ANTİK AMASYANIN TARİHCESİ
Yapılan akeolojik araştırmalar ve kazılarda elde edilen veriler ışığında, kentin tarihi Kalkolitik Cağ'a uzanmaktadır.
(MO 5500 MO 3800). Gunumuze kadar gelen tarihi surec icerisinde Tunc Cağı'ndan itibaren
( MO 3800 - MO 3200 )
MO 1680'lerde Hitit,
MO 1200'lerde Frig,
MO 700'lerde Kimmer - İskit
MO 585'li yıllarda. Med - Pers,
MO 331 yılından itibaren de Hellenistik Cağ'da Pers - Pantus hakimiyetine gecmiş,
MO 291'den itibaren Amasya Pers - Pantus Krallığına başkentlik yapmış,
MO 29 - MS 395 yılları arasında Roma egemenliğinde kaldıktan sonra, Melik Ahmed Danişmend Gazi 1075 yılında 700 yıllık Bizans hakimiyetie son vererek ilk Turk egemenliğini kurmuştur.
1243'te Selcukluların Kosedağ Savaşı'ndaki yenilgisi sonrasında, bolge Moğol hakimiyetine girmiştir.
1341 yılında Eretna Beyliği'nin eğemenliğine gecen Amasya,
1386'da Şahzade Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır.
1402'deki Ankara Savaşı'ndan sonra Osmanlı yonetiminde meydana gelen karışıklıklar sonrasında, o sırada Amasya Valisi olan Celebi Melmed duruma hakim olmuş, ikinci defa Osmanlı birliğini sağlamıştır.
AMASYANIN M.O TARİHCESİ
Kentin adı ilk kez Hititler Donemi'ndeki yazılı belgelerde "Hakmiş" olarak gecmiştir.Frig, Med ve Pers donemleri ile ilglili olarak kesin bilgiler bulunmamakla beraber, Amasya ismi ilk defa yazılı olarak Hellenistik Donem'de şehir sikkeleri uzerinde gorulmektedir.
MO R II. Yuzyıl'ın son ceyreğinde, IV. Mitridates zamanında Amasya Kenti adına bakılan sikkeler uzerinde AMASEIE-AMASSIA, yine MO 65 yılında basılmış olan ve halen Amasya Muzesi sikke seksiyonunda kayıtlı olan sikkelerde AMESSEIAS yazıları okunmaktadır.
Yine Roma Donemi'nde, adına darp edilen sikelerde bu ismini korumuş ve hicbir değişikliğe uğramadan gunumuze kadar gelebilmiştir.
Tarihi
Amasya Adının Kokeni
Eskicağda bir cok Anadolu şehrinin kurucu (ktistes) tanrısı veya kahramanının olduğu bilinmektedir. Bu mitolojik kuruluş Amasya icin de gecerlidir.
Roma İmparatoru Septimius Severus (M.S. 193-211) donemine ait bir Amasya sikkesi uzerinde yer alan ERMHC KTICAC THN POLIN yazıtından hareketle Hermes’in Amasya kentinin kurucu tanrısı olduğu kabul edilmektedir.
Bu kısa acıklamadan sonra Amasya adının tarihcesine gelecek olursak;
Hitit belgelerine gore Amasya’nın bilinen ilk adının Hakmiş [Khakm(p)is] olduğu sanılmaktadır. Bu isimin Perslerin Amasya’yı fethine kadar devam ettiği değerlendirilmektedir.
Amasya’nın Mitridates Krallığı Donemi'ndeki adı “Amasseia” dır. Ozellikle M. O. II. yuzyıldan itibaren darp edilen Amasya şehir sikkelerinde AMASSEİA ibaresi acıkca gorulmektedir. Zaten coğrafyacı Strabon’da Amasya icin Amaseia sozcuğunu kullanmaktadır.
Amaseia sozcuğu, “Ana” anlamına gelen ve ozellikle “Ana Tanrıca” yı kasteden ‘Ama’ ve onun ceşitlemesi olan ‘MÂ’ ibaresi ile bağlantılıdır. Bundan hareketle denilebilir ki Amaseia “Ana Tanrıca MÂ’nın şehri” anlamına gelmektedir.
