Bir hareket, dışardan şuura gelişinde, eğer şuur alıcı bir ayana durumunda duşunulurse, bize bir otomatizm gibi gelir. Bir rakkasın hareketi, bir makinenin hareketi ile onlar arasında bir fark gorulmez.Bu hareketleri otomat olmaktan cıkaran şey nedir? Hareket karşısında almış olduğumuz tavır.
Bir hareket karşısında red –tasvip tavrı aldığımız zaman ahlaki sahaya girmiş oluruz. Bir hareketin red veya tasvip edilmesi, onun mahiyetine ait bir vasıf değildir. Bunu o harekete biz etkiliyoruz Elinde balta ile odun yaran bir adam tasavvur edelim;baltayı oduna vuracağı yerde bir insana yada bir hayvana vurduğu zaman red ve tasviplerimiz başka başkadır.
Acaba hareketler icinde, bazılarının bizi red veya tasvip tavrına suruklemesi nereden geliyor?Hoşlanma – nefret Psikolojik bir tavırdır. Yani ahlaki hareket karşısında kalan şuur, mahiyeti icabı mı hoşlanma, nefret, red veya tasvip tavırlarından birini alıyor? Bunu psikolojik yaratılışımızın tabii bir neticesi kabul ettiğimiz taktirde, ahlaki hareketlerin doğuştan olduğunu, ruhun iyi ve kotuyu, hoşlanma ve nefreti ayırdığını kabul etmemiz lazım. Rastyonalist felsefe, psikolojik ahlak nazariyeleri, faydacı ahlak goruşleri, ahlaki hareket karşısında alınan red ve tasvip, hoşlanma –nefret tavırlarını, psikolojik (motif) izah etmeye calışırlar.Bir kısım filozoflar iyi – kotunun şuurun mahiyetinde mevcut olduğunu ileri surerler. Bir kısım ahlakcılar da onları, haz ve elem gibi daha iptidai bir ruhi hadiseye bağlarlar. Yalnız haz eleme bağlı hoşlanmaların koku iceridedir. Fakat bunların tayininde de dış tesirin rolu muhimdir.
Bu “dışarı” nedir? Bizim dışımızda, iki dunya veya muhit vardır:
1. Fizik Muhit
2. Sosyal Muhit
Fizik Muhit cansızdır ve bizim icin sadece bir idrak (algı) objesidir.Hareketlerin idraki bizde sadece mekanik bir tesir bırakır ve onlar arasında bir fark gozetmez. O halde red ve tasvip ettiğimiz hareket nevileri fizik tabiattan gelmiyor.
İkincisi sosyal muhittir. Sosyal muhit birtakım kaidelerin, adetlerin, muesseselerin mevcut olduğu bur muhittir. Kaideler cemiyetin munasebetlerini duzenleyen bir takım değerlere bağlıdır. Bu kaideler bir takım emirler ve yasaklar sistemidir.Bazı hareketleri red bazı hareketleri ise tasvip eder. O halde,hareketler karşısında almış olduğumuz red ve tasvip tavırlarının gerisinde cemiyet vardır.Cemiyet kendi kaidelerini ferde fısıldamaktadır. Red ve tasviplerimizin kaynağı cemiyet olunca, biz, cemiyetin onceden konulmuş kaidelerini kendi şuurumuzda bir olcu olarak alıyoruz demektir. Demek ki iyi ve kotunun kaynağı da bize dışardan gelmektedir.
O halde, ahlaki harekette dışardan aldığımız iki unsur var.a) Bilgi objesi olan hareketin idraki, b) Bizim hareketi eklediğimiz red ve tasvip; bu da bize dışardan geliyor; kaynağı, cemiyet.
Buraya kadar vermiş olduğumuz acıklama bize şunu oğretmiş bulunuyor. O da, ahlaki hareketlerin bir nevi red ve tasvip hareketleri olduğu;fakat bizim red ve tasviplerimiz ceşitlidir. Bizim iyi-kotu karşısında olduğu gibi guzel- cirkin, faydalı-faydasız, doğru –yanlış, gunah –sevap gibi bir takım red ve tasviplerimiz var. Nicin bazı hareketler karşısında red ve tasvip, yahut başka bir değimle, iyi- kotu hukumlerinde birini vermek zorunda kalıyoruz?. Bizi buna zorlayan nedir?
Burada karşımıza iki problem cıkıyor.
1. Red ve tasvibi yapabilmek icin bu red ve tasviplerin, iyi ve kotu hukumlerinin bize onceden oğretilmiş olması lazım ve bu, ferdin icinde yaşadığı cemiyetten gelmektedir.
O halde, her ahlaki red ve tasvip fiilinde şu unsurlar bulunmaktadır.
a) Bunun insan hareketleri karşısında alınmış bir tavır olması,
b) Red ve tasvibin doğuştan değil kazanılmış olması ve cemiyet tarafından bize telkin edilmesi
c) Cemiyet tarafından bir şeyin telkin edilebilmesi icin onda herkes tarafından kabul edilmiş muşterek ve objektif bir vasfın olması gerekmektedir. Yani, hareketler hakkında onceden konulmuş bir takım kaideler vardır.
d) Red ve tasvibin insan hareketlerine tatbik edilmesi, ferdi bir şuuru şart koşar
e) Her red ve tasvibin gerisinde, hareketlerin muayyen kaidelere uygunluğunu isteyen bir yaygın emir vardır. Daha doğrusu bu otorite, kaidelerin mahiyetinde gizlidir.
2. Ahlaki red ve tasvip, sadece hareketlerin bir nevine tatbik edilmektedir. Cunku orf ve adet hukuk, moda gibi bize dışardan baskı yapan bir takım red bu tasvipler vardır. Ahlakla orf ve adetlerin, hukukun red ve tasvibi arasında ne fark vardır? Fark red ve tasvip fiilinde mevcut olan mueyyide ve “otorite” den ileri gelmektedir.O halde red ve tasvip, yalnız ahlak icin değil, hukuk,din, adet, moda olayları karşısında da ortaya cıkmaktadır. Nicin her nevi hareket değil de sadece bir nevi hareket, ahlak sahasına dahildir ve bu bir nevi hareketin, diğer hareketler arasındaki ozelliği ve kesinliği nedir?
Kaynak; weblopedi.com/felsefe_konulari
__________________