Bilecik Adı
MO 2000’li yıllarda Anadolu’da hukum surmuş uygarlıklardan biri olan Hititler, Bilecik’e Şirin koy anlamına gelen “Belekoma” ismini vermişlerdir. Şehrin Hamsu ve Debbağhane deresi arasında Belekoma adlı bir kalenin varlığı da bilinmektedir. Bu tarihten sonra da şehir uzun sure Belekome olarak anılmaya devam etti. Yaygın olmamakla beraber bazı kaynaklarda şehir “Melanciya” ve “Agrilion” olarak da yer almaktadır.
Bilecik daha sonraki donemlerde “Justiniano Polis Mela” ya da Gordon’un şehri anlamına gelen “Justiniano Polis Gordi” olarak da adlandırıldı. Nitekim 553 yılında yapılan Konsulde bolge bu şekilde isimlendirildi. Genel itibarıyla “Justiniano Polis Mela” olarak adlandırılan Bilecik daha sonraki donemlerde “Malagina” olarak da anılmıştır.
Eskicağlar, Roma ve Bizans Donemlerinde Bilecik
İstanbul’un Anadolu yakası, Kocaeli, Adapazarı, Bolu, Bursa ve Bilecik illerinin kuzey kesimlerini icine alan ve “Bithynia” olarak adlandırılan bolge, ismini bir Thrak boyu olan Thynler’den almıştır. Bithynia bolgesi, Mısır firavunlarından II. Amozis doneminde bir sure Mısır’ın egemenliğinde kaldı. Hititlerin ihtişamlı donemlerinde ise Bithynia Hitit hÂkimiyetine girdi. MO 1190 yıllarında Hititlerin tarih sahnesinden cekilmesi ile Trakya ve Balkanlardan goc eden Frigler on Asya’ya gelerek Bithynia bolgesine hÂkim oldular.
Firiglerin toplu olarak oturdukları yerler Bilecik-Belekoma, İzmit, Bolu civarlarıdır. MO 676’da Kimmerler, Frig egemenliğine son vererek Anadolu’nun bircok şehirleri ile birlikte Bithynia bolgesinde bulunan Bilecik şehrini de yağmaladılar. MO 553 senesinde Bithynia bolgesi Lidyalıların egemenliğine gecti. MO 546 yılında ise bu kez Persler bolgeye hÂkim oldular. Persler Anadolu’da Yuana, Caparda, Helespont ve Kilikya adlarıyla dort buyuk satraplık (yonetim bolgesi) kurmuşlardı. Helespont, Bitinya, Paflagonya, Frigya gibi bolgeleri ihtiva ediyordu. Bilecik, Bitinya ve Frigya’nın komşu kesimleri icinde yer alıyordu.
MO 344’te şehir İskender İmparatorluğu’nun bir parcası hÂline geldi. İskender’in olumu ile birlikte komutanlarından Antigone’nin eline gecti. Sonrasında İskender’in komutanlarından Lizimahos ve Nikomed 32 yıl boyunca Bithynia hukumdarlığı yaptılar. Bithynia MO 74 yılında Romalıların hÂkimiyetine girdi. Uzun yıllar Romalılar tarafından yonetilen bu topraklar MS 395 yılında Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla Bizans yonetimine girdi.
Bithynia bolgesi icinde bulunan Bilecik, Muslumanların Anadolu’ya gelmelerine kadar Bizans hÂkimiyetinde kaldı. Muaviye doneminde (673-678) Muslumanlar Bithynia’yı aldılar. Bundan sonra başta Bilecik olmak uzere Soğut ve Bozuyuk, Muslumanların İstanbul onlerinde Bizanslılara yenilmelerine kadar Emevilerin elinde kaldı. Halife Harun Reşit doneminde Bithynia’nın diğer şehirleri gibi Bilecik de Abbasi yonetimine gecti. Bizans yonetimi ile Harun Reşit’in anlaşması ile Bilecik bir kez daha Bizans himayesine verildi. Bilecik’in Romalılar ve Bizanslılar zamanında kucuk bir yer olduğu duşunulmektedir. Fakat İstanbul şosesi olarak anılan İstanbul-Bağdat kervan yolu uzerinde bulunması adının cok eskiden beri bilinmesini sağlamıştır.
Selcuklu Doneminde Bilecik
Bizans’ın doğu sınırlarını tehdit eden Selcuklu Devletini Anadolu’dan cıkarmak amacıyla Bizans imparatoru Romen Diojen, doğuya giderken Bilecik’e gelmiş ve buradan Eskişehir’e gecmiştir. 26 Ağustos 1071 yılında Bizans’ın Selcuklular tarafından yenilmesiyle birlikte Anadolu’da fetih hareketleri hızlanmış, Anadolu’nun diğer şehirleri gibi Bilecik de Selcuklu egemenliğine girmiştir.Selcuk Turkleri mahalli kuvvetlerle savaşarak Batı Anadolu’ya kadar ilerlediler. Nihayet merkezi İznik olmak uzere 1078’de tarihlerin Rum devleti Selcukiyesi diye kayıt ettikleri imparatorluğu kurdular. Bu imparatorluk hududu icinde Bilecik de (Bellekoma) bulunuyordu.