Ana Tanrıca MÂ, Perslerin Anadolu’yu fethinden sonra tapımı yaygınlaşan doğu kokenli bir tanrıcadır. Aynı zamanda bu tanrıca Mitridates ve Kapadokya’nın yerel tanrıcasıdır. Amaseia sozcuğu de Persler zamanındaki asıl soyleniş şeklinin Hellen ağzına uydurulmuş bicimidir.
Roma doneminde Amaseia adı fazla bir değişikliğe uğramadan AMACIAC (Amasia) olarak kullanılmıştır. Orneğin, İmparator Septımıus Severus, Caracalla ve Severus Alexander doneminde darp edilmiş Amasya şehir sikkelerinde AMACIAC adını gormekteyiz.
Bizans Devri'nde de Amasia adının değişmeden devam ettiği bilinmektedir.
Amasya’nın adı Danişmendliler zamanında ise bazen Amasiyye, bazen de Şehr-i Haraşna olarak anılmıştır.
Selcuklu, İlhanlı, Beylikler ve Osmanlı İmparatorluğu doneminde de Amasya adı herhangi bir değişikliğe uğramadan gunumuze kadar gelmiştir.
Kalkolotik Cağ
Amasya sınırları icerisinde Kalkolitik Cağ'a ait onemli bazı yerleşmeler arasında Amasya merkez Ovasaray Koyu Hamam Tepesi Hoyuğu, Sarımeşe KKunbet Hoyuk, Keşlik Koyu Koşapınar Hoyuk ve Ayvalıpınar Koyu Ayvalıpınar Hoyuğu ile Suluova ilcesi Kanatpınar Koyu Devret Hoyuk ve Deveci Koyu Yoğurtcu Baba Hoyukleri sayılabilir.
Tunc Cağı
İlk Tunc Cağı'nda da (3000-2500) Amasya’da yoğun bir yerleşmenin olduğu bilinmektedir. Bu donem hoyuklerine Amasya merkez Yassı Hoyuk (Oluz Hoyuk), Gumuşhacıkoy ilcesi Sallar Hoyuk, Merzifon ilcesi Hayrettin Koyu Delicik Tepe Hoyuğu, Goynucek ilcesi Gediksaray Hoyuk, Alakadı Koyu Turkmenlik Tepe Hoyuğu ve Merzifon ilcesi Kayaduzu Hoyuk ornek verilebilir.
Amasya, Orta Tunc Cağı'nda (M.O. 2500-2000) Mezopotamya yazılı belgelerinde “Hatti Ulkesi” olarak bilinen uygarlığın sınırları icerisinde kalmıştır. M.O. 2500-2000 tarihleri arasında Anadolu’da guclu bir uygarlık kurmuş olan Hattiler'e ait onemli yerleşmelerden biri de Amasya Merkez İlceye bağlı Mahmatlar Hoyuğu'dur.
Mahmatlar Hoyuk, 1949 yılında defineciler tarafından kacak kazılar sonucu tahrip edilmiştir. Burada bulunan eserler daha sonra resmi makamlarca ele gecirilmiş olup altın, gumuş ve bronzdan oluşan bu eserler Hatti Uygarlığı'nın onemli eserlerindendir.
Hitit Donemi
Hatti egemenliğine Hititler tarafından son verilmesi uzerine Amasya, Hititlerin egemenlik sahasında kalmıştır. Kendilerini Nesice konuşanlar anlamına gelen Nesili sozcuğu ile adlandıran Hititler Anadolu’da buyuk bir siyasi birlik kurmuşlardır. Amasya şehri de bu donemde Hititlerin sınırları icerisinde kalmıştır.
Hititlerin Amasya’daki onemli yerleşim yerlerinden biri Amasya merkez Doğantepe (Zara) Beldesi'dir. Bu beldede bulunmuş olan ve M.O. 1400-1200 yılları arasına tarihlendirilen Hitit Fırtına Tanrısı Teşup’a ait olan bronz heykel gunumuze intikal etmiş onemli Hitit eserlerindendir.
Hititler, icinde bulundukları kuraklık ve kıtlığın etkisiyle yaşadıkları bunalımlı bir donemde, bir goruşe gore Karadeniz dağlarında yaşayan Kaşgaların diğer bir goruşe gore ise, icinde Friglerin de bulunduğu ve Balkanlardan Anadolu’ya gelen bazı kavimlerin akınları sonucunda M. O. 1190 tarihi civarında egemenliğini yitirmişlerdir. Bu yıllarda meydana gelen yıkım, talan ve katliamlar sonucunda Amasya’nın da icinde bulunduğu orta Anadolu’da Karanlık Cağ olarak adlandırılan ve 400 yıldan fazla devam eden bu donem hakkında elde fazla bilgi bulunmamaktadır.
