
Geştalt teorisi, bir eşya veya olayın anlamlandırılmasında, uyaran veya bicimlerin butunsel algısını vurgulayan goruş olarak tanımlanabilir. Yuzyılın başlarında Almanya'da Wertheimer, Koffka ve Kohler tarafından geliştirilen bu teori, yuzyılın başında psikolojiye hakim olan 'psikofizik'e (algı, bellek ve benzeri psişik edimleri refleks, duyum ve imaj terimleriyle, yani basit biyolojik olgularla acıklayan yaklaşım) bir tepki olarak doğmuştur.
Psikoloji tarihinde Onemli bir yeri olan geştalt teorisine gore, tum zihinsel edimlerde anlam, durumun butununun algısından cıkar, eğer parcalara ayırarak, oğelere bolup sonra toplayarak yaklaşılırsa, anlam gozden kacar. Butun parcalarının toplamından fazladır.
Bunun ilk orneklerinden biri XIX. yuzyıl sonunda Ehrenfels tarafından verilmiştir. Eğer bir melodiyi algılıyorsak ve tanıyorsak, bu, onu oluşturan notalardan her birini oğrenip bellekte tuttuğumuzdan değil, notalar arası harmoniyi, melodiyi veren yapıyı bellekte tuttuğumuzdandır.
Partisyonu bir başka tonaliteye naklederek notaları değiştirebiliriz, ama melodi aynı kalır. Melodinin algısı, notalarının ardışık algısı değildir, notaların oluşturduğu orijinal butunun algısıdır. Algılamak, bir bicimin, bir geştaltın tanınmasıdır.
Bu yaklaşım, algı sorunlarının, orneğin illuzyonların acıklanmasında ('doğru bicim' ihtiyacı, bazı şekillere ucuncu boyut eklenmesine yol acmaktadır, vb.), doğal bir butunluğun soz konusu olduğu ve her bir fonksiyonun bitişik fonksiyonlarla birlikte ele alınması gereğinin duyulduğu alanlarda (noroloji, bellek, zeka, vb.) onemli bir uygulama alanı bulmuştur.
Geştalt teori, sosyal psikoloji alanında Kurt Lewin'in etkisiyle ve Asch, Şerif, vb. oncu sosyal psikologların calışmalarıyla onemli bir yer kazanmıştır. Halen 'global algı - analitik algı' tartışmalarında guncelliğini korumaktadır.
__________________