1793'te Convention Meclisi, Claude Chappe'inkini resmen tanıdı diye oteki mucitlerin kabuklarına cekildiklerini ve kendilerini yenilmiş saydıklarını sanmamalıyız. Mucit her şeyden once inanclı kişidir. Dehasına cılgın bir guven vardır ve hatta bir rakibin başarısı bile kendisinin yanlış yolda olduğuna inanması icin yeterli değildir. Oyle ki, Chappe şebekesi kurulup işletilmeye başlandığı halde, optik telgrafın en iyi yol olmadığına, ses ve elektriğe dayanılarak daha verimli sonuclar alınabileceğine inananlar, kanılarına uygun araştırmalarını surdurmeye devam ettiler.

Ozellikle elektrikli telgraf bircok muciti meşgul etmekteydi. Cunku gece ve sisten etkilenmeyişi, duzenli kullanılmasını ve guvenilir bir arac olmasını sağlayacak bulunmaz bir nitelikti. Boyle duşunenlerin başında Georges Lesage (1724-1803) gelmekteydi. Meydana getirdiği her biri alfabenin bir harfini yollayan 24 tellik makineyi 1774'te denemeye koydu. Ucuna bağlanan bir elektrostatik makineyle elektriklenmiş olup obur ucta bulunan ufak bir topu itmekteydi. Bu sistem değişik şekiller altında Fransa'da Lomond, Almanya'da Reiser, İspanya'da Bettancourt, sonra da Salva tarafından denendi.

Bunların iki ortak kusuru vardı: Once, elektriklenmiş maddelerin itilmesi makinenin alıcı kısmında karışıklıklar cıkarmaktaydı, sonra daha da onemlisi, elektrostatik deşarj, pratik olmayan bir aractı. Bu, 1800'de Volta pillerinin icadından sonra daha belirli olarak meydana cıktı. Bu pil, araştırmacıların emrine surekli bir akım vermekteydi.

Bundan ilk yararlanmasını bilen Bavyeralı bilgin Soemmering oldu. Onun da makinesinde Lesage'inki gibi 24 hat vardı ve bunların her birinin karşı ucu bir voltametreye bağlı duruyordu. Gonderilen harfler, o harflere karşılık olan voltametrenin icinde meydana getirdiği baloncuklardan anlaşılıyordu. Makine henuz işe yarayamayacak ilkellikteydi ve kullanılır hale gelmesi icin daha bircok icatların yapılmasını beklemek gerekti.

Bu buluşlar 1819 -1833 yılları arasında yapılan elektrodinamik konusundaki icatlardır. Bu alanda Oersted. Ampere ve Faraday gibi buyuklerin adları duyuldu. Bu kişilerin araştırma ve icatları sayesinde telgrafcılar elektro-mıknatıs gibi kımıldayan toplarla ya da pilde oynaşan baloncuklarla kıyaslanmayacak duyarlıkta bir arac elde ettiler. Mıknatıs konusunda araştırmalar da yapmakta olan buyuk Matematikci Gauss, Fizikci Weber'le birlikte 1833'te Goetingen'de bu ilkeyle işleyen bir elektrikli telgraf istasyonu kurdu. Bu alıcı aynalı bir galvanometre olup mesajları yansıyan ışıklar şeklinde alıyordu. Bu ilkeyi Gauss ve Weber'le aynı zamanda başkaları da kullanmaktaydılar: Rusya'da Schilling, (1786-1837), İskocya’da Ritchie ve Alexander...

Aynı ilkeye dayanan bu calışmaların ayrı yerlerde ve aynı zamanda surdurulmesi elektrikli telgrafın verilerinin birleştirilmiş ve kafalarda imgelenmiş olduğunu ispatlamaktadır. Bilim adamları gerekli oğeleri getirmişlerdi, iş teknisyenlerin huner ve yaratıcılığına kalmıştı. Guclu hayal ve huner sahibi mucitler hemen hemen butun buyuk ulkelerde bulunduğundan telgrafla ilgili bir yığın projeler meydana getirilmekteydi.

İngiltere'de, Schilling'in deneylerini izlemiş olan Cooke adlı bir oğrenci Charles Wheatstone (1802-1875) adlı bir bilginin yardımıyla 1837'de kadranlı bir telgraf imal etti. Bunda harfler galvanometrenin beş iğnesiyle gosterilmekte ve bu iğneler vericinin maniplesine aynı sayıda telle bağlı bulunmaktaydı.

Almanya'da, Munih Universitesi fizikcisi Cari Steinheil (1801 -1870) pilin yerine iki yonde akım veren bir enduktor kullandı. Ve bu iki akımı bir elektromıknatısın uzerine uyguladı. Makine gerektiği gibi işletildiğinde, alıcıda elektromıknatısların karşıtlı sapmaları goruluyordu. Bunlara birer kalem bağlanıp onunde bir kÂğıt şerit cevrildiğinde, kÂğıda şekiller cizilmekte ve bunlar onceden tespit edilen kotlarla yorumlanabilmekteydi. 1837-1838 yıllarında Steinheil bunu bir millik uzaklıkta denedi. Cooke'unkine olan ustunluğu tek telle işlemesiydi ve akımın donuş teli de kaldırılmıştı. Mucit-bilgin toprağın donuş iletkenliği gorevini yapabileceğini bulmuştu.

