PARA

Para iktisadi hayatın işleyişinde buyuk bir oneme haizdir.Mubadelenin yapılmasında sağladığı kolaylık sebebiyle kullanımı yaygınlaşmış ve gunumuzun ekonomik yaşayışında vazgecilmez bir unsur olmuştur.Paranın kullanılmadığı donemlerde bir malın doğrudan doğruya diğer bir malla mubadelesi yani trampa soz konusu idi. Mubadele edilen mal miktarının oranı her malın diğerine nazaran değerini ifade eder. Trampanın gercekleşebilmesi, taraflardan her birinin alacağı malın , vereceği maldan daha faydalı olduğuna inanmasıyla mumkun olur. Diğer taraftan , trampa edilecek mallar kolaylıkla bolunemediğinden , bu mallar arasında kolaylıkla kıymet eşitliği sağlanamıyordu. Bu ise mubadeleyi zorlaştırıyordu. Bu zorluğu gidermek icin ucuncu bir malı(hayvan derisi , tuz, buğday, inci daha sonra madenler )odeme vasıtası olarak kullanılmaya başlanmıştır. Yani bu madenler paranın fonksiyonlarını gormuş ve para yer ve zaman bakımından farklı şekillerde ortaya cıkmıştır. Ceşitli madenlerden yapılmış paralar (demir,nikel,tunc, bakır kalay ...vs.)yakın zamanlara kadar altın ,gumuş,banknot ve nihayet kağıt para , kaydi para , kağıttan yapılmış paralar(ceşitli senet ve bonolar ), ufaklık paralar kullanılmaya başlanmıştır.

