NATURALİZM (Tabiatcılık)
Tabiatı tek gerceklik, bilgi ve değer kaynağı olarak kabul eden ve insan zihnini doğal kavramlarla izah eden sistemlerin genel adıdır. Başka bir ifadeyle Naturalizm, felsefe, ilim, ahlÂk ve sanattaki her ceşit yorumu tabiat ve tabiat ilkelerine gore yapan, butun fizik ve metafizik gercekleri tabiata ve maddeye indirgemeye calışan bir doktrindir. Bunlara gore, gerek hayatta, gerek hayatın otesinde olup ta tabiata indirgenemeyen hicbir şey yoktur. Tabiatın dışında, varlığı ve eşyayı acıklamak icin kullanılabilecek aşkın (muteal, transcendant) bir ilke de mevcut değildir.
Naturalist varlık acıklaması, ozellikle Sosyoloji, Antropoloji, AhlÂk ve Sanat gibi sahalarda yoğunlaşmıştır. Bu doktrin insanı basit bir tabiat parcasına; onun davranışlarının kriteri olan ahlÂkı hazza; sanatı tabiat taklitciliğine indirgemiştir. Metafizik gerceklikleri ise ya inkÂr etmiş veya maddeye, tabiata irca etmekle onu tanrılaştırmıştır.
Duşunce tarihinde naturalistler; materyalistlerle aynı kategoride muteala edildikleri halde, bunlar ilke olarak ruhun ve Allah'ın varlığını kabul ederler; fakat bunları da sonunda tabiata irca ederler. Naturalistler varlığı temellendirmede ve bilgi elde etmede metod olarak duyu ve deneyi, tumevarım (el-İstikra) yolunu kullanırlar. Varlık felsefesi acısından realist; bilgi felsefesi acısından ise ampristtirler. Tabiat ve tabiattaki objeleri felsefelerine hareket ilkesi yapan Materyalizm, Darwinizm, Materyalist Panteizm, Nominalizm, Mekanizm, Enerjetizm vb. gibi bircok felsefi sistem naturalist bir karakter taşımaktadır. Naturalizm, bircok felsefe sistemi gibi, Antikcağa dayanır. O gunden bu gune tabiatı muessir bir guc ve fÂil bir kuvvet kabul eden Naturalizm, ruhî ilkeleri maddeye irca eden Darwinizm ile, Tanrı ile Cevheri aynı Cevherde birleştiren Materyalizm ve Naturalist Panteizm ile esasta birleşmektedir. Naturalizmin tabiat ve varlık, anlayışı, benzeri sistemlerinkinden hem cok daha geniş ve kapsamlıdır. Bu nedenle, tumel fikirlerin ve kav- ramların gercekliğini inkÂr eden sofistlerden, stoacılar, epikurculer; Ortacağda Roselinus, d'Occam; Yenicağda St. Mill vb. ne varıncaya kadar ki nominalistler de Naturalizmin temsilcileri durumundadır. Zira Naturalizm ve Kullî Mekanizm duyumculuk ve deneyciliği metod edinmiş olan Nominalizm (Adcılık) vasıtasıyla yerleşmiş ve yaygınlaşmıştır.