Frigler Donemi
M. O. 750 den sonra siyasal bir guc olarak tarih sahnesine cıkmış olan Frigler Kral Midas doneminde (M.O. 725-695/675) sınırlarını genişletmiş ve bunun sonucunda Amasya yoresi de Friglerin egemenlik sahası icerisinde kalmıştır.
Frigler M.O. 676 yılında Kafkaslar uzerinden gelen Kimmerler’in şiddetli saldırıları karşısında dayanamayarak kısa surede guclerini kaybetmiş ve yıkılma surecine girmiştir.
Kimmer-İskit Donemi
Kimmerler; bu donemde Anadolu’da bulunan devletler karşısında bir tehdit unsuru olmuş ve sanatsal acıdan ilişkide bulundukları toplumları etkilemişlerdir.
Kimmerler, Karadeniz Bolgesi'nde yayılmış ve bu donemde Amasya ve civarı Kimmerlerin egemenlik alanı icerisinde kalmıştır.
Amasya’da Kimmerler devrine ait fazla eser olmamakla birlikte Gumuşhacıkoy İlcesi İmirler Koyu'ndeki bir kurgandan cıkarılarak Amasya Muzesine getirilen madenî savaş aletleri bu doneme ait eserlerdendir.
Anadolu tarihinde M.O. 675-585 arası onemli bir guc olarak varlığını hissettiren Kimmerler ve İskitler, daha sonra yavaş yavaş etkinliğini yitirmişlerdir.
Kimmerlerin yaşadığı cağda İskitler de tarih sahnesinde gorulmektedir. Zaten Herodot’un da ifade ettiği gibi; İskitler genellikle Kimmerler'in yerleşim yerleri uzerine yerleşmişlerdir. Bu nedenle Amasya ve civarındaki Kimmer egemenliği sonrasında İskit egemenliği gorulur.
Med-Pers Donemi
Anadolu’daki iki buyuk guc olan Lidya ve Med devletleri arasında beş yıl boyunca suren savaşın son bulması uzerine, M.O. 585 yılında her iki guc arasında Kızılırmak sınır olarak kabul edilmiş ve bunun uzerine Amasya Pers egemenliğine kadar Medlerin sınırları icerisinde kalmıştır.
Kısa suren Med egemenliğinden sonra Amasya, M. O. 547/46 tarihinde Pers İmparatorluğu'nun kurucusu Kyros’un Lidya kralı Kroisos’u yenmesi uzerine Anadolu’nun buyuk coğunluğu gibi Pers idaresi altında kalmıştır.
Persler, fetihler yoluyla egemen oldukları yerleri toplam yirmi satraplık halinde taksim ederek buralara birer genel vali atamışlardır. Bu genel valiler, tacın muhafızı anlamına gelen satrap sozcuğu ile adlandırılıyordu. Bu donemde Amasya yaklaşık iki yuz elli yıl boyunca Kapadokya Satraplığı olarak bilinen bolgenin doğu sınırları icerisinde kalmıştır.
Bu donemde, Sardes’ten başlayan ve Susa’da son bulan Kral Yolu guzergahının belli bir kısmı Amasya’nın da icinde bulunduğu Yeşilırmak Ovası'nda gecmektedir.
Helenistik Cağ
M.O. 333 yılında meydana gelen İssus Savaşı'nda; Pers kuvvetlerinin Buyuk İskender’in gucleri karşısında yenilmesi sonucunda, Amasya’nın da icinde bulunduğu Kuzey Kapadokya Bolgesi dışında Anadolu’nun buyuk bir kısmı Makedonya Krallığı'nın egemenliğine girmiş ve boylelikle tarihte Hellenistik Cağ olarak bilinen ve Anadolu’da etkisini daha cok kulturel ve sanatsal boyutta hissettiren bir donem başlamıştır. Bu donem; ozu itibariyle doğu ile batı inanc ve kulturlerinin sentezi olan bir donemdir.