Amerika'da telgrafcılık alanına atılan kişi bir oğrenci ya da bir bilim adamı değil, unlu bir ressam oldu: Samuel Morse. 27 Nisan 1791'de dunyaya gelmişti. O da Fulton gibi sanata İngiltere'de ve Benjamin West'in desteğiyle atılmıştı. Yoksulluk ve turlu mutsuzluklarla gecen yıllardan sonra A.B.D.'nin resmi ressamı olmuştu. Tumturaklı ve usta fırcasıyla ulkesinin onemli tarihi olaylarını tuvale aktarmaktaydı. Bundan başka Washington, La Payette, Monroe gibi unlu general ve siyaset adamlarının portrelerini yapmıştı. Oyle ki, 1829'da Fransa'ya geldiğinde bir unlu kişi sıfatıyla akademi artistleri ve siyaset adamları tarafından karşılandı.

Bununla birlikte adını olumsuzleştirecek olan hikÂyesi, 3 yıl sonra Amerika'ya donmek uzere bindiği Fransız gemisi Sully'de başladı. Orada, oğrenimini Fransa'da yapmış olup belki de hatıra diye ulkesine bir elektromıknatıs goturmekte olan vatandaşı genc kimyacı Charles Jackson ile tanıştı. Bu arac hakkında gemide yapılan tartışmalar Morse'un ilgisini cekti. Ancak, bir ressamdan beklenmeyecek kadar bu konulara yakınlığı olsa gerekti ki, geminin kaptanına gercek bir kehanet diye niteleyebileceğimiz şu sozleri soylemişti:

"Kaptan, gunun birinde telgraftan dunyanın harikalarından biri diye soz ettiklerini duyarsanız, onun 13 Kasım 1832'de Sully'de icat edildiğini hatırlayın."

Havadan bir soz mu? Sanatcı duşleri mi? Bunları soyleyemeyiz. Cunku 1837'de, İngiltere'de Cooke ve Wheatstone, Almanya'da Steinheil, kendi icatları olan telgrafların beratlarını alırlarken, New York'ta resim sanatı profesoru olan Morse da aynı formalitelerle meşguldu. Makinesi kısa bir sureden beri bircok ulkede kullanılanlara benzer bir mekanizmaya sahipti: Dokunulduğunda elektriklenip devreyi kapatan eksenli bir maniple, alıcıdaysa elektromıknatıs tarafından cekilen oynak bir armatur ve bunun bir kÂğıt şeridi uzerinde bıraktığı izler... Calışmalarına Muhendis Alfred Vail da katılmış ve mucite bazı cok yararlı bilgiler vermişti. Bunlardan en onemlisi bugun Morse dediğimiz alfabe konusuyla ilgili olanıdır.

Morse telgrafını dunyanın cok kısa bir surede benimsediği ve fabrikatorlerin imal etmek icin birbirleriyle yarışa başladıkları sanılmasın. Gercekten, Cooke-Wheatstone ya da Steinheil'inkinden belli ustunlukleri yoktu. Kaldı ki bir ressamın, bilginlerin alanına burnunu sokmasını kimse hoş karşılamıyordu, İngiltere işi teknisyenliğe dokup zavallı Cooke'u uzaklaştırmış olan Wheatstone'dan başka kimseye guvenmeye niyetli gorunmuyordu. Almanya da yalnız Steinheil'i tutmaktaydı, Fransa ise hÂl Chappe'dan vazgecmiyordu. Morse'a da başkent başkent dolaşıp hukumetlere, icadıyla ilgilenmeleri icin dil dokmek kalıyordu.

1848'de İngiltere'deki bircok demiryolu şirketi Wheatstone'un sistemini uygulamaya başlamıştı bile. Ve yalnız ulaşımda kullanmakla yetinmeyip halkın hizmetine de sunmuşlardı. Ote yandan Bavyera'da Steinheil, Prusya'da karmaşık ve guc bir sistem olan Siemens-Halske kullanılmaktaydı. Avusturya, Wheatstone'un bir değişik şekli olan Bain sistemini kabul etmiş. A.B.D.'deyse Morse, Senato'yu sonunda ikna edebilmiş ve Meclis, Washington-Baltimore arasında (64 km.) bir hat kurulması icin 30.000 dolarlık kredi verilmesini kabul etmişti.