Naturalizm, İslÂm felsefesi geleneğinde zaman zaman yer alan bir varlık acıklamasıdır. Bu goruşun mensubu olan filozoflar, varlık acıklaması ve bilgi konusunda Batılı meslektaşları gibi deney ve tumevarım metodunu kullandıkları icin İslÂm dunyasında ilk Amprist filozoflardır. Bunlara gore bilginin kaynağı duyulardır. Bu goruşu İslÂm dunyasında ilk temsil eden Ebû Bekir Zekeriya er-Razı' (841-926) dir. O, sistemini Allah, Mutlak Zaman, Mutlak Mekan, Ruh (Işık) ve Madde (Karanlık) gibi beş ezelî olarak kabul ettiği prensip uzerine dayandırmıştır. Ona gore akıl, iyi ile kotuyu, Allah'a aid şeyleri bilme ve dunya işlerini duzenlemek icin yeterlidir; bu nedenle peygamber, vahiy vb. gibi başka rehberlere ihtiyac yoktur. er-Razî, ruhun bedenden bedene gectiğini (tenasuhu) kabul ettiği icin tipik bir naturalisttir. Yine o, ruhun olumsuzluğune inandığı icin salt materyalistlerden, ruhun bedenden bedene gectiğini (istihale) kabul ettiği icin de kelÂmcılardan ayrılır:
İnsanı tabiatın bir parcası olarak kabul eden Naturalizm, ahlÂkî hayat dediğimiz yaşayış bicimini de tabiat kanunlarına uydurmaya calışır. Bu sisteme gore, tabiat ve tabiat bilimlerine uygun yaşamak ve hareket etmek ahlÂkîliğin ta kendisidir. Cunku ahlÂkî olgunluğun hedefi, hayat, hayatın devamı, yaşama arzusu ve ihtiyacların tamamı birer icgudu faaliyetinden ibarettir. İnsandaki ahlÂkî değerler, aynı zamanda, tabiatta da var olan değerlerdir; ahlÂkî kavramlar da deneysel kavramlardan ibarettir.
Naturalistlere gore, iyi, bize faydalı olan, işimize yarayan ve bize haz sağlayan, aynı zamanda, icgudu ve insan tabiatına en uygun olandır; naturalist ahlÂk, utilitarist (faydacı) ve prağmatist (menfaatcı) bir ahlÂktır.
Hayatı, zihinsel faaliyetleri ve değerleri tabiatın ceşitli fiziksel gorunuşlerinden ibaret sayan Naturalizm, sanatta da tam bir tabiat taklitcisidir. Kayıtsız şartsız tabiatı taklide dayanan naturalist sanat, idealist sanat anlayışının zıddı, realist sanat anlayışının da eşanlamlısıdır. Bu sanat anlayışı hayat ve tabiatın kaba, adî, cirkin ve iğrenc yanlarını abartmalı bir şekilde tasvir eder. Bu tavrıyla Naturalizmin, gercekliği gorunduğu gibi yansıtmaktan başka bir başarısı yoktur. Naturalist sanatın en başarılı sanatcısı unlu Fransız romancısı Emile Zola (1840-1902)'dır. Zola bu sanat dalının ustadı sayılır. O, Naturalizme deneycilikle birlikte determinizm ve katılımcılığı da ilave etmekle onu realizmden ayırmıştır. Bu yolla Zola, bir ceşit tabiat ilimlerinin metodunu sanata uygulamıştır. Ona gore, sanatcının tavrı, laboratuardaki bilim adamının tavrı gibi olmalıdır; sanatcı tıpkı bilim adamı gibi kendisinden hicbir şey katmadan ve olmakta olanı olduğu gibi yansıtmak zorundadır; şiirde, hikÂye ve romanda yazarın bir dili yoktur; kahraman hangi dili konuşuyorsa yazar da o dili kullanmalıdır. Naturalist sanat akımının Batıdaki diğer temsilcileri arasında Paul Alexis, H. Ceard, Leon Hennique, Becque'i, bizde de Beşir Fuad'ı zikredebiliriz.
Naturalizm buyuk olcude varlığı, duşunce ve değerleri tabiata irca eden bir anlayış olduğu icin; boyle bir anlayışa ilÂhî dinlerde rastlamak mumkun değildir; ayrıca boyle bir duşunce bu dinlerle de bağdaştırılamaz. Cunku, metafizik ve mantıkî manada Naturalizm, Materyalizm ve Pozitivizm ile aynı anlama gelmektedir. Naturalizmin İslÂm duşuncesiyle de hicbir ortak yanı yoktur. Gerci İslÂm duşuncesinde Tabiat Felsefesi icinde yer alan "Tabuyyûn" Allah'ın ve ruhun varlığını kabul ediyorlarsa da, onları da sonunda tabiata veya oradaki ilkelere irca ediyorlar. Naturalistler bu indirgemeci tavırlarıyla herşeyi tabiata indirgediklerini zannederek, yani tabiatı tanrılaştırarak aslında ust olanın alt olana indirgenemeyeceğini unutmuş gorunmektedirler. Cunku toplumsal ilkeler fizikî ve biyolojik ilkelere, metafizik ilkeler de fizikî ilkelere asla irca edilemezler.