PARANIN HİKAYESİ


İlk cağlardan itibaren insanlar ceşitli malları para yerine kullanmışlardır. İş bolumunun gelişmesiyle birlikte malların mallarla mubadele edilmesi giderek zorlaşmıştır.Takas edilecek malların değerinin birbirine denk olmaması , malı arzedecek kimsenin her zaman bulunmaması , malların bolunebilme ozelliklerinin olmaması ceşitli zorluklar ortaya cıkarmıştır.Orneğin bir at ile yirmi olcek buğday değiştirmek isteyen bir kimsenin bir pazarda aynı malın karşılığında on olcek buğday veya beş olcek sut onerisi ile karşılaşması farklı değerlerin oluşmasına neden olmuştur.Zamanla bolgelerin ozelliklerine gore bir mal uzerinde anlaşılarak tk bir mubadele değeri oluşturulmaya calışılmıştır.Değer olcusu, fonksiyonu goren bu mala hesap parası denilmiştir. Hesap parasının temsil ettiği malın odeme aracı olarak kabul edilmesi paralı ekonominin doğmasındaki en onemli etken olmuctur.Ote yandan bazı malların taşınma ,bolunme ve biriktirme zorluklarının bulunması madenlerin kullanılmasına yol acmıştır. Ozellikle altın bakırgumuş gibi metallerin kucuk parcalara bolunebilmelerinin yanısıra değer olcusu ve biriktirme fonksiyonlarını gormeleri yaygın bir mubadele aracı olarak kullanılmalarını sağlamıştır.
En eski para M.O.2900 yıllarında kullanıldığı altın ve gumuş sikkeler olduğu zannedilmektedir.Anadolu'da ise altın ve gumuşun doğal alaşımı olan elektrumdan basılan paralar mubadele aracı olarak dolaşıma girmiştir.Zamanla altın sikkeler dış ticarette ve buyuk odemelerde bakır bronz gibi madenler de ufaklık para olarak kucuk odemelerde kullanılmaya başlanmıştır.İc piyasada en cok kullanılan odeme aracı ise gumuş olmuştur.18.yy'a kadar para sisteminin temelini teşkil eden gumuş sikkelerin ağırlığı ve ayarı devletce tespit edilmekteydi. Para değerinin olcusu olarak gumuşun kullanıldığı bu donemlerde altın sikkeler sadece kulce değerleri uzerinden işlem gormuştur.Gumuş ve altın arasındaki değer oranı serbest dalgalanmaya bırakılmıştır.Devlet sadece kendisine ait veya imtiyaz verdiği darphabelerde basılan gumuş sikkelerin kabulunu zorunlu kılmakla birlikte ozel kişilerede tuğra resmi karşılığında ellerindeki kulcelerden sikke kestirmek hakkı tanınmıştır. Altın uretiminin zamanla artması gumuşun değerinin istikrarsızlaşması altın sikkelerin de değerinin duşmesine neden olmuş;bir cok ulke gumuş ve metal sistemlerinden vazgecerek cift metal sistemine veya altın tek metal sistemine gecmiştir. Altın tek metal sisteminde para olcusu altın da Darphanelerde ozel kişiler sadece altın sikke kesitini bilmiş ,gumuş sikkeler ise devlet tarafından ve devletin tayin ettiği değere gore tedavule cıkarılmasında Altın sikkeler Birinci Dunya Savaşı’na kadar tedavuld kalmıştır. Cift metal sistemini (bimetalizm) kabul eden ulkelerde ise hem gumuş hem de altın devlet resmi parası olarak kabul edilmiştir.Ozel kişiler de iki madenden de sikke kestirmek hakkına sahipti , odeme gucleri ic piyasada aynı idi.Zamanla altın ve gumuş uretimi arasında dengesizlik ortaya cıktı. İki maden arasındaki parite de bozulmuştur.Ozellikle gumuş uretimindeki artış gumuşun değerini para değerinin altına duşurmuştur.Bu durumda gumuşu ucuza alıp darphanede sikke kestirerek odemlerde kullanmak yaygın hale gelmiş , gumuş sikkeler giderek ortadan kaybolmuştur. 19.yy.’nın ikinci yarısından itibaren cift metal sistemini ayakta tutabilmek icin bazı onlemler alınmaya başlanmıştır.Orneğin gumuş sikkelerin değeri duşurulmuş ve serbestce bastırılması durdurulmuştur. Ayrıca kucuk birimli gumuş sikkelere kabul haddi tayin edilmiş , kısaca gumuşun para olcusu olarak gorduğu fonksiyonlar sınırlandırılmıştır.Sonuc olarak da ortaya topal mikyas adı verilen sistem ortaya cıkmıştır. Madeni para sistemleri yaygın bir şekilde uygulanırken 17.yy’dan itibaren temsili paraların da tedavul etmeye başladığı goze carpmaktadır.Aslında madeni sikkelerin yerini tutmak uzere cıkarılan temsili paralara eski cağlarda dahi rastlanmaktadır.Bununla beraber ,cağdaş banknot sistemlerine oncu sayılabilecek ilk para İngiltere’de 17.yy.’da değerli madenleri muhafaza eden sarrafların tevdiat sahiplerine verdikleri makbuzlardır.Goldsmith’s notes adı verilen bu makbuz hamilleri ,uzerinde yazılı değerde altın veya gumuş kulce almak hakkına sahiptirler.Zamanla bu makbuzlar para gibi tedavul etmeye