ALBERT BANDURA

Albert Bandura Kanda'da oylesine kucuk bir kasabada dunyaya geldi ki, ka*saba okulunda sadece 20 oğrenci ve 2 oğ*retmen vardı. Mezuniyetinin ardından Alaska Karayolunda oluşan cukurları doldurmak goreviyle Yukon Bolgesinde calışmaya başladı. Calışması sırasında kuzeye giden insanlarla karşılaşmak onu cok heyecanlandırıyordu.
Doktora derecesini lowa Univeristesinde 1952 yılında aldı ve Standford Univeristesine girdi. 1960ların ilk yıllarında, onceleri sosyal-davramşcılık dediği daha sonra ise sosyal bilişsel teori adı*nı verdiği bir davranışcılık turu ileri surdu (Bandura, 1986).

Sosyal Bilişsel Teori

Bu yaklaşım Skinner'ın yaklaşımından daha ılımlıydı ve bilişsel devrimin guclu etkisini yansıtıp pekiştiriyordu. Bununla birlikte Bandura'nm yaklaşı*mının hÂl davranışcı bir yaklaşım olduğunu hatırlamak gerekir. Bu yaklaşı*mın araştırmaları etkileşim icerisindeki insan deneklerin davranışlarının goz*lenmesini odak nokta olarak alıyor, icgozlemi kullanmıyor ve davranışın ka*zanımı ve değiştirilmesinde pekiştirmenin rolu uzerinde duruyordu.
Bandura'nm sistemi davranışcı olmasının yanı sıra bilişsel ozellikler de taşıyordu. Duşunme sureclerinin (inanclar, beklentiler ve eğitim gibi) dışa ait pekiştirme tarifeleri uzerinde etkili olduğunu duşunuyordu. Bandura'nm goruşune gore davranışsal tepkiler, bir robot veya makine orneğinde olduğu gibi, otomatik olarak dışsal bir uyancı tarafından başlatılmıyordu. Bunun yerine uyarıcıya verilen tepkiler kendi kendini harekete geciriyordu. Birey neyin pekiştirildiginin farkındadır ve aynı şekilde davranırsa aynı odulun tekrar geleceğini umduğu icin, bir dış uyarıcı davranışı değiştirebilir.
Bandura davranışlarımızın pekiştirme sonucu değiştiği konusunda Skinner'la hemfikir olmasına rağmen, hemen hemen tum davranış turleri*nin doğrudan tecrube edilen pekiştirmenin yokluğunda da oğrenilebilece*ğine inanmış ve bunu ampirik olarak gostermiştir. Bizler her zaman kendi kendimizi pekiştirerek değil, başka insanların davranışlarını ve bu davra*nışlarının sonuclarını gozlemleyerek dolaylı pekiştirmeler (vicarious rein-forcement) aracılığıyla da oğreniriz.
Ornekler veya dolaylı pekiştirmeler yoluyla oğrenme yeteneği sadece başkalarında gozlemlediğimiz ve kendi kendimize tecrube etmediğimiz so*nuclan tahmin etme ve değerlendirme kapasitesinin var olduğunu varsayar. Bu nedenle bizler henuz denenmemiş davranışların sonuclarını hayal ede*rek veya gozumuzde canlandırarak ve aynı şekilde davranmaya veya dav*ranmamaya dair nihai bir karar vererek davranışlarımızı duzenleyebiliriz. Bandura, Skinner sisteminde one surulduğu gibi uyarıcı ile tepki veya dav*ranış ile pekiştirec arasında doğrudan bir bağlantının olmadığını belirtmiş*tir. Bunun yerine uyarıcı ile tepki arasında aracı bir mekanizma vardır ve bu mekanizma kişinin bilişsel surecleridir.
Bu sebeple bilişsel sureclerin, sosyal bilişsel teoride guclu bir rolu oldu*ğu duşunulur. Bu yonuyle Bandura'nm goruşleri Skinner'dan ayrılır. Ban-dura'ya gore davranışı değiştiren pekiştirme tarifesi değil, kişinin bu tarife*nin ne olduğuna dair duşuncesidir. Bizler doğrudan pekiştirme yaşayarak oğrenmek yerine, model alma yoluyla, yani başka insanları gozlemleme ve davranışlarımızı onlannkine benzetme yoluyla oğreniriz. Skinner'm goru*şune gore pekiştirecleri kontrol edebilen davranışı da kontrol edebilir. Ban-dura'nın goruşune gore ise, bir toplumda kimin model olacağını kontrol e-den, davranışı kontrol ediyor demektir.
Bandura davranışlarımızı etkileyen modellerin nitelikleri hakkında geniş caplı araştırmalar yapmıştır. Edindiği sonuclar gostermiştir ki, en fazla bizim*le aynı yaşta ve cinsiyette olan insanların davranışlarından etkileniyoruz. Bundan başka statusu ve prestiji yuksek modellerden de etkilenme eğilimin-deyiz. Ayrıca yapılan davranışın tipi taklit derecemizi etkilemektedir. Basit davranışlar karmaşık davranışlara gore cok daha fazla taklit ediliyor. Duş*manca ve saldırgan davranışlar kuvvetle taklit edilen davranışlar arasındadır, ozellikle de cocuklar tarafından (Bandura, 1986). Bu nedenle nelere şahit ol*duğumuz -ister gercek hayatta ister medyada- davranışlarımızı etkileyebilir.
Bandura'nm yaklaşımı, davranışı oluştuğu veya değiştiği sosyal ortam*larda incelediği icin bir sosyal oğrenme teorisidir. Bandura birbiriyle etkile*şim icerisinde olan insanlar yerine, yalnız insan deneklerin ve coğunlukla farelerin veya guvercinlerin kullanılmasından dolayı Skinner'ın araştırma*larını eleştirmişti. Gercekte cok az insan sosyal yalıtım icerisinde yaşar. Bandura, psikolojinin modern dunyayla ilişkili sosyal etkileşimi onemse*meyen araştırma bulgularını bekleyemeyeceğini belirtmiştir.

Kendine Yetme

Bandura ayrıca yaşamla mucadele ederken hissedilen yeterlik ve beceri duygusunu anlatan kendine saygı veya kendilik değeri duygumuz olan kendine yeterlik (self-efficacy) kavramını ele almıştı (Bandura, 1982). Bu icsel durum bizim davranışlarımızı pek cok şekilde etkileyebilir. Calışma*ları gostermiştir ki kendine yetme duygusu yuksek insanlar hayatlanndaki cok ceşitli olaylarla daha iyi başa cıkabilmektedirler. Bu insanlar guclukle*rin ustesinden gelebilmeyi umarlar. Gorevlerinde sebat ederler ve başarılı olacaklarına dair kendine guven seviyelerini daima yuksek tutarlar.
Ote yandan, kendine yetme duygusu duşuk olan insanlar hayatın ceşit*li olaylarıyla başetmede kendilerini mutsuz ve umutsuz hissederler ve ken*dilerini etkileyen durum veya koşullan değiştirmek icin ya cok az ya da hic imkanları bulunmadığına inanırlar. Ne zaman bir problemle karşılaşsalar, eğer ilk teşebbusleri başarısızlıkla sonuclanmışsa problemi cozmek icin de*nedikleri herşeyi bırakmaya kalkarlar. Sonucu değiştirmek icin yapabile*cekleri hicbirşey olmadığına inanırlar.
Araştırmalar gostermiştir ki, kendine yetme inancı insan işleyişinin pek cok yonunu etkilemektedir. Kendine yetme duygusu yuksek olanlar daha geniş bir alanda kariyer imkanlarını ele almaya, onemli mesleki basanlar el*de etmeye, okulda daha iyi notlar almaya, yuksek kişisel amaclaı edinmeye ve fiziksel ve ruhsal sağlığa daha fazla onem vermeye eğilimlidirler. Genel olarak erkeklerin kadınlara gore kendine yetme duygulannın cok daha yuk*sek olduğu gorulmuştur. Hem kadınlar hem de erkekler icin yeterli-benlik duygusu orta yaşta zirveye cıkar ve 60 yaşından sonra duşmeye başlar.
Yuksek dereceli bir kendine yetme duygusunun hayatın hemen hemen tum alanlannda olumlu etkileri olacağı cok acıktır. Araştırmalar gostermiş*tir ki, kendine yetme duygulan yuksek insanlar kendilerini daha iyi ve sağ*lıklı hissederler, stresten daha az etkilenirler, fiziksel ağnlara olan tolerans-lan yuksektir ve hastalıklardan ve ameliyatlardan kendine yetme duygusu duşuk olanlara gore daha cabuk iyileşirler. Kendine yetme duygusu aynca okul ve meslek performansını da etkiler. Orneğin kendine yetme duygusu yuksek calışanlann işlerinden daha fazla doyum aldıklan, kendilerini işleri*ne daha fazla verdikleri, işlerini daha iyi yapma konusunda ve hizmet ici eği*timlerde kendine yetme duygusu duşuk olanlara gore daha yuksek bir mo*tivasyona sahip olduklan bulunmuştur (Salaş & Cannon-Bowers, 2001).
Bandura aynca gruplann ceşitli gorevlerdeki performanslannı etkileye*cek şekilde ortak bir yeterlik seviyesi geliştirdiklerini bulmuştur. Spor takını*lan, tuzel bolumler, askeri birimler ve politik hareket gruplan gibi ceşitli gruplar uzerinde yapılan araştırmalar gostermiştir ki "algılanan daha guclu bir ortak yeterlik seviyesi daha yuksek bir grup tutkusu ve gudusel yatınım, engellerle ve başansızlıkla karşılaşıldığında daha guclu kalmayı, stres faktor*lerine karşı daha yuksek ve esnek bir morali, performansı daha fazla başany-la sonuclandırmayı" beraberinde getirmektedir (Bandura, 2001, s.14).
İnternette Tarih:

http://www.emory.edu/EDUCATION/mfp/effpage.html En son araştırma bulgulan, kitaplar, el yazmalan ve kendine yetme duygunuzun seviyesini olcmek icin dizayn edilmiş testler dÂhil olmak uze*re, kendine yetme kavramıyla ilgili bilmek istediğiniz her şey.



Davranış Değişikliği

Davranışcılığa karşı sosyal bilişsel yaklaşımını geliştirirken Bandura'nm amacı uygulamaya yonelikti: toplumun normal dışı olarak nitelendirdiği davranışları değiştirmek. Normal dışı davranışlar da dahil olmak uzere, eğer tum davranışlar başkalarını gozlemleyerek ve onların davranışlarını model almakla oğreniliyorsa, davranışın aynı yolla yeniden oğrenilmesi ve*ya değiştirilmesi de mumkun olur.
Skinner gibi Bandura'da normal dişiliğin dış yonu uzerinde -davranış-yoğunlaşır, varsayılan herhangi bir icsel bilinc veya bilincaltı catışmalar uzerinde değil. Semptomları tedavi etmenin anlamı hastalığı tedavi etmek*tir, cunku semptom ve hastalığın aynı şey olduğu duşunulur.
Model alma tekniği, davranışı değiştirmek icin kullanılır. Denekler kor*kutucu buldukları veya anksiyeteye sebep olan durumdaki modeli gozlem*ler. Orneğin kopeklerden korkan cocuklar, kendisiyle aynı yaştaki bir cocu*ğun bir kopeğe yaklaşmasını ve onunla oynamasını seyreder: Kopek korku*su olan cocuklar bunu guvenli bir mesafeden izlerken modelin kopeğe doğ*ru aşama aşama yakınlaştığını gorurler. Model kopeği bir kafesin parmaklık*ları arasından okşayabilir. Bu gozlemsel oğrenme durumunun bir sonucu olarak, cocukların kopek korkusu goze carpacak derecede azalacaktır.
Bu tekniğin ceşitli uygulamalarında denekler korktukları nesneyle, or*neğin yılanla, oynayan modelleri seyrederler. Daha sonra denekler nesneye doğru kendilerini adım adım yaklaştırırlar ve sonunda onu eline alabilir.
Bandura'nm davranış terapisi şekli gunumuzde klinik, iş ve sınıf or*tamlarında yaygın şekilde kullanılmakta ve yuzlerce deneysel araştırmay*la desteklenmektedir. Bu tekniğin yılan korkusu ile kapalı, acık veya yuk*sek yerlerde bulunma korkularını ortadan kaldırmada oldukca etkili ol*duğu ispat edilmiştir. Obsessif-kompalsif hastalıkların, cinsel işlev bo*zukluklarının ve bazı anksiyete turlerinin tedavisinde de cok yararlı ol*muştur. Bundan başka, modellerin gozlemlenmesi yeterli-benlik duygu*sunun artırılmasında kullanılabilir.
Bandura'nm calışması, istenmeyen gebelikleri onleme, AİDS'in yayıl*masını kontrol etme ve okuryazarlığı teşvik etme gibi sosyal ve ulusal problemlere dikkat cekerek uygun davranış modelleri hazırlamak uzere televizyon ve radyo programlarına uyarlandı. Bu programlar dinleyicile*rin ve izleyicilerin kendi davranışlarını değiştirmede imrenecekleri mo*deller şeklinde davranan kurgusal kişiliklere dayanıyordu. Bu televizyon ve radyo oyunları uzerine yapılan araştırmalar, guvenli seks yaşantıları, aile planlaması ve kadının statusunu yukseltme gibi istenen davranışlar*da onemli artışlar kaydedildiğini gostermiştir (Smith, 2002a).

Yorum

Geleneksel davranışcılar guven veya sezinleme gibi bilişsel surecle*rin davranış uzerinde etkili olmadığını iddia ederek, Bandura'nm sosyal bilişsel teorisine oldukca eleştirel yaklaşmışlardır. Bandura'nm onlara cevabı şoyle olmuştur:
Duşuncelerin davranışlar uzerinde etkili olmadığını iddia ederek, insanların duşuncelerini kendi duşunceleri doğrultusunda değiştirebilmek icin tum za*manlarını konuşmalara, makalelere ve kitaplara adayan radikal davranışcıları gormek oldukca eğlendirici (Evans'dan alıntı, 1989, s.83).
Sosyal bilişsel teori psikoloji icerisinde, davranışı laboratuvarda ince*leme ve klinik ortamda değiştirmenin etkili yolu olarak buyuk olcude ka*bul gordu. Bandura'nm cağdaş psikolojiye katkıları meslektaşları tarafın*dan tanındı. APA'nın 1979 yılındaki başkanı oydu ve 1980 yılında APA'nın Seckin Bilimsel Katkı Odulunu aldı. Teori ve model alma terapi*si 20. yuzyıl Amerikan psikolojisinin pratik amaclanna da hizmet etmiş oldu. Yaklaşımı nesnel ve titiz laboratuvar metotlarına uygundu. Bu, icsel biliş değişkenlerine odaklanan cağdaş entelektuel ortama uygundur ve gercek dunya meselelerine uygulanabilmektedir. Pek cok psikologa gore Bandura'nm calışmaları davranışcılığın uzun soluklu hikayesindeki heye*can verici ve uretken bir buluşu temsil etmekteydi.
__________________