Her şeyi tabiata indirgeyerek acıklığa kavuşturduğunu zanneden naturalistler, ahlÂk ve sanatı tabiat kanunlarına, "iyi"yi "haz"za, "guzel"i tabiat taklitciliğine indirgemekle aynı hataya duşmuşlerdir. AhlÂkı, gudusel bir ilkeye dayandırmakla da amacı arac haline getirmişlerdir.
Naturalizme karşı Endeterminizm, Mutasyon gibi bir takım duşunce ve calışmalar geliştirilmiş, bu calışmalar neticesinde tabiatcılık buyuk olcude onem ve değerini kaybetmiştir.
http://www.sevde.de/islam_Ans/N/22.htm
RASYONALİZM
Aklı bilgini temel kaynağı ve sınanabilirlik olcusu olarak kabul eden akım. Bilginin duyu verilerine dayalı deneylerden kaynaklandığını ileri suren (ampirizm) deneycilik karşıtıdır. Dunyanın akılsal bir duzen icerisinde bir butun olduğu, parcaların mantıksal zorunlulukla birbirine bağlı olduğunu, dolayısıyla da yapısının doğrudan kavranabilir olduğu goruşune dayanır. Başlıca esir kaynağı matematiktir.
Rasyonalizm, akla dayanır ve akıl dışı olan her şeye karşı koyar. Rasyonalizm butun insanlarda doğuştan değişmez bir akıl bulunduğunu bu aklın da ozsel, tumel, deney dışı gerceklik taşıdığını ileri surer.
Rasyonalizm en acık bicimiyle bilgi felsefesinde dile getirilir. Buna gore bazı bilgilerin kaynağı apriori ya da deney oncesi ussal sezgileridir. Bilgi bu sezgilerin anlık tarafından kavranmasıyla ortaya cıkar. İnsan duşunme yetisiyle kavradıkları duyu verilerini aşan nesneler ya da tumeller ve bunların bağlantılarıdır. Her tumel bir soyutlamadır ve duyulara değilse de duşunceye acıktır. Mantık ve matematiğin tumu ile başka pek cok alanın bazı bolumleri bu tur bilginin kapsamına girer. Rasyonalizme gore zihnin ulaşabileceği en onemli ve kesin bilgi turu olan apriori bilgi hem zorunlu (başka bir yoldan elde edilmesi imkansız) hem de evrenseldir. Rasyonalizm etik ve din alanlarında da insanın duşunme yetisine oncelik verir. Buna gore iyiyle kotunun ayırt edilmesinde sonul yargı duygu, gelenek ya da insan bilgisinin kaynağı vahiy değil, insanın doğal yetileridir.
http://www.toplumdusmani.net/modules...cle.php?id=281
POSİTİVİSM
Akademik Pozitivizm
Positivism, bilim ve bilimsel yontemin bilgiye ulaşmak icin tek gecerli yol olduğunda ısrar eden bir filozofik harekettir. Burada olguların varoluşları (ontoloji) ve bunların dildeki sozcukler yrdımı ile tanımlanması (epistemoloji) ve bu sozcuklerin farklı soyal guruplar tarafından algılanış şekilleri (semantik) ozel bir onem taşır. Bilim ve bilimsel yontem dışındaki bilgilenme şekillerini kabul etmediği icin spekulatif felsefe, metafizik ve dinlerle celişme ve catışma halindedir. Pozitivizm sosyal ve tarihi olgu olarak dinleri yadsımadığı halde dinler kanalı ile onerilen bilgi ve onerileri gecerli kabul etmez. Bilimin Empirik (deneysel) geleneğinin bir turevi olarak Positivizm, 19. yuzyıl başlarında Comte De Saint-Simon tarafından one suruldu. Sonraları Auguste COMTE, Ernst MACH ve diğer filozoflar aracılığı ile 20. yuzyılda da duşunce dunyasındaki etkisini surdurdu.
