştur.
Bunun dışında kırsaldaki nufusun kente yığılması, kentlerde onemli bir konut sorununu da beraberinde getirmiştir. Kente, ceşitli nedenlerle gelen kırsaldaki nufus, kentsel bolgelerdeki yaşamın zorluğu ile bir gecekondulaşma sureci icine girmiştir. Bu surecte onceleri yasadışı bir olgu olan gecekondulaşma, sonraları yasallaşmış ve buyuk şehirlerin bir parcası haline gelmiştir. Kentlerle butunleşerek, konut sorununa getirilen hukuk dışı bir cozum olmuşlardır. Sonuc olarak, gecekondulaşma sureci de Turkiye’de kentleşmenin bir ozelliği halini almıştır.
Kentleşme olgusu, Turkiye’de buyuk kentlerde bir yığılma biciminde kendisini gostermektedir. Oysa buyuk kentlerdeki yaşam koşulları kırsala gore daha ustun gorunmesine rağmen, bu birikme nedeniyle yeterli olmaktan cıkmaktadır. Bu nedenle, kentleşme olanakları, yığılma ile doğan bu buyuk nufusun yararını değil, bu yığılma ile kentteki hizmet ve kaynak yetersizliğini doğurmaktadır. Bu hizmet ve kaynak yetersizliğinden en cok etkilenen kesim ise gecekondu kesimidir.
Ayrıca Turkiye’de kentleşme, ulkenin ceşitli bolgelerindeki toplumsal ve ekonomik gelişme duzeyini de etkilemektedir. Bu, bolgeler arası dengesizlikleri pekiştirmektedir. Bolgeler arası dengesizliklerin dışında aynı bolge icinde de dengesizlikler yaratmaktadır.


Yani ozetleyecek olursak, Turkiye’deki kentleşme olgusu, kentteki doğal nufus artışıyla değil, yukarıda saydığımız itici ve cekici nedenlerden dolayı kırsal kesimden gocle gelen nufus yığılmasıyla olmuştur. Ayrıca, Turkiye gelişmekte olan bir cok ulke gibi, gelişmiş ulkelerin sanayileşme sonrası zamana yayarak gercekleştirdikleri kentleşme olgusunu kısa bir zaman diliminde yaşamak zorunda kalmıştır.


__________________