başlamıştır.Daha sonra sarraflar kendilerine tevdi edilen değerli madenlerin ozellikle altının hepsinin aynı anda cekilmediğini farketmişlerdir.Bunun uzerin kendilerine ait olmayan bu aştın stokunun bir kısmını kasa karşılığı olarak tutmuşlar ,geri kalanını ihtiyac sahiplerine faiz karşılığı borc olarak vermişlerdir.Daha ileri bir safhada ikrazda bulundukları kimselere altın sikke yerine artık banknot adı verilen temsili paraları vermeye başlamışlardır.Sarraflar bir ara actıkları kredileri odeme imkanlarının ustune cıkarmışlar ve mevduat sahiplerini zarara sokmaya başlamışlardır.Bunun uzerine 17.yy’nın sonlarıda faaliyetleri durdurulmuş fakat bu sefer de aynı nitelikleri taşıyan bankalar kurulmuştur.Altın sikke sistemine guvenin azalmaı ve uluslar arası ticarette aracı kurumlara ihtiyac duyulması banka sistemine uygun hale getitmiştir.Fakat bankalarda banknot ihracı yetkilerini kotuye kullanmışlardır.Nihayet 19.yy.’nın başlarından itibaren banknot hacminin kontrolune gidilmiştir. Altın standardı veya cift maden sisteminde banknotların madeni karşılığında emisyon kurumu kefil olmuştur.Banknotlar emisyon kurumuna ibraz edildiğinde karşılıkları olan değerli madenin odenmesine konvertibilite denir.Uygulamada uc turlu konvertibilite esası altın sikke sistemidir. Bu sistemde madeni paralar ve banknotlar hukuken eşit odeme kabiliyetine sahip olmuşlardır. Altın kulce sisteminde ise altın sikkeler tedavulden kaldırılmış ve yurt ici odemeler temsili paralarla yapılmıştır. Konvertibilite esası yalnız yuksek meblağlar icin uygulanmıştır. Altın kulce sistemi Birinci Dunya Savaşı’ndan sonra bir ara bazı Avrupa ulkelerinde tatbik edilmiştir. Tedavul hacmini karşılayabilecek kadar geniş altın stokuna sahip olamayan ulkelerde ulusal para ile altın arasındaki bağ altın standardına bağlı dovizler yardımı ile kurulmuştur. Altın kambiyo sistemi adı verilen bu sistemde emisyon kurunun cıkardığı banknotların altın sikke ve altın kulce konvertibilitesi tanınmamıştır. Ancak yurt dışına odeme yapmak isteyenler altın standardına bağlı yabancı paraları serbestce elde edebilmişlerdir. Adı gecen sistemi 19. yy sonlarında Rusya uygulamış ve rubleyi altına bağlarken Alman markını esas olarak almıştır. Banknot ihracının kontrolunde başlıca iki goruş ileri surulmuştur. Otomatik altın standardı teoreminin kurucusu olan İngiliz İktisatcısı D.Ricardo işlemesi icin tedavul prensibini savunmuştur. Bu prensibe gore banknot miktarı sıkı bir şekilde altın sikke miktarına bağlanıyordu. Diğer bir deyişle cıkartılan her banknotun tam altın karşılığı bulunması gerekmekteydi. Para arzına elastiklik kazandırmak amacını guden diğer prensip banka prensibi adını taşır. Emisyon sorununu para talebi acısından ekle alan banka prensibine gore tedavuldeki sınırı altın sikke miktarının artık cok genişlemiş olan ticaret hacmine intibak etmesi guctur; şu halde para arzına elastiklik kazandırmak icin bankalara ihracı konusunda serbestlik tanımalıydı. Her iki prensipten de asgari altın ankes sisteminde banknotun belirli oranında minimum altın sikke karlığı bulundurmak zorunluydu. 19. yy boyunca ozellikle savaş donemlerinde halkın elindeki banknotları altın sikkeye cevirme eğilimi artmıştır. Merkez bankaları altına cevirme taleplerini karşılayamaz hale gelmiş ve banknotların altına cevrilebilme kabiliyetini gecici bir sure kaldırarak kağıt para rejimine gecilmiştir. Kağıt para rejiminde devlet ve ya merkez bankası tarafından cıkarılan paraların altına cevrilebilme imkanları yoktur. Bununla beraber kağıt para sistemi devamlı olamamış ve ekonomik durum duzeldikce yeniden altın sikke sistemine donulmuştur. Aynı tecrubeler Birinci Dunya Savaşı sırasında gecirilmiş ve nihayet 1929 Buyuk Dunya Buhranından sonra devamlı olarak kağıt para rejimine gecilmiştir. Kağıt paranın altına cevrilebilme kabiliyeti yoktur. Bununla beraber bu gun kağıt para yerine banknot denmektedir. Kağıt paranın altına cevrilme ozelliğinin bulunmaması para arzına geniş bir elastiklik kazandırmıştır. Bu elastikliği saesinde adı gecen sistem para arzını bir ekonomi politikası aleti olarak kullanılmasını sağlamıştır. Kağıt para rejiminin uygulanmasıyla altının odeme aracı fonksiyonu tamamen ortadan kalkmış değildir. Ozellikle uluslar arası odemelerde bu fonksiyon onemini muhafaza etmektedir.