Geleneksel ve spekulatif duşunceye karşı olumsuz tavır ozellikle Auguste COMTE da gozlenmektedir. COMTE, metafizik ve spekulatif duşunceyi durağan, anlamsız ve yararsız bilgi kaynakları olarak reddetmektedir. COMTE gore dinsel metafizik duşunce insanlığın geri bir donemine ait olgudur ve bilim insan kavrayışını daha ileri bir duzeye getirmiştir. COMTE insanlığın birlik, uyum ve ilerlemesi icin bilim adamlarının yonetiminde bir "Sociocracy" yonetimi ongormekte idi.
Bir fizikci olan MACH ın ilgisi ise daha ziyade fiziksel olgular uzerinde yoğunlaşmaktadır. Gozlem,deneyim ve hipotez paradigmasına oturan fiziksel yaklaşım MACH a gore, gercek bilgi edinme surecinin standart modelidir. İnsan gozlemine donuşturulemiyen her duşunceye kuşkulu olarak bakılmalıdır.
Sosyolojik olguların kendi ic dinamikleri ve genellikle rasyoneller yerine kollektif irrasyonellere bağımlı olmaları, Doğrudan deneyimsel irdelemeye indirgenememeleri Positivizmin toplumsal hipotezlerinin 20. yuzyılda yeniden değerlendirilmesine yol actı. positivizm felsefe ile ilgisini yeniden tanımlama durumunda kaldı ve bunu bilimsel dilin tanım ve analizine indirgedi. 20. yuzyılın ikinci yarısında dış dunyanın insan aklındaki yansıması ve bunun ne kadar gercekle uyum halinde olduğu buyuk ilgi gordu ve Analitik yontemleri vurgulayan Mantıksal Pozitivizm (Logical Positivism) akımı doğdu.
Modern Positivism : Sibernetik Epistemoloji
Bu gun Positivism esas olarak, onyargılı, saplantılı varsayımlara dayanan spekulatif yaklaşımlardan uzak durarak, sosyal olgular ve bunları tanımlayan dil ve sozcukler arasındaki ilişkileri ve ozellikle dilin yarattığı sınırlama ve filtrelemeleri Sibernetik Ontoloji ve Epistomoloji cercevesinde ortaya koymayı yansıtmaktadır.
http://www.merih.net/rhp/positivism.htm
PRAGMATİZM (UYGULAYICILIK)
Pragmacılık, uygulamacılık ve kılgıcılık deyimleriyle de dile getiriliyor. Kapitalist uretim duzeninin ilk gelişme alanı olan İngiltere'de John Stuart Mill'in bicimlendirdiği yararcılığın, yeni ve son gelişme alanı olan Amerika'da Charles Peirce (1839-1914)'in temellerini attığı; William James (1842-1910)'in geliştirdiği uygulayıcılığı doğurması doğaldır. Boylelikle, kapitalizmin kendine ozgu metafizik felsefesi kurulmuş olmaktadır.
James, aynı adı taşıyan yapıtında pragmatizm sozcuğu icin "gerci bu ad hoşuma gitmiyor, ama onu boyle adlandırıyorlar, değiştirmek icin artık cok gec" diyor. Yapıtını da yararcı Mill'e şu sozlerle armağan ediyor: "zihnin pragmatik acıklığını ilk olarak kendisinden oğrendiğim, yaşamış olsaydı liderimiz olacağını duşunmekten zevk duyduğum John Stuart Mill'in anısına".
