Kutupsallık teorisi (polarity theory) olarak da adlandırılan ve ideoloji-kişilik ilişkilerini irdeleyen bu teori, Batı duşuncesinde ideolojinin yeni bir kavramlaştırmasını sunan Tomkins (1963, 1982) tarafından one surulmuştur.

Tomkins'e gore, humanist ve normatif yonelimler arasında bir kutuplaşma vardır: Sağ ve sol dunya goruşlerini de ayırdeden bu kutuplaşma, teoloji, metafizik, matematik anlayışları, estetik teorileri, siyaset kuramları, epistemoloji, cocuk yetiştirme tutumları, psikoterapi yaklaşımları gibi hayatın her alanında farklı yaklaşımlara yol acmaktadır. Birey, grup ve kulture ilişkin ideolojiler, humanizm ve normativizm boyutlarına gore anlaşılıp sınıflandırılabilir.

Tomkins'in tanımladığı şekliyle, insanı, etkin, yaratıcı, duşunen ve arzulayan bir varlık olarak goren humanist yonelim, onu kendinden hareketle anlayan bir yaklaşımın ifadesidir. Buna karşılık normatif yonelim, gercekliği, insandan bağımsız olarak tanımlama eğilimindedir; Bu anlayışta insan, kendi dışında belirlenmiş kurallar, normlar sistemine ve gercekliğin dunyasına uyma potansiyeliyle anlaşılabilir.

Farklı kişilik ve ideolojiler, normatif-humanist ya da sağ-sol kutupları arasında uzanan bir sureklilik cizgisi (continuum) boyunca yerleştirilebilir. Bu cercevede sağ-sol kişilik farklılıkları, ideo-affektif yapılar ya da kısaca "kalıplar" olarak tanımlanır.

Bu kalıplar, pek cok alanda etkisini gostermektedir. Orneğin farklı cocuk yetiştirme yaklaşımları, bir ucunda cocuğun cevreye uyumuna ve itaatine ağırlık veren bir eğitim anlayışı, obur ucunda ise cocuğun kendi gercekliğinin ortaya cıkarılmasına, kendini ifade etmesine ağırlık veren eğitim anlayışlarının bulunduğu bir cizgi uzerinde konumlandırılabilir.

Normatif-humanist tutumlar, bilinen diğer bazı psiko-sosyal değişkenlerle de ilişkili gorunmektedir. Nitekim ulkemizde yapılan bir araştırmada Goregenli (2000), normatif-humanist eğilimler ile otoriterlik arasında olumlu bir ilişki olduğunu saptamıştır.
__________________