Ağrı'nın tarihi, Nuh Tufanı ile başlar. Tufanı anlatan hikÂye ve efsanelere gore insan nesli, dağa oturan gemiden inerek, Ağrı'dan dunyaya yayılmıştır.
Coğrafî konumu ve Asya-Avrupa karayolunun buradan gecmesi, tarihini yuzyıllar oncesine goturur. Ağrı'nın tarihi, bir parcası olduğu Anadolu'nun tarihi kadar eskidir. Orta Asya'dan ve İran'dan gelen kalabalık kitlelerin batıya (Anadolu) gecmesini kolaylaştıran yollardan en onemlisi buradadır ve her devirde tarihî - stratejik bir konuma sahip olmuştur. Aynı zamanda Doğu Anadolu'ya gelen goc ve akınların ilk durağıdır. Kucuk Asya'yı ele gecirmek isteyenler, Asya kavimleri, Kafkas sıradağlarından inemedikleri icin hep İran uzerinden gelmişler ve Anadolu'nun ilk giriş kapısı (Ağrı) onlara geciş yolu olmuştur. Bundan oturu Ağrı devamlı bir kultur ve medeniyet merkezi olamamıştır. Gecit ve sınırda bulunması sebebiyle bolgede yaşayan
halk, sık sık değişmiş, baskınlar, savaşlar, maddî kulturle yerleşim yerlerini tahrip etmiştir.
Ağrı ve cevresine yerleşen en eski topluluk, Hititler'in bolgede guclerini kaybetmesiyle ortaya
ıkan Hurriler'dir. Ağrı, M.O. 1340-1200'de Hurri krallığının kuzey doğu ucunda yer almıştır.Hurriler'den sonra bolgeye egemen olan Urartular (M.O. 1200-600) yaklaşık 500 yıl Ağrı
topraklarında yaşadılar. Urartular; Patnos, Aladağ, Tutak, Eleşkirt (Toprakkale) ve Doğubayazıt'ta onemli yerleşim yerleri kurdular, kaleler, saraylar, tapınaklar, su yollan yaptılar. Adı gecen bolgelerdeki Urartu kalıntılarının bir kısmı gunumuze ulaşabilmiştir.Urartular onemli saray ve tapmaklarını Patnos'ta kurdular. Şehrin batısındaki Anzavur tepe ve doğusundaki Girik tepe nemli hoyuklerdir.Girik tepede kale, kutsal Haldi kapıları ve tapınaklar vardır. Her iki tepede Ankara universitesince 1961-63 arasında kazılar yapılmıştır.Urartu devleti yıkıldıktan sonra Girik tepe onemini kaybetti ve Urartular'dan beri bolgeye yerleşenler bu kentte oturmadılar.
M.o.680 yılında bolgeye gelen Sakalar Murat Nehri ve Doğubeyazıt cevrelerine kısa surede yerleşmişlerdir. Daha sonraları Arsaklılar ve Artaksıyaslı Krallığı, Ağrı ve cevresine hakim olmuştur.
Araplar, Hz. Osman'ın halifelik yıllarında Ağrı ve cevresini fethederek bolgede etkili oldular. İslÂm ordusu 645 ve 646 yıllarında Ağrı'ya, sonraki yıllarda Nahcivan'a kadar fetihlerde bulundu.Rivayetlerde ve halk arasında Hz. Ali'nin de Ağrı topraklarına akınlar yaparak, savaştığı anlatılmaktadır. Bu efsane ve anlatımlara ait kale, yer, taş ve kaya izleri, her ilcede mevcuttur.Bolge, 872 yılına kadar Abbasiler'in yonetiminde kaldı. 872-912 yıllarında doğudan gelen Turk boyu Tacoğulları buraya egemen oldular. Sonraki yıllarda etkinlik Bizanslılara gecti.X. yuzyılın sonunda Bagratlılar Beyazıt ve Eleşkirt havzalarına yerleştiler; zamanla bolgenin kontrolunu ele gecirdiler. Beyazıt (Gokovit) Sancağı, Bagratlılar'ın onemli bir merkezi idi.Bagratlılar 1064'e kadar bolge yonetimini ellerinde tuttular.Bizanslılar zaman zaman Ağrı topraklarına kadar uzanıp ustunluk ele geciriyorlardı. XI. yuzyıla kadar Ağrı ve yoresi, Bizanslılar
ile, Turkler ve Araplar arasında birkac kez el değiştirdi.