Pragmacılık, James'in deyişine gore, bir felsefe olmaktan cok bir metod; duşunceyi, doğurduğu eyleme gore olcen bir yontemdir. Charles Peirce, 1878'de Popular Science Monthly Dergisi'nde yayınladığı "Fikirlerimizi Aydınlığa Kavuşturmanın Yolu" başlıklı yazısında şoyle diyordu: "Bir duşuncenin anlamını acıklamak icin onun hangi davranışı doğurduğunu bilmek gerekir. İşte o davranış, o eylem bizim icin duşuncenin ta kendisidir".
William James, yirmi yıl sonra, kimsenin ustunde durmadığı bu sozu bulup ortaya cıkarmış, felsefesini bu soze dayamıştır. Pragmatik metodda yeni hicbir şey yoktur, diyor William James. "Sokrates onun ustasıydı. Aristoteles, metodik olarak onu kullanmıştı. Locke, Hume, Berkeley onun araclarını kullanarak gerceğe yararlı oldular. Oysa pragmacılığın bu onculeri, onu ancak parcalar halinde kullandılar. Onlar sadece giriş yapmışlardı. Pragmacılık metodu gunumuze gelinceye kadar genelleşmemişti, evrensel bir gorevin bilincine varamamıştı. Ben bu goreve inanıyorum, konuşmalarımın sonunda size de bu inancı aşılayabileceğimi sanıyorum. Herhangi bir yerde bir ayrım meydana getirmeyen bir ayrım hicbir yerde var olamaz.".
Felsefenin butun gorevi, bu dunya formulu ya da şu dunya formulunun doğru olmasının hayatımızın belli anlarında uzerimizde ne gibi bir ayrım doğuracağını anlamak olmalıdır. Pragmatik metod, her şeyden once, başka turlu son verilemeyecek olan metafizik tartışmaların yatıştırılması metodudur.
Dunya tek midir, cok mu? Kadere mi bağlıdır, yoksa hur mudur? Madde midir, ruh mu? İşte birtakım kavramlar ki dunya icin doğru olmaları da kabildir, olmamaları da. Bu ceşit kavramlar ustundeki tartışmaların sonu gelmez. Boyle hallerde pragmatik metod, her kavrama, kendisinden değer verilebilecek pratik sonuclar cıkarmak suretiyle yorumlamaya calışır. Bu kavram, oteki kavramdan daha doğru olsaydı, herhangi bir kimse icin pratik bakımdan ne gibi bir ayrılık doğacaktı?
Cıkarılan sonuclarda pratik hicbir ayrılık yoksa, her iki duşunce de, pratik bakımdan, aynı şeye karşılık olmaktadır. Şu halde tartışma yersizdir. Tartışma yerindeyse, bunun ya da otekinin doğruluğu halinde pratik bir ayrılığı gorebilmemiz gerekir. Bunun, kabacası şu demektir: Dunya madde olsa ne olacak, ruh olsa ne olacak? Biri ya da oteki olması pratik bir fayda sağlıyorsa o zaman başımızın ustunde yeri var.
Nitekim William James, pragmacılık metodunu kullanarak ruhculuğu secmektedir. Cunku: materyalizm umut kırıcıdır, ruhculuksa umut, hoşlanma, yaşama isteği vericidir. Tanrı'ya inanmak insanlar icin faydalı bir eylemdir. Bu eylem insanlara, James'in deyişiyle toresel bir tatil yaptırır.
Olumlu dunyadaki kotuluklerin Tanrı'da yok olacağı duşuncesi, bizleri sorumluluk kaygısından kurtarır. İyiliğin, sonunda nasıl olsa galip geleceğine guvenerek korkumuzu yenebiliriz. Dunya arabasını, yuruduğu yolda, keyfince gitmeye bırakarak toresel bir tatil (ahlak tatili) yaparız. İyi ama, gercek bu mudur derseniz James'in karşılığı hazırdır: Gercek, pratik faydası olandır.
