Matematik / Bilim Gemi Pervanesi
Üniversite Ders Notları0 Mesaj
●128 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Üniversiteler
- Üniversite Ders Notları
- Matematik / Bilim Gemi Pervanesi
-
07-09-2019, 15:39:37Kayıtlı Üye
Modern gemiciliğin cığrını acan pervanenin icadı, aynı zamanda utanmaz istismarcı takımının acgozluluğunun ve haydutluğunun da tipik bir orneğidir. Bu yeteneklerin ve yurekliliğin değil, hilenin, dalavereciliğin ve her turlu insafsızlığın kol gezip zafer kazandığı bir alan oldu.
Pervane 1803'te Charles Dallery (1754-1845) adlı bir Fransız tarafından icat edilmiştir. Dallery ceşitli dallarda ilginc icatlarda bulunmuş yetenekli bir teknisyendi. En yararlı calışmasını buharlı gemilerin gelişmesi alanında yaptı. 1788'de bir buharlı araba, 1803'te tupe benzeyen bir kazan yapmış ve sonunda aynı yıl Seine'de pervaneyle ilerleyen bir gemi işletmişti. Boylesine değerli bir buluş karşısında insanlar mucitini alaya almaz da ne yaparlardı!.. O kadar ki adamcağız bıkkınlık ve uzuntusunden pervaneyi kendi elleriyle parca parca etti.
Sauvage'a karşı kader daha da zalim davrandı. Boulogne-surmer'de gemi yapımcısı olan Frederic Sauvage (1786-1857) da verimli bir mucitti. Pervanenin parlak geleceğini tahmin ederek Dallery'nin tasarısını yeniden ele aldı ve onu kabul ettirmek icin ust uste denemeler yaptı. Ama ne yazık ki, mucadele yeteneğine sahip bir insan değildi. Armatorler, Bilimler Akademisi, resmi makamlar, hepsi yardım taleplerini reddettiler. 1832'de bir berat alabildi ama, bu hic bir işine yaramadı. Cunku oteki beriki icadını uluorta calıp kullanmakla kalmıyor, durmadan aleyhine davalar acılıyordu. Oyle ki zavallıcık paralarının suyunu cekmesine davaların aleyhine donuşune beratının kamu malı haline gelmesine ve rakiplerinin icatlarını rahatca calıp servetler edinmesine sadece tanık oldu.
İlk pervaneli gemiyi denize indiren sanayi alanında bir cok gelişmelerin yaratıcısı İsvecli Johan Ericsson (1803-1889) oldu. 1837'de işleyen bir gemi saatte 10 mil yol alıyordu. Amerikalılar Ericsson'u donanmalarının yapımını gozetmek uzere ulkelerine cağırdılar. Ote yandan işi gemi muhendisliğine ceviren İngiliz ciftcisi Francis Petty Smith (1808-1874), pervane ile işleyen bir gemi inşa ederek 9 mil hıza ulaştı. Ve her yanda pervaneli gemiler yapılmaya başlandı. Hepsi de pek guzel para kazandılar. Kimse ne berat duşundu, ne de oncelik hakkı bildi. Sauvage ise hem umutlarını yitirmiş hem beş parasız kalmıştı. Paris'te hastanelerden birinde olup gitti.
1840 yılını hatırımızda tutalım: Liverpool-New York arasında ilk pervaneli gemi Britannia o yıl işledi. 1843'te de Fransa, Napolyon adlı pervaneli gemisiyle 11 mil hıza ulaştı. Durmadan artan ulkelerarası rekabetin sonucu olarak gemilerin hızı artmakla kalmıyor, konfor ve makineler de gelişiyordu. Transatlantiklerin tonaji 1865'te 2.500 iken 1900'de 15.000 ton ve kırk yıl sonra da 40.000 tona yukseldi. Hızları da New York hattı uzerinde 1840’ta 11 mil iken, 1900'de 22'yi ve 1939'da 30 mili buldu. Bu hız artışı makinelerin gittikce guclenip gelişmesinin sonucuydu: "Britannia 500 beygir, Etrusla (1885) 14.000 beygir, Lucanla (1893) 31.000 beygir-Mauretanta (1908) 70.000 beygir, Bremen (1933) 96.800 beygir, Rex (1934) 120.000 beygirgucundeydiler.
Makinelerin gelişmesiyle birlikte pistonların yerini turbinler, komurun yerini mazot aldı. Hızın artırılması icin calışmalarının yanı sıra gemilere en gelişmiş hidrodinamik şeklin verilmesi kaygısı da yer almıştı. Cizgilerin titizce hesaplanması sayesindedir ki, Normande (1935) 160.000 beygirgucunde olduğu halde 200.000 beygirgucundeki Queen Mary ile rekabet edebiliyordu.
Okyanusaşırı hız rekoru sembolunun mavi kurdele olduğunu biliyoruz. Bunu 1952'den beri Amerikan gemisi olan United States elinde tutmaktadır. Aşılmaz bir rekoru kıran bu transatlantiğin hızı 35.6 mil/saat olup okyanusu 3 gun 10 saatte gecmiştir.
Makineler hidrodinamik alandaki gelişmelerin dışında, denizlere egemenlik mucadelesinde iki etken daha buyuk rol oynamışlardır. Biri, gemicilik yontemlerinde kaydedilen ilerlemedir... Bu konu, daha once de sozunu ettiğimiz gibi bilimlerin tekniğe verimli mudahalelerde bulunabildikleri bir alandır. Hadley'in yansımalı oktant'ı (denizlerde yıldızların yuksekliğini olcmeye yarayan arac) (1731), Alman Tobie Mayer'in ay hareketleri tablosu (1767) ve İngiliz Harrison'un kronometresi (1760) olmasaydı okyanusaşırı bağlantılarda ticaretin gerektirdiği dakiklik asla sağlanamazdı. Buna haritaların geliştirilmesini ve deniz fenerlerinin artırılmasını da eklemek gerekir. Butun bu araclar onceleri odunla aydınlatılırken, sonra komur ve 1823'ten başlayarak havagazı kullanılmıştı. Aynı zamanda once kure biciminde olan; ışık yansıtıcıları daha sonra parabol bicimine sokulmuştur. (1765.)
Deniz egemenliğini aynı gucle destekleyen ikinci etken XIX. yuzyılda başlayan benzeri gorulmemiş ekonomik atılımdır. Bu yuzyıl, komur sayesinde İngiltere'nin dunya egemenliğini kurduğu, Almanya'nın sanayide dev adımlar attığı Amerika'nın zenginlik ve dinamizmiyle ortaya cıktığı, somurgelerdeki zenginliklerin Avrupa'ya aktığı donemdir. Bu denizaşırı servetlerin parlaklığıyla gozleri kamaşan tuccar ve sanayicilerin buharlı gemiyi desteklemekte cıkarları buyuktu.
Bakışlar okyanuslar otesi ticaretin ve gemiciliğin gelişmesine oyle bir hayranlıkla dikilmişti ki, karalarda da malları gitikce daha uzaklara daha hızlı taşıma ihtiyacının doğduğunun ve bu alanda gelişmeler kaydedildiğinin kimse farkında değildi. Bununla birlikte yolların, bir ulkenin can damarları olduğu ve hayatında belli başlı rolu oynadığını bilinci uyanmaktaydı.
__________________