Turkiye'nin en yuksek dağı olan Ağrı Dağı (5165 m.) eskiden beri bilginlerin, dağcıların, seruvencilerin ilgisini cekmiş ve bircok hikaye, turku ve efsaneye konu olmuştur. İncil ve Tevrat'ta da adı gecen dağa, turizm acısından onemli bir konum kazandıran yaygın inanca gore; Nuh Peygamber zamanında yeryuzunu kotulukler kaplamıştır. İnsanlara bir ders vermek amacı ile Tanrı, Nuh'a bir gemi yapmasını emreder. 300 arşın boyunda, 50 arşın genişliğinde ve 30 arşın yuksekliğinde yapılacak gemiye, Nuh Peygamber, eşi, oğulları, oğullarının eşleri ile birlikte yeryuzunde bulunan butun canlı turlerinden 7 erkek, 7 dişi, surungenlerden 2 erkek, 2 dişi, yeterli yiyecek de alarak binecektir. Nuh Peygamber, Tanrının emri doğrultusunda gemiyi yapar ve canlılarla beraber gemiye girer. 7 gun sonra 40 gun 40 gece suren tufan sonucunda gemidekilerin dışında kalan tum canlılar yok olur. Suların cekilmesi ile gemi, Ağrı Dağı'na oturur ve icindeki canlılar sevincle gemiden ayrılarak yeryuzune dağılır. Bu; yonuyle dini acıdan cok ozel olan dağ, duz bir arazide aniden yeryuzunden goğe doğru yukselen heybetli gorunumu, yazın bile karlı dorukları, bitki ortusu ve barındırdığı hayvan turleri ile etkileyicidir.
Osmanlı doneminde şorbulak olarak anılan ilin adı, Ermenilerin zamanında Karakilise olarak değiştirilmiştir. Kazım Karabekir Paşa zamanında karakilise ismi değiştirilerek Karakose diye adlandırılmıştır. Nuh Tufanı ilgisinden dolayı Tevrat ta adı gecen Ararat Dağı ve Ulkesinin, Ağrı ve cevresinin olduğu sanılması dolaysıyla, Ağrı ya batılılar tarafından, Ararat ta denilmektedir. 1834 yılında bucak, 1869 yılında ilce olan Ağrı, 1927 yılında il merkezi olmuştur. 5165 m. Yuksekliğiyle Turkiye nin en buyuk dağı olan Ağrı Dağı'ndan dolayı da Ağrı adını almıştır.
Ağrı İsyanı
16 Mayıs 1926'da Soğanlı, Kızılbaşoğlu, Sori, Cilkanlı, Bilhanlı ve Cinganlı aşiretleri; Ağrı'daki Brosonlu İbrahim ve adamları ile birleşerek ayaklandılar. İran'daki Yusuf Taso ile beraber 1.000 kadar atlının İran sınırını gecip Brosonlu'nun yardımına gelmesi uzerine ayaklanma buyudu. Bunun uzerine başlatılan askeri harekat ilk başlarda başarısız oldu. Doğubeyazıt'a cekilen ordu birlikleri Haziran ayında, ikinci bir harekata başladı. Bunun uzerine isyancılar İran'a kactı. İran hukumetinden sınırda gerekli onlemleri alması ve gecişleri onlemesi istendi.
5 Ekim 1927'de Taşnak lideri Vahan Papazyan'ın desteğiyle bugunku Lubnan'da Bihamdun'da Hoybun orgutu kurulmuştu. Hoybun sadece Kurdistan'ın bağımsızlığını değil, "Yuce ulusal organ... Tum gucleri ve uluslararası guce sahip guc" formuna donuşturmuştur.
1928'e gelindiğinde, İstanbul'da askeri eğitim alup Cumhuriyeti Ordusu'nun yuzbaşıyken 1924 Beytuşşebap'da firar eden İhsan Nuri (daha sonra Îhsan Nûrî Paşa), Zilan Bey lakaplı Ardeşir Muradyan, Suriye'de konuşlanmış olan Hoybûn (Xoybûn) Cemiyeti'nin de desteğiyle yeni bir isyanı planlamaya başladılar. Bunlar kucuk bir grup kurarak gruptaki askerleri modern silahlarla donattı ve askeri taktikler calıştırdı. Bu grup Ağrı Dağına doğru giderek Hoybûn ayaklanmasını başlatmışlardır. Bu grup sadece Ağrı dağına gitmemiş dahası giderken Bitlis, Van ve Van golu etrafındaki coğu yerleşim yerini ele gecirmişlerdir. İhsan Nuri, 1929-1930 yıllar arasında Agrî gazetesini yayınladı.