Pragmacılık, boylelikle, akılcı sistemlerle gorgucu sistemler arasındaki uzlaşmaz ayrılığı cozduğu kanısındadır. Aklın verilerini de pragmatik metoda vurarak hem dinci kalabilecek, hem de olgularla ilgilenebilecektir. Her ikisinde de pratik faydası bulunduğuna gore, bunları birbirinden ayırmayı duşunmemektedir. Gorguculer Tanrı duşuncesine, istedikleri kadar "Teşekkur ederiz, kullanmıyoruz" desinler, pragmacı, pratik fayda bulduğu surece onu kullanmakta devam edecektir.
Pragmacılara gore bir duşunce, yaşayışımız icin elverişli olduğu surece doğrudur. İyidir yerine doğrudur diyebiliriz, cunku bu iki kavram birbirinin aynıdır. Doğru sozcuğu, inanc alanında iyi olduğunu ispat eden her şeyin adıdır. Doğru olan, belirli sebepler dolayısıyla aynı zamanda iyidir. Bizim icin neye inanmak daha iyi olurdu dersek, bu soz şu anlama gelir: Neye inanmak zorundayız?
Bu sorunun karşılığı şudur: İnanılması bizim icin daha iyi olan şeye inanmak zorundayız. Şu halde, bizim icin daha iyi olanla, bizim icin daha doğru olan arasında hicbir başkalık yoktur.
Pragmatik metod, doğruyla iyiyi birleştirmektedir. Bundan şu sonuc cıkıyor: Erdem, yaşayışımız icin elverişli olduğu surece, pratik fayda sağladığı hallerde doğrudur. Her şey pratik fayda olcusune vurulmalıdır, her şey pratik faydaya gore değerlendirilmelidir. Bu acıdan guzeli de doğruyla ya da iyiyle birleştirerek felsefenin, bilimin, sanatın yetkilerini tek elde, fayda olcusune vurarak değerlendirmelidir. Cunku bunların pratik değer ya da değersizlik bakımından hicbir ayrılıkları yoktur.
Pragmacılar, soyut duşuncelere, deney oncesi duşuncelere de kendi metodlarını uyguluyorlar. Onlara gore dogru duşunce, pratikte doğrulanabilen bir duşuncedir. Bir duşuncenin gerceği, ona yapışık, hareketsiz bir ozellik değildir. Gercek, duşuncenin başına gelen birşeydir. Bir duşunce, kafamızda dururken doğru olamaz. Ancak doğru bir hale gelebilir, olaylar yuzunden doğrulaşır. Onun gercekliği, gecer hale girmesiyle olur.
Sonsuz derecede faydalı ya da sonsuz derecede zararlı bir gerceklikler dunyasında yaşamaktayız. Dogru duşunce bizler icin onemlidir. Bir ormanda kaybolursanız, aclıktan olmek uzere bulunursanız, keci yoluna benzer birşey gorunce, bu yolun sonunda insanların oturduğu bir evi duşunmeniz cok onemlidir. Burada doğru duşunce faydalıdır, cunku konusu olan şey faydalıdır. Doğru duşuncenin pratik değeri, bu duşunceye karşılık olan nesnelerin pratik değerinden cıkmaktadır.
Gercekte bu nesneler, her zaman icin faydalı olmayabilirler. Orneğin keci yolunun sonundaki ev, boş bir evse, aclıktan olmek uzere bulunan sizin icin hicbir faydası yoktur. Ama her nesne bir gun, bir zaman onem kazanabileceğinden, herhangi bir durumda doğrulanabilecek bir genel duşunceler stokunu elde bulundurmamız faydalıdır.