TURKLERDE PARA BASIMI

Osmanlılarda Darphane Emini, kubbe vezirlerinden ve defterdarlardan tayin edilmekteydi. Para basmayla ilgili yayınlanan bir tamimde:
“… sikke denilen şey, her devlet tebeasının alışverişte birbiri aldatmamak ve gerek ağırlığında ve gerek değerinde bir fesat olmamak icin padişah adına damgalanmış altın ve gumuş parcaları demektir. Memlekette gecen sikkenin ağırlığı ve değeri bilinmek icin sahip-i mulk olan padişahın sikkesi olması lazım gelir. “ denmektedir. Osmanlıda para birimi AKCE idi. Akce gumuş paranın adıdır. İlk zamanlarda bunların ayar ve ağırlığı hic değişmezdi. Fatih Sultan Mehmet han zamanında 6 kırat olan ağırlığı 5 kırata indirildi. Bundan sonra bazı sultanların devirlerinde değişik ağırlıklar uygulandı. 1898 senesinde bileşimi yalnız gumuş ve bakır karışımından meydana gelen 148,000 lira tutarında 10-5 paralıklar bastırıldı. Halk bunlara METELİK diyordu. Sultan 6, Mehmet Han devrinde 40 ve 10 paralıklar; 1840 senesinde KAİME adı verilen 500 kuruşluk kıymetinde kağıt paralar bastırıldı. 1851’de 10 ve 20 kuruşluk kaimeler piyasaya cıkartıldı.

Alınan bir kararla, 1863 eylul ayında kaime basılmasına ve tedavulune son verildi bu tarihten sonra tahsil ve tediye işlemleri yalnız madeni paralarla yapılmaya başlandı. 1876 senesinde tekrar kaime bastırılması ve tedavule sokulması kararlaştırılmışsa da 1879’da tekrar tedavulden kaldırılmasına karar verildi. Sultan 5, Mehmet Reşad Han zamanında 1 Nisan 1916 tarihli Tevhid-i Meskukad hakkında Kanuni Muvakkat ile altın Osmanlı devletinde kıymet olcusu olarak kabul edildi. Sultan İkinci Abdulhamit Han devrinde yururluğe konan Kavaim-i Naktiye nizamnamesi ile para işi belirli bir kanuna bağlandı.
Cumhuriyet devrinde 1924 tarihli 411 sayılı kanun ile 100 paralıklar cıkartıldı. Bu gunde kağıt paraların uzerindeki itibari değerler bir kıymetli maden karşılığında tesbit edilemezler. Kullanılmakta olan kağıt paralar altın paraya cevrilebilir olmaktan cıkmıştır. Birim paranın değeri itibari bir ozellik almıştır. Banknotların karşılığı bir nevi Turk lirasının mal satın alabileceği değer “satın alma gucu” olmuştur. Kağıt para cıkartılması bir kanunla 1999 yılı sonuna kadar T.C. Merkez Bankasına bir imtiyaz olarak verilmiştir. İmtiyaz suresi bitimine 5 yıl kalıncaya kadar uzatılabilir. Paranın istikrarı konusunda da merkez bankası vazifelidir. 1983’ten sonra cıkartılan kanun hukmundeki kararnamelerle Turk parasını koruma hakkındaki kanun hukumlerinde uluslar arası liberal sistemin uygulanması yonunde, bazı duzenlemeler yapılmıştır. IMF ile teknik duzeyde bazı goruşmeler yapılmış 22,03,1990 tarihinden itibaren Turkiye’nin 14. madde (IMF anlaşması) statusunden 8. madde statusune gectiği ve bu maddenin yukumluluklerini kabul etmekte olduğu IMF’e resmen bildirilmiştir. Boylece Turkiye’nin kambiyo rejimi buyuk bir serbestliğe kavuşturulmuştur.


