Cam yapımının ilk basamağı doğru maddelerin uygun oranda bir araya getirilmesidir. Gunluk hayatımızda karşımıza cıkan ve camın hammaddesini oluşturan maddeler kum soda ve kirectir. Kum cam yapımında ana malzemedir. Soda duşuk sıcaklıkta akıcı hale gelmesini sağlar. Kirecse kimyasal etkilere dayanıklılığını artırır. Bir araya getirilen bu maddeler 15000C’deki fırınlarda eritme işlemine tabi tutulur.

İnsanoğlu volkanik cam veya obsidyen diye anılan doğal camı cok eski zamanlarda keşfetmiş ve bu doğal madeni işleyerek bıcak ok ucu silah susleme aracı ve mucevher olarak kullanmıştır.

Suni camın ilk olarak nasıl uretildiğine dair hicbir kanıt olmamasına rağmen Romalı bir tarihci olan Pliny camı ilk olarak Finikeli denizcilerin bulduğuna işaret eder. Hikayeye gore denizciler Suriye'nin Prolemais bolgesindeki sahilde bir kamp kurarlar ve ateş yakarak kaplarını aynı zamanda yukleri olan soda blokları uzerine koyarlar. Ertesi gun uyandıklarında ateşin sıcaklığından dolayı kum ve sodanın camı oluşturduğunu gorurler.

Camın ilk olarak Mısırlılar ve Finikeliler tarafından İ.O. 2. yuzyılda uretildiği soylense de Mezopotamya'da bulunan ilk cam orneklerinin tarihi İ.O. 3. yuzyıla dayanmaktadır. Cam eski zamanlarda coğu kez kralların himayesinde ve krala bağlı olarak faaliyet gosteren atolyelerde veya zengin muşterilerin gereksinimlerini karşılamak amacıyla uretilmiştir. Bununla beraber ilk gunden beri değerli taşlara ve insan eliyle yapılmış madeni eşyalara alternatif olarak uretilmiş ve kullanılmıştır. Roma Donemi'nden itibaren hemen hemen tum cam eşyaların uretiminde taş maden ve seramik eşyalar taklit edilmiştir.

M.O 12000 ile M.O 4000 yılları arasında cam ilk kez dekoratif kucuk boncuklar olarak kullanılıyordu. Doğu Akdeniz bolgesindeki ilk cam bulgularına Antalya’nın Kaş ilcesi yakınlarında İ.O. 2000 yılı civarında bir ticaret gemisinin kargo bolumunde rastlanıyor.

M.O. 2500 yıllarında kullanım amaclı cam objeler yapıldığını goruyoruz. M.O 1000 yıllarında ise Mısırlılar camı oldukca zaman alıcı ve zor bir işlemden gecirerek elde etmeye başlıyorlar. Bu yuzden de cam kıymetli eşya olarak goruluyor. M.O. 300 ve M.O 20 yıllarına gelindiğinde bugun "Cam Ufleme Tekniği" dediğimiz teknik Suriyeli cam ustaları tarafından kullanılmaya başlanıyor. 7. yuzyıldan itibaren Mısır'ın İskenderiye şehri cam yapım merkezi haline geliyor. Turklerde cam sanatı Selcuklularla beraber başlıyor ve İstanbul'un alınışından sonra Osmanlı doneminde gelişiyor. İstanbul ve cevresinde bircok cam atolyesi kuruluyor. 14. yuzyılın başlarında Cubuklu yakınlarında kurulan Kristal Cam imalathanesinde Ceşm-i Bulbul adı verilen bir cam ceşidi yapılmaya başlanıyor. 20. yuzyıla gelinceye kadar cam yapımında seri uretime gecilemiyor. Turkiye'de cağdaş anlamda ilk cam fabrikası 1934 yılında Paşabahce'de kuruluyor.

Cam yapımında bilinen en eski teknik ic kalıplama tekniğidir. Metal bir cubuğun ucundaki şekil verilmemiş kil kalıbın uzerine cam dokulup yavaş yavaş soğutularak elde ediliyor soğuma işleminden sonra kalıp cıkarılıyordu.
Kalıba dokum tekniğinde onceden hazırlanmış kalıpların icine ya da dış kalıp uzerine camın dokulerek şekillendirilmesidir.

Ufleme tekniğinde ortası boş "pipo" adı verilen ufleme cubuklarıyla cama şekil veriliyordu. Eriyik sıvı halden katı hale kısa surede gececeği icin piponun ucundaki cam yine piponun yardımıyla avuc icinde hızlı bir şekilde dondurulerek şekillendirilmeye calışılıyor. Yavaş yavaş pipo uflenerek cama şekil vermeye başlanıyor. Sap kulp ve ayak gibi ekler yapılacaksa bu formu verecek olan parca eritilerek yapıştırılıp makasla kesiliyor. Aniden donup kırılmaması icin soğutucu fırınlarına alınıyor. Bu teknik Suriyeli ustalar tarafından kullanılmaya başlanan ve gunumuze kadar gelen bir tekniktir.

Kalıba ufleme tekniğinde ise cam ufleme tekniğinin keşfinden sonra kil ahşap ya da metal kalıpların icine ufleme yapılarak kalıbın şeklini almasıyla elde ediliyordu. Boylece aynı formda objeler yapmak mumkun olmuştu.


Alıntıdır.

__________________