Bu kararın tarihi, deneyin de yapıldığı 24 Mayıs 1844' tur. Morse, juri ve davetlilerle birlikte Washington'da bulunuyordu. Vali ise Baltimore'daydı. Genc bir kız İncil'i actı ve şu başlığı okudu: "Tanrı neyi yarattı?" Morse, Baltimore'a bu cumleyi iletti ve Vail derhal aynı şeyleri geri gonderdi. Karşılığın cabukluğu inancsızların duraksamalarını bir anda sildi ve Baltimore'dan bir ailenin, telgrafla akrabalarına sağlık haberini gondermesi uzerine taşkın heyecan gosterilerine donuştu. Morse'un kaderi yeni bir şekil almıştı. Elbette, her buyuk icattan sonra olduğu gibi aleyhine ust uste davalar acılacaktı, ama mucit başardığına ve zamanın kendi lehine calışacağına emindi.

Morse'un karşılaşacağı en buyuk gucluk, kendisinin de tahmin ettiği gibi, kurulmuş olan tesisleri yıkmaktı. Gercekten uygar ulkelerin coğunda telgraf bir sureden beridir işlemekteydi, oyle ki, buyuk masraflarla meydana getirdikleri tesisleri, yeni bir makine icin bozmaya hic biri niyetli gorunmuyordu.

Steinheil değerli bir bilgin olduğu kadar mert karakterli bir insandı. Rakibinin sistemine ilk katılan o oldu. Boylece Alman şebekesi Morse'la donatıldı ve 1850'de 2.400 km.'yi aştı. Hollanda şebekesi 1845'te ve Morse'un, Wheatstone'u guclukle yendiği Belcika şebekesi de 1847'de acıldı. Aynı tarihte fizikci ve siyaset adamı Carlo Matteuci (1811-1868) İtalya'yı once kadranlı bir makineyle, sonra Morse'la bu devreye kattı. Onu 1850'de Rusya, 1852'de İsvicre, 1845'te İspanya izlediler.

Ya Fransa? Geleneksel Chappe'a sıkı sıkı sarılmış olan hukumet ve yoneticiler elektrikli telgrafın ateşli taraftarlarının şiddetli yermelerine inatla karşı koymaktaydılar, İngiltere'de Wheatstone'un, Bavyera'da Steinheil'in sistemleri guzel guzel işliyor, Amerika'da Morse'un New York-Baltimore hattının başarısının yarattığı heyecanın yankıları ta oradan duyuluyor ve Fransa durmuş, Chappe kulelerini geliştirmeye bakıyordu. Bu utanc verici gecikmeye şiddetle dikkati ceken Arago oldu. Bu konuda nasıl olduysa, demiryolundakinden daha sağduyulu bir davranışı benimsemişti. Boylece, 1844 yılında, Paris-Rouen arasına bir deneme hattı cekilmesi icin 240.000 franklık bir kredi verilmesi kabul edildi ve işlerin yonetimine Muhendis Louis Breguet (1804-1883) atandı.

Bu ad, yuzyılın en unlu saat ve Chappe aracları yapımcısı Abraham-Louis Breguet'den (1747-1823) oturu saygıyla anılmaktaydı: Torunu Louis Breguet bu unu hem pekiştirmiş, hem bilgin soyunun devamını sağlamıştı. Oğlu Antoine Breguet (1851 -1882) sanayi elektrikcilikte un yapmış ve torunu Louis Breguet, havacılığının onculerinden ve kahramanlarından biri olmuştur.

Paris-Rouen hattını kurmakla gorevlendirilen Breguet'nin her şeyden once cetin bir sorunu cozumlemesi gerekiyordu. Telgraf idaresi muduru Alphonse Foy, servislerinin bu faaliyete yardımcı olmalarını ilke olarak kabul etmekle birlikte, kurulacak istasyonun, Chappe'ın işaretlerini vermesini şart koşuyordu. Breguet bu kalın kafalıyla mucadeleden yılmadı ve onu, iğneleri Chappe'ın hareketlerini tekrarlayan bir kadranlı makine gostererek kandırdı.

Paris-Rouen hattı yenilik taraftarlarını haklı cıkarttı. 1846'da yeni bir hattın (Paris-Lille) kurulmasına karar verilmesi, Fransa'nın da elektrikli telgraf cevresine katıldığına işaretti. Zaten Foy-Breguet sistemi sekiz yıl sonra değiştirildi ve Morse kabul edildi, ote yandan kadranlı Breguet telgrafı demiryolu şirketlerince yuzyılın sonlarına kadar kullanıldı.

A.B.D. telgraf telleriyle oruluyordu. Bunların uzunluğu 1855'te 45.000 km.'yi bulmuştu. İngiltere dışında Avrupa ve dunyanın coğu ulkeleri Morse makineleriyle donanmıştı. Yaşlı mucit hayatının son yıllarında une, huzura ve servete kavuşmuştu. Kendisine bir ata gibi saygı gosteriliyor, madalya ve onurlar veriliyor, akademiye seciliyor, kendi heykel -anıtının acılış toreninde bulunuyordu. 2 Nisan 1872'de olduğunde adı, bir ozel ad olmaktan cıkmış, cins 'isim' olarak sozluklere girmişti.

__________________