PARANIN CEŞİTLERİ



İlkel toplum bicimlerinden modern topluma gecişi suresi icinde para olarak kullanılan aracların niteliği değişmiştir. Tarihi gelişim suresince ceşitli uygarlıkların uygulamaya koyduğu para turleri aşağıdaki şekilde aşamalı olarak 7 grupta ele alınabilir.

1- MAL PARA: malın malla değiş tokuş edildiği ilkel toplumlarda değişim olcusu olarak tuz tutun deri kurutulmuş balık ve hayvan başı gibi değeri olan mallar kullanılmıştır.

2- MADEN PARA: “altın ve gumuş sikkeler”in para olarak kullanılmasıdır. Bu iki değerli metalin diğer mallara gore kıt olması, cabuk bozulmaması ve değer kaybetmeden kucuk parcalara bolunebilmesi “mal para”dan “maden para”ya gecişi kolaylaştırmıştır. Altın ve gumuş para, bu aşamada mal değerine eşit bir nitelik gostermektedir. Osmanlı imparatorluğunun ilk doneminde 1314 yılından “akce” adı verilen, 1,5 dirhem ağırlığında gumuş para basıldı. İlk altın para ise, Fatih Sultan Mehmet zamanında tedavule cıkarıldı.

3- ALTIN ve GUMUŞE BAĞLI KAĞIT PARA: halkın, maden para olarak kullanılan altın ve gumuşu yanında taşıma yerine guvenilir sarraf ve bankalara yatırılıp, maden para karşılığında aldıkları belgeyi (sertifikayı) kullanması ile ortaya cıkmıştır. Batı Avrupa ulkelerinde gorulen uygulamada, altın ve gumuşu %100 temsil eden bu kağıt paralar, farklı kuruluşlarca duzenlenmiş olmalarına karşın buyuk coğunluk tarafından kabul edilmiş ve kullanılmıştır.

4- BANKNOT: altın ve gumuşe bağlı kağıt paralarla olduğu gibi %100 karşılığı bulunmayan resmi yada ozel kuruluşlarca piyasaya cıkarılan kağıt paralardır. Ozellikle altına bağlı para uygulanması sonunda, altın miktarının ekonominin para ihtiyacına cevap verecek duzeyde artmaması ve altın karşılığında bankaların dağıttığı belgelerin halk tarafından benimsenmiş olması devlet ve bankaların altın karşılığı olmadan kağıt para (banknot) cıkartmalarına yol acmıştır. Boylece karşılığı altın olana belgeler yerine piyasada “banknotlar” yani banka senetleri dolaşmaya başlamıştır. İngiltere’de doğup serbestce gelişen bu uygulamada, sonraları devletin mudahalesine yol acmıştır.

5- KAĞIT PARA: gunumuzde modern ekonomilerde egemen olan para ceşididir. Her ulkede yetkili kılınan banka (merkez bankası) tarafından basılan ve karşılığı olmayan bu kağıt paraların,ulke icerisinde kabulu zorunludur. Esas para niteliğinde olan bu kağıt paraların sınırsız odeme gucu vardır. Ulke dışındaki değeri ise parayı cıkaran ulkelerin dış ekonomik ilişkilerindeki başarısına bağlı olarak değişmektedir.

Her ulke siyasal bağımsızlığını simgeleyen ulusal para birimini secme ve basma yetkisine sahiptir. Tedavule cıkarılacak kağıt para miktarını o ekonominin ihtiyacına gore ve yasalar cercevesinde yetkili “kurul” ya da “kuruluş” belirlemektedir. Orneğin Turkiye’de kağıt para basma yetkisi 1211 sayılı “T.C. Merkez Bankası Kanunu” ile Merkez Bankasına verilmiştir.