1097’de Haclı orduları İznik onlerine kadar geldiler, İznik hukumdarı Kılıcarslan Eskişehir’e doğru cekilmek zorunda kaldı. 19 Haziran 1097 tarihinde Haclılar İznik’i aldılar. 28 Haziran 1097’de Bilecik’ten gecip Eskişehir’e ulaştılar. Boylelikle İznik, Bilecik ve Yenişehir tekrar Bizanslıların eline gecti. Bilecik bu tarihten itibaren Osman Bey’in Bilecik’i fethine kadar Bizans egemenliğinde kaldı.
Osmanlı Doneminde Bilecik
Osmanlı Devleti’nin kurucuları Oğuzların Kayı boyundandır. Ertuğrul Gazi’nin babası Suleyman Şah, Caber kalesi yakınında Fırat nehrinden gecerken boğularak vefat etti. Bunun uzerine oğullarından ikisi maiyetindekilerle birlikte geri donduler. Ertuğrul Bey ile kardeşi Dundar Bey yaklaşık 400–500 kadar aileyle beraber Anadolu Selcuklularına katılmak uzere Sivas taraflarına geldiler. Burada Selcuklu gucleriyle Moğol gucleri arasında bir muharebede Ertuğrul Bey, Selcuklulara yardım etti. Bunun uzerine Sultan AlÂeddin, Ertuğrul Bey’e hil’at (kaftan) gondermiş ve Ertuğrul Gazi maiyetindekilerle Ankara yakınındaki Karadağlar arasına yerleşti. Bir muddet sonra Ertuğrul Bey kendisi ve halkına munasip bir yer tahsis edilmesi isteğiyle oğlu Savcı Bey’i bazı hediyelerle birlikte Konya’ya gonderdi. Bunun uzerine Ertuğrul Bey’e, Domanic yaylak, Soğut ile Karacaşehir de kışlak olarak verildi.
Ertuğrul Gazi ve Osman Bey, bir yandan Selcuklulara bağlılıklarını surdururken diğer yandan da gaza faaliyetlerine devam ettiler. Ertuğrul Gazi’nin vefatından sonra Osman Bey tarafından İnegol ve Karacahisar alındı. Bunun uzerine Selcuklu Sultanı II. Alaeddin, Osman Gazi’ye Beylik alameti olarak kabul edilen davul ve bayrak yolladı. Osman Bey de 1299 yılında bir hutbe okutarak bolgesinde bağısızlığını ilan etti. Bu fetihleri 1299’da Bilecik’in alınması takip etti. Osman Gazi burada bir mescit yaptırdı. Bilecik’in gelirlerini ailesine tahsis edip kucuk oğlu Ali’yi annesiyle birlikte burada bırakarak Şeyh Edebalı’yı emin tayin etti. Şeyh Edebalı ve kızı vefatlarına kadar Bilecik'te yaşadılar ve buraya defnedildiler.
Ayrıca Orhan Gazi’nin asker icin ilk defa ak bork yaptırttığı yer de burasıdır. Şehir, daha onceki donemlerde olduğu gibi Osmanlılar zamanında da Bursa-Eskişehir guzergÂhında onemli bir konaklama yeri olma ozelliğini surdurdu. Ancak Bilecik arazinin musait olmaması sebebiyle buyuk bir gelişme gosteremedi. XVI. Yuzyıl başlarında, Kadı Emir, Dere, Pazar, Hisar, Borkculer adında altı Musluman mahalle ile bir gayrimuslim cemaatten meydana gelen kucuk bir kasaba konumundaydı. En kalabalık mahalleleri ise, Pazar ve Kadı mahallesiydi. Kasabanın nufusu 700 dolayında olup bunun yetmiş kadarını Hıristiyan nufus oluşturuyordu.
Bilecik, Klasik donemde Eskişehir ve cevresinden oluşan Sultanonu Sancağının bir kazası durumundaydı. Tanzimat’tan sonra Muhassaslıkların kurulması uzerine Hudavendigar Vilayeti’nin Eskişehir Muhassalığı’na bağlı bir kaza oldu. 1840 tarihinde ise Bilecik Muhassıllığı lağvedilerek Eskişehir’e ilhak edildi. Fakat 1847 tarihinde, Sancak merkezi olan Eskişehir’in bağlı kazaların ortasında olmaması ve bu durumun zorluklara sebebiyet vermesi nedeniyle sancak merkezi Bilecik’e taşındı.
25 Ağustos 1885’te (H.14 Zilkade 1302) Bilecik, Soğut, İnegol ve Yenişehir kazalarının Bursa Sancağı’ndan ayrılması ve Bilecik merkez olmak uzere “Ertuğrul” adıyla ucuncu sınıf bir mutasarrıflık teşkil edilmesi padişaha arz edildi. 30 Ağustos 1885 (H.19 Zilkade 1302) tarihli iradeyle Osmanlı Devleti’nin kurulduğu yer olması ve Ertuğrul Gazi’nin burada medfun bulunması nedeniyle Bilecik’in mutasarrıflığa donuşturulmesi ve bu mutasarrıflığa Ertuğrul Gazi’nin adının verilmesi uygun goruldu. Aynı zamanda burada bir cami inşası bunun gibi hayır binalarının tesisiyle ve eski eserlerin resimlerini cekmek uzere buraya bir fotoğrafcı gonderilmesi emredildi.