Buyuk İskender’in olumu uzerine (M.O. 323) Anadolu’da siyasi anlamda yeni bir surec baş gostermiştir. Bu surecte; Buyuk İskender’in halefleri imparatorluğun birliğini sağlayamamış ve imparatorluk ceşitli krallıklara bolunerek dağılmıştır.
Bu gelişmeler yaşanırken M.O. 301 yılında Pers kokenli Mitridates Ktistes, Mitridates Krallığını kurarak Amasya’yı başkent yapmıştır.
Başkentin V. Mitridates Euergetes (150-120) doneminde Sinop’a nakledilmesine kadar uzun yıllar Mitridates Krallığının başkenti olarak kalmış olan Amasya’da, buyuk bir imar faaliyeti başlamış ve ozellikle Mitridates Eupator doneminde bu faaliyetle birlikte şehir bir kultur merkezi haline gelmiştir.
Bu donemde; Mitridates Krallığı ile Roma İmparatorluğu arasında ozellikle V. Mitridates zamanında gelişen iyi ilişkiler, Mitridates Eupator doneminde (M.O. 111-63) tersine donmuş ve bunun sonucunda uzun yıllar suren Mitridates savaşları yaşanmıştır. En son M.O. 63 yılında Mitridates Eupator ile Romalı general Pompeius’un orduları arasında yapılan savaşta Eupator’un yenilmesi uzerine Amasya Roma askerleri tarafından işgal edilerek tahrip edilmiş Pompeius, Mitridates Krallığının egemenliğine son vererek topraklarını Bithynia bolgesiyle birleştirerek Bithynia-Mitridates Eyaletini oluşturmuş Amasya ve civarı Roma egemenliği altına girmiştir.
Mitridates Eupator’un oğlu olan Kırım Kralı II. Pharnakes, Roma İmparatorluğu icerisinde yaşanan ic savaşlar nedeniyle Mitridates Krallığının eski topraklarını bir sure geri almayı başarmış, fakat M.O. 47 yılında Zela (Zile) yakınlarında Caesar (Sezar) komutasındaki Roma birlikleriyle yaptığı savaşta yenilmesi uzerine, Amasya’nın da icinde bulunduğu topraklar tekrar Roma egemenliğine gecmiştir.
Roma Donemi
Parthlar’ın Karia’ya kadar olan bolgeyi işgal etmeleri uzerine Roma İmparatoru Antonius komutanları aracılığıyla Parthlar’ı yenerek onları Anadolu’dan atmıştır. Bu olaydan sonra Anadolu’ya gelen Antonius, Parthlar’ın saldırılarını onlemek amacıyla kendi toprakları ile Parthlar arasında tampon bir bolge oluşturmak icin bazı vasal krallıklar kurdurmuştur. M.O. 39 yılındaki bu gelişmeye gore; İcinde Amasya’nın da bulunduğu Mitridates Bolgesi II. Pharnakes’in oğlu Darius’a verilmiştir.
Amasya bu donemde Mitridates Galaticus Bolgesi'nin Metropolis’i olup onemli bir şehir konumundadır. M.O. 25 yılında İmparator Augustus (M.O. 27 – M.S. 14) kendisine bağlı Provincia Galatia Eyaletini kurarak bir cok bolgeyle birlikte Mitridates Galaticus Bolgesini de bu eyalete bağlamıştır.
Roma İmparatorluğu doneminde eyalet statusunde olan Amasya, aynı zamanda eyaletler arası yol sisteminin de merkezi konumuna gelmiştir. Orneğin Galatya ve Kapadokya yolları Amasya’da son buluyordu.
Amasya’da İmparator Domitianus’tan (M.S. 81-96) itibaren Severus Alexander (M.S. 222-235) donemine kadar şehir sikkeleri darp edildiği de bilinmektedir. Bu sikkelerden bir coğu gunumuzde Amasya Muzesi sikke koleksiyonunda yer almaktadır.
Amasya şehri; İmparator Diocletianus sonrasında Diospontus’un dinsel ve idarî merkezi durumuna gelmiş ve VIII. yuzyıldan itibaren ise Bizans’ın askerî vilÂyetlerinden (thema) olan Armeniakon Kaleleri arasında yer almıştır.