6- UFAKLIK veya BOZUK PARA: kağıt para gibi yasal olmakla birlikte tam olarak kağıt paranın yerini tutmayan yardımcı paradır. Gumuş,bakır, nikel gibi madenlerden yapılan bu ufaklık paraların maden değeri, uzerinde yazılı değerlerin altındadır. Doğrudan Maliye Bakanlığına bağlı bir kuruluş tarafından basılır. Kucuk ve kesirli alışverişlerde kullanılan bu “ufaklık para”lar yasa tarafından belirlenmiş sınırlar icinde odemelerde kullanılır. Alacaklılar, odemeler sırasında saptanmış sınır ustunde ufaklık para kabulune zorlanamaz. Orneğin: Turkiye’de ufaklık paraların ust sınırı, uzerlerinde yazılı değerlerin 50 katıdır.

7- BANKA PARASI yada KAYDİ PARA: bankalarda vadesiz mevduat şeklinde hesapları olanların, kağıt para ile ufaklık para kullanmadan odemeler bulunmalarıdır. “banka parasının” maddi varlığı yoktur. Bu yuzden elden ele dolaşmaz hesaptan hesaba nakil yoluyla ulaşmış olur. Odemeler ilgili hesaplara kayıt duşulerek gercekleştirildiğinden, bu paraya “kaydı para” adı da verilir. Banka parasının tedavulu, yani odemeler cek aracılığı ile olur. Ozellikle gelişmiş ulkelerde halkın buyuk coğunlu kağıt para taşımak yerine alışverişlerde cek kullanmayı tercih ederler. Bu konuda yasal bir zorunluluk olmadığı icin cek yerine kağıt para istemek mumkundur.

PARANIN FONKSİYONLARI

Para trampanın yol actığı guclukleri ortadan kaldırmak icin cıkartılmıştır. Cunku para mubadeleyi kolaylaştırmakta ve hızlandırmaktadır. Bu nedenlerdir ki para,herkesin kabul ettiği bir mubadele aracıdır. Para, faydalı olduğu icin ekonomik bir maldır. Ancak tuketim veya yatırım malı olmayıp ozel bir duruma sahiptir. Nihai bir tuketim malı gibi tuketilerek bir ihtiyacı gidermeye yaramaz;ancak tum tuketim mallarının satın alınmasına yarar. Paranın faydası sahip olduğu fonksiyonlarından doğmaktadır

Para bir mubadele aracıdır:Malların alınmasında ve satılmasında para bir aractır ve mubadelede kolaylık sağlar. Mubadele aracı olması herkes tarafından bilindiği ve kabul edildiği icin trampada karşılaşılan zorluklar ortadan kalkar. Boylece ihtiyaclar hızla karşılanmış olur. Para ortak bir değer olcusudur:Ceşitli mal ve hizmetlerin değerini ,para yardımı ile olcer ve anlarız. Butun mal ve hizmetlerin ,bir birinin değeri para ile olculmekte ve buna fiyat denilmektedir. Para,fiyatı ortaya cıkarttığı icin ticareti kolaylaştırmakta ve hızlandırmaktadır. Paranın değerinin surekli şekilde duştuğu yuksek enflasyon yaşayan ekonomilerde para,bu işlerini tam olarak yerine getirememektedir. Para bir tasarruf aracıdır:Gelirin kullanılmayan kısmı olan tasarruf icin para onemli bir vasıtadır. Cunku gelir elde edildiği donemde harcanmayabilir. İşte ,tasarruf denilen bu olayın gercekleşmesi para sayesinde olur. Tasarruflarımız para şeklinde korunur. Eğer tasarruflar menkul yada gayrimenkul mallar satın alınarak muhafaza edilirse bu tur malları gerektiğinde hemen paraya cevirmek mumkun olmayabilir. Para her an kullanıma hazır(likit) olduğu icin tasarruf aracı olarak genel kabul gormektedir. Para bir donem aracıdır: Paranın fonksiyonlarını yerine getirmesi ekonomik gelişmelere paralel olarak daha da somutlaşmıştır. Onceleri tek aşamalı karşılıklı trampaya;daha sonraları cok aşamalı trampaya başvurulmuştur. Yani, eşdeğerli iki mal bulunana kadar,arada başka trampalar gercekleştirilmiştir. Mubadele vasıtası olarak para devreye girdikten sonra,bu kez para ceşitleri soz konusu olmuştur.
__________________