İnsan duşuncesinin evriminde onemli bir gecit noktası sayılan Parmenides' in, yetiştiği doneme dek gelmiş olan duşunce akımlarındaki yerini belirtmek gerektir. E. Bre'hier, bu konuda şoyle soyler: Parmenides, dolaysız bir deneyle gozlediği Âlemde, eşyanın doğuşunu ve oluşunu, birbiri ardından meydana gelen birleşme, ayrılma, parcalanma ve bozulma gibi olayları anlatan Heraklit' e karşı butun bunları reddeden bir sistem kurmaya calışmıştır. Duyu organlarıyla dil alışkanlıklarının etkisi altında insanı Mile Okulunun kozmolojisine goturen genel ve duyulur (sensible) bilgilere karşı bu ozan filozof, gercekliği busbutun başka bir yoldan anlamayı sağlayan 'gerceklik yolu'nu ileri surmuştur. Bu itibarla onun duşuncesindeki yenilik, Yunan felsefe diyalektiğinin hareket noktasını oluşturan bu akıl yurutme ve eleştiri yonteminde gizlidir.
Parmenides, gerceklik duşunulduğu zaman, 'vardır' demek gerektir; o, 'yoktur' denemez; zira, olmayan bir şeyi tanımak ve ifade etmek olanaksızdır, derken, Mile Okulunun duştuğu celişikliği reddetmiş oluyor. Cunku, bu okulda ilk ilke, hem var, hem yok, tum varlıklar, kendisinde olabilir bir şekilde gizli, fakat kendisi hic bir zaman bu varlıkların aynı olmayan bir tozdu. Parmenides' e gore ise, olmayan bir şey, olan bir şeyden oluşamaz. Eşyanın dağılıp bolumlere ayrılması olanaksızdır. Zira, varolan bir şeyin derecesi yoktur; ve bir yerde, diğer bir yerdekinden daha az ya da daha cok olarak varolamaz. Nihayet, Mile Okulunun sonsuz tozu boştur. Zira, sonsuz, her şeyi dolgun bir surette kendi icine alamaz.
Parmenides' e gore, varolan şey, soyut bir kavram değildir. Belki de bu, Fisagor biliminde devam edegelen bir ceşit 'geometrik hayal' dir. Milelilerde 'adalet', 'zorunluluk' ve 'kader' gibi birtakım soyut tanrılıklar, eşyanın akışını duzenler ve yonetirlerdi. Permenides' de ise, bunlar,
bir kez olmuş bulunan varlığın tam olan hareketsizliğini sağlarlar. Onda, geleneksel ve dinsel zekÂnın izleri vardır. Guneş ona gore, uzerinde zorunluluğun oturduğu bir yerdir ki, orası ruhlar icin bir gecittir ve ruhlar nasiplerini bu zorunluluğun elinden alırlar. Parmenides' in goğu, birleşik merkezli ve nurlu dairelerden oluşmuştur. Onların merkezinde yeryuzu bulunur; bu daireler, Anaximandros' un halkalarını anımsatır.
KAYNAK: FİLOZOFLAR ANSİKLOPEDİSİ
CEMİL SENA
Parmenides, gerceklik duşunulduğu zaman, 'vardır' demek gerektir; o, 'yoktur' denemez; zira, olmayan bir şeyi tanımak ve ifade etmek olanaksızdır, derken, Mile Okulunun duştuğu celişikliği reddetmiş oluyor. Cunku, bu okulda ilk ilke, hem var, hem yok, tum varlıklar, kendisinde olabilir bir şekilde gizli, fakat kendisi hic bir zaman bu varlıkların aynı olmayan bir tozdu. Parmenides' e gore ise, olmayan bir şey, olan bir şeyden oluşamaz. Eşyanın dağılıp bolumlere ayrılması olanaksızdır. Zira, varolan bir şeyin derecesi yoktur; ve bir yerde, diğer bir yerdekinden daha az ya da daha cok olarak varolamaz. Nihayet, Mile Okulunun sonsuz tozu boştur. Zira, sonsuz, her şeyi dolgun bir surette kendi icine alamaz.
Parmenides' e gore, varolan şey, soyut bir kavram değildir. Belki de bu, Fisagor biliminde devam edegelen bir ceşit 'geometrik hayal' dir. Milelilerde 'adalet', 'zorunluluk' ve 'kader' gibi birtakım soyut tanrılıklar, eşyanın akışını duzenler ve yonetirlerdi. Permenides' de ise, bunlar,
bir kez olmuş bulunan varlığın tam olan hareketsizliğini sağlarlar. Onda, geleneksel ve dinsel zekÂnın izleri vardır. Guneş ona gore, uzerinde zorunluluğun oturduğu bir yerdir ki, orası ruhlar icin bir gecittir ve ruhlar nasiplerini bu zorunluluğun elinden alırlar. Parmenides' in goğu, birleşik merkezli ve nurlu dairelerden oluşmuştur. Onların merkezinde yeryuzu bulunur; bu daireler, Anaximandros' un halkalarını anımsatır.
KAYNAK: FİLOZOFLAR ANSİKLOPEDİSİ
CEMİL SENA
__________________