Selcuklu Donemi
Buyuk Selcuklu ordusunun 1071 Malazgirt savaşını kazanması uzerine Sultan Alparslan’ın mahiyetinde bulunan ust duzey komutanlar, Anadolu iclerine doğru akınlara başlamıştır. Bu akınlar sonucunda Anadolu’daki Bizans egemenliği sona ermiş ve kazanılan topraklarda, fetihleri yapan komutanlar Selcuklu Devleti'nin izniyle icişlerinde bağımsız beylikler kurmuşlardır.
Bu surecte Amasya ve civarı Danişmend Ahmet Gazi tarafından fethedilerek bolgede Turk egemenliği donemi başlamıştır.Bu donemde Anadolu’ya gelmiş olan Haclı Ordusu'na karşı Selcuklu Sultanı Kılıc Arslan ile Danişmend Ahmet Gazi komutasındaki birliklerin Amasya-Merzifon arasında 5 ağustos 1101 gunu yapmış olduğu savaş sonucunda Haclı Ordusu bozguna uğratılmıştır.
Danişmendliler'in yaklaşık yuzyıl suren egemenlik donemi Selcuklu Sultanı II. Kılıc Arslan’ın 1175 yılında Amasya’yı ele gecirmesiyle sona ermiştir. Boylelikle Amasya şehri ve civarı Selcuklu egemenliği altına girmiştir.
II. Kılıc Arslan uzun suren saltanatı sırasında Selcuklu Devleti'ni on bir oğlu arasında paylaştırmış (1185/1186) ve bu paylaşım sırasında Amasya Nizameddin Argunşah’ın hissesine duşmuştur. Nizameddin Argunşah’ın kardeşi II. Rukneddin Suleymanşah’ın (1196-1204) Selcuklu saltanatını ele gecirmesi uzerine bir cok yore gibi Amasya’da bu sultana bağlı bir il haline gelmiştir.
Anadolu Selcuklu Hukumdarı Alaeddin Keykubad, Moğolların bir tehdit unsuru haline gelmesi uzerine olası bir Moğol saldırısına karşılık komşusu Harezm beylerinin deneyimlerinden yararlanmak amacıyla bazı illeri onlara tımar (dirlik) olarak vermiştir. Amasya bu donemde timar olarak Bereket Han’a verilmiştir (1231).
Sultan Alaaddin Keykubad (1220-1237) sonrasında ulkenin iyi yonetilememesi Selcuklu Devletinde bazı toplumsal olayların meydana gelmesine neden olmuştur. 637H./1239M. tarihinde meydana gelen ve merkezi Amasya olan Babaîler Başkaldırısı bu donemde gorulen onemli toplumsal hareketlerin başında gelmektedir.
Baba İlyas Horasanî onderliğinde başlayan bu başkaldırıda, Baba İshak Kefersudî hareketin pratik surecini Kefersud koyunden başlatmış ve bu başkaldırı suresince yaşanan gelişmelerde Amasya onemli bir tarihi mekan olarak olaylara tanıklık etmiştir.
Başkaldırının buyuyerek yayılması sonucu, Sultan II. Gıyaseddin Keyhusrev (1237-1246) ihtiyaten Kubadabad Kalesi'ne cekilir ve bu sırada Amasya Subaşılığına atanan Hacı Armağanşah hareketin bastırılması icin gorevlendirilir.
Sonucta kanlı bir şekilde bastırılan Babaîler Başkaldırısının onderi Baba İlyas, Hacı Armağanşah tarafından tekkesinde ele gecirilerek Amasya Kalesi burclarına astırılır.
Selcuklu Devleti’nin 1243 Kosedağ Savaşı'nda Moğollara yenilmesinden sonra Anadolu’nun neredeyse her yanı yağmalanmaya başlanmış ve Selcuklu Devleti yarım yuzyılı geckin bir sure Moğollar tarafından yağmalanmış ve bundan Amasya’da etkilenmiştir.
Anadolu’yu işgal etmiş olan Moğollar daha cok Amasya’nın da icinde bulunduğu Orta Anadolu Bolgesi'ne yerleşmişlerdir. Bu yerleşenlere genellikle Tatar adı verilmektedir. Bu donemde Amasya’ya yerleşenler ise daha cok sol kol oymakları olarak da bilinen Ca’unğar oymaklarıdır.