Doğru sozcuğu, doğrulama surecini harekete getiren bir duşuncenin, faydalı sozcuğu ise onun deneyde tamamlanan gorevinin adıdır. Doğru duşunceler, faydalı olmadıkca, değer belirten bir ad kazanamazlar.
Gercek, duşunurken bize faydası olan şeydir, nasıl ki hak da eylem halinde bize faydalı olan şeydir. İnsanlar iciri gerekli olan, uygun olan, iş gorecek bir kuram bulmaktır. İşte pragmacılık, bu kuramdır.
Gorulduğu gibi, uygulayıcılık, burjuva dunyasında pek tutulduğu ve pek yayıldığı halde, bilimdışı bir kuramdır. Bilimi de acıkca yadsır. James'e gore "İnsanın dunyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; gorur ve duyar ama hicbir şey anlayamaz".
Pragmacılar, dunyanın nesnel gercekliğine gozlerini kapamışlardır. Gercek, kendi yararımıza gore belirlenir, ozneldir. Pragmatizm, Dewey, F.S. Schiler tarafından izlenmiş; ırkcılığı ve faşizmi acıkca savunmaya kadar ceşitli bicimlere burunmuştur.
http://www.bilgilik.com/makale/felse...lik__odev.html
PRAGMATİZM
Duşuncelerin, politikaların ve onerilerin değerlerinin yararlılıkları, işlerlikleri ve uygulanabilirlikleri ile belirlenmesi ilkesine dayanan goruş. 20. yuzyılın ilk ceyreğinde ozellikle ABD’de etkili olmuştur. Eylemin oğretiden, deneyimin sabit ilkelerden once geldiğini, duşuncelerin anlamlarının sonuclarından, doğruluklarının da doğrulanabilirliklerinden elde edildiğini savunur. Onemli temsilcileri Charles Sander Peırce William James, John DeweyRichard Rorty'dir ve
Pragmatistlere gore bir duşunce, yaşamımız icin elverişli olduğu surece “doğrudur”. İyidir yerine doğrudur diyebiliriz; cunku bu iki kavram birbirinin aynıdır. Doğru sozcuğu inanc alanında iyi olduğunu ispat eden her şeyin adıdır. Doğru olan, belirli sebepler olcusunde aynı zaman da iyidir. “Bizim icin neye inanmak doğru olurdu?” desek bu soz şu anlama gelir: Neye inanmak zorundayız? Bu sorunun karşılığı şudur: İnanılması bizim icin daha iyi olan şeye inanmak zorundayız. Şu halde, bizim icin daha iyi olan ile bizim icin daha doğru olan arasında hicbir başkalık yoktur.Pragmatizm doğruyla iyiyi birleştirmektedir. Yani Erdem yaşayışımız icin elverişli olduğu surece, pratik fayda sağladığı hallerde doğrudur. Her şey pratik fayda olcusune vurulmalıdır. Her şey pratik faydaya gore değerlendirilmelidir.
Onlara gore doğru duşunce pratikte doğrulanabilen duşuncedir. Bir duşuncenin gerceği, ona yapışık hareketsiz bir ozellik değildir. Gercek duşuncenin başına gelen bir şeydir. Bir duşunce kafamızda dururken doğru olamaz. Ancak doğru hale gelebilir, olaylar yuzunden doğrulaşır. Onun gercekliği gecer hale girmesiyle olur. Benim icin bir şeyin herhangi bir zaman icin faydası olabilir, ama başka bir zaman o şey faydama değildir.Pragmatistler dunyanın nesnel gercekliğine gozlerini kapamışlardır. Gercek, kendi yararımıza belirlenmekle ozneldir.
"http://tr.wikipedia.org/wiki/Pragmatizm"
__________________
Felsefe / Psikoloji / Sosyoloji Naturalizm(Tabiatcılık)
Üniversite Ders Notları0 Mesaj
●44 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- Üniversiteler
- Üniversite Ders Notları
- Felsefe / Psikoloji / Sosyoloji Naturalizm(Tabiatcılık)