Gelişmeler uzerine Ankara Hukumeti aynı yıl il merkezinin Doğubeyazıt'tan Karakose'ye taşınmasına karar vererek direnişcileri, onların yakın dostları aracılığıyla direnişten caydırmaya calıştı. 1928 yılında ayaklanmanın liderleri ile askeri ve sivil idareciler arasında ayaklanmanın sona ermesi amacıyla yapılan goruşmelerden bir sonuc alınamadı.
13 Eylul 1927'de başlatılan harekatıyla Turkiye ordusu İran sınırına kadar ilerledi.
Tendurek Harekatı: Turk Ordusu, 14-27 Eylul 1929 tarihlerinde Tendûrek harekatı ile İran kokenli Şeyh Abdulkadir (Şêx Ebdulqadir)'in isyanına katılmasını onledikten sonra Hukumet, hareketi bastırmak icin 28 Aralık 1929'da aldığı bir kararla 1930 Haziranında Ağrı’ya bir kuvvet gonderdi. Salih Omurtak komutasindaki birlikler ilk başlarda fazla başarı elde edemediler. 26 Mayıs-9 Haziran 1930 tarihleri arasında Savur harekatı ile Savur, Midyat ve Cizre istikametini guvenliğini korumaya calıştı. Ağrı Turk-İran sınırı boyunca devam etmekteydi. 1930'lara gelindiğinde, Turk gucleri ustunluk kurmaya başlamışlardı. Mayıstan başlayarak, Turk gucleri atağa gecti ve Ağrı dağını 10.000 askerle Haziranda kuşattı. İki tarafta da asker sayıları gittikce artıyordu. Kurt aşireti Turkiye devletine karşı toplamda 60.000 asker toplamıştı. Turk onceliğine gore Barzani 500 adamla Musul'dan ve diğer Kurt gruplarda orneğin Hatcho ve Simqu gibi gruplar da Suriye'den 1930'da Hoybun'a yardıma geldiler
Zeylan Ayaklanması
20 Haziran - 12 Temmuz 1930 tarihleri arasında Van ile Karakose (Ağrı) arasında Zeylan harekatı gercekleştirerek harekatlarını pekiştirmeye calıştı.
Bu harekat sırasında 'Gelîye Zîlan' katliamı (Zeylan Deresi katliamı)'nın yaşandığı soylenmektedir. Rivayetlere gore 300'den 5.000'e kadar siviller oldurulmuştu
3. Ağrı Harekatı:
İhsan Nuri ve 'Zilan Bey', Hesik aşiret reisi İbrahim Ağa (Îbrahîm Hêsîkê Têllo)'nın aşiretiyle birlikte İran sınırını aşarak yeni bir isyan başlattı. Askeri birimlerin yetersiz kalması sonucu isyancılar, icinde Doğubeyazıt'ın da bulunduğu bir bolgeyi denetimi altına aldı. Kontrolleri altına aldıkları bolgede, Hoybun Cemiyeti'nin desteğiyle Ağrı Cumhuriyeti'ni ilan ettiklerini acıkladılar.
Ancak Turkiye, o donemde İran sınır icinde bulunan Kucuk Ağrı Dağı'nın arkasına kadar birliklerini ilertmek icin izni aldı (Sınır otesi harekatı). Boylece isyancıların İran yolu kapanmış oldu. Daha sonra bu İki ulke arasında bir sınır duzenlemesi yapılarak Van'ın Kotur kasabasını İran’a verilip, Kucuk Ağrı Dağı Turkiye sınırları icine alınacaktı. 1 Temmuz'de Turkiye Ordusu Ağrı Dağı'nın kuşatmasını tamamlandı ve 7 Eylul 1930'da genel taarruzu başlattı. 25 Eylul'e kadar suren Ağrı Dağı Muharebesi esnasında 14 Eylul'de Kire (Buyuk Ağrı Dağı ile Kucuk Ağrı Dağı arasında bulunan ova)'de İbrahim Ağa oldu ve İhsan Nuri de İran'a sığındı.
Daha sonra Adana Ağırceza Mahkemesi'nde yapılan yargılamalarda 34 kişi idam cezasına carptırıldı. 1938'de Karakose olan ilin adı, Ağrı olarak değiştirildi.
Kaynak : Ağrılılar Derneği İnternet Sitesi.
__________________
Ağrı'nın Tarihcesi
Tarih0 Mesaj
●29 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Gündemdeki Konular - Haberler
- Tarih
- Ağrı'nın Tarihcesi