İlhanlı hukumdarı Ebu Said Bahadır Han’ın 1335 yılında olumu sonrasında, İlhanlılar'ın Anadolu genel valisi bulunan Sultan Alaeddin Eratna bağımsızlığını ilan ederek Eratnalılar Devleti'ni kurmuş ve Amasya 1341 tarihinde Eratnalılar'ın egemenliği altına girmiştir.
Amasya aynı yıl merkezi Niksar olan Taceddinoğulları Beyliği tarafından işgal edilmiş, bir sure bu işgale ses cıkarmayan sultan Eratna, Mısır Memlûklu Sultanı Melik NÂsır’ın himaye ve desteğini sağladıktan sonra işgalciler uzerine emirlerinden Tuli Bey’i gondermiş ve bunun uzerine Tuli Bey Amasyalıların da yardımıyla Amasya ve cevresini Taceddin Doğanşah’ın elinden alarak bu işgale son vermiştir.
Bu donemde; Zeyneddin Tuli Bey Amasya Emirliği yapmış, onun olumunden sonra ise 1347 yılında Hacı Kutluşah Amasya Emirliği gorevine getirilmiştir. Sonrasında ise Hacı Kutluşah’ın buyuk oğlu Şahabeddin Ahmet Şah 1352 ortalarında Amasya Emiri olmuş, 1356 yılında ise, Emir Kebir Şucaaddin Suleyman Bey Amasya Emirliği'ni zorla ele gecirmiş, ondan da tekrar Şahabeddin Ahmet Şah 1358 tarihinde Amasya Emirliği'ni geri almıştır.
1359 yılında Amasya Emirliği gorevine Hacı Kutluşah’ın diğer oğlu Hacı Şadgeldi Paşa getirilmiş ve 1361 yılında ise, eski Amasya Emiri Şucaaddin Suleyman Bey’in oğlu Alaaddin Ali Bey Amasya Emiri olur. Fakat Kaynar Vakıası'ndan sonra 1362 tarihinde Hacı Şadgeldi Paşa ikinci kez Amasya Emiri olarak tarih sahnesinde gorulur.
Sultan Eratna’dan sonra devleti yoneten sultanların zayıf olmaları ayrıca zevk ve sefaya duşkunlukleri devlet otoritesinin sarsılmasına ve gorev yapan idarecilerin bağımsızlık fikrine kapılmalarına yol acmıştır. Bu yıllarda Amasya Emiri Hacı Şadgeldi Paşa da, kendi başına buyruk hareket etmeye başlamış ve daha sonra ise beyliğini ilan etmiştir.
Şadgeldi Paşa doneminde Amasya’da kayda değer imar faaliyetleri gorulur. Bu donemde; 1363 tarihinde Amasya Kalesi onarılır ve eski darphane yenilenir, ayrıca Amasya’da bir kağıt fabrikası yaptırılır. Bu faaliyetlerle birlikte 1372 tarihinde cami, medrese ve imaretten oluşan bazı yapı birimlerinin de yaptırıldığı bilinmektedir.
Eratna Devleti naibi Kadı Burhaneddin ile 1381 yılında yaptığı savaşta hayatını kaybeden Hacı Şadgeldi Paşa’dan sonra oğlu Fahrettin Ahmet Bey Amasya Emirliği gorevini ustlenmiştir.
Fahreddin Ahmed Bey de babası gibi Kadı Burhaneddin ile devamlı bir mucadele icerisinde olmuş, fakat bu mucadelelerden bir sonuca varamamış olması nedeniyle başka bir sancağa karşılık Amasya’yı, Osmanlılara vermeyi teklif etmiş, bunun uzerine 1393 yılında şehir Osmanlı idaresine girmiştir.
Osmanlı Donemi
15. yuzyılın başında Timur’un Anadolu’yu işgal etmesi ve buyuk yıkımlar yapmaya başladığı surecte Amasya da Timur’un askerlerince yedi ay boyunca kuşatılmıştır.
Yıldırım Bayezid’in Ankara Savaşı'nda (1402) Timur’a yenilerek esir duşmesi ve sonrasında şehzadeleri arasında meydana gelen taht kavgaları uzerine, Fetret Devri olarak bilinen bu dağılma surecinde Osmanlı birliğini sağlamaya calışan ve bunda da başarılı olan Celebi Sultan Mehmet, bu mucadele yıllarında Amasya’yı kendisine merkez edinmiştir.