1907–1908 yıllarında Ertuğrul Sancağı’nın merkezi olan Bilecik’in 76.899 nufusu vardı. Kuplu Yarhisar, Pazarcık Lefke ve Golpazarı adlı beş nahiyesi ve 193 koyu bulunuyordu. Bu donemde Bilecik merkezinde bir hukûmet dairesi, bir zabıta dairesi, dort yuz - beş yuz kişilik bir hapishane, bir belediye dairesi, bir askerî daire, bir depo-yı humayun, bir miri ambar, Ticaret Odasına ait bir silahhane, bir belediye bahcesi, bir bucuk donum camlık, kırklar adlı mevkide yeni inşa idilmiş bir koşk, Belediyeye ait bir gazhane, vakfa ait buyuk bir koza hanı, inşa edilmekte olan bir bedesten carşısı ve istasyon yolu caddesinde inşa edilmekte olan bir idadi-i mulki mektebi ve bunun yakınında on beş metre yuksekliğinde bir saat kulesi, bir kız ve uc ibtidai (İlkokul) mektebi bulunuyordu.
Aynı zamanda Sultan Osman, Sultan Orhan ile Suleyman ve Şerif Paşaların birer cami, hukumet avlusu, Ak Mescit Mahallesi ve Emirler Mahallesi’nde birer cami ve Akkaldırım mevkiinde bir mescit vardı. Osman Gazi Mahallesi’nde Uşşaki DergÂhı ve Sultan Osman Gazi’nin kayınpederleri Şeyh Edebalı’nın turbesi ve Katolik ve Ermenilerin birer mektepleri, Katolik ve Ermeni cemaatlerine ait iki kilise mevcuttur. Bilecik merkezde 6 hamam, 2 eczane, 3 sarraf, 1 dikiş makinesi dukkÂnı, 2 kıraathane, 3 otel, 80 kahvehane, 20 terzi dukkanı, 2 bonmarşa, ipekli mendil ve baş ortusu imaline mahsus 3 tezgÂh, 390 bakkal ve saire dukkanı, 6 ekmek fırını, 11 ipek fabrikası, 8 han, aşağı mahallede 1 imarethane ve hamsu deresinde 1 un değirmeni ile 16 debbağhane ve karasu boyunda12 un değirmeni vardır.
Bilecik şehri Millî Mucadele yıllarında buyuk felaketlere maruz kaldı. Uc defa Yunan işgali altında kalan şehir, ekonomik ve sosyal yonden buyuk sarsıntı gecirdi. Yunanlıların 1920 Haziranından itibaren Batı Anadolu’da ilerleyişleri, Bursa ve Balıkesir'i işgallerinden sonra 5 Aralık’ta Ankara hukumetiyle Tevfik Paşa’nın başında bulunduğu İstanbul hukûmeti arasındaki ilk goruşmeler Bilecik’te yapıldı. Mustafa Kemal Paşa ile İsmet Paşa’nın Ankara hukumetini, Ahmet İzzet Paşa ile Salih Paşa’nın İstanbul hukumetini temsil ettiği goruşmeler Bilecik'te istasyon binasında gercekleştirildi. 8 Ocak 1921’de şehir Yunan kuvvetleri ta-rafından işgal edildi ama I. İnonu Savaşı neticesinde Yunanlılar geri cekilmek zorunda kaldılar. İkinci işgal 13 Temmuz’da oldu ve cok kısa surdu; ancak hemen sonra 22 Temmuz’daki ucuncu işgal 6 Eylul 1922'ye kadar devam etti. Yunan kuvvetleri şehri boşaltırken buyuk bir yangın cıkardılar. 1956 ev, 331 dukkÂn, 18 han, fabrikalar, hukûmet konağı, camiler tamamıyla yandı. Cumhuriyet doneminde il merkezi durumuna getirilen Bilecik, yeniden fakat yavaş bir şekilde gelişmeye başladı.
Cumhuriyet Doneminde Bilecik
Savaşlardan yıkılarak cıkan Bilecik devletin yardımları ve halkın calışmaları sonucu bugunku yerinde yeniden kuruldu. Bu devrede Bilecik’in gelişmesi tarım alanında oldu ama İpekcilik ve kadifecilik eski durumuna getirilemedi. Bilecik, Planlı doneme girişe kadar buyuk ve hızlı gelişen iller arasında yer alması, iş sahası ve muteşebbislerin azlığı gibi nedenlerle hızlı bir gelişme gosteremedi. Planlı donemde ise yapılan yatırımlarla onemli bir gelişim cizgisi kaydetti.


Kaynak : Ansiklopedi.


__________________