Matematik / Bilim Kaucuk
Üniversite Ders Notları0 Mesaj
●120 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Üniversiteler
- Üniversite Ders Notları
- Matematik / Bilim Kaucuk
-
07-09-2019, 15:39:45Kayıtlı Üye
Şimdi 1745'e XV. Louis'in saltanat yıllarına gideceğiz.
Paris calkalanıyor: KÂşif La Condamine, Guney Amerika'ya yaptığı bilimsel inceleme gezisinden donmuş... On yıl suren bu gezinin bastıca amacı meridyenin bir derecesini olcmekti. Daha once Maupertuis tarafından Laponya'da yapılan benzeri bir incelemenin sonuclarının karşılaştırılması, Cassini ve Newton taraftarlarının arasındaki mucadeleye son vermişti: Dunya ekvatorda değil kutuplarda basık bir kure idi.
Aydın tabaka, Maupertuis'in Cassini'ye La Condamine'in Bourguer'ye karşı surdurduğu ve Voltaire'in kışkırtıp koruklediği polemiği yıllarca ilgiyle izlemişti. Halkın gozuyse kÂşifin Peru'dan getirdiği ve Akademi'ye sunduğu bir keşifteydi. Bu, yerlilerin bir ağacın ozsuyundan elde ettikleri esnek bir maddeydi. Ağacın kabuğu hafifce yarılınca ozsuyu akıveriyor ve bu su hemen donduğu halde yumuşaklığını kaybetmiyordu. Yerliler hem kırılmaz, hem de su gecirmez bu maddeyle canta, ayakkabı, elbise ve kaplar imal edebiliyorlarmış. Bu madde aynı zamanda yay gibi uzayabildiği icin cok guzel zıplayan toplar ve cam şırıngaların yerine kullanılan armut biciminde esnek şırıngalar yapılabiliyormuş. Halk buluşu sevincle karşılıyordu. Ne var ki Akademi uyeleri. La Condamine'in, erdemlerini sayıp tuketemediği bu maddeyi kucumseyerek bir yana ittiler.
Bunun hevea ağacının ozsuyu, yani kaucuk olduğunu anlamışsınızdır. Kaucuk! Yuzyılın en onemli keşfi diyebileceğimiz madde Avrupa'ya boyle getirilmişti. Gercekten bebeklerin biberonundan tutun da, tekerleklere, okul silgilerinden ciklete kadar gunluk yaşantımızın en ufak ayrıntılarına girebildiğinden, kaucuğun uygarlığımızdaki yeri, bir benzeri daha bulunamayacak kadar buyuk ve onemlidir. Kaucuktan elde edilen sayısız yararları da La Condamine'e borcluyuz. Ancak mucidin cağdaşları bunu hic mi, hic akıllarından gecinmiyorlardı. Şırınga ağacı deyip kahkahayı basıyor ve her bicime kolayca girebilen bu uysal maddeyi parmaklarının arasına alıp oynamakla yetiniyorlardı. Hammaddeyi ilk değerlendirme alanı ancak 1770'te bulunabildi: Okul silgisi...
Gercek şu; kaucuğa karşı gosterilen anlayışsızlık pek de haksız değildi. Bu olağanustu madde erdemlerine karşılık buyuk kusurlara da sahipti. Amerika'dan Avrupa'ya gelinceye kadar mayalanması yetmiyormuş gibi her tarafı kirletiyor, pis kokuyor, ustelik kolay kalıplanmadığı gibi hava, ışık ve sıcağın etkisiyle bozuluyordu.
Kimyacılar bu gucluğun cozumunu bulmakta gecikmediler: Madde, gerekli bir solusyon (eriyik) icinde eritilip kalıba dokuldukten sonra buharlaşmaya bırakıldığı takdirde kalıbın sekilini alırdı elbet. Ancak bu eritici maddenin ne olduğunu bulmak gerekiyordu. Terebentin ozu, eter, petrol gibi birkac solusyon birden bulundu ama yalnız sonuncusuyla pratik bir sonuca ulaşıldı. 1823'te İskocyalı kimyacı Charles Macintosh kaucuğu petrolun icinde erittikten sonra kumaşları bu solusyonun icine batırarak su gecirmez hale getirdi.
Kısa zaman sonra daha iyi bir solusyon bulunabileceği duşunulerek yeniden araştırmalar başladı. Cunku bu turlu işlenmiş şekliyle kaucuk hÂl pis kokulu, ustelik tahta gibi sertti. Kimyacılar bu maddeyi her ne pahasına olursa olsun uygarlığa kazandırmak icin harıl harıl catışmaya koyuldular.
Amaca ilk ulaşan Amerikalı Charles Goodyear oldu (1800-1860). Goodyear, Macinthos gibi bir bilim adamı değildi. Tersine kendini yeteneklerinin esinlemesine bırakan bu amator araştırmacı, kaucuğu eline gecen her turlu kimyasal maddeyle işlemeye koyuldu. Deneme yordamı ona olumlu yolu actıysa da kendinin ve ailesinin servetini ve sonunda hayatını bu uğurda kurban etti.
Evet, bir rastlantıyla bir gece kaucuğu ve kukurdu sobanın yanında unutması sonucu "vulkanizasyonu" (kaucuğu belli miktarda kukurtle karıştırarak soğuk ve sıcaktan etkilenmez duruma getirme işlemine "vulkanize etmek" denir.) keşfetti. AL bir oranda kukurtle karıştırdığında (2-5/100), kaucuk tam istenilen yani kalıplanmaya elverişli, direncli ve sağlam bir madde haline geliyor, lastik dediğimiz şekli alıyordu. Baş dondurucu bir gelişmenin ve dev servetlerin kaynağı olan kaucuk sanayii doğmuştu. Ama ne yazık ki mucite kimse inanmamış, onu desteklemeyi goze alabilecek onsezisi guclu bir tek kapitalist cıkıp elinden tutmamıştı. O kadar ki, Goodyear, 1844'te icadının beratını alabildiği zaman karşısında daha şanslı bir rakip buldu: İngiliz Thomas Hancock maddeyi bir yıldan beri imal etmekteydi.
Goodyear, dul karısına ve artı cocuğuna 200.000 dolar borc bırakarak bir otel odasında oldu. Buna karşılık Britanyalı rakibinin elinde vulkanizasyon, yaygın bir teknik haline girmiş ve 1839'da 300 ton olan dunya kaucuk uretimi 1850' de 1.000 tona yukselmişti. Ve yuzyılın sonunda da 40.000 tona varacaktı. Hancock daha da ileri gitti: Kaucuğu kukurdun etkisinde daha uzun zaman tutmak yoluyla sert bir madde olan "ebonit"i buldu. 1849'da vatandaşı F. Walton keten yağını oksitlemek ve bunu talaş ya da mantarla karıştırmak yoluyla bir tur yerli kaucuk meydana getirdi. "Linolyum" denen bu madde cabuk yaygınlaştı ve uretimi gunumuzde 170 kilometre kareye kadar yukseldi.
__________________