1402 yılında Yakut Paşa’nın Amasya Emiri olduğu donemde, Timur tarafından Kara Devletşah Amasya’ya emir olarak atanmış, fakat Kara Devletşah Amasya halkı ve ileri gelenlerince zalim bir insan olarak bilindiğinden onun emirliği tanınmamış ve şehre girmesine izin verilmemiştir. Bunun uzerine Kara Devletşah Kağala/Hakala Koyu'nde konaklamış ve burada şehrin diğer kısımlarına hukmetmiştir.
Celebi Sultan Mehmet, Kara Devletşah’ın bu şekilde hareket etmesine karşılık onunla savaşarak bozguna uğratmış ve Kara Devletşah savaş meydanında oldurulmuştur.
Osmanlılar Devri'nde Amasya, 15. yuzyılın ilk yarısından itibaren şehzadelerin gorev yaptığı bir sancak ve aynı zamanda Eyalet-i Rum’un da merkezi konumundadır.
Amasya, Yorguc Paşa’nın Beylerbeyi olduğu donemde (1422/1435); Sivas, Tokat, Corum ve Samsun sancaklarından muteşekkil bir vilayet olup, bu donemde Amasya’ya “Rumiyye Vilayeti” deniliyordu.
Bu donemde Amasya ve civarında Kızıl Koca Oğulları namıyla bilinen ve mevcut sistemin disiplini altına girmemiş olan bir Turkmen topluluğunun ortaya cıktığı ve bu topluluğun yorede eşkıyalık yaptığı, Yorguc Paşa’nın ise bazı hileler ile bu grubu ve ele başlarını yakalatarak kılıctan gecirdiği bilinmektedir.
Osmanlılar Devri'nde Amasya’da gorulen onemli olaylardan biri de tarihte Celalî İsyanları olarak bilinen toplumsal olaylardır. Ozellikle 16. yuzyılda yaşanan bu olaylarda celalî grupları daha cok icinde Amasya’nın da bulunduğu Yeşilırmak Havzası icerisinde hareket etmişlerdir. Bu donemde Amasya’da buyuk kargaşalar yaşanmıştır.
Bu isyanlar icerisinde ozellikle Amasya Sancak Beyliği de yapmış olan Urfalı Kara Yazıcı Abdulhalîm’in yaşattığı kargaşa onemlidir. 1603 yılında yaşanan bu olaylarda Kara Yazıcı Abdulhalîm’in taraftarları Amasya'yı yakmışlardır. Bu talan hareketi oylesine şiddetli bir şekilde yaşanmıştır ki, bu sırada Amasya eşraf ve ÂyÂnı servetleriyle birlikte kral mezarları icerisine sığınmak zorunda kalmıştır.
Amasya, Osmanlı İmparatorluğu tarihinde onemli olan bir antlaşmaya da tarihi mekan olmuştur. 1555 yılı nisan ayı sonunda yapılmış olan ve tarihte Amasya Antlaşması olarak bilinen bu antlaşma İran-Safevî Hanedanıyla yapılmış ilk ve onemli antlaşmalardan biridir. Bu sırada Kanunî Sultan Suleyman Amasya’da ikamet etmektedir.
Osmanlı tarihine yon veren bir cok şehzadenin Amasya’da yetişerek gorev yapmış olması nedeniyledir ki, Amasya Osmanlı tarihinde “şehzadeler şehri” olarak tanınmıştır. Bu şehzadeler arasında; Celebi Sultan Mehmet, II. Murat, Fatih Sultan Mehmet ve II. Bayezid gibi sonradan padişah olanlar da vardır. Ayrıca, Amasya’da gorev yapmış ve burada olmuş bazı şehzadeler de bilinmektedir.
Osmanlılar tarafından fethedildiği tarihten itibaren şehzadelerin tahtgÂhı olan Amasya , Şehzade Bayezid’in 1559 tarihinde İran’a firar etmesinden sonra şehzade (celebi sultan) sancaklığından cıkarılmış ve bu tarihten sonra Amasya’da hicbir şehzade gorevde bulunmamıştır.
Kaynak : Ansiklopedi.
__________________
Amasya'nın Tarihcesi
Tarih0 Mesaj
●53 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Kültür
- Tarih
- Amasya'